Koronanın sahnelere bedeli ağır oldu!

Dünyayı kasıp kavuran COVID-19 salgınının tiyatro dünyasına da bedeli ağır oldu. Bu sene 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde perdeler ilk kez kapalıydı ve sahnelerde hüzün hakimdi. Yıllardır bu sanata emek veren deneyimli tiyatrocular; yaşanan zorlu süreci, salgın sonrası aldıkları önlemleri, dijitale bakış açılarını ve gelecek planlarını ŞALOM’a anlattı.

Zehra ÇENGİL Sanat
31 Mart 2020 Salı

NEDİM SABAN: “TARİHİN EN KISA SEZONUYDU”

Özel tiyatrolar olarak çok zor bir süreçten geçiyoruz, ancak seyircimiz için de kaygılıyız. Hem sağlıkları, hem psikolojilerini düşünüyoruz. Şahsen Tiyatrokare’yi kurduğum 28 yıldır, uzun yaz tatilleri dışında hiç bu kadar ayrı kalmamıştık. Dünya Tiyatrolar Günü’nü çok buruk bir şekilde geçirdik. Bu sezon nicelik olarak artan prodüksiyonlar, ortaya cesurca çıkan yeni gruplar derken bir altın çağ bekliyorduk; deprem kayıpları, ardından savaş halleri, göçmen sorunları ile dünyanın tamamen durduğu bir noktaya geldik. Haldun Taner’in söylediği gibi tiyatroya iki kalas, bir heves gözüyle bakabiliriz. Kalas için sekiz aylık bir sezonu düşünerek borçlanıyorsunuz, heves zaten gitti. Shakespeare’in Macbeth ve Kral Lear’i benzer bir pandemide yazmış olması teselli edemiyor bizi. En iyimser durumla, marttan ekime kadar kapalı kalan tiyatroların sezonda sağlıklı biçimde perde açmaları çok zor. Öte yandan seyircinin de alım gücü düşecek, mevcut bilet fiyatları zaten emekçiyi, memuru, öğrenci, öğretmeni aşıyor, bu durumda her şey düzelse de bilet parasına bütçe ayıran bir seyirciyi hayal etmek zor. Şu an 40 kişilik bir ekibin tamamen durmuş olması beni çok üzüyor. Onlar için de endişeliyim. Mart ayı bizim en verimli ayımız, Ramazan’ın devreye girmesiyle sezon kapanacaktı ama yaklaşık 40 farklı temsilimiz iptal oldu. Bilet paralarını geri ödedik, sezondan sarkan borçlarımızı ödemeye çalıştık ve bir bekleyişe girdik. Benim tiyatro dışında bir gelirim yok. Bizim için tarihin en kısa sezonu oldu. Online olasılıklar tabii ki üretebilir ama ilk çağlarından beri tiyatronun büyüleyici gücü insanla yapılıyor olması. Dünyada kendini bir anda doktor, başka bir anda şeytan, iki dakika sonra kral olarak kabul ettirebilen kaç meslek var! Bence yüzyıllardır ilk kez tüm dünyadaki perdeler kapandı. Yani Berlin bombalanırken bile Viyana’da opera devam etti, hatta insanlar yağmalanan kentlerde bile tiyatroya gitti. Yaşadığımız bu ağır deneyim bir gün sanata dönüşecek mi, bugünlerin de Guernicası, Kral Lear’i çıkacak mı çok merak ediyorum.

TİLBE SARAN: “HEPİMİZ HAZIRLIKSIZ YAKALANDIK”

Mart ve nisan ayındaki tüm oyunlarımız iptal edildi. Üzülsek de doğru olan yapıldı. Tüm dünya bu felaketle boğuşurken DasDas sorumluluk gösterip, halk sağlığı açısından hızla karar alıp yapılması gerekeni yaptı. Medeni ülkelerde kamu yöneticileri bu dünya ölçeğindeki felaketin ekonomik çöküntüsünü hafifletmek için hava yastıklarını açtı. Medeni derken Almanya ve Fransa’yı kastediyorum. İngiltere de son anda kervana katıldı. Burada tiyatro kooperatifi bakanlık nezdinde birtakım çalışmalar sürdürüyor. Ama sonuca ulaşılmış değil.

Hepimiz hazırlıksız yakalandık. Artık dünya eskisi gibi olmayacak. Bu günler geçtikten sonra anlatım dili, biçimi, içerik mutlaka değişecektir. Ama neler olur hayal edemiyorum. Tanığı olduğumuz bu tarifsiz karanlıkta farklı biçimlerde evlerine çekilen herkes yaratıcılığını sınıyor. Dünyanın her yerinden sanal ortamlarda dayanışma mesajlarıyla dolu nice eğlenceli fotoğraf video gibi görseller yağıyor. Bir süre göz göze olamasak da insanın anlatma, paylaşma ihtiyacı tükenmedikçe farklı biçimlerde de olsa biz birbirimizi buluruz. 40 yıla yakın bir çalışma hayatımda ilk kez evdeydim. Dünya için nefesimi tutmuş, tüm halklar için endişeliyken, doğrusunu isterseniz pek de farkına varmadım. Ama sanal da belki de ilk kez bu kadar içten, naif, samimi paylaşım yapan meslektaşlarımı görmek beni umutlandırdı. İnsan var oldukça tiyatro da olacak.

NİLGÜN BELGÜN: “27 MART’TA İLK KEZ İÇİM BURKULDU”

15 oyunum iptal oldu. Turnelerimiz arasında Kıbrıs ve Avustralya da vardı. Bu süreci evde televizyon, film izleyerek, temizlik, yemek yaparak, kitap okuyarak ve arkadaşlarımla yazışarak değerlendiriyorum. 43 sene tiyatro sahnesindeyim. Televizyon programları, diziler, özel işler derken yorulmuş olduğumu hissettim ve bol bol dinleniyorum. Bu zamana dek belli yatırımlarım oldu ama bir önlem almamıştım açıkçası. Yoğun bir şekilde 7. senesine girdiğim ‘Aşk ve Komedi’ adlı gösterimi sergiliyordum. Önlem paketini Kültür Bakanlığı’nın alacağını düşünüyorum. Tiyatrolara destek verecek sanıyorum. İyi bir iş olacaksa dijitali de düşünürüm. Hepimiz herkes gibi biz tiyatrocular da beklemedeyiz. Tiyatro hayattır, hayatı sorgular. Asla perde kapanmaz. Tiyatrosuz hayat olmaz. Hayatı güzelleştiren sanattır. İlk defa içim burkuldu. 27 Mart’ta Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesinde gösterimi sergileyecektim. Ama planlarımız hayatın akışına ve bize getireceklerine uymuyor. Bir an önce ülkemiz bu zor süreci atlatır diye umut ediyorum.

EMRE KINAY: “50 OYUNUMUZU İPTAL ETTİK”

Turneler ve kendi salonumuzdaki oyunlarla beraber toplamda yaklaşık 50 oyunumuzu iptal ettik. Bizim iptallerimiz çok önceden başladı. İdlib’teki savaş - operasyonlar ilk ertelemeyi getirdi, ardından şehitler geldi. O zaman da biz oyunlarımızı iptal ettik. Sonra deprem ve hemen ardından da korona virüsü gelince sezonu kapattık. Bir önlem paketimiz yok maalesef kendi ekonomik durumunuzla ilgili. Bir miktar yedeğimiz vardı, onunla yaşamaya çalışıyoruz. Tüm ekibimiz adına konuşuyorum. Süreç uzarsa ne yapacağımızı bilmiyoruz. Tiyatro dijital dünyada yaşayabilecek bir şey değil; insandan insana ve o anda yapılması gerekiyor. Mümkün olduğunca canlı temasta olmayı isteriz ama pandemi önlemleri çok uzun sürerse o zaman başka bir formül düşünürüz. Onun adı büyük ihtimalle tiyatro olmaz. Tiyatrolar ilk açıldığı anda seyircimizin belki biraz daha fazla sorumluluk alması gerekebilir. Tek istediğim bu küresel bela geçtiği anda salonları hıncahınç doldurmalarıdır.

30 yıla yakındır sahnedeyim, ilk kez ev hapsindeyiz. Dönüşte ne olacağını çok kestiremiyorum açıkçası umarım perdelerimizi tekrar açabiliriz.

BEHZAT UYGUR: “TİYATRO GÜNÜ’NÜ İKİ AĞLAYAN YÜZLE KARŞILADIK”

Nisan sonuna kadar 32 oyunumuz iptal oldu. Umudumuz kısa sürede atlatılmasıydı. Fakat bir süre sonra anladık ki uzun süre perdelerimiz kapalı kalacak. Herhangi bir yatırımımız yok. Hatta bir tiyatro salonuna sahip olma idealimiz vardı, iyice zorlaştı artık. Mağlup olan takımın futbolcuları gibi ‘Önümüzdeki maçlara bakacağız’ diyoruz. Dijital alanı sevmememize rağmen tiyatro oyunlarımızı dijital alanda sergilemek gibi bir düşüncemiz var ama içimize sinmiyor. Çünkü seyircisiz yapılabilen bir sanat dalı asla değil. İnteraktif olarak neler yapabiliriz, onu düşünüyoruz. Sabırla her şeyin iyi olmasını bekleyeceğiz. Evde kalacağız ve mesafeyi koruyacağız ki biz tiyatromuzda o mesafeyi tamamen yıkan bir biçimin temsilcileriyiz. Doğduğumdan beri tiyatronun içindeyim, ilk kez perdeler kapalıydı. 1974 Kıbrıs Çıkarması’nda, İzmir’de OHAL ilan edildiğinde bile babam Nejat Uygur hep oynadı. Bu defa çaresiz kaldık. Çünkü uzak kalmamız gerekiyordu birbirimizden. Tiyatronun simgesi olan gülen yüzü de ağladı 2020’de. İki ağlayan yüz ile karşıladık tiyatro gününü. Umudumuzu yitirmiyoruz, güzel günlerde beraber olacağız.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün