İzmir’de özel bir mekân: "La querida"

İnsanın temel gereksinimleri arasında yemek yemek, su içmek ve nefes almak vardır. Yaşamak için en önemli üç temel gıdadır bu saydıklarımız. Ancak bunların arasında yemeğin özel bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Herkes iyi bilir ki keyifle yenen bir yemeğin tadına doyum olmaz.

Tufan ERBARIŞTIRAN Yaşam
14 Eylül 2011 Çarşamba

Yemek deyince akla hemen iyi pişirilmiş, özenle sunulmuş, tadı damağınızda kalan yemekler gelir. İnsanın gözünü okşayan renk renk mezeler, tatlılar, zeytinyağlı dolmalar, yaprak sarmalar, kızartmalar, deniz mahsulleri, fıstıklı dolmalar...

Erol Yafe ve eşi Rakela Hanım el ele vererek gerçekten iştahla yemek yiyebileceğiniz bir restoran açmışlar. İzmir’in Alsancak semtinde, göze hoş görünen bir dekor içinde müşterilerine hizmet veriyorlar. Her ikisi de işletmecilik anlayışlarını, “insanları kendi evlerindeki gibi rahat ettirerek yemek yemelerini sağlıyoruz” diye açıklıyorlar. “Onların her biri bizim için birer misafir, günün yorgunluğunu atmak için buraya geliyorlar. Böylelikle hem dinlenecekler, keyif alacaklar, hem de hizmetimizden memnun ayrılacaklar.”

Erol-Rakela Yafe yaklaşık bir yıl kadar önce Amerika’dan dönmüşler. Erol Bey halen bir plastik ambalaj pazarlama sektöründe üst düzey yönetici olarak görev yapıyor. Ancak çalışma arzusu, başarma isteği, yaşamı sevmesi her zaman yanında olmuş. Bunları söylerken bile gözlerindeki ışıltıdan o azmi, kararlılığı, yaratıcılığı hemen anlıyorsunuz. Bir süre İzmir’de bir restoranın gece işletmeciliğini yapmış. Bakmışlar ki çocuklar büyüdü, kendileri de belirli bir iş deneyimine ve bilgi birikimine ulaşmışlar, artık bir karar vermeleri gerektiğini anlamışlar. ‘Neden kendimiz bir restoran açmayalım’ diye düşünmeye başlamışlar. Erol Bey’in belki de en büyük şansı eşi Rakela Hanım. Mutfağı yöneten, yemekleri hazırlayan, arka planı kontrol altında tutan hep Rakela Hanım. Hani anlamlı bir söz vardır, “yuvayı dişi kuş yapar.”  

Erol Bey’in on yıllık iş deneyimi, bu konudaki bilgi birikimi eşinin duyarlı katkıları ile birleşince ortaya çok hoş bir mekân çıkmış. Her ikisi de insan ilişkisini temel bir ‘değer’ olarak kabul eden, ikramı seven, müşterilerini kendi misafirleri gibi ağırlayan bir anlayışla yola çıkmışlar. İlk günlerin çeşitli güçlüklerini aşmışlar, şimdi çok daha rahatlar... Doğal olarak buraya gelen herkes kendini evinde gibi mutlu, sakin, huzurlu hissediyor. Erol Bey pazarlama sektöründeki işine devam ediyor, ancak işletme kapanıncaya kadar eşinin yanında oluyor. Ne demişler, “birlikten kuvvet doğar...”

Peki, bu işletmenin adı nereden geliyor? Küçük ama son derece etkileyici bir öyküsü var. Belki de bir söylence, bilemiyoruz... 

“Malaga kıyılarında fakir bir Musevi balıkçı yaşamaktaydı. Adı Behmuaras, soyadını bilmiyoruz. İşte bu balıkçı her gün balığa çıkar, tuttuklarının yarısını satar, diğer yarısını da eve, ailesine götürürdü. Üç çocuğu vardı ve en küçükleri torik balığını çok severdi. Balıkçı da onun torik balığı yemesine özellikle dikkat ederdi. Oysa bu balık her zaman yakalanamazdı. 1326 yılının bir Şabat günü karısının tüm itirazlarına karşın, yine balığa çıktı...” Ne yazık ki balıkçı günlerce hiç balık yakalayamaz... İnancını unutan, bereketi bulamaz! Dinsel inanç sadece ‘gelenek’ ve ‘tarih’ değildir. Tanrı’nın isteği ile oluşan ve Tora’da somutlaşan o ruhanî yolun ta kendisidir... Maneviyatını kaybeden, kendini sonu uçurum olan karanlık bir dehlizin sonunda bulur... Balıkçı nihayet Tanrı’ya yakarır ve af diler. Sefer Tora’nın açıldığı gün yeniden balığa çıkar. Suçunu kabul eden, tövbeye gelen, aynı ruhanî yolda yürüyen sonunda kazanır... O kutsal ‘yol’ yeniden kendisine açılır... Tora’nın açılması bile berekettir... Balıkçı bu kez tam 30 tane büyük torik yakalar... Balıkçının yakaladığı ‘şey’ balıklar mıdır, yoksa yeniden kazandığı inancı mıdır? Bunu bilemeyiz. Ancak balıkçı tuttuğu balıkları satmaz ve tuzlayıp saklar. Balıkları çeşitli aşamalardan geçirir ve nihayet kalan bu yiyeceğe ‘lakerda’ adını verir. Lakerda İspanyolca kökenlidir ve aslı ‘La querida’dır... Yani, ‘bir tanem’, ‘canımsın’ anlamındadır... Zaten balıkçı da bu yiyeceği küçük çocuğu için saklamıştır... Tora’nın ilahî ışığını yansıtan ve büyük dersler veren bu öyküdeki isim (La querida) Erol ve Rakela çiftinin çok hoşuna gitmiş. İspanya’da bir restoranda gördükleri bu ismi kullanmaya karar vermişler. Bu minik öykü yemek listesinin üzerinde yazılı olarak duruyor. Gelenlerin hemen ilgisini çekiyor ve sipariş vermeden önce öyküyü okuyorlar. Anlaşılan Tora’nın öğretileri, içeriği, güzelliği, derin ve anlamlı etkisi, insanlığa ilettiği mesaj her dönemde karşımıza çıkıyor...

Bu restoranda neler var, neler yiyebilirsiniz? İsteyenlere sabah kahvaltısı veriliyor. Öğlen mönüsü açık büfe. Birçok dostumu burada görebiliyorum. Hatırlatmakta yarar var, öğlenleri zeytinyağlı Ege yemekleri, taze balık ve deniz mahsulleri de bulabilirsiniz. Sefarad yemeklerinin her gün bir çeşidi müşterilere sunuluyor. Yaşam koşullarının ağırlaşması, çeşitli ekonomik gerekçeler nedeniyle Sefarad yemeklerini belirli dönemlerde İzmirli Museviler evlerine sipariş veriyorlar. Rakela Hanım, annesi ve anneannesinden gelen bir alışkanlık, bilgi birikimi ve yetenekle bu güzel yemekleri yaptığını söylüyor. “Anne ve baba tarafım Milaslıdır. Onlardan bana geçen yemek yapma becerisi, alışkanlığı ile mutfağımı daha güzel idare edebiliyorum. Burada yaptığımız Sefarad yemekleri arasında şunları sayabilirim: ‘tomatreniado’, ‘medyaz de kezo’, ‘domatesli fritado’, ‘Avikaz kon yaprak’ ve diğerleri...” Rakela Hanım’ın kibar, içten, sakin bir izlenimi var. Anne tarafından bildiği yemekleri anlatırken bir ara onu susturuyorum. “Aman Rakela Hanım, biraz daha konuşursanız acıkacağım” diyorum. Gülüyor...

Alsancak genellikle elit kesimin oturduğu bir semttir. Buradaki yaşam diğer semtlere göre hayli farklıdır. Alsancak’ın kendine özgü koşulları arasında kültür ve sanatın öne çıktığını söyleyebiliriz. Eğitim düzeyi yüksek, yabancı dil bilen, belirli bir ekonomik gelire sahip, ülke dışına çıkma şansı olan insanların yaşadığı bir yerdir, Alsancak. Museviler yoğun olarak burada yaşar.

“Tavuk ve kırmızı et ürünlerimiz kaşerdir. Bunu tüm Musevi müşterilerimiz biliyor. Ayrıca hijyenik kurallara son derece özen gösteriyoruz. Müşterilerimiz bizim için evimize gelen misafirdir. O halde yüreğimizdeki sevgiyi de paylaşırız, yaptığımız yemeği de...” İşletme onların tabiriyle “son müşteri gidinceye kadar açık.” Ne diyelim, bu tür mekânların çoğalmasına gereksinim var...

La querida’ya akşamları kalabalık gruplar geliyor. Balık ve soğuk – sıcak mezeler iştahla yeniyor. Erol Bey’in deyimiyle “Biz special yemekler yapan bir restoranız. Balık ızgara yapmıyoruz. Yani, belirli bir kalite, hizmette özen ve lezzetli tatlar sunuyoruz. Bunu her gelen müşterimiz bizzat söylüyor. Deniz mahsulü gurme yemekler yapıyoruz.” 

Erol Bey benimle konuşurken bile işiyle ilgileniyor, müşterileriyle selamlaşıyor, onlara bazı önerilerde bulunuyor. Neşeli, konuşkan, işini iyi bilen bir insan izlenimi veriyor. Yüzünden gülümseme hiç eksik olmayan biri. Günümüz koşullarında iki işi birden nasıl idare edebilir diye sormadan edemiyorum. “Bunun sırrı yaşamı ve mesleğinizi sevmekte. Hizmetimizden memnun ayrılan yüzleri gördükçe, insanların bize teşekkür etmelerini duydukça yaptığımızişin önemini daha iyi anlıyoruz.” İki çocukları var. İkisi de yetişkin, eğitimli.

Ne demişler, “iki taş olun bir baş yarın.” Boşuna söylenilmemiş bu söz, bir anlamı var kuşkusuz. Erol ve Rakela Yafe çifti aile dayanışmasının en güzel örneğini sergiliyor. Ülkenin ekonomik koşullarına aldırış etmeden, biraz cesaretle, biraz da öngörüyle bu işletmeyi açmışlar. Birbirleriyle dayanışma içinde, müşterilerine daima misafir gözüyle bakarak hizmet veriyorlar. Belli ki bu anlayışları çevreye yayılmış, iyice duyulmuş olmalı ki gelen geçenin el sallamasından, selam vermesinden anlıyorum. Hemen yakınımızdaki bir apartmandan bile siparişler geliyor. Erol Bey, “önemli olan müşteri memnuniyeti” diyor.

İzmir kendi doğasından gelen ayrı bir güzelliğe sahip. Burada yaşam hareketli olduğu kadar, sevgi dolu ve hoşgörülüdür. Yolunuz düşerse, La querida’da o balıkçının mutlu sesini duyabilirsiniz. Belki sizin de şansınız değişir...