So What Gençleri ile Karaköy’den Eminönü’ne keşisen hayatlar

Geçtiğimiz günlerde 25 kişilik ‘So What Friends’ grubu ile sabah 10.30’da Galata Kulesi’nin önünden tarihimizi keşfe başladık. Uzun bir süredir geniş topluma yönelik yaptığım Galata Yahudi kültürü turlarını bu kez hem yaşıtlarım hem de dindaşlarıma yapmanın heyecanı bir başkaydı. Herkesin ailesinden bir anısı bir de üstüne üstlük kimi zaman konu Yahudilik olunca turumuz hoş bir sohbet ortamında akşamın geç saatlerine kadar devam etti.

Mois GABAY Toplum
28 Nisan 2010 Çarşamba

Öncelikle Şişhane Meydanı’nda isimsiz heykel ardından Neve Şalom ile daha halen tazeliğini koruyan acılı anlarımızı hatırladık. Ardından bir zamanların Yahudi yokuşu diye anılan Şair Ziya yokuşuna inerken sol taraftaki eski hamursuz imalathanesine uğramayı ihmal etmedik. Turumuzda Galata’da öğle yemeği için en doğru adres olan Barınyurt’u tercih ettik. Kimi zaman kendi dertlerimize düşüp, “Hayatta daha ne dertler de var!” diye bazen düşünmeyi unutsak da cemaatimizin Barınyurt gibi kurumları bize kendimize ait sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlattı. Burada yaşlılarımız ile beraber hüzünlendik ve bir gün de olsa onları yakından görerek hayatın öbür yüzünü anımsadık. Barınteras’ta tarihi yarım adaya bakarken So what friend Başkanımız Jak Gümüşgerdan’ın cemaatimizde gönüllülük üzerine sohbetini dinledik. Bazı arkadaşlarımız bu gezi sayesinde yardım kurumlarımızda görev almaya karar verdiler. Turumuzun bir sonraki durağı ise Aşkenaz Sinagogu idi. Burada Aşkenaz geleneklerini hatırlayıp grubumuzdaki Aşkenaz arkadaşlarımız sayesinde bilgilerimize yenilerini ekledik. Bu arada unutmadan Barınyurt yolu üstünde Yazıcı Sokak’tan geçerken Kamondo Han ve Doğan Apartmanına da bir göz attık. Biz Doğan Apartmanını anlatırken içeride Okan Bayülgen’in başkanlığını yaptığı apartman yönetimi de haftalık toplantısını B blokta gerçekleştiriyordu.

Gezimizin devamında ise Terziler Sinagogu’ndaki sergiye bir göz atıp, Kamondo merdivenlerinden Bankalar Caddesi’ne 500. Yıl Vakfı randevumuz için indik. 500. Yıl Vakfı Müzesi’nde ise mekânı daha çok dindaşımıza tanıtabilmiş olmanın mutluluğunu yaşadık. Gezimiz esnasında Galata’daki Ceneviz yapılarını da unutmadık. İngiliz Bahriye Hastanesinden inen yolda eski meclis ve kamu yönetimi binaları bizi karşıladı.

Karaköy’e vardığımızda ise artık hayata karışma vakti gelmişti. İleride Yeni Cami’nin ihtişamı köprüden yürüyerek geçerek balık tutanların, kahvelerde oturup keyif yapanların zevklerine ortak olduk. Eminönü’ne alt geçide geldiğimizde ise aşırı kalabalık bize gerçek İstanbul’u, curcunayı hatırlattı. Turumuzun son durağı Yeni Camii ve Mısır Çarşısı’nda ise hem burada Osmanlı döneminde yaşamış dindaşlarımızı öğrenirken öte yandan son sultan Camisi önünden hep beraber kuşlara yem attık. Alışılagelmişin dışında belki garip ama bir o kadar özgür bir Pazar geçirdik. Dertleri, sıkıntıları, beklentileri evde bıraktık ve sadece mutluluğu yanımıza aldık… Tur bitiminde herkesin yorgunluğu yüzünden okunuyor ama kimse bundan şikâyet etmiyordu…  

So What Friends gençleri   program içeriği ile katılımcılara farklı bir gün yarattı. Tur başında misafirlere dağıtılan tanıtım kitapçıklarından, isim etiketlerine  kadar en ufak detay profesyonelce düşünülmüştü. Bu konuda So what’a profesyonel olarak destek veren Halkla İlişkiler Koordinatörü Selin Bensason ve Başkan Jak Gümüşgerdan’ın emeğini kutluyor ve kendilerinden bu tür faaliyetlerin devamını temenni ediyoruz. Siz de so what ? demeyin, gelin bu farklılıkların beraberliğini yaşayalım… Bu arada şu ana kadar galata köprüsünde yürümediyseniz çok şey kaçır mısınız demektir. Kendinizi İstanbullu olmanın avantajlarından mahrum etmeyin, emin olun bu köprü size çok güzel hatıralar bırakacaktır…