Ortadoğu’yu 2019’da ne bekliyor?

Gazeteci Fehim Taştekin’in BBC için yaptığı Ortadoğu değerlendirmesinden öne çıkan öngörüleri paylaşıyoruz.

Dünya
3 Ocak 2019 Perşembe

Ortadoğu’yu 2019’da ne bekliyor” sorusunu, “2018’i nasıl bilirdiniz?” sorusuna yanıt vererek başlamak gerekiyor. 2018 yeni yıla müzmin sorunların yanı sıra bir takım yeni eğilimler devretti.

ABD’nin Suriye başta olmak üzere bölgedeki askeri profilini düşürme kararı, buna karşın Rusya›nın Suriye›deki müdahaleyle başlayıp genişleyen rolü, AB üyelerinin kendi içine dönmesi, bölgesel ve yerel aktörler arasındaki yeni ayrışma ve koalisyonlar 2019›da birçok yerde gidişatı tayin edecek unsurlar içeriyor.

ABD’nin bölgeden çekilmesi

Karar alan, koalisyon kuran ve uygulamaya sokma kapasitesi bulunan bir küresel aktörün ilgisini azaltması, Ortadoğu siyasetinde yerelleşme ve bölgeselleşme temayülünü artırabilir. Bunun etkileri Irak ve Suriye’den başlamak üzere Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerden Türk-Arap ilişkilerine kadar geniş bir alanda hissedilebilir. 2011’deki Arap Baharı’nın kısa sürede kışa dönmesinin ardından istikrarsızlığa karşı otoriter ve merkezi yapıları koruma eğilimi devam ediyor.

Fırat’ın doğusu

Suriye’de 2019’da damgasını vuracak olan en kritik gelişme ABD’nin çekilmesi ve Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekât planları. Amerikan güçlerinin gidişiyle oluşacak boşluğu kimin dolduracağına ilişkin restleşmeler, Menbic’te yılın sonunda patlak veren bayrak yarışındaki gibi sürpriz hamleler ve farklı taraflar arasında dönen pazarlıklar gündemi işgal edecek.

Rus tarafında Türkiye’nin oluşturmak istediği tampon bölgenin Suriye ordusu tarafından kurulması gibi bir öneri gündemde. Ruslar bunu bir süredir hem Kürtler hem Türk hükümeti ile müzakere ediyor.

Fırat’ın doğusunu kimin kontrolünde kalacağına dair yakıcı gündeme İdlib›in geleceği de ekleniyor. Yeni yılda İdlib›teki silahlı grupların tasfiye edilmesinin yanı sıra Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı hareketleriyle tutulan bölgelerin Suriye’ye devredilmesi yönündeki baskının artması bekleniyor.

İsrail-Filistin: Barış çok uzaklarda

İsrail, ABD›nin Suriye›den çekilme planını bozacak şekilde Suriye›de saldırgan hamlelerini artırabileceğinin işaretini verdi. Suriye›nin yanı sıra Lübnan ve Filistin (Batı Şeria-Gazze) üzerinde gerilimin tırmandırılması muhtemel. Bu biraz da nisandaki seçimlerle bağlantılı.

Soruşturmalarla başı belada olan Başbakan Netanyahu’nun sağ, radikal sağ ve yerleşimcileri etrafında toplamak için hırçın ve kışkırtıcı bir bölge siyaseti izleyebilir.

Trump yönetiminin Veliaht Prens Muhammed bin Selman›a bel bağlamış yeni Ortadoğu barış planının geleceği de belirsiz.

Lübnan mezhepçi bölünme tehditleri arasında

Lübnan bir tarafta yeni hükümetin kurulmasını engelleyen siyasi çekişmeler diğer tarafta Suriye’deki savaşa katılan Hizbullah’ın İran silahlarını Lübnan’a taşıdığını öne süren ve ülkenin güney sınırlarında tünel arayan İsrail’in saldırı tehditleri altında yeni yıla giriyor.

Bölünmüş Libya seçime hazırlanıyor

2011’de NATO müdahalesiyle rejimin çökertilmesinden bu yana Libya rakip güçler arasındaki iktidar savaşından kurtulamadı. Suriye’dekine benzer bir velaket ve nüfuz mücadelesi burada da çözümün önünü tıkıyor.

Bir tarafta Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği Halife Hafter’e bağlı güçler ile Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi, diğer tarafta Türkiye ve Katar’ın desteklediği Trablus merkezli Devlet Yüksek Konseyi (Ulusal Kongre) ile BM’nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti, beri tarafta güneyde çölün aşiretleri, pek çok yerde IŞİD ve El Kaide çizgisindeki gruplar elinde Libya lime lime.

Suriye

Suriye krizi, Ortadoğu siyasetinin ana tayin edici unsuru olma özelliğini koruyor. Araplar kritik bir dönemde Şam’la ilişkileri normalleşme sürecine girdi. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’ın Şam’daki elçiliklerini açmasıyla başlayan bu süreç, Şam’ın Arap Birliği’ndeki koltuğunun iade edilmesini de beraberinde getirdiğinde Suriye’deki sorun için ‘Arap Çözümü’ savı öne çıkacak.

Irak’ta millileşme sancısı sürüyor

Irak, mayıstaki seçimler ve hükümet kurma sürecinde ABD ile İran arasında nüfuz savaşına sahne oldu. İran’a Amerikalıların iktidar formülasyonuna taş koymayı başarsa da Irak’ta artan oranda dış müdahaleye karşı hassasiyet güçleniyor. Bu hassasiyetin muhatapları sadece İran ve ABD değil aynı zamanda Türkiye.

Irak bir taraftan da sınır hattında IŞİD’le ortak mücadele çerçevesinde Suriye ile sorunlu eski sayfayı kapatmaya hazırlanıyor. Irak, Katar ve Suudi Arabistan’ın Sünniler üzerindeki rekabetine de sahne oluyor.

Yemen yok olmaya devam ediyor

Suudi Arabistan ve müttefiklerinin 2015’te Yemen’e başlattığı askeri müdahale son dönemlerin en büyük insani felaketlerinden birine yol açtı. Saldırılarda 10 binin üzerinde insan katledilirken açlığın öldürdüğü çocuk sayısı 85 bini aştı. 22.2 milyon insanın yüzde 75’i insani yardıma muhtaç hale geldi.

BM’ye göre akut beslenme sorunu olan çocuk sayısı 400 bin. Husiler ile Suud-BAE destekli hükümet arasında yılın sonunda İsveç’te yapılan görüşmelerde savaş ateşkesle şimdilik durdu.

İran’ın en zor yılı

ABD’nin petrol satışını sıfıra düşürecek şekilde yürürlüğü soktuğu ikinci yaptırım paketi İran ekonomisi üzerindeki baskıları iyice hissettirmeye başladı. Rejim destekçileri arasında ABD’nin, İslam Devrimi’nin 40. yılını görmesine fırsat vermemek için ülkeyi karıştıracağına dair kanaat yaygın. Hasan Ruhani yönetimi yaptırım baskısıyla ipleri daha fazla eline almak için uğraşan radikal kanatlar ile geçen yılın başından beri ısınan sokaklar arasında sıkışmış durumda.

 

Kaynak: Fehim Taştekin / BBC Türkçe / 1 Ocak 2019

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün