David Şaboy ile müzikal bir yolculuk

Farklı olmak ve fark yaratmak adına prodüksiyon yapmaya başlayan ve bugüne dek birçok ünlü isimle çalışma fırsatı yakalayan DJ David Şaboy ile müzik üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Dora NİYEGO Söyleşi
9 Haziran 2021 Çarşamba

Önce sizi tanıyalım…

1971 yılında İstanbul’da doğdum. Evliyim ve bir çocuk babasıyım.

Öğrencilik yıllarım biraz okul okul gezerek geçti diyebilirim. İlkokulu Özel Dost Lisesi, Ortaokulu Özel Yıldız Lisesi ve liseyi de Özel Ata Kolejinde tamamladım. DJ’liği meslek olarak yapmadan önce uzun yıllar tekstil ve gayrimenkul danışmanlığı yaptım.

Müzik merakınız nasıl başladı? DJ’liğe nasıl başladınız?

Müzik merakım ortaokul yıllarında önceleri plak toplayarak, sonrasında birkaç teknik ekipman alarak, arkadaşlarımla partilerde çalarak başladı.

Sonrasında Yıldırım Spor Kulübünde önceleri gündüzleri yapılan gençlik partilerinde, daha sonra gece partilerinde çalarak mesleğe giriş yaptım diyebiliriz.

DJ olarak nerelerde müzik yaptınız?

Askerliğimi yaptığım dönemde Türkiye’de özel radyolar yeni açılmıştı. O dönemde radyoda çalma hayali kuruyordum. Askerlik dönüşü Türkiye’nin ilk ulusal yayın yapan ve halen yayınlarına devam edem Metro FM de ‘Weekend Dance Party’ adı altında hafta sonları gece kuşağında, hafta içinde de gündüz kuşağında dört yıl boyunca program yapıp sundum.
İzzet Çapa ile tanışmanız size neler kazandırdı?

Radyonun büyüsü çok başkadır ama artık dinleyiciye dokunarak, görerek ve hissederek müzik yapmak istiyordum. İzzet Çapa ile tanışmak bana gece hayatının kapılarını açtı. Beş yıl boyunca tüm mekânlarda ‘resident DJ’ olarak müzik yaptım.

İzzet Çapa’nın mekânları o dönem şehrin en popüler yerleriydi. Gece hayatının müdavimleri ve sosyetenin tüm tanınmış simaları onun açtığı mekânlara gelirdi. Onun sayesinde de daha çok tanınan ve bilinen bir isim oldum. 

Yurt içinde ve yurt dışında nerelerde çaldınız?

İstanbul dışında neredeyse çalmadığım yer kalmadı diyebilirim. Güney sahillerinin tamamından tutun da Ankara, Samsun, Antep, Sivas, Eskişehir, Bursa, Denizli, İzmir, Tekirdağ, Erzurum, Türkiye’nin neredeyse her köşesinde, yurtdışında da New York, Zürih, Mexico City, Viyana, Mykonos, Sofya, Münih, Londra, Stuttgart, Azerbaycan’a kadar dünyanın sayılı şehirlerinde, gerek festivallerde gerekse özel davetlerde sayısız performanslar sergiledim. 

Turneleriniz nasıl geçiyor?

İşimiz her ne kadar uzaktan kolay görünse de devamlı mobil bir hayatımız var. Yukarıda saydığım şehirlerden de anlaşıldığı gibi sürekli turne ve seyahatlerimiz söz konusu, bu seyahatlerimiz de oldukça yorucu geçiyor.

Özellikle yaz aylarında bu trafik daha fazla oluyor. İki - üç saatlik performanslar için gidiş ve dönüş için 12 - 13 saate varan yolculuklar yapıyorum. Yurt dışı performansları için ise bu süre iki katına çıkıyor ve dinlenebildiğim tek zaman neredeyse uçakta geçirdiğim zaman oluyor. 

Evet, mesleğim sayesinde çok güzel yerler görüp yeni insanlarla tanışıyorum ama bunu gerçekleştirmek için kendinize iyi bakmanız gerekiyor. 

Albüm çalışmalarında ve stüdyo kayıtlarında hangi şarkıcılarla çalıştınız? Bu çalışmalar size ne gibi artılar kattı?

Hayallerimi bir bir gerçekleştirdikten sonra artık işin mutfağına geçmeliydim.

Gelişen teknoloji sayesinde neredeyse herkes müzik çalıyordu ve herkes DJ olmuştu. 

Farklı olmak ve fark yaratmak adına prodüksiyon yapmaya başladım. Çalıştığım ilk isim Özgün oldu. Demet Akalın ile uzun yıllardan beri tanıştığımız için, kendisinden yeni albümü için bir düzenleme yapmak istediğimi söyledim. ‘Çanta’ isimli şarkı ikinci stüdyo çalışmam oldu ve şarkı çıkalı bir ay bile olmadan, Sertab Erener’e yaptığım ‘Koparılan Çiçekler’ remix’inin de tutulması ile umduğumdan daha hızlı bir şekilde işin mutfağında buldum kendimi.

Şarkıların liste başı olması, radyolarda ve gece kulüplerinde çalmaya başlamasından sonra iş işi getirdi ve Ajda Pekkan, Funda Arar, Mustafa Ceceli, Ziynet Sali, Gülben Ergen, Murat Dalkılıç, Tuğba Yurt, Ferhat Göçer, Metin Arolat, Volkan Konak, Burcu Güneş ile çalıştım. Pek çok kişi albüm yaptığını belki de bilmiyor ama Türkan Şoray ile de stüdyo çalışmam oldu. Türkan Hanım yıllardır filmlerde seslendirdiği şarkılardan oluşan bir albüm yaptı ve bu albümde iki remix’im bulunuyor.

Stüdyo çalışmalarım beni her iki alanda da besliyor. Yıllarca davetlerde ve gece kulüplerinde çaldığım için dinleyici tepkisini görüyor ve beklentilerini biliyordum. Bu yüzden de yaptığım şarkılarda beklentileri karşılayarak, şarkılarımın daha dinlenir olmasını sağladım ve sonrasında da daha çok performanslar sergiledim.

“YAŞAYAN BİR EFSANE İLE SAHNE ALMAK GURUR VERİCİ”

Ajda Pekkan ile birlikte yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Süperstar ile ilk işimiz bir yurt dışı performansıydı. Yükselen maliyetler yüzünden bazı işlere orkestrasız gitmesi gerekiyordu ve hem Türkiye’de hem de yurtdışında deneyimli birini arıyordu. 

Bu talep doğrultusunda bir şekilde yollarımız kesişti ve ‘Ajda Pekkan Feat David Şaboy’ performansları adı altında birçok lansman, davet ve kulüplerde gerek yurt içinde gerekse yurtdışında birlikte sahne aldık ve almaya devam ediyoruz. 

Benim için en heyecan verici işimiz İnönü Stadyumunda 50 bin kişiye verdiğimiz ve televizyonda canlı yayınlanan konserimizdi. Yaşayan bir efsane olan Ajda Pekkan ile birlikte sahne almak gerçekten gurur vericiydi. 

“Yaptığım farklı setlerle farklı dinleyici kitlesine hitap eden bir DJ’im” diyorsunuz. Bu cümleyi açar mısınız?

Müzik her ne kadar evrensel olsa da yaptığım iş icabı farklı kültürleri, farklı dilleri ve farklı beğenileri olan kişileri aynı çatı altında toplayıp, aynı duyguları hissettirmeye ve onları eğlendirmeye çalışıyorsunuz. Bu gerçekten kolay bir iş değil. Düşünün bir bar mitzva’da hitap ettiğim topluluk ile Sivas’ta çaldığım topluluk ne kadar örtüşebilir? Ya da Mykons’ta akşamüstü partisinde yaptığım müzik ile Denizli’deki bir düğün daveti ne kadar benzerlikler gösterebilir? 

Verdiğim bu örnekler ne kadar farklı bir dinleyici kitlesine sahip olduğum hakkında sizi fikir sahibi yapmıştır sanırım.

Yaptığım stüdyo çalışmaları da öyle. Sertab Erener için yaptığım şarkının sound’u ile Volkan Konak’a yaptığım bir olamaz. Zaten dinleyici kitleleri de farklı. 

“PANDEMİDE EN ÇOK ETKİLENENLERİN BAŞINDA GELİYORUZ”

Pandemi dönemini nasıl geçiriyorsunuz? Faaliyetleriniz oluyor mu?

Pandemi sürecinde en çok etkilenen sektörlerin başında maalesef biz geliyoruz.

Geçtiğimiz yaz döneminde normal zamandaki kadar olmasa da, performans sergilediğim yerler oldu ama ikinci dalga ile tamamen durduk. Bu sürçte Instagram üzerinden gerçekleştirdiğim canlı yayınlarla biraz vakit geçirmeye çalıştım.

Ajda Pekkan ve Kenan Doğulu şarkılarından oluşan yayını gerçekleştirdiğimde izleyicilere güzel bir sürpriz yapmış oldum. Daha önceden Sevgili Kenan’ı ve Ajda Hanım’ı bu yayınlardan haberdar ederek yayına almıştım ve izleyenler için de inanılmaz bir sürpriz oldu.

İlerisi için projeleriniz var mı? Bu mesleği seçmek isteyen gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olacak?

İlerleyen dönemlerde stüdyo çalışmalına biraz daha fazla ağırlık vereceğim.

Bu işe başlamak isteyen genç arkadaşlarıma önerim, öncelikle müzik tarihi hakkında biraz bilgi sahibi olmaları, geçmişten günümüze yapılan müziklerin nasıl değişikliklere uğrayarak günümüze kadar geldiğini bol bol müzik dinleyerek bu farklılıkları anlamalarıdır.

Mix yapmak işin en kolay kısmı ve tabii ki biraz sabır işi. Her işte olduğu gibi, bu işte de başarılı olmak için iyice pişmeniz gerekiyor. Bilgi dağarcığınızda ne kadar çok şarkı biriktirirseniz, performanslarınızda da o kadar harika bir hikaye yaratır, dinleyicinizle de harika bir müzikal yolculuğa çıkarsınız.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün