II. BET AMİKDAŞ döneminde Yahudi Grupları Ve Doktrinleri - 2

Esseniler, Zealotlar ve Katipler

Perspektif
13 Kasım 2019 Çarşamba

Yaşar Levent


Genellikle, 1. yüzyılda Yahudilik uygulamasının tek bir grup ve şekilde olduğu düşünülürken, yakın geçmişte Kumran Harabelerinde bulunan kalıntılar, Yahudiliğin değişik alt grupları olduğunu ortaya koydu. II. Bet Amikdaş dönemindeki bu grupların gelenek, inanış ve uygulamalarındaki farklılıklar dikkat çekicidir. Bu makalenin amacı, bu detayları göz önüne getirmektir. Temel inanış ve uygulamalar (sünnet, Moşe’nin kanunları ve Bet Amikdaş) değiştirilemez ise de, diğer uygulamalarda, temel farklılıklar olmuştu.

Esseniler

Esseniler, MÖ 2. yüzyıl ortaları ile MS 1. yüzyıl arasında varlık göstermiş, komünal karakterli bir Yahudi tarikatı veya kardeşlik grubu olarak tanımlanır. İlk ortaya çıkışları, Hasmonaim dönemine bağlanır. 20. yüzyıla kadar, sadece Yunanca kaynaklardan bilinmekteyken, 1947 yılında Kumran Vadisinde bulunan yazmalar, birçok yazar tarafından en önemli kaynak olarak kabul edildi. Bu parşömenlerde, neredeyse tüm Tora’nın kopyası, Essenilerin birçok kendi yazıtları mevcuttur. Aslında bu yazmalarda Esseni kelimesi geçmemesine rağmen, birçok araştırmacı, yazmalarda sözü geçen topluluğun Josephus ve Alexandria’lı Philo’nun bahsettiği Esseniler olduğu kanaatindedirler.

Diğerlerine göre daha küçük bir grup olan Essenienler isminin kökeni ve anlamı konusunda bir fikir birliği yok. Çoğunlukla bu isim, farklı yaşam tarzı ile bağlantılı, sessiz, sakin, dindar, şifacı anlamlarına gelen bir takım kavramlarla ilişkilendirilmeye çalışılır.

Essenilerin, o bölgede, ezoterik doktrini benimseyen bir Yahudi topluluğu olduğunu kabul etmek doğru olur. İnançları, görüşleri, aralarındaki kardeşlik bağları, toplumsal kuralları, ritüelleri ve kesin kuralları ile, ezoterik bir topluluk görüntüsü vermekteler.

Kudüs’ü terkederek ihtiraslardan uzak, mütevazı bir hayat yaşadıkları, aralarında köle bulunmadığı, her yemekten önce ritüel bir banyo yaptıkları, beyaz elbise giydikleri, yemeklerini ayinsel bir ortamda toplu olarak yedikleri biliniyor.

Bet Amikdaş’ın mevcut halinden rahatsız oldukları için Kumran’da bir ruhani mabed oluşturdukları ileri sürülüyor. Kumran kazılarında bulunan iki büyük sütun tabanı, Essenilerin iki sütun ve aralarındaki kapı ile gerçek Mabed’i sembolize ederek, törenlerini bu sembolik mabedde yaptıkları düşündürmekte.

Ana ilkeleri kardeşlik sevgisi, yardımlaşma ve gerçeğin, doğru kelime ile hakikatin arayışıydı. Hasta ve yaşlılara özel dikkat gösterirlerdi. İlaç konusunda ilgiliydiler. Hatta bazı tarihçiler, Esseni kelimesinin ‘şifacı’ anlamına geldiğini de söyler.

Josephus, kendi döneminde Essenilerin sayılarının 4000 civarında olduğunu yorumlar. Topluluk yetişkin üyelerden oluşmaktaydı. Ancak, evlat edinme yoluyla çocukları gruba almakta, belli bir çömezlik (çıraklık) devresinden sonra bu çocuklar gruba üye olmaktaydı. Bu topluluğa üye olmak, belli bir prosedürü gerektiriyordu. Tam üyelik için aday, en az üç yıllık bir süreçten geçmeliydi. Önce bir yıl süreyle denenir, ardından ona bir el baltası, bir kuşak ve bir beyaz elbise verilirdi. Sonraki iki yıllık çömezlik sürecinin sonunda cemaate tam üye olurdu. Üyelik, fiili olarak ayrıntılı bir yeminle başlamaktaydı. Yemin, Tanrı’ya saygı, adalet, iyilik, sevgi, ketumiyet gibi unsurları içeriyordu.

Bu sistemin ‘Kurtulanlar’, ‘Tövbekarlar’, ‘Fakirler’, ‘Gerçekçiler’, ‘Azizler’, ‘Seçilenler’ şeklinde ezoterik dereceleri olduğu belirtiliyor. Tamamiyle hiyerarşik düzene göre organize edilmiş olan cemaat üyelerinin her biri, kendi üstlerine saygı ve disiplinle itaat ederlerdi.

Esseniler, temizliğe büyük önem verirlerdi. Evleri herkese açık olup misafirperver insanlardı. Seyahatlerde, haydutlardan korunmak için taşıdıkları silah dışında, yanlarına hiçbir eşya almazlardı. Ticaretle uğraşmazlar, kendi aralarında ortak mülkiyet uygularlardı. Böylece fertler arasındaki aşırı zenginlik ve aşırı fakirlik sebebiyle oluşan mesafeler ortadan kaldırılmış oluyordu. Tora hükümlerine göre yaşamak esastı.

Büyük günah işleyenler cemaatten dışlanır, bu şekilde atılanlar ömürlerini acınacak bir şekilde tamamlardı. Atılan üye, bağlılık yemini ve kurallar gereği diğer insanlardan yiyecek alamaz, ot yiyerek hayatını devam ettirmek zorunda kalır, vücudu açlıktan bitkin bir hal alır ve sonunda ölürdü. Bu yüzden genellikle bu durumda olanların hallerine acır, yaptıkları hatanın cezasını yeteri kadar çektiklerine kanaat getirerek son nefeslerini verecekleri anda tekrar aralarına kabul ederlerdi.

Essenilerin bir günü şöyle geçmekteydi:

Güneşin doğuşuna kadar hiç konuşmayıp sadece dua ederlerdi. Öğle vaktine kadar çalışır ve soğuk suyla yıkanıp yemek için toplanırlardı. Yemekte mabeddeymiş gibi sessiz durur, başkanlar önderliğinde duanın ardından hep birlikte yemek yerlerdi. Bir süre ibadet ettikten sonra tekrar çalışmaya dönerlerdi. Akşam aynı şekilde banyo ve yemekle günleri sona ererdi. Cumartesi yasaklarına, diğer Yahudilerden daha fazla dikkat ederlerdi. Yabancılarla temasta bulunurlarsa yıkanmaları gerektiğine inanırlardı. Evlilik konusunda diğer Yahudilerden farklı olarak, olumsuz bir tavır içindeydiler. Evlilik ve cinsel hayattan uzak durur,  bekârlığa önem verir, kadınların imanlarını bozacakları düşünürlerdi. Ancak küçük bir kesim, evliliği reddetmenin insan neslini yok edebilecek tehlikeli bir düşünce olduğunu ileri sürerek, üç yıllık bir temizlik sınavı geçirdikten sonra, doğurgan olduğu belli olan kadınlarla evleniyordı ve tarikatın devamlılığını sağlamak için çocuk yapıyordu.

Meleklerle ilgili zengin bir inanç yapısı söz konusuydu. Ruhun ölümsüzlüğüne ve ebedi olarak varlığını sürdüreceğine inanırlardı. Erdemli ruhların ölüm sonrası mutlu olacakları düşüncesine sahiptiler. Düalist bir mesih anlayışları vardı. Bir Mesih Kral, düzeni yeniden kuracak, bir Mesih Haham da, bozulan din anlayışını düzeltecekti. Düşünce yapısı itibariyle agnostik bir topluluk olduğu addedilir. Şu ilkelere inanmaktaydılar.

1. Hakikatlere ulaşabilmede dinler yetersizdir.

2. Hakiki bilgiler, yani hakikate ait ya da hakikate yakın bilgiler ancak ruhsal ve pşisik gelişim yoluyla edinilebilir.

3. Ruh ölümsüzdür. Ruh dünya yaşamında bir tür hapishane yaşamı geçirmektedir. Gerçek olan fiziksel dünya yaşamı değil, ruhsal yaşamdır.

4. Dünya, düalite ilkesinin geçerli olduğu bir gelişim ortamıdır.

5. Ruhsal gelişim yolunda en önemli bilgi kaynaklarından biri, ruhsal âlemden ruhsal irtibatlarla alınabilecek, yüksek bilgiler içeren tebliğlerdir ki, bunlar ruhsal bakımdan seçkin insanlara verilir.

Museviliği en doğru yorumladıklarını iddia ederlerdi. Günahlardan arınmış bir şekilde yaşadıklarını kabul edip Tanrı’nın tarih boyu günahkâr insanlığı yok ettiği gerçeğiyle yaşarlardı. Kendileri geride kalacak son bir avuç günahsız insandır ve hayatlarını Tanrı yoluna kurban etmişlerdir.

Ketumiyet en önemli özellikleriydi. Belki de Esseni adının tek bir defa bile anılmamış olması, bu ketumiyet yemininden kaynaklanmış olabilir.

Çevrelerinde sessiz, çalışkan ve dürüst olarak kabul edilirlerdi. Ürettiklerini, kazandıkları ve sahip oldukları malları, demokratik bir ortamda, seçtikleri, güvenilir bir yöneticiye emanet ederlerdi. Yaşadıkları komün hayatı ile bu insanların, günümüzün kibutzlarının ilk örneğini verdikleri de kabul edilir.

Esseniler, Hıristiyanlığın doğuşu ile birlikte gizemli olarak tarih sahnesinden çekildi. Bazı kaynaklar İsa’nın da bir Esseni olduğunu, Esseni öğretisini daha basite indirgeyerek anlattığını ve Essenilerin daha sonra Hıristiyan olduklarını söylese de bunu destekleyecek kanıt yok.

Zealotlar

Zealot, ‘gayretli’ anlamına gelir. Diğer mezheplere göre daha sonra ortaya çıktığı görülen bu grup, şiddet yanlısı olmaları ve aşırı milliyetçilikleriyle bilinir. Talmud’da dini ve din ulemalarını takip etmeyen, serseriler, kabadayılar anlamına gelen ‘Biryonim’ olarak da adlandırılırlar. Ferisiler, Sadukiler, Essenilerden sonra, Zealotlar “4. Sekt, mezhep veya Dördüncü Felsefe” olarak biliniyorlardı. Zealotların kurucusunun Galileli Yeuda olduğu, bu ismin de Sayılar’da (Bamidbar) geçen  “Tanrı için gayretli” ifadesinden geldiği söylenmekte. Tanrı’nın tek ve yegâne Kural Koyucu olduğuna inanırlardı. En yoğun faaliyet gösterdikleri yer Masada’ydı ki burada Romalılar ile şiddetli çarpışmalar oldu. Hedefleri Romalıları Kutsal Topraklardan kovmaktı. Makabiler gibi, girişecekleri isyanla Tanrı’nın kendilerine zafer bahsedeceğine ve Israel’i esaretten kurtaracaklarına inanmaktaydılar.

Josephus’a göre Zealotlar, zamanının düşünce ekolleri arasında değildir. Aslında Zealotlar dini değil, tamamen siyasi bir gruptu. İsimlerini kendileri kendilerine vermişlerdi. Ancak, bazen terörist olarak da nitelendirilmişlerdi. Aslında Zealotların aşırı bir grubu vardı; Sicarii. Latince katil anlamında olan scarius kelimesinden geldiği düşünülür. Savaşta büyük pay sahibiydiler. Romalılara karşı öylesine büyük bir öfkeleri vardı ki, Romalılara yakınlık gösteren Yahudileri bile öldürdükleri olmuştu. Onların bu aşırılıkları, Romalılarla Yahudilerin savaşını körüklemişti. Yeruşalayim’in kontrolünü MS 66 yılında ele geçirmişlerse de, 70 yılında kaybetmişlerdi. Son kaleleri olan Masada da MS 73 yılında düşmüştü.

Kâtipler (Scribes)

Bu noktada bir başka küçük grup, Kâtipler (Yazmanlar / Scribes)’den bahsetmek gerekir.

Uzun yıllar, din adamları, Tanrı’nın buyruklarını ve kanunlarını öğretmek için görevliydi. Onlar, bu kanunların uygulanması ve yorumlanması konusunda, müracaat edilecek yetkililerdi. Maalesef önde gelen din adamları, yaptıkları yolsuzluklarla toplumun saygısını kaybetmişti. Durum böyle olunca, birçok Yahudi, din adamı olmamalarına rağmen, dindar ve disiplinli bir hayat süren Katipler’e (Scribes) müracaat etmeye başladı. Halk, onların öğretilerini ve yorumlarını takip edip Tanrı Kuralları hakkında uygulamaları öğrendiler.

Buna karşılık Sadukiler, Moşe’nin yazılı kanunları için bu yaklaşımı reddetti. Onlara göre sadece Saduki din adamları, bu kanunların yorumunu yapabilirdi. Sadukilerin felsefelerine bağlı olan bazı kâtip/ yazmanların olmasına rağmen, çoğu, Ferisilerin felsefelerini kabullenmişlerdi. Dolayısıyla Kâtip (Scribe) dendiğinde, çoğunlukla Ferisiler ile bağlantılı olduğu düşünülürdü. Belki de bunlar için kullanılacak en doğru kelime ‘sekreter’dir. Aslında yazmanların bir sekt değil bir meslek olduğu düşünülmeli. Esas görevleri yazmak, kanuni evrakları hazırlamak, tapuların kayıtlarını tutmak, kutsal kitapları kopyalamak, kişileri eğitmek vs. Tora’nın yorumu konusunda deneyimli oldukları için, zaman zaman ‘avukatlar’ olarak nitelendirildiler.

Nazaretli İsa’nın müridleri

Josephus Flavius, İsa’dan, kardeşiyle beraber, çok kısa bir şekilde bahseder. Hiçbir şekilde ayrı bir düşünce veya inanış kategorisinde görmez. Hatta bazı grupların kalabalık bir mürid topluluğu olmasına rağmen, kendi grubunun 10’u biraz aşkın kişisi olduğu için, Flavius, ona ihtiyatla yaklaşmıştır.

Başlangıçta ona inananlar 12 havariden müteşekkil idi. Galile ve Yeuda’da küçük gruplar halinde başlayan İsa’nın inananları, on yıllar boyunca diğer ülkelere, kültürlere ve dillere dağıldı. Ölümünden sonra, müridleri ve akrabaları, inananlardan, bir cemaat teşkil ettiler. Başlangıçta müridlerin tümü Yahudilerden oluşmuş olduğu halde, daha sonra Yahudi olmayanlar da bu topluluğa katıldılar.

İsa, Yahudilik dışında bir din arama yerine, sosyal bir başkaldırı hareketi başlatmıştı.

On Emir’i kabul etmekle birlikte, temelde Yahudilerin ezilmişliğini, geleneklerinin kokuşmuşluğunu, Tevrat’ın yanlış yorumlandığını, hahamların katı bir hiyerarşik sistem içerisindeki halkı sömürdüğünü anlatmaya geldiği kabul edilir. Dogmatik tabularla dolu olan dinsel yapıyı değiştirmek yerine, reform yaparak güncelleştirmek isteğindedir.

Bir söylenceye göre, İsa, Essenilerle beraber ve dosttur. Essenilere ‘Şifacılar’ adı da verildiğinden, insan bedenini iyi tanımaları, en kötü hastalara bile başarılı tedaviler uygulamaları, dikkat çekici özellikleri arasındaydı. İsa’nın tıp konusundaki bilgileri, Essenilerden aldığı söylenir. İncil’de geçmemesine rağmen, Ölüdeniz parşömenleri bulunduktan sonra, İsa’nın Esseniler arasında bir bağlantı olduğu düşünülmüştür. Bazı araştırmacılara göre, Hıristiyanlık, bir Yahudi mezhebi olan Essenilerin bir kolundan ibarettir.  Essenilerin su ile temizlenme ritüelleri ve Vaftizci Yahya’nın su ile vaftiz yapması gibi rastlantılar, bu tür düşünceleri kuvvetlendirmiştir. İsa’nın Esseniler tarafından yetiştirildiği ileri sürülmektedir.  Mesajı ahlak ve sevgidir. Yaratıcının bilgi ve sevgisini anlatır. İnsanları seven, şefkatli bir Tanrı’dan bahseder. İsa’nın, kendisinin beklenen Maşiah olduğunu ileri sürdüğü ve Yahudi Kralı olmak istediği bilinmektedir. Buna karşılık, Ferisilerin ve Sadukilerin güçlerini korumaları ve muhafaza etmeleri adına, bu güçlerinin etkilerini azaltan ve tehlikeye sokan İsa’nın tutuklanması ve çarmıha gerilmesindeki rolleri gözardı edilemez.           Bitti...


Yazının 1. Bölümü:

https://www.salom.com.tr/haber-112424-2_bet_amikdas_surecinde_yahudi_gruplari_ve_doktrinleri_1.html 

 

Kaynakça:

Revue de Qumran, The Pre-Historic and Relationship of the Pharisees, Sadducees and Essenes: Ölüdeniz

A Tentative Reconstruction

Doç. Dr. Taşpınar İsmail, Köprü Üç Aylık fikir dergisi, Hz. İsa Döneminde Bir Munzevi Cemaat: Esseniler

Thamos, Esseniler

Altunay E; İsa’nın doğumuna yakın zamanlarda Yahudi dini

Yüksel B; Esseniler ve Ölüdeniz Yazmaları

Peters F.E; Children of Abraham

Bacon Gershon; Encyclopedia Judaica, Zealots

Coban, Bekir Zakir; Josephus’un Gözüyle İlk Dönem Yahudi Fıkraları 

Çubukçu, Burçak; Felsefe Taşi, Düşünce Platformu, Esseniler

Eisenman, Robert; Confusion of “Pharisees” and “Essenes” in Josephus

Nelson’s Illustrated Bible Dictionary; Zealot, Sadducees, Essenes, Pharisees

Brady, Patrick Fr; The Secret History of Sadducees

Wikipedia

God’s Word First, Daniel Sweet; Who were the Pharisees, Sadducees, Scribes, Essenes and Zealots

Blue Letter Bible, Don Steward; Who were the Saducees

Just, Felix Ph.D; Jewish Groups at the time od Jesus

Regev, Eyal; Bar-Ilan University. The Sadducees, The Pharisees and The Sacred: Meaning and Ideology ih the Halakhic Controversies between the Sadducees and Pharisees

Miles, Oscar; The New Testament Jewish Sects: Pharisees, Sadducees, Essenees, Zealots

Encyclopedia Brittanica

 

 

 

 


Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün