Bu sene ‘Buradayız’ demek için Ortaköy Sukası’ndaydık!

Ortaköy Sinagogu’nda canlı performans eşliğinde Sukot kutlaması

Mois GABAY Toplum
2 Ekim 2013 Çarşamba

Ortaköy Sinagogu geçtiğimiz salı akşamı son yılların en coşkulu Sukot kutlamalarından birine ev sahipliği yaptı

 Yaklaşık bir yıldır ortak bir amaç için düzenli olarak bir araya gelen tüm kurum ve derneklerden gençler, bu amacın ilk halkası olarak Rozi Ülçer ile Ortaköy Etz Ahayim Sinagogu’nu doldurdular. Genç ve orta yaş kesimden yaklaşık 150 kişinin katıldığı Sukot kutlaması Sinagog Rav Aakali Nafi Haleva’nın bayramın tarihsel önemini anlatması ile başladı. Gecede farklı gruplardan gençleri aynı çatı altında görmek, emeği geçenleri şüphesiz mutlu etmişti. Bunun dışında gecenin ilerleyen saatlerinde üç genç kardeşimizin İbranice, İngilizce ve Türkçe hit parçalardan verdikleri mini konser de katılımcıları coşkulandırmıştı. Böylesi mutluluk dolu bir geceye damgasını vuran ise Rozi Ülçer’in yaptığı duygu yürekli konuşmaydı.

Gecenin başındaki kalabalık ve eğlence dolu hava mikrofonu Rozi Ülçer’in alması ile bir süre sonra yerini derin bir sessizliğe bıraktı. Rozi Ülçer’i 15 Kasım 2003’ten bu yana geçen on senelik süre içinde cemaatte genç, yaşlı tüm bireyler, toplum gençlerine yaptıkları katkılardan dolayı yakinen tanımaktaydı. 2003 yılına kadar kendini eşi ve çocuklarına adamış, herkes gibi bir hayat sürerken, 15 Kasım 2003 sabahı Şişli Beth İsrael ve Neve Şalom Sinagogu’nda eş zamanlı patlayan bombalar ailenin kaderini değiştirmişti. Toplumun genelinin amaçlarını sorguladığı ve saldırılar sonrası hayata başka bir pencereden baktığı bir dönemde gençlerin ‘Rozi Abla’sı yaşadığı derin acıyı yüreğine gömerek sevgili Yoeliko’nun izinde kendini gençlere adadı. Yoeliko’nun adına basılmış kitaplar, her yıl konusunda bir ilki gerçekleştiren Yoel Ülçer seminerleri, bayram kutlamaları, İsrael’i yeniden keşfetme şansı yakalayan 250’yi aşkın genç ve en önemlisi de halkanın en dışında kalmış kardeşlerin de tek tek aranması, bu ekibin on yıldır süren çalışmalarının sadece bir bölümüydü. Patlamaların onuncu yılında ise bu gençler küçük büyük demeden tüm kardeşlerini de yanlarına alıp tek bir amaç için birleştiler: Aradan geçen on yıla rağmen ‘BURADAYIZ’ diye haykırmak…

Yaklaşık altı ay süren bir çalışma sonucu tüm dernekler 15 Kasım konusunda hazırlığını tamamladı. Ortaya belki de ilk defa tüm kurumların ortak emeği bir faaliyet çıkmış oldu. Yoeliko’nun arkadaşları, dostları, sevenleri ve ailesi 15 Kasım anmasının onuncu yılında Neve Şalom Sinagogu’nda 23 Ekim günü kendini bu cemaatin bir bireyi kabul eden ve sorumlu hisseden herkesi bu çatı altında beklemekteler.  

Bu yıl anmanın sembolü olarak ta mor belikler seçildi. Çünkü mor rengi bu hayatta acı ile sevincin bir arada yaşadığının da en güzel göstergesiydi. Tıpkı 15 Kasım günü Sinagoglarımız da mutlu günlerimizi yaşarken bir anda karanlığa boğulduğumuz gibi.

Mor; barışa giden yolun rengiydi. Mor, renkler arasında en ruhani renkti. Mor, acıyı simgeleyen kırmızı ile umudu simgeleyen mavinin karışımıydı.

Sukot akşamı birbirine kenetlenen gençler Yoeliko’nun izinde birlikteliği hepimize gösterdiler.

9500 adet zarf bir pazar sabahı onlarca gencin elinden sizlere unutmadıklarını anlatmak için hazırlandı. 15 Kasım’ın tanığı olan herkese birebir ulaşılmaya çalışılıp, yaşadıkları kayda alınmaya çalışıldı. 15 Kasım’a dair kütüphanelerinizde yerini alacak bir kitapçık hazırlandı. Geriye tek bir şey, o da sizlerin katılımı kaldı. Gelin hep birlikte bilekliklerimizi takıp sinagogda yerlerimizi alalım.

Onların her biri ruhlarımıza ışık, kalbimize sevgi bırakarak gitti. Güneşli bir İstanbul sabahında, aynı anda iki ayrı sinagogumuzdan yükselen dumanlar ve bizi karanlığa boğan acı zihinlerimizde halen taze! O gün çocuk olanlar bugün genç, genç olanlar artık birer yetişkin.

Unutturmayalım, aradan tam 10 yıl geçti. Zamana yenik düşmeden kaybettiklerimizi anmak, geleceğe ümitle bakmak için ‘Buradayız’ diye haykıralım.