SİBEL HANANEL: “Mozaik bir sevgili gibi”

Mozaik... İnsanı kendine puzzle yapar gibi çekiyor. Önce beğendiğiniz bir desen buluyorsunuz, renkleri seçiyorsunuz, özel aletleriyle kesiyorsunuz ve kolaj yapar gibi birbirine uyacak şekilde yapıştırıyorsunuz. Saatlerin nasıl geçtiğini fark etmiyorsunuz bile. Sonunda da kullanabileceğiniz veya oturup seyredebileceğiniz size ait, kendi hayal gücünüzü, zevkinizi yansıtan bir eseriniz doğmuş oluyor. Sibel Hananel, Türkiye’de mozaiğe gönül vermiş kişilerden biri.

Yaşam
1 Ağustos 2012 Çarşamba

Sibel Hananel ile Etiler’de workshoplar yaptığı ‘VI2 Sanat Atölyesi’nde görüştük.

 

    Elda Pase ve Sibel Hananel 

 

 

 Mozaik nedir, bizim kültürümüze nasıl girdi?

Mozaik, türlü renk ve boylarda mermer, cam, seramik, çakıl taşı gibi parçacıkların yan yana getirilerek oluşturduğu resim ya da tasvirdir. Klasik olarak, bu malzemeler kullanılır. Yeni akım mozaiklerde çivi, anahtar ve hatta kuruyemiş kabuklarından bile mozaiğe rastlayabiliyoruz.

Mozaiğin anavatanı Mezopotamya’dır. İlk mozaikler çakıl taşlarıyla yapılıyordu. Daha sonradan cam mozaikler yapılmaya başlandı. Osmanlı İmparatorluğunun bölgeye hakimiyeti ile mozaik sanatı yerini daha çok çinicilik, hat, sedef kakma, Selçuklu desenleri ile bezeme sanatı gibi ve diğer Türk el sanatlarına bıraktı.

Bizans döneminde, kiliselerde Hz. İsa, Meryem ve havariler, duvar freskleri ya da mozaik ile resmedilmişlerdi. Osmanlıların Konstantinopol’u ele geçirmesi ile bu kiliseler cami olarak kullanılmaya başlanmıştı. Müslümanlıkta da dini yerlerde resim, heykel veya portre ile süsleme yasak olduğundan, tüm bu eserler sıva ile kapanmıştı. Osmanlı İmparatorluğunun bu eserleri sökmek yerine sıvamaları bizlere tarihten kalan en güzel hediyelerden biridir diye düşünüyorum.

Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetini kurması ile bu tarihi yerler müzeye çevrildi. Yapılan restorasyon çalışmaları sonucunda da bu sıvalar sökülüp, tarih gün yüzüne çıkarıldı.

Bugün ülkemizde gördüğümüz en çok bilinen antik mozaikler, eski Yunan dönemlerinden, Roma’dan ve Bizans’tan kalan eserlerdir. Gururla belirtmek gerekir ki dünyanın en büyük mozaik müzesi ülkemizde bulunuyor, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi. Hatay Mozaik Müzesini de unutmamak gerekir tabi. En ünlü dünya mozaikçileri buralara gelip, bu muhteşem müzeyi ziyaret ediyorlar. İstanbul’da da halkın mozaik ile tanışma adresi olarak akla ilk gelen yerler arasında Ayasofya Müzesi, Kariye Müzesi, Alman Çeşmesi ve İstanbul Büyük Saray Mozaikleri Müzesi gelir.

Benim eskiden beri arkeolojiye ve dolayısıyla antik mozaiğe karşı ilgim vardı. Hep hayranlıkla inceler, Romalılar bu eserleri o zamanlarda nasıl yapmışlar diye düşünürdüm. Milyonlarca taşı sabırla tek tek kesip, küp şekline getirip, taşlarla resim yapmak, gölge vermek, üç boyut katmak bugün bile zor iken, o zamanlarda bugünkü aletler ve teknoloji olmadan yapmak ne kadar zor olsa gerek.

 Sizin için mozaik ne anlama geliyor?

Benim için mozaik bir tür meditasyon. Güzel bir müzik koyup, zamanın nasıl geçtiğini unutup günlerce, bıkmadan, bitirene kadar, bazen iki hafta boyunca evden çıkmadan, yatıp kalkıp devam edebildiğim bir uğraş. Mozaik bir sevgili gibi. Bazen bırakamıyorsunuz, yeri geliyor bloke oluyorsunuz ve bir süre elinizi süremiyorsunuz ve aradan bir süre geçtikten sonra özlüyorsunuz. Camı elinize alıp küçük şekiller verip, bir bütün oluşturmak istiyorsunuz. Tabi işin özünde güzel bir desen ve bazen güzel bir renk bile size ilham verebiliyor. 

 Mozaiğe nasıl başladınız?

Mozaik yapmadan evvel İsrailli turistlere rehberlik yapıyordum.  Bu sanat dalı ile tanışmam bir tesadüfle gerçekleşti. Kineret’te yaşayan yüzme hocası bir arkadaşım gölde çocuklara sörf, kano, yüzme, yelken gibi aktiviteler düzenliyordu. İki sene evvel kendisine yardım etmemi teklif etti. Kabul ederek üç ay orada kaldım. Su aktiviteleri dışında mekânın görsel boyutuna da katkıda bulundum. Ana binanın önünde bulunan ve kötü görünen düz beton bir alan vardı. O alanın zeminine, çakıl taşlarından yunuslar, denizatları ve diğer hayvanlardan mozaik yapmayı düşündüm. Ancak nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ne tür malzemeler kullanılır, malzemeler nereden alınır, taş taşa nasıl yapıştırılır, desen yere nasıl aktarılır diye düşünmeye başladım. Sonra Türkiye’ye geri döndüğümde internetten mozaik yapılışını araştırmaya başladım. İstanbul’daki mozaik kurslarını inceledim ve sonunda bir kursa yazıldım. Haftanın beş günü kurs yetmiyordu, akşam evde de mozaik yapmak istiyordum. Tüm gerekli malzemelerden birer tane daha alıp, evde tek başıma devam ediyordum. Fakat bazen takıldığım yerler oluyordu ve birilerine danışmam gerekiyordu. Bu yüzden Facebook’ta mozaik yapanları bulup onlara soruyordum. Daha sonra, bir yerde takıldığımda tüm gruba sorup, herkesin fikrini alabilmek amacıyla Facebook’ta kendi grubumu kurdum. Bugün grupta yaklaşık 1.180 kişi var ve Facebook’ta mozaikçilerin buluşma yeri haline gelmesi beni çok sevindiriyor.

Mozaiğin özelliği herkesin yapabilir olması, “ben yeteneksizim” diye bir şey yok. Temel olarak istemek gerekiyor, sonrasında da sabır. Cam nasıl kesilir, nasıl şekil verilir ve nasıl döşenir öğreniyorsunuz... Gerisi size kalmış. Tabii ki resim bilgisine sahip olmak (gölgeleme açısından), renkler hakkında bilgi sahibi olmak (tonlamalar ve kontrast renkler), el sanatlarına yatkın olmak iyi bir eser çıkarabilmek için artıdır.

 Ne zamandır mozaik yapıyorsunuz?

Bir buçuk senedir yapıyorum. Altı aydır da atölyemizde workshoplar yapıyoruz.

 Mozaikten neler yaptınız?

Kutuları mozaiklemeyi, süs eşyaları yapmayı pek sevmiyorum. Herkesin bir tarzı var. Tablolar, yuvarlak büyük balkon masaları, büyük tahta meyve tabakları, kullanılabilir, yaşanabilir, bakınca seveceğiniz şeyler yapmak daha yakın geliyor.  Sanki her şeyden tat almak ister gibi, dini sembollü tablolar, antik roma deseni masa, vazo, lamba, hamsalar, deniz konulu, balıklı, mercanlı, deniz kabukları ile çalışmak, hatta 250 senelik fosil ve sedef kullanarak yapmış olduğum özgün bir çalışma gibi. Yaptıklarım arasında, arkadaşlarıma hediye ettiklerim, sattıklarım, kendi evimde kullandığım şeyler de var.  Bazen de sipariş üzerine bir şeyler yapıyorum. Şu an üstünde çalıştığım üç çalışmam var. Umarım bu çalışmalar eylül ayındaki sergimize yetişir.

  Beğendiğiniz mozaik sanatçıları kimlerdir?

Tartışmasız Mia Tavonatti. Daha sonra Carole Choucair Oueijan, Giulio Menossi, Sonia King, mikro mozaik ustası Saad Romany Mikhaiel, Michael Kruzich. Türkiye’den ise, Mehmet Hakan Demirok ve Süha Semerci’yi beğeniyorum.

  Yaptığınız işleri nerede sergiliyorsunuz?

Şu ana kadar kişisel bir sergim olmadı. Facebook’ta ‘My mosaic friends’ adı altında kurduğum grupta, mozaikle ilgilenen birçok kişiyi birleştirebildim. Kendi yaptıklarımı orada sergilerken, aynı zamanda dünyanın her tarafından sanatçıların da neler yaptıklarını görebilme şansına sahip oluyorum. Bunun dışında, eylül başında Neve Şalom Kültür Merkezi’nde atölyedeki arkadaşlar ile beraber, Vivi Ergullu Menase önderliğinde bir sergimiz olacak. Tüm mozaik sevenleri, merak edenleri hem sergimize hem de atölyemize bekliyoruz.

Elda PASE