Hobiden Yaratıcılığa

İnsan yaşamında bazı dönüm noktaları vardır. İşte oraya gelindiğinde vereceğiniz karar çok önemlidir. O güne kadar yaptıklarınızı bir kenara bırakmak, kendinize yeni bir iş alanı yaratmak ya da sosyal düzeninizi değiştirmek çok da kolay değildir. Ancak sözünü ettiğimiz o kader an’ı sizi bir karar vermeye zorlar, kendinizi bir anda bambaşka bir dünyanın içinde buluverirsiniz.

Tufan ERBARIŞTIRAN Yaşam
28 Eylül 2011 Çarşamba

İzmir’de tekstil sanayisinde 6 yıldır çalıştırdığı acentesini kapatıp, büyük bir özgüven ve cesaretle yemek işine girişen Gila Telyas bu konuda ciddi bir örnek aslında.  Henüz orta yaş diyebileceğimiz bir dönemde iş yaşamını tamamen değiştirmiş. Sözünü ettiğimiz kararlılık, yaşamını değiştirme cesareti, kendini yenileme anlayışı Gila Telyas’ın temel ilkeleri arasında yer alıyor.  

Gila Telyas birçok bayan gibi yemek yapmayı seviyor. Ancak onu diğerlerinden ayıran bazı özellikleri var. Bunlar sadece iş değiştirme cesareti, yeteneği, kararlılığı değil kuşkusuz. Kısaca özetlemek gerekirse, mutfağı adeta kutsal bir alan gibi görüyor. Orada yeni ve değişik tatlılar/kekler/pastalar yapmayı çok seviyor. Klasik yemekler kadar Brunch türü yiyecekler, çay saati kurabiyeleri, doğum günü partileri için çeşitli kekler/pastalar yapmak onun en büyük hobisi olmuş. Bir ürünü yaparken, “Kendimi bir anda unuturum. Tek düşüncem elimdeki malzemeyi en iyi biçimde kullanmak ve ortaya herkesin beğeneceği bir ürün çıkarmaktır.” diyor. Sizin anlayacağınız, “yaşam sevgisini, yemek sevgisi ile birleştirmiş.” diyebiliriz. Özellikle doğum günü siparişlerinin çok yoğun olduğunu söylüyor.

Gila Telyas konuşkan, yüzü devamlı gülümseyen, tatlı dilli, cana yakın bir insan. Yaptığı ürünleri anlatırken bile ellerini kullanışı, heyecanı, coşkusu ve tavırları ile size o an’ı yaşatıyor. Onun ürünlerinde yaratıcılık yemek isimlerine bile yansımış. “Rokalı kuru domatesli kek, damla bezeli pasta, fesleğenli açık kabak böreği, pastırmalı tart...” Bunların tadını bilemiyorum ama en azından tariflerini dinlerken bile acıktığımı itiraf etmeliyim. Onu tanıdığınızda, işte diyorsunuz bir yemek siparişi vereceksem, tam da aradığım insan! 

Yaşamın sizi taşıdığı nehir kıyısında fazla bir zamanınız yoktur. Ya suya gireceksiniz ya da kenarda yürümeye devam edeceksiniz. Hangisinin nasıl bir gelecek hazırladığını asla bilemezsiniz. Artık o yolda yürümeye başlamışsınızdır... İnandığınız yolda yürümek, dürüstlükten şaşmamak, planlı ve azimli olmak, en iyi bildiğiniz (ve sevdiğiniz) işi yapmak yeni yaşamınızda sizin “Kutup Yıldızı”nızdır...

Gila Telyas hobi olarak başladığı yemek işinde bir hayli ilerlemiş, çevresinden çok sayıda sipariş almaya başlamış. Gidişat böyle olunca da kendisine iki ‘yol arkadaşı’ (Kevser Yerli, Seden Temizel) bulmuş. Üç bayan şimdilik evlerinde yaptıkları yemekleri satmaya başlamışlar. ‘Handmade’ (elişi)adını verdikleri bu yeni uğraşları hobiden yaratıcılığa, bir tür yemek sanatına ve sonunda ticarî işleyişe dönüşmüş. Bu ismi markalaştırmaya karar vermişler. İşin işinde bayan olunca her şey değişiyor. “Benim için ürünlerimde görsellik, süsleme, sunum ve dış görünüm büyük önem kazanıyor. Ancak bunlarla birlikte kalite, lezzet, temizlik asla vazgeçemeyeceğim değerlerdir. Çünkü yemek bir gıda işidir ve sonunda sağlık vardır. O nedenle tüm bunlara azami ölçüde dikkat ediyorum.”

Gila Telyas yemek konusunda hayli iddialı olduğunu söylüyor. Ayrıca yeni yemek çeşitleri yapmada ve fantezi diye tanımlanan ürünlerde tüm yaratıcılığını kullanıyor. “Evinizde yapacağınız yemeğe verdiğiniz özenin aynısını gösteriyoruz.” Bazı yemek çeşitlerini değiştiriyor, onlara yeni görüntüler kazandırıyor. Hobi merakı onun usta ellerinde neredeyse deneyimli bir aşçının yaratıcılığına kadar uzanıyor. Bunu onunla konuşurken ellerini sürekli yemek yapar gibi oynatmasından anlıyorsunuz...  

Henüz bu ilkbaharda başladıkları yemek serüveni onları profesyonel bir kulvara doğru yönlendirmiş. İzmir’deki bazı kafelerden (çok sayıda evden de) sipariş alıyorlar. Yakında bir gıda atölyesi ve satış yeri açmayı düşünüyorlar. Gila Telyas’ın öncüsü olduğu, yeni fikirleri ile ‘yol arkadaşlarını’ da yanına aldığı yemek yapım serüveninin şirketleşme aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bunları yaparken en büyük destekçisi eşi Mert Telyas oluyor.

Gila Telyas verdiği karardan memnun, kadınca bir özgüven içinde doğru yolda olduğunu söylüyor. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun olmuş. Ancak İngilizce kadar İtalyanca, Fransızca ve İspanyolca biliyor. Son birkaç yıldır İbranice öğreniyor. Şaşırdıysanız, hemen acele etmeyin derim. Ayrıca uzun bir süredir Kabala eğitimi de alıyor. Özellikle Kabala eğitiminin kendisine büyük bir güç, enerji ve mutluluk esintisi verdiğini söylüyor. Tora ve Kabala sayesinde yaratıcılığının geliştiğini, kendisini daha iyi tanıdığını, o kutsal ışığı sürekli ruhunda duyumsadığını anlatıyor.

Yaptığınız her işe özen gösterirseniz, hele bir de planlı çalışırsanız bunun karşılığını mutlaka alırsınız. İşinizdeki sistem, düzen ve yenilik bunu gerektirir. Gila Hanım yakında bir el katalogu bastırmayı planladıklarını söylüyor. “Şirketleştikten sonra bastıracağımız bu katalogda yemeklerimizle ilgili her türlü bilgi yer alacak. Ayrıca kartviziti içeren adres bilgileri de bulunacak.”

Kadınlar açısından mutfak zamanlarının çoğunun geçtiği yer olarak bilinir. Özellikle konuklar geleceği zaman evde bir telaş, heyecan, koşuşturma vardır. Yemeği iyi pişirmenin heyecanı, zamanında tencereyi ocaktan indirmenin telaşı bilinen gerçeklerdir. Dışarıdan sipariş ettiğiniz yemekler genellikle istediğiniz gibi gelmez. Yemeğin tadını, görünümünü beğenmezsiniz. Zaten Gila Telyas’ın da çıkış noktası bu olmuş. “Bizim yaptığımız türden yiyecekleri hazırlamak hayli zaman alıyor. Üstelik çok da zahmetli. Bu nedenle ev hanımları bizi tercih ediyorlar. Ayrıca kendilerine ayıracak zamanları kalıyor.”

Yemek sanatı insancıl bir duygu yüreği isteyen, paylaşmayı seven, ikramı büyük bir duyarlılıkla yapan kişilerin elinde daha da lezzetli olur.İyi bir yemek ve konuklara yapılan güzel sunum son derece etkileyicidir. Evin hanımı böylelikle zamanını iyi değerlendirmiştir...

Gila Telyas’ın İzmir Cemaati’nde de görev aldığını belirtelim. Sözgelimi, ‘Sunday’s school’da gönüllü öğretmen olarak çalışıyor. Cemaatin çocuklarına bayramları ve bazı gelenekleri anlatıyor. Onların birbirleriyle tanışmalarına, ileride hepsinin iyi birer Yahudi olmaları için elinden gelen çalışmaları severek yapıyor. Okuldaki 5 – 10 yaş arasındaki bu yaramazları eğitmek, yönlendirmek, sakinleştirmek kolay olmasa gerek... Ancak çocuklardan söz ettiğimizde neşeleniyor, onlarla ilgilenmenin, çocuklara yönelik sosyal aktiviteler yapmanın kendini mutlu ettiğini özellikle belirtiyor.

Gila Telyas her boş vaktini iyi değerlendiren, kendini sürekli yenileyen, çağı yakalamak isteyen bir anlayışa sahip. Sözgelimi, tarihi romanlar okumayı, tenis oynamayı, sanatla ilgilenmeyi çok seviyor. Kişinin sosyal yaşamı, bilgisi, eğitimi ve yabancı dili her konuda önemlidir. Ancak tüm bunlardan belki de daha önemlisi, yaptığı işi sevmesi, mesleğine inanması, yaratıcılığını sürekli geliştirmeye çalışması birinci sıradadır. Yine de hangi işi yaparsak yapalım, başarmak için ruhanî duygu yoğunluğu önemlidir. Bunu unutmamalıyız...

Yaşamın koşuşturması içinde pek anlayamadığımız, nereden geldiğini bilemediğimiz bazı olaylar yaşarız. Genellikle bunları kadere, rastlantıya bağlarız. Peki, öyle midir gerçekten? Hiç ummadığımız bir anda karşımıza çıkıveren bir şansı, verdiğimiz bir kararla yaşantımızın değişmesini nasıl açıklayabiliriz? Her şey rastlantılarla gerçekleşen, aslında bizim hiçbir katkımızın olmadığı bir tiyatro sahnesi midir? Aslında herkesin belirli dönemlerde (sadece Yom Kipur’da değil) iş ve sosyal yaşamını yeniden değerlendirmesi gerekir. Nerede hata yaptığını, daha iyiye nasıl gidebileceğini hesaplamalıdır. Bu olaya bir de farklı açıdan bakalım isterseniz. Genç bir kadın (üstelik iki çocuklu...) yaşamına bir yön vermek ister. Yüksek bir bilinçle, kendine güvenerek, konuyu ayrıntılarıyla düşünerek kendi iş yaşamını yeniden gözden geçirir. Bugüne kadar yaptıklarını elinin tersiyle bir kenara iteler. Artık daha farklı, severek yapacağına inandığı, kendine daha çok yakışan yeni bir mesleğe adım atar. Hemen söyleyelim, bu konuda özel bir eğitimi, yeterli deneyimi de yoktur. Eskiler başarmak için cesaret, özgüven ve yaratıcılık yeter derler. İşte bu genç bayan iş yaşamını kökten değiştirir. En büyük dayanağı inandığı ruhanî değerler olur... İnsanın kendi varoluş gerekçesini benimsemesi, bu anlamda bakış açısının yenilenmesi onun başarıya ulaşmasında en büyük etkendir. Sözünü ettiğimiz bu bayanın ismi, Gila Telyas’tır. Hiç de kolay değildir, bir çırpıda yıllardır yaptığı işi bırakmak ve yeni bir serüvene atılmak. Çevresinden övgü dolu sözler alsa bile, asla şımarmadan ve kolaycılığa kaçmadan yoluna devam etmeyi düşünüyor. Yemek yapmanın günümüzde moda olduğu, birçok kişinin bunu ben de yaparım diye ortaya çıktığı bir dönemde ‘elek’ sürekli işliyor, üstünde kalanlar başarılı oluyor...

Gila Telyas sevecen, insancıl, duyarlı bir insan. Sürekli gülümseyen yüzü karşısındakine mutluluk aşılıyor, size güven veriyor. Yemek yapmayı sanatsal bir uğraş, bunu sunmayı ise üst düzey bir beceri olarak tanımlıyor. Yaşamının daha ortasına gelmeden önemli bir karar vermesi takdir edilecek bir davranış diyebiliriz. Yemek yapmayı ve sunmayı kadınca bir marifet olmaktan çıkarmış, bu alanda yaratıcılığı öne taşıyan bir anlayış içerisinde planlı büyümenin alt yapısını oluşturuyor.

İyi bir yemek kimin ilgisini çekmez ki? Hele bir de yaratıcılığı olan, sunumu ve görselliği sanatsal şölene dönüştüren bir usta varsa, buna ne diyebiliriz ki? İşte o yemek büyük bir zevkle, iştahla yenir. Son sözü Gila Telyas’a bırakıyoruz. “Yemek yapımı sıradan bir iş değildir. İnsanın temel gıdası olan yemeği özenle, lezzetle hazırlamak ve yaratıcı bir beceri ile sunmak temel hedefimdir.”