VAYERA - Maneviyatı doğru yerde aramak

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
16 Kasım 2016 Çarşamba

Bildiğimiz üzere Avraam brit mila mitsvasını 99 yaşında yerine getirmiş ve targum’un verdiği bilgi ışığında sargılar içinde de olsa çadırın kapısında beklemektedir. Tanrı ‘bikur holim’ mitsvasını bizlere öğretmek için bizzat Kendisi Avraam’ı ziyarete gelir. Bir başka görüşe göre Avraam Keriat Şema okumaktadır. İşte bu sırada karşısına çıkan insan formunda üç melek Tanrı ile Avraam’ın dialoğunu bitirir. Konuşmayı sona erdiren Tanrı değil Avraam’dır. Buna sunduğu mazeret de gelen misafirleri ağırlamaktır. “Tanrı’m lütfen beni misafirlerim gidene kadar bekler misin” diye sormaktan da geri kalmaz. Şimdi durumu gözden geçirelim. 99 yaşında zor bir operasyon geçirmiş bir adam. Tanrı ona ziyarete geliyor. Bunu ertelemeyi göze alan ve misafirleri için yardımcıları ile birlikte mükemmel bir misafirperverlik yapan bir kişi. Hem de Tanrı’ya ‘bekle’ diyebilecek kadar cüretkâr.

İlk bakışta insanın bu nasıl bir anlayış diyesi geliyor ama aslında Tanrı’nın istediği tam da bu doğrultudadır. Avraam Tanrı’yı bir ‘mitsva’ yapmak için bekletmektedir. Asla ve asla keyfinden veya kaprisinden değil. Burada Tanrı’nın Avraam için hazırladığı minik (çünkü sınavlar listedinde değil) bir sınav vardır ve Avraam bu sınavı da başarıyla geçmiştir.

Maneviyatı aramak için insanlar bazen uzun yolculuklara çıkarlar. Onlar için maneviyat meditasyon, sıkıntı ve yalnızlık içinde gelebilecektir. Hâlbuki Yahudilikte durum o kadar farklıdır ki... Avraam gelenlerin fiziksel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için maneviyatın en üst derecelerinden bir tanesinde Tanrı ile konuşmayı ‘ertelemiştir’. Ancak yaptığı mitsva ile maneviyatta kat be kat yukarılara taşınmıştır.

Fiziksel varlığımız maneviyata ulaşmak için çok önemli bir araç niteliğindedir. İnsan ilişkilerinin iyi olması yani “ben adam lahavero” mitsvalarının gereği gibi yerine getirilmesi bizleri manevi anlamda yüceltecektir. Tatlı bir söz, yapılan yerinde bir kompliman, küçük bir yaklaşım, hatırlanan bir doğum günü, edilen bir telefon ve hal hatır sorma. Bunların hepsi de fizikseldir ama çok önemli mitsvalardır. Bir kişinin doğum gününde veya evlenme yıldönümünde sefertoraya çağırılması veya onuruna seudalarda bir iki söz söylenmesi o kişiyi ne kadar mutlu eder.

Avraam Tanrı’dan ricada bulunurken aslında yapması gerekeni yapmaktaydı. Onun Tanrı ile geçireceği bol bol zamanı vardır çünkü O’na ermek için bir çaba içindedir. Hâlbuki ayağına kadar gelmiş olan bir mitsvayı da geri çevirmemek onun karakterine uygundur.

Geçim sıkıntısı içine düşmüş olan genç bir Tora öğrencisi rabisi ile konuşup dertleşirken rabi öğrencisine yüklü bir para bulunan bir zarf verir. Öğrenci bunu geri çevirir. Rabi bunu borç olarak verdiğini zamanı gelince kendisine ödeyebileceğini ifade edince öğrencisi kabul eder. Yıllar sonra bu borcu ödemek üzere rabinin ofisine gelir. Rabi parayı kabul etmez ve hemen ekler: “Senin yaşında iken çok zor bir durumda olduğum sırada rabim bana borç vermişti. Kendisine ödemeye gittiğimde ise bunu kabul etmedi. Bu parayı günün birinde ihtiyacı olanlara vermem gerektiğini söyledi. İşte ben de bunu yaptım. Sen de zamanı geldiğinde ihtiyacı olan birine yardım edeceksin.”

Önümüzde böylesi atalar, böylesi Tora bilginleri oldukça bizlerin maneviyatı başka başka yerlerde araması da kelimenin tam anlamıyla saçmadır. Unutmayalım Tora öğrenen bir kişi maneviyatın fiziksel olanın inkârıyla ulaşılan değil fiziksel dünyanın içinde yücelmiş bir şekilde yaşamanın bir meyvesi olduğunu çok iyi bilirler.