Şalom Cannes´da

15 - 26 Mayıs tarihleri arasında sinema dünyasının kalbi Cannes’da atacak. 66. Cannes Film Festivali’nin perde arkası olaylarını her sene olduğu gibi bu yıl da Viktor Apalaçi aktaracak

Sanat
15 Mayıs 2013 Çarşamba

Uluslararası film festivalleri arasında birincilik kürsüsündeki yerini 66 yıldır koruyan Cannes Film Festivali bu yıl 15-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek.

Festivalin başlangıç tarihinden bir gün önce geldiğim Cannes’da fırtına öncesi sessizliği hakim. Zira 12 gün boyunca sinema dünyasının kalbi burada atacak.

Yarışma filmleri arasında çok önemli, prestijli ustaların yanında iddialı genç yönetmenlerin bulunması 66. festivalin önemini artırıyor.

Festival Organizasyon Komitesi’nin iki sembol ismi Gilles Jacob ve Thierry Frémaux’nun düzenledikleri geleneksel basın toplantısında ilan ettikleri 19 yarışma filmine, son dakikada Jim Jarmush’nun filminin ilave edilmesiyle, Altın Palmiye için yarışacak filmler yirmiye çıktı.

7. sanatta isim yapmış 4 kadın ve 4 erkek sinemacıdan oluşan, Steven Spielberg’in başkanlık edeceği jüri heyeti, ödüllerini bu 20 film içinden seçecekler.

HOLLYWOOD BU YIL ÇOK İDDİALI

Ethan-Joel kardeşler ‘LLewyn Davis’in İçinde / Inside L. Davis’ ile, senaryosunu müştereken yazdıkları bir biyografik müzikal ile ‘Barton Fink’ten 32 yıl sonra 2. Altın Palmiye’yı hedefleyecekler.

1960’larda New York’ta geçen konusuyla, film ünlü folk sanatçısı Dave Van Rork’un hayatından ilham alarak, o dönem müzik piyasasında yaşananları perdeye taşıyor.

Amerikan sinemasının altın çocuğu Steven Soderbergh, ilk filmi ‘Seks, Yalanlar ve Videoteyp / Sex, Lies and Videotape’le geldiği Cannes’dan Altın Palmiye ile ayrılmıştı.

HBO televizyon kanalı için çektiği ‘Şamdanın Arkasında/ Behind the Candelabra’ hafif konusuyla yönetmene, 24 yıl sonra ikinci bir Altın Palmiye getirmesi zayıf ihtimal.

‘Senden Bana Kalan’ ile 2 yıl öncesinin Oscar galibi Alexander Payne, bir yol filmi olan ‘Nebreska’da bir baba-oğul öyküsü anlatıyor.

Cannes’ın müdavimlerinden Jim Jarmush, ilk filmi ‘Strangers Than Paradise’ 1984’te Altın Kamera, ‘Boreken Flowers’ ile 2005’te Büyük Jüri Ödülü’nü kazandığı festivalde, 20. filmi ‘Only Lovers Left Alive’ ile katıldığı yarışmada üçüncü ödülünü kovalayacak.

New York doğumlu Rus Yahudisi James Gray, son filmi ‘Göçmen / The Immigrant’ ile ustası olduğu polisiye türüne sadık kalıyor.

İki yıl önce ‘Sürücü / Drive’ ile Cannes’da En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan, Kopenhag doğumlu Amerikalı sinemacı Nicolas Winding Refn, ‘Yalnız Tanrı Affeder / Only God Forgives’te gerilimli bir cinayet öyküsü anlatacak.

 

ABD VE FRANSA AĞIRLIKTA

Yarışma filmlerinin listesine bir göz atıldığında, festival tarihinde pek rastlamadık bir durumla karşılaşıyoruz. İki ülkeden seçilen altışar filmle, ABD ve Fransız sinemasını yarışmaya yüzde altmış nispetinde ağırlıklarını koydukları neticesine varıyoruz.

Açılış ve kapanış gecelerinde gösterilecek filmlerin birinin Amerikan, diğerinin de Fransız sinemasından gelmesiyle bu iki ülke ağırlıklarını 66. festivalde bariz bir şekilde hissettirecekler.

İki filmle yarışmaya katılan tek ülke Japonya. Avrupa’yı, İtalya ve Hollanda, Asya’yı İran ve Çin, Latin Amerika’yı Meksika, Afrika’yı da Çad temsil edecekler.

Evvelce Altın Palmiye ödüllerine sıkça ulaşan İngiliz ve Kuzey Avrupa sinemaları bu yıl Cannes’da temsil edilmeyecekler.

Hollywood bu yıl Cannes’da görkemli bir gövde gösterisine hazırlanıyor. Evvelce Cannes’da Altın Palmiye kazanmayı başaran, ikisi de Oscar ödüllü iki yönetmen, Coen Kardeşler ve Steven Soderberg son filmleriyle Cannes’da boy gösterecekler.

Yine Cannes’da ilk filmiyle, 1984’te Altın Kamera, 21 yıl sonra Jüri Büyük Ödülü kazanan Jim Jarmush’un son filmi son anda yarışmaya dahil edildi.

İki yıl öncesinin Oscar ödülü sahibi, Yunan kökenli Amerikan yönetmen Alexander Payne, bu kez Cannes’da ödül peşinde koşacak.

 

FRANSA AĞIRLIĞINI KOYUYOR

Fransa’nın son iki Altın Palmiyeli filmi, ‘Sous Le Soleil’de Satan’ ile ‘Entre Les Murs’ arasında tam 21 yıl var.

Fransız sineması, ülkesinde yapılan bir yarışmada hiç bu yılki kadar iddialı olamamıştı. Zira bu yıl Cannes’da 6 Fransız filmi var.

Bu filmler arasında en iddialı olanları, François Ozon’un, ‘Genç ve Güzel / Jeune et Jolie’si ile Roman Polanski’nin ‘Vizonlu Venüs / La Venus a la Forrure’ü.

François Ozon, gizemli bir genç kızın portresini çizdiği ‘Havuz / Swimming Pool’dan 10 yıl sonra, Cannes’a geldiği ‘Genç ve Güzel’de, 4 mevsimde, 4 şarkı ile l7 yaşındaki bir genç kızın cinsellikle imtihanını anlatıyor.

‘Piyanist’ ile 2002 de Altın Palmiye, En İyi Film ve En İyi Yönetmen Oscar’larını kazanan Roman Polanski, 80 yaşında yaptığı, mazoşizmin kurucusu sayılan, erotizm başyapıtı ‘Vizonlu Venüs’le Cannes’da boy gösterecek.

Yarışmanın tek kadın yönetmeni Valeria Bruni-Tedeschi, ‘İtalya’da Bir Şato / Un Chateau En İtalie’de, oyuncu ve senaryo yazarı olarak, kendi yaşam öyküsüne dayanarak, İtalyan burjuvazisine ait sanayici bir ailenin yazgısını araştıracak.

Senarist-yönetmen Arnaud des Pallières, 16. yüzyıl efsanesi ‘Michael Kohlhaas’ın at tüccarı iken, kurduğu bir ordu ile ülkesinde bir iç savaş çıkardığını anlatacak. Kohlhaas’ı, geçen yıl Cannes’ın En İyi Erkek Oyuncu ödüllüsü, Mads Mikkelson canlandıracak.

Arnaud Desplechin, ‘Kızılderili Ovaların Psikoterapisti / Jimmy P. Psychotherapy of a Plains İndian’da, II. Dünya Savaşı sonrasında, hafıza kaybı yaşayan savaş gazisi Jimmy Picard’ın öyküsünü anlatacak.

Fransa’nın Cannes’daki altıncı temsilcisi, Tunus doğumlu Fransız aktör-senarist-yönetmen Abdellatif Kèchiche’in ‘Adéle’in Hayatı / La Vie d’Adéle’i.

ASYA VE AFRİKA TEMSİLCİLERİ

Asya sineması bu yıl Cannes’da 6 filmle temsil ediliyor.

İki yıl öncesinin En İyi Yabancı Film, En İyi Orijinal Senaryo Oscar ödüllerinin sahibi yılın en nitelikli filmi olarak gösterilen ‘Bir Ayrılık / A Separation’un yaratıcısı, İranlı Ashgahr Farhadi, Fransa’da, Fransız oyuncularla çektiği ‘Geçmiş / Le Passe’de, yine boşanma sürecini yaşayan bir çiftin öyküsünü anlatıyor. Başrolde ‘Artist’ filminin unutulmaz aktrisi Bénérice Bejo var.

İki Japon filminden, ‘Babasına Bak Oğlunu Al /  Like Father, Like Son’da Kore-Eda Hirokazu, terkedilme, sevilen birinin kaybı, ölüm gibi favori konularına sadık kalacak.

Diğer Japon filmi, 53 yaşındaki Takashi Miike’nin ‘Saman Engeli/Shield Strow’u. Mike üç yıl önce Venedik’te Altın Aslan Ödülü kazanmıştı.

Yine Venedik’te aynı ödülü (7 yıl önce) kazanan Çinli yönetmen Jia Zhangke, ‘Günaha Dokunuş / A Touch of Sin’ ile Altın Palmiye’yi kovalayacak.

Afrika kıtasının Cannes’daki tek temsilcisi Çad’lı yönetmen Mahamat-Saleh Haroson’un ‘Gri Gri’si. Festival tarihinde Çad’ı Cannes’da temsil eden ilk film olarak, ‘Bağıran Adam / L’Homme Qui Crie’ ile 3 yıl önce Haroun yarışmadan Jüri Ödülü’yle ayrılmıştı.

Film, dansçı olmayı hayal eden bacağı felçli 25 yaşında bir adamın petrol kaçakçısı bir çetede çalışmaya başlamasını anlatıyor.

Güney Avrupa sinemasının 66. festivaldeki tek temsilcisi, İtalyan Paolo Sorrentino’nun ‘Büyük Güzellik / La Grande Bellezza’ adlı filmi, Cannes Seçici Kurulu’nun pek sevdiği bir yönetmen olan Sorrentino, geçmiş yıllarda 6 filmle yarışmaya katılmıştı.

43 yaşındaki Napoli’li sanatçı, 2004’te ‘Aşkın Bedeli / La Conseguenza del’Amore’, 2006’da ‘Aile Dostu/ L’Amico di Famiglia’ ile katıldığı Cannes festivallerinde, 2008’de ‘İl Divo’ ile Jüri Ödülü kazanmıştı.

Karizmatik politikacı Giulio Andreotti’nin hayatını anlatan bu filmden sonra Sorentino, Sean Penn’in Nazi avcılığına soyunduğu ‘This Must be the Place’ ile iki yıl önce olay yaratmıştı.

‘Büyük Güzellik’ günümüz Roma’sının çarpıcı bir portresini çizerken 65 yaşındaki bir yazarın öyküsünü anlatıyor.

Kuzey Avrupa’nın Cannes’daki tek temsilcisi Hollanda’lı Alex Van WaudermanBorgman’da senaryo yazarı, yönetmen ve aktör olarak karşımıza çıkacak.

Karısı Annet Malherbe filmin oyuncu kadrosunda yer alıyor. Yarışmaya son olarak katılan Jim Jarmush’un ‘Yalnız Aşıklar Canlı Kalır / Only Lovers Left Alive’ romantik bir vampir hikâyesi. Bir underground müzisyeni olan Adam, yalnız depresyonda ve yorgun olduğu zaman asırlardır aşık olduğu sevgilisiyle bir araya geliyor. Ancak aşkları, denetlenemez bir vahşilikteki kızkardeşi tarafından engelleniyor.

 

CANNES NOTLARI

 Geçen yıl yarışmaya katılan 22 film arasına bir tek kadın yönetmen alınmaması seçici kurulu sıkıntıya sokmuştu. Çünkü 2011 Festivali’nde beş kadın yönetmen katılmıştı. Altın Palmiye yarışına bu yıl nazar boncuğu olarak bir tek kadının filmi seçilmiş.

 19 böcek arasındaki tek çiçek Valeria Bruni-Tedeschi. Kendisi Nicholas Sarkozy’nin eşi Carla Bruni’nin ablası oluyor. İtalyan Yahudisi bir ailenin kızı olan Valeria, sanatını Fransa’da icra eden bir aktris-yönetmen-senaryo yazarı. Kendisi piyanist olup konserler vermektedir.

 66 yıllık tarihinde Cannes’ın tek Altın Palmiye ödülü kazanmış kadın sinemacısı Jane Campion. Yeni Zellanda’lı sanatçı 1993’te ‘Le Leçon de Piano’ ile bu başarıya ulaşmıştı. Kendisi bu yıl Cannes’da Kısa Filmler ve Cinefondaiton jürisinin başkanı.

 Cannes’ın müdavimlerinden, Altın Palmiye ödüllü, Roman Polanski, mazoşizmin kurucusu sayılan Leopold Von Sacher-Masoch’un başyapıtı ‘Vizonlu Venüs’ü, yazılışından 150 yıl sonra beyaz perdeye taşıyor. Erotik mazoşizmin temsilcisi Vanda’yı Polanski’nin eşi Emmanuelle Seigner canlandırıcak.

 İran’ın çizgi dışı sinamacısı Asghar Farhadi, 2010’da En İyi Yabancı Film Oscar Ödülü’nü kazandığı ‘Bir Ayrılık / A Separation’da olduğu gibi, bu yıl yarışacağı ‘Geçmiş’te de boşanma sürecini yaşayan bir çiftin öyküsünü anlatacak.

 İnce mizahıyla Woody Allen’i akla getiren, Fransız sinemasının en kışkırtıcı yönetmeni François Ozon, yarışacağı ‘Genç ve Güzel’de 17 yaşındaki bir genç kızın cinsellikle imtihanını anlatacak. Bir fahişeyi canlandıran genç manken Marine Watch’a 66. festivalin keşiflerinden biri gözüyle bakılıyor.

 Bu yıl Açılış Galası’nda gösterilecek ‘Muhteşem Gatsby’, Baz Luhrman’dan 39 yıl önce, Francis Ford Coppola’nın senaryosu, Jack Clayton’un mizanseni ile beyaz perdeye aktarılmıştı. Gatsby’yi Robert Redford, hayatının aşkı Daisy’yi Mia Farrow canlandırmıştı.

 Yeni Gatsby Leonardo DiCaprio Cannes Film Festivallerine pek az katılan bir aktör. DiCaprio, ekolojik belgeselinin gösterildiği 2007 Festivali’nden beri Cannes’a gelmiyor.

 Sinemayı bırakacağını söylemekten yorulmayan, Oscar ödüllü Amerikan yönetmeni Steven Soderbergh, yarışacağı ‘Liberace ile Hayatım’ filminde, piyanist Liberace’in genç sevgilisi Scott Thorson’la olan inişli çıkışlı ilişkisini anlatacak. Michael Douglas ile Matt Damon’u eşcinsel rolünde izlemek ilginç olacak.

 Cannes 2008’in Jüri Ödülü sahibi genç İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino (yine fetiş oyuncu Toni Servillo ile), kayıp gençliğini sorgulayan, yaşlanmakta olan bir yazarın öyküsünü anlatcak. Roma burjuvazisini yerden yere vurduğu söylenen ‘Büyük Güzellik’ merakla bekleniyor.