Renklerle oynayan kız

Sanatla iç içe bir ailede, sanata düşkün bir kız olarak büyüyen Reysi Kamhi, şimdi de bu sevgisini çocuklara ve gençlere aşılıyor.

Yaşam
4 Şubat 2015 Çarşamba

Art Journey: Sanatın kalbi. Aşağısı İstanbul Modern, yukarısı Pera…

Bir yanda Salt Beyoğlu, öbür yanda Salt Galata.

Etraf tasarımcı atölyelerle dolu, tam üretim odaklı bir cadde: Boğazkesen Caddesi.

Yan yana yapışık uzanan apartmanlardan birinin ikinci katında minik, sade ve rengârenk bir atölye.

Sıcacık ve samimi. Üstüne üstlük kapıyı açan güler yüzlü Reysi Kamhi’ye eşlik eden bir de Brownie var. Harika bir dostlukları var tam dokuz yıldır. İlk açılış gösterisini yaptıktan sonra kendi köşesine çekildi ve hayatımda ilk defa bir köpeğin üzerini kendi kendine battaniyeyle örttüğünü gördüm. Tam yemelik bir brownie bu. Art Journey’nin konukları kendisine bayılıyormuş.

Anlayacağınız bir çocuğun ilgisini çekebilecek her şey mevcut burada.

Renklerin dünyası burası.

Her yerde pastel boyalar, cam fanuslar, süsler, tablolar, üretim ve resim malzemeleri, aklınıza ne geliyorsa var. Çalışmaları merakla inceledim ve sıcak bir çay eşliğinde sorularımı sormaya başladım.

 Reysi seni tanıyabilir miyiz? Neler yapıyorsun, bu atölye nereden çıktı? Niye bu kadar şeker bir yer olmuş, anlatmak ister misin?

Sanat doğduğumdan beri içimde var olan bir aşktı. Ailem de sanata düşkündür ama yaratan bir ben oldum. Güzel Sanatlar mezunuyum. Ayrıca bir Fransız lisesinden mezun olduğum için Fransa’da da eğitimimi pekiştirebileceğimi düşündüm ve Paris’te de kısa bir dönem fotoğraf eğitimi aldım. 2010 yılında Pg Art Gallery’de ‘Under Construction’ adlı ilk kişisel sergimi açtım. 2012 yılında bunu ‘Tasvirleri Atlıyorum’ adlı ikinci sergim takip etti. Bir seri karma sergilerde eserlerim yayınlandı ve ben hayatımı tamamen sanatla geçirmek istediğime tam anlamıyla karar vermiş oldum. Üç yıla yakın bir zamandır resim dersleri veriyorum ve çocuklarla iç içeyim. Artık kendi atölyemi kurma zamanı geldiğini anladım.

Ve Art Journey böylece 2014 yılının eylül ayında doğmuş oldu. Şimdi buradayım, minicik çocuklarla burada keyifli paylaşımlar gerçekleştiriyoruz.

Ne tarz çalışmalar yapılıyor bu atölyede?

Aktivite odaklı çalışmalarımız, teraryum atölyemiz, ebru atölyemiz,  pop-up aktivitelerimiz, origami ve pasta yapma atölyemiz… Açıkçası yelpazemiz çok geniş. Tematik çalışmalar yapıyoruz; konuklarım üç yaşından itibaren buraya geldikleri için dikkatleri kolay dağılan bir grup. Onları canlı ve yaratıcı kılmak için sürekli yenilikler yapıyorum ve zamanlarını en iyi şekilde yönetmelerine yardımcı oluyorum.

Kız çocuklarla erkek çocuklar arasında yaratıcılıkta dikkatini çeken farklılık ne oldu?

Açıkçası kızların daha çok onay almak istediklerini gözlemliyorum. Koçluk yapmama ihtiyaç duyuyorlar; mükemmeliyetçiler ve kusursuz çalışma yapma peşindeler. Ama erkekler daha özgür, daha doğallar. İçlerinden geldiği gibi yapıyorlar ve benim “güzel olmuş, harikasın” dememe ihtiyaç duymuyorlar. Kızlar biraz daha sırtları okşansın, desteklensinler istiyorlar.

 Büyüyünce de böyle oluyor aslında… Kadınlar hep onaylanmak isterler, değil mi?

Evet, sanırım… Küçüklükten belli oluyor biraz kişilikler, farklılıklar…

 Peki, sanatla ilgilenmek için kabiliyet şart mı? Sonradan öğrenilen bir şey olamaz mı? Becerisi olmayan biri de sanatla uğraşsa, ağaç yaşken eğilse…

Herkesin aslında doğuştan içinde yaratıcılıkla doğduğuna inananlardanım. Kimilerinin bunu dışarı vuracak cesareti var, imkânı var, eğilimi var, kiminin de yok. Sanatla mesafeli olanların merakının olmadığını düşünüyorum.

 Eğitim şart değil mi yani?

Bir çocuğun yaratıcılığını ortaya çıkarmak için odasının bir köşesine boya kalemleriyle bir minik masa koymamız ve ona bir atölye kurmamız yeterlidir. Ders almak profesyonelleşmek için olabilir, illa her çocuğun ders almasına gerek yok, yeter ki bir şeyler yaratacak kendi ait bir mekânı olsun.

 Bir çocuk Art Journey’e gelince ne buluyor?

Burası bir paylaşım mekânı. Bir kere onlara her hafta bir sunum yapıyorum. Konularımız sabit değil, her geldiklerinde yeni bir temayla karşılaşıyorlar. Renklerin dünyasına giriyorlar, benden sınırsız bilgi alabiliyorlar ve bu onları çok besliyor. Üretimlerini gördüklerinde gözlerinin içi gülüyor ve hepsi bunları eve, sevdiklerine göstermek için can atıyorlar. Ben onlara bir kapı aralıyorum, onlar kendi dünyalarını yaratıyorlar.

Journey katı kuralları olan bir yer değil, burası herkesin isteğine ve hayallerine göre şekillenebilecek bir özgürlük alanı. Ayrıca atölyeleri Fransızca yapmak isteyen öğrencilerim olursa o da mümkün; hem dil eğitimlerine hem sanat eğitimlerine aynı anda katkı sağlayabiliriz.

 Gelir gelmez aylık kayıt yaptırmak zorunda mı veliler?

Hayır, önce deneme dersi yapıyoruz yani günlük kayıt açıyoruz. Memnun kaldıkları takdirde haftada bir kez gelmek üzere aylık programımıza geçiş yapıyoruz.

Peki, bu ‘Journey’ nereye gider?

Her yere gidebilir aslında, bu bir yolculuk, henüz yeni doğdu ama yolumuz keyifli ve uzun olacaktır. Çanakkale Çocuk Bienali olacak mayıs ayında, ona katılacağız. İlerde sadece bize ait bir dergi çıkarmayı düşünüyorum. Çocukların burada ürettiklerinden sergi açmayı da düşünüyorum. Çok güzel ürünler oluyor elimizde ve bunları paylaşmak isterim.

Kaç yaş grupları gelebiliyor buraya? Dersler grup şeklinde mi?

Grup derslerimiz de var, isteyenlerle bireysel çalışmalar da yapıyoruz. Beş yaşından on bir yaşına kadar atölyelerimiz var. Daha profesyonel ilgilenenlerle de özel dersler şeklinde ilerliyoruz. Bu programlara öğrencimle ve tabii ki velisiyle konuşarak ortak karar veriyoruz. 24 yaşında öğrencim de var, portfolyo hazırlıyoruz, o da ayrı bir çalışma oluyor.

 

Velilere vermek istediğin bir mesaj var mı?

Aslında ben kayıt yaparken her velime bir mektup veriyorum; onlardan nasıl bir destek beklediğimi anlatan bir mektup. Çocuklarımızı üretim aşamasında “şunu da çizseydin, keşke mavi yapsaydın” gibi cümlelerle yönlendirmemek, yaratıcılıklarını baskılamamak konusunda verdiğim naçizane öğütler yazılı. Çocukların atölyelerde ne kadar güzel yaptıkları değil, zamanlarını ne kadar kaliteli ve eğlenerek geçirdikleri önemli. Eğlenmeyen çocuk zaten iki ders sonra buraya gelmekten vazgeçecek ve soğuyacaktır. Eleştirmek değil desteklemek daha önemli bu süreçte.

Adından belli olduğu gibi bu bir ‘yolculuk’. Umuyorum yolun ve atölyen her daim rengârenk, keyifli ve bol çocuklu olur.

Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim.