Kelimelerin dâhisi

CENAZEDEN İZLENİMLER

Elda SASUN Dünya
2 Ocak 2019 Çarşamba

 Elda Sasun, Tel  Aviv

2018 yılının son günü, gri ve yağışlı bir yılbaşı arifesinde, çağımızın önde gelen yazar ve düşünürlerinden, Kudüs doğumlu Amoz Oz, önce Tel Aviv’de bir saygı duruşu töreni, ardından ise ülkenin merkezinde yer alan, kendisinin de yaşamış olduğu kibutzu Hulda’da son yolculuğuna uğurlandı.

Başta ailesi olmak üzere, Devlet Başkanı Rivlin, politikanın tanınmış kişileri, ülkenin ünlü yazar ve sanatçıları, dostları, yol arkadaşları, kalabalık bir kitle oluşturan okurları, çok özel ve sıra dışı bir törenle yazara saygı duruşunda bulundular.

Törenin yapıldığı, 1995’te açılan Tzavta, Tel Aviv’in en eski kültür ve sanat sahnesi sayılır. Dar bir kapıdan içeri girmeyi bekleyen insanların oluşturduğu uzun kuyruklardan sonra, salona sessizce girip sahnede duran tabutun önünde geçen her kişinin hüznü, sanki ailesinden birini uğurlar gibiydi.

Törendeki ilk konuşmacı, Oz’un sınıf arkadaşı, komşusu, dostu, İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivlin’in ta kendisiydi. Rivlin, kendi Amos’unu ve İsrail milletinin Amos’unu, boğuk bir ses ve neredeyse gözyaşları ile anlattı:

“Sevgili Amos, sen bizi bize en iyi anlatan oldun. Senin romanlarında ben de, her birimiz de,  kendimizden birer hikâye bulduk. O, hepimizi yazdı…

Sen bizim gerçeğimizi, bu ülkenin insanlarını, maharetle anlatarak onları fevkalade hikâyelere dönüştürdün. Neredeyse hepimizin yaşadığı veya yaşamayı düşlediği şeyleri kaleme aldın. Toplumumuzu en derin noktalarına kadar tanıtmayı bildin. Düşündüklerini söylemekten hiçbir zaman korkmadın. Sana hain diyenlere, bunu bir onur kelimesine çevirmeyi başardın: ‘Ne yapalım, ben de Herzl, Bialik, Lincoln, Begin, Rabin gibi hain sayılanların grubundan olmuşum, onurlandım’ demeyi bildin.”

Rivlin’in ardından, torunları Dean ve Nadav, ailesine çok düşkün, sevgi dolu, onlara sık sık hikayeler anlatan dedeleri Amos’u anlattılar. Her zaman bir barış insanı olan dedelerinin son senelerde fikirleri yüzünden birçok eleştiri almasına rağmen ırkçılık, şiddet ve fanatizme karşı adeta karanlığın ışık savaşçısı gibi direndiğini dinledik.

Kızı Fania ise babasını anlatırken, “Babam karanlığa büyü yapardı. Karanlık yerine bize sevgiyi aşıladı. Bu ülkeyi ve milletini çok sevdi. Kızdığı, eleştirdiği zaman da çok sevdi. İbraniceyi sevdi ve çok doğru kullanmasını bildi. Barış ve adalet umudunu her zaman dile getirdi. Babam öldü fakat kelimeleri yaşayacak. Babamı tanıyanlar onun yolunda devam edeceklerin olduğunu da biliyor.  Tikva / Umut ölmeyecek.” Fania Oz sözlerini, “Aba toda / Teşekkürler baba” diyerek bitirdi.

Tören, bir melodi ile son buldu. İdan Raicher, Amos Oz’un sevdiği bir şarkıyı piyano eşliğinde seslendirdi.

Salondan ayrılırken, o kalabalık içinde,  ailenin yanında hiç sesi çıkmadan ilerleyen, adeta aynı matemi en derinden yaşayan köpeği görmek beni çok duygulandırdı. O da sevgili sahibine vedaya gelmişti.

Amos Oz bir saat sonra, 15 yaşındayken yerleştiği, eşi Nili ile tanıştığı, çocuklarının doğduğu ve ilk yazılarını kaleme almaya başladığı Kibutz Hulda’da toprağa verildi. Mezar başında toplanan aile ve dostları, eşi Nili’nin flüt ile seslendirdiği ‘Leil Ha Galil / Galil Gecesi’ni dinleyerek bu büyük, evrensel ama mütevazi düşünür ve yazar Amos Oz’u son kez selamladı.

Yiye Zihro Baruh…

 
 
 
 
 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün