Sosyal bilimler enstitülerinin finans merkezindeki rolü

Finans merkezlerinin küresel piyasalardaki yeri ve önemi çok büyük. Genelde Londra, New York, Tokyo gibi merkezler hep akla ilk gelenler. Dubai, Kuala Lumpur ise İslami Finansman adı ile dünyada bilinen faizsiz bankacılık ürünlerinde akla ilk gelenlerden. Peki, finans merkezi olmak için neler lazım?

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
18 Eylül 2019 Çarşamba

Daha önce farklı yazılarımızda detaylı olarak gereksinimlerden ve kıyaslamalardan bahsetmiştik. Çeşitli kategorilere göre dünyada finans merkezleri sıralanıyor. Konu sadece borsanın olması, finansal ürün çeşitliliği ile alakalı değil. Trafik ve ulaşım önemli, finansal okuryazarlığın yüksek olması lazım, bankacılık ve sigortacılık bölümü mezunlarının işsiz kalmayıp finansal hizmetler sektöründeki kalifiye işgücü açısından istihdam edilmesi lazım, taksi şoförlerinin İngilizce bilmesi, turizm bürolarının yanında belediye çalışanlarının az çok İngilizce konuşabilmesi, telekom altyapısının güçlü olması lazım, vergi mevzuatının uyumlandırılması lazım, İngilizce bilen mali müşavirler lazım, expat yöneticiler için ailesi ile gidebileceği mekanların çok, çocukları için alternatif okulların varlığı lazım, bisiklet yolları lazım (ne alaka demeyin, çoğu expat ülkesinde bunlara alışık), sigortacılığın GSYİH’da payının yüksek olması, sermayenin tabana yayılmış olması lazım, yani borsadaki işlem hacminde pay senetlerinin payının %15’den çok çok fazla olması lazım, bu nedenle bankacılık endeksi dışında kurumsallaşmış şirketlere ve şirketini halka arz etmeye hazır patronlar, patronların kar payı (temettü) vermeye gönüllü olması lazım, halka arz süreçlerinin günün gereklerine göre gözden geçirilmesi lazım, finansal ürün çeşitliliği lazım, finansal ürün derken banka mortgage kredisi değil lazım olan ikinci el mortgage tahvil piyasası ürünleri, yok mu var ama yeterli mi değil, regüle kripto para piyasası lazım, yapay zeka geliştiren fintekler lazım, açık bankacılık yapan girişimci uygulama şirketleri lazım, teknokentlerde bunlara öncelik vermek lazım, teknokent finans merkezi gibi sadece fiziki bir yer değil, girişimi, inovasyonu, patenti, markayı, sermayeyi bütünsel çözen bir yer olmalı, nice kuluçka merkezlerinde kendi holding firmalarından dahi melek yatırımcı bulunamıyor, melek yatırımcılık fikre değil fiziki çözüme sermaye koymak istiyor, zaten fiziki halen gelen girişim sermayeyi bulmuş sayılmaz mı, borsada yerli ve küçük yatırımcı sayısını arttırmak gerekiyor…

 

Finans merkezleri sadece bina değildir

Lazım olan başlıklar çok, yani finans merkezi olmak sadece binalardan, bankacılık endeksi destekli borsadan, var mı var türünden finansal ürünlerden ibaret değil, bir bütün olarak ele alınmalı. Peki, bunlar yapılmıyor mu? Hayır, gayet geniş kapsamlı çalışma grupları var ve herkes ev ödevini çalışıyor ama konuyu bütünsel olarak analiz edecek, takip edecek, koordinasyonu sağlayacak bir proje yönetim ofisi de lazım. Körfez ülkeleri bu anlamdaki büyük dönüşüm projelerinde küresel yönetim danışmanlığı imkânını sonuna kadar kullanır. Biz bunu ekonomide yapamadık. Ama bunu yapabilecek danışmanlık şirketlerimiz, hepsinden önemlisi entelektüel sermayemiz var. İşte, üniversitelerin sosyal bilimler enstitüleri de aslında bu amaçla da var. Yani bir enstitü sadece yüksek lisans veya doktora diploması vermez. Araştırır, geliştirir, proje koyar, rapor yazar, ekip kurar, yüklenici olur, proje üyesi olur, bilgisini paylaşır, katkısını koyar, fonunu bulur, fonu kadar inovasyon ve patent geliştirir. Peki, gelelim fon bulmaya. Kuluçka merkezlerinde pırıl pırıl entelektüel sermaye melek yatırımcı bulmakta zorlanırken, bir üniversitenin sosyal bilimler enstitüsü şirketlerden, vakıflardan fon bulabilir mi, kalkınma ajansları, KOSGEB desteklerinden faydalanabilir mi, AB fonlarına aracılık edebilir mi? Evet bunlar kısmen veya tamamen mümkün ancak bunu yapmak için ortada önce proje, uygun mevzuat olması lazım. Peki, projeyi sadece üniversite mi bulur ve geliştirir? İşte burada şirketlere, regülatörlere, kamu kurumlarına, düzenleyicilere de iş düşüyor. İşte finans merkezi. Örneğin, dünyadaki finans merkezlerini 5-6 enstitüye dağıtsak herkes bir başlığı ele alsa. Ulaştırma, kalifiye işgücü, telekomünikasyon, vergi, finansal ürün. Her enstitü kamu dışında sağlanan fon desteği ile bunları kapsamlı bir analiz raporu haline getirse, benchmark, SWOT analizlerini ve daha nicelerini düzenleme ve denetleme kurumları ile, Valilik ile, Büyükşehir Belediyesi ile, ilgili bakanlıklarla paylaşsa. Yani kaba tabiri ile büyük fili parçalayarak yesek. Sonra puzzle’ı birleştirsek, konuyu bütünselliğe taşısak.

İşte TC Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü (BSE) böyle bir merkez. Mezunu olduğum Sermaye Piyasası ve Borsacılık yüksek lisansı ve Bankacılık doktorasında bir marka. Pek bilinmese de London School of Economics neyse Marmara BSE de o. Kimler yok ki mezunları, akademik kadroları arasında. TCMB yeni Başkanımız, BİST Başkanımız, Takasbank eski Genel Müdürümüz, Kamu Bankaları Yönetim Kurulu eski Başkanı, Hazine eski Müsteşarı, Ekonomiden Sorumlu eski Bakan, Emlak GYO eski Genel Müdürü, BDDK eski Başkanı, TSPB Başkanı, finansal hizmetlerde genel müdürler, daha niceleri. Kimleri konuşmacı olarak dinlemedik ki, TMSF eski Başkanı, Mahfi Eğilmez, Ege Cansen... Bankacılık Sigortacılık Enstitüsünden ve bankacılıktan arkadaşım, üstadım, eski banka genel müdürü, şimdiki Finans Kulüp Vakfı (Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı) Başkanı Dr. Önder Halisdemir sağ olsun beni kırmamış, önemli bir tarihi ve markayı “finansgundem.com” haber sitesinde bu hafta kaleme almış. Ben de yeni atanan TC İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü olarak gerek finans merkezi çalışmalarında gerekse finansal hizmetler dahil ekonomimize artı değer katacak sosyo-ekonomik projelerde gereken destekleri imkanlar ölçüsünde vermeye Enstitümüz adına hazırım, buradan başta mezunu olduğum okulum ve Enstitüm olmak üzere Enstitülerimizi iş birliğine davet ediyorum. Üyesi olduğum Ekonomi Gazetecileri Derneği, Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği, Finans Kulüp gibi STK’lar ile buluşalım. Başka İstanbul yok. İstanbul hepimizin.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün