WEB´DEN SEÇMELER

•#Şalom gazetesinin internet sayfası siber saldırıya uğramış. 1947 yılından beri kesintisiz olarak Türkiye´nin kültür tarihine muazzam katkılar yapan, daima dostluğun, kardeşliğin sesi ve savunucusu olan bu güzel gazeteye yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor, üzüntümü iletiyorum. Birtakım olayları bahane ederek Şalom gazetesinin internet sayfasına siber saldırı yapanlar ve saldırıya gizli/açık ´oh olsun´ diyenler, bu gazetenin Türkiye´nin kültür tarihine verdiği katkıların milyonda birini vermişler mi acaba? Bu gazeteyi bir kere alıp okumuşlar mı acaba? Haliç Postası@HalicPostasi

İzak BARON Diğer
19 Mayıs 2021 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı – İsrail-Filistin çatışması

 

  • Dün gece en beklenmedik olaylar benim de yaşadığım Bat-Yam şehrinde cereyan ediyor. Telefonuma gelen görüntüler, sanki Çukur dizisinin sahneleri gibi. 30 senelik İsrail yaşantımda bu tür olaylar görmedim.

Çatışmalar İsrail’in iç bölgelerine kadar yayıldı ve adeta bir iç savaş eşine geldi. Bu satırları yazarken sirenler çaldı ve sığınağa koştum. (Sığınak dediğim bizim banyo ile yata odası arasında kalın çatısı olduğunu sandığımız yarım metrekarelik alan. ) Olsun Allah korur diyoruz. Bizim evde sığınak yok maalesef.

İsrail içindeki Arap vatandaşlar LOD ve RAMLE şehirlerinde ayaklanarak Yahudilere ait arabaları yaktılar ve LOD şehrindeki bir sinagogu ve içindeki Tevrat yazılımlarını ateşe verdiler.

LOD ve RAMLE şehirlerini müteakip kuzeyde AKKO şehrinde bir balık lokantası ateşe verildi. Yanılmıyorsam Sahibi Türk Yahudisi URİ BURİ lokantası.

Olaylar bununla kalmayıp Natseret (NASIRA) , Um El Fahem ve kardeş şehir Yafo’ya sirayet etti. Bu saydığım şehirlerde dükkanlar ateşe veriliyor, araçlar yakılıyor.

Dün gece en beklenmedik olaylar benim de yaşadığım Bat-Yam şehrinde cereyan ediyor. Telefonuma gelen görüntüler, sanki Çukur dizisinin sahneleri gibi. 30 senelik İsrail yaşantımda bu tür olaylar görmedim.

Yahudilerine ve İsraillilerin bu tür olaylara karıştıklarını hiçbir zaman tahmin bile edemezdim. Bir grup Yahudi genci artık nereden geldilerse, Bat-Yam sahilindeki iki güzel dükkanın (biri dondurmacı Victory diğeri ise Shara dönercisi) camlarını kırdılar ve dükkanları kullanılmaz hal’e getirdiler. Bu iki dükkanın sahiplerinin Araplar olduğunu herkes bilir .

Olaylar bununla kalmadı ve 33 yaşındaki bir Arap gencinin sahil yolunda dövülerek hastanelik edildiği görüntüleri düştü cep telefonuma.

Bu olay dayanılmaz derecede üzücü ve rahatsız edici idi. Allah’tan dövülen genç hayatını kaybetmedi ve tedaviye alınabildi. Bu arada filmleri izlerseniz birkaç iyi insanın dayak atanları durdurduğunu ve “yeter yapmayın” diyerek dayakçıları engellediğini de görebilirsiniz.

Rafael Sadi

https://odatv4.com/30-senedir-boyle-olaylar-gormedim-13052131.html

 

  • Deneyimli bir siyasetçi olan Çavuşoğlu elbette “ümmetin” istediği adımların ABD yönetimi İsrail’in arkasında her koşulda sonuna dek durdukça atılamayacağını biliyor

Deneyimli bir siyasetçi olan Çavuşoğlu elbette “ümmetin” istediği adımların ABD yönetimi İsrail’in arkasında her koşulda sonuna dek durdukça atılamayacağını biliyor. Ancak İsrail’in saldırısı bir yandan Biden’ın ilericilik iddiasını daha iktidarının dördüncü ayında yerle bir ederken, son yıllarda ihtilaf içinde bulunan Türkiye, Mısır, Katar, Suudi Arabistan be BAE gibi ülkeleri asgari müşterekte aynı safta topladı. Ne kadar kalıcı olacağını kestirmek güç ama o asgari müşterek Kudüs oldu.

Suudi Arabistan ve Mısır yönetimlerinin bu süreçte İsrail yönetimine dost görünmeleri iç politikaları bakımından akılcı ve mümkün görünmüyor. Son birkaç gündür teravi namazları sonrasında geceleri sokaklar -kovit yasaklarına rağmen yapılan- İsrail karşıtı protesto yürüyüşlerine sahne olurken şu sıra bir Türkiye-İsrail yakınlaşmasından söz etmek de mümkün değil. Peki, bu durum Türkiye’nin Mısır ile başlattığı yakınlaşmanın Suudi Arabistan’la, hatta BAE ile ilişkilere yansımasını sağlayabilir mi? Olabilir, ama hüküm vermek için erken.

Murat Yetkin

https://yetkinreport.com/2021/05/12/bidenin-ilericilik-iddiasi-filistinde-yerle-bir-oldu/

 

  • Biden, ayrıca Netanyahu’nun agresif ve milliyetçi politikalarını onaylamıyor ve özellikle İran ile müzakerelerin ilerleme sürecinde Netanyahu yönetimine çok güvenmiyor

Biden, hem Cumhuriyetçileri hem de İsrail konusunda Cumhuriyetçiler ile neredeyse aynı sayfada olan bazı merkez Demokratların tepkisinden çekiniyor ve aynı zamanda dış politika önceliği İran ile yürütülen nükleer müzakereler, Çin ve Rusya ile rekabet olduğu için seleflerine nazaran İsrail-Filistin meselesine yeterince önem vermiyor.

Seleflerinin aksine bu konuyu çözmek, İsrail ve Filistin’i aynı masada buluşturmak, barış sürecine somut planlarla katkı sunmak gibi bir önceliği şimdilik gözükmeyen Biden, Trump döneminde atılan adımların hepsini etkisiz kılmayı da amaçlamıyor. Buna rağmen Biden, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik yaptırımları iptal etti, Filistinlilere yönelik maddi yardımları tekrar aktif hale getirdi, Filistin temsilciliğinin Washington'da tekrar açılabileceğini söyledi ve her ne kadar Kudüs’e taşınan büyükelçiliği Tel Aviv’e geri taşımayacağını belirtse de Doğu Kudüs’te Trump tarafından kapatılan ve Filistinlilerin yoğun kullandığı konsolosluğun yeniden açılacağını açıkladı.

Biden, ayrıca Netanyahu’nun agresif ve milliyetçi politikalarını onaylamıyor ve özellikle İran ile müzakerelerin ilerleme sürecinde Netanyahu yönetimine çok güvenmiyor, bu nedenle Trump göreve geldikten iki gün sonra Netanyahu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesine karşılık Biden ile Netanyahu ilk telefon görüşmesini Şubat ortasında oldukça geç bir vakitte gerçekleştirdi. Netanyahu ve Biden arasındaki telefonun gecikmesi Biden’in bir mesajı olarak algılandı. Bu küçük adımlar bile Cumhuriyetçilerin ve Trump’ın tepkisini çekti ve Biden ve Demokratlar Filistin’in, Hamas’ın yörüngesine girmekle, İsrail’e ihanet ile suçlandı. Hatta Mar-a-Lago’daki malikanesinden siyasete yön vermeye çalışan Trump, yaşanan son gelişmelere verilen ABD tepkisini de yetersiz buldu, Biden’i güçsüz bir lider olarak tanımladı ve ABD yönetiminin iki tarafı da kınayan tutumunu eleştirdi, İsrail’in yalnız bırakıldığını söyledi, Filistinlileri kınaması ve Hamas’ı engellemesi gerektiğini belirtti.

Biden’in İsrail politikasını eleştirenler sadece Cumhuriyetçiler değil, farklı bir bakış açısıyla da özellikle sol kanat Demokratlar da Biden’i eleştiriyor. Senatör Bernie Sanders başta olmak üzere Senatör Elizabeth Warren, Temsilciler Meclisi üyeleri Rashida Tlaib, Ilhan Omar, Alexandria Ocasio-Cortez gibi isimler İsrail’e karşı eleştirilerin artması, askeri yardımların İsrail insan hakkı ihlali gerçekleştirdiği zaman askıya alınması, Filistinlilerin yaşadığı sorunların daha fazla gündeme getirilmesi gerektiğini belirtiyor ve sosyal medya aracılığıyla İsrail’i Biden yönetiminin aksine çok sert bir üslupla tenkit ediyor. Biden her ne kadar, İsrail’e askeri yardımların koşulsuz devam edeceğini sıklıkla gündeme getirse de Demokrat Parti’nin yeni isimleri, özellikle önseçimde zafer elde eden sol kanat isimler Filistin konusunu ve İsrail eleştirilerini çok daha sık gündeme getirmeye başladı ve hem merkez Demokratları hem de Biden yönetimini zorlamaya başladı.

Yunus Emre Erdölen

https://t24.com.tr/yazarlar/yunus-emre-erdolen/biden-in-israil-filistin-politikasi-veya-politikasizligi,30985

 

  • Bu bağlamda realist olmak gerekirse, Filistin halkı için uluslararası arenada her türlü destek verilmelidir. Hatta mümkün olduğunca çok insani yardımlar da ivedilikle yapılmalıdır fakat bu durum İsrail ile ilişkilerin topyekün kesilmesi anlamını taşımamalıdır

Devletlerin mutlak dostlarından ziyade çıkarları vardır. Bu nedenle devletler olaylara duygusal değil rasyonel çerçeveden bakmalıdır. Ayrıca bir devletle yakınlaşıp iş birliği içerisine girişilmesi o devletin tüm eylemlerinin onayladığı anlamına da gelmez. Çoğunlukla ABD’li siyasilerin kullandığı “stratejik ortaklık” kavramı bu durumu çok iyi özetlemektedir. Türkiye de oyunu kurallarına göre oynamalı ve çevresindeki devletlere bu gözle bakmalıdır. Gelişen olaylar karşısında kararların duygusal ve hamasetle alınması milli çıkarlarımızın zedelenmesine sebep olmaktadır. Mısır ile ilişkilerimizin bunun en güzel örneğidir. Türkiye’nin Mısır’a karşı tutumu, haklı olsa dahi, 8 yılımızın heba olmasından ve Doğu Akdeniz’de elimizin güçsüzleşmesinden başka bir sonuç doğurmamıştır. Aynı durum bugün İsrail için de geçerlidir. Mısır ile aramızda sıcak, ılımlı rüzgarların estiği bu günlerde bu rüzgarı İsrail’e taşımak mecburiyetindeyiz. İsrail’in Türkiye karşıtı söylemleri ve tutumları bulunmaktadır. Son dönemlerde Türkiye aleyhine eylemleri de göz önünde bulundurulmalıdır fakat önceki paragraflarda da belirttiğim üzere ülkelerin dostlarından ziyade stratejik ortakları olmalıdır. Bu bağlamda realist olmak gerekirse, Filistin halkı için uluslararası arenada her türlü destek verilmelidir. Hatta mümkün olduğunca çok insani yardımlar da ivedilikle yapılmalıdır fakat bu durum İsrail ile ilişkilerin topyekün kesilmesi anlamını taşımamalıdır. Öncelikle ulusal güvenliğimiz, ulusal çıkarlarımız gözetilmelidir. Hamas’ın Demir Kubbe’yi delebilecek düzeydeki roketli saldırı kapasitesi bizlere İran’ın gücünü net bir şekilde göstermektedir. Olaya bu yönüyle bakıldığında İran, tarihsel süreç içerisinde Türkiye’nin her daim rakibi olmuştur. Günümüzde de Suriye’ye ek olarak Irak’ta da kendileriyle karşı karşıya gelmekteyiz. İran’ın bölgedeki gücünün günden güne arttığı ve NATO’nun sırtını döndüğü bu günlerde Türkiye’nin, İran ve onun vekil güçlerine karşı dengeleyici, bölgesel bir ortağa ihtiyacı bulunmaktadır. Özellikle Suriye’de aynı hedeflere karşı mücadele verildiği göz önünde bulundurulduğunda İsrail’in ihtiyaç duyulan ortak olabileceği ihtimalinin göz ardı edilmemesi ve itidalli davranılması başka bir 8 senenin daha heba olmaması bakımından önem arz etmektedir.

Hüseyin Anıl KAYA

https://baudegs.com/israil-filistin-ikileminde-itidalli-bir-turkiye/

 

  • Türkiye ile İsrail arasında belli bir siyasi diyalog seviyesi yakalanabilseydi Ankara’nın etkisi ve caydırıcı gücü daha fazla olabilirdi

Türkiye ile İsrail arasında belli bir siyasi diyalog seviyesi yakalanabilseydi Ankara’nın etkisi ve caydırıcı gücü daha fazla olabilirdi. Bugün ilişkiler büyükelçi seviyesinde değilken, bakanlar yıllardır bir araya gelmemişken, iki ülkenin kamuoyu birbirinden uzaklaşmışken etki gösterme kapasitesi de hayli sınırlanıyor. Yazar Karel Valensi, haziran ayında Antalya’da yapılacak Diplomasi Forumu için İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’e yapılan davetin, Türkiye tarafından geri çekildiğini gündeme getirdi.

Filistin kanayan bir yaradır, Türkiye elinden gelen bütün insani desteği vermelidir. İsrail’in insan haklarını hiçe sayan uygulamaları kabul edilemez. “Ümmet” ne yaparsa yapsın, Ankara tek başına kalsa da dile getirmelidir. Hareket yörüngemiz ise uluslararası adalet, hukuk ve ulusal çıkarlarımız olmalıdır.

Hakan Çelik

https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/ummet-ne-istiyor-2329207

 

  • İsrail yönetimi ayrıdır, Yahudi ayrıdır

İSRAİL yönetiminin yaptığı aşağılık eylemler ile Yahudi kelimesini birbirinden ayırmalıyız.

İsrail yönetimi ayrıdır, Yahudi ayrıdır.

Bunu yapabilmeyi becermekte zorluk çekiyorsak...

Sürekli İsrail yönetiminin aldığı kararları benimsemeyen, itiraz eden, karşı çıkan Yahudileri aklımıza getirmeliyiz.

Ahmet Hakan

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/bayram-isini-beceremiyoruz-41809889

 

  • Türkiye mazlum Filistin halkı için elinden gelen bütün adımları attı, fedakârlığı yaptı...Daha ne yapacak ve ne yapabilir ki...Ordusunu İsrail’e mi sokacak....

ARTIK olmayan bir ümmetin bizden bekleyeceği bir adım falan olamaz...

Türkiye mazlum Filistin halkı için elinden gelen bütün adımları attı, fedakârlığı yaptı...

Daha ne yapacak ve ne yapabilir ki...

Ordusunu İsrail’e mi sokacak....

Hâlâ atabileceği bir adım var...

Hem de çok etkili bir adım...

Türk milleti adına bir arabuluculuk...

İsrail’e “Durdur artık bu vahşeti” demek...

Sonra Filistin’e dönüp “Sen de durdur artık İsrail şehirlerine füze fırlatmayı” demek.

Biz millet olarak işte bu barış görevini yerine getirebiliriz...

Bizden beklenmesi gereken tek ve ileri adım da bu olabilir.

Ertuğrul Özkök

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/sayin-bakan-hangi-ummet-bizden-ileri-adim-bekliyor-41809865

 

  • İsrail’in Filistinlilere saldırıları karşısında kendisini İslamcı ya da Müslüman dünyanın isimleri arasında sayanlar da kendi ülkelerinin tribünlerine oynuyorlar. İsraille ilişkilerini kesmek, askıya almak gibi ciddi devlet yaptırımları yerine sokaklarda bayrak yakan yandaşlarına izin vererek desteklerini gösteriyorlar

Netanyahu’nun koltuğunu bırakması demek, dokunulmazlığının kaldırılması ve yargılanması demek. Hakkında açılmış 3 yolsuzluk davası halen devam ediyor. Ya iktidar ya hapis kıskacında o da yani. Milliyetçilik ve ‘herkes bize düşman’ sosuna bulanmış bir savaş, onun da kurtuluşu olabilir.  

Bu çerçeveye son olarak eklenmesi gereken bir nokta daha var tabii o da ABD ve İran’la yeniden başlayan nükleer görüşmeler nedeniyle İsrail’in ya da Netanyahu’nun duyduğu rahatsızlık. Bugüne dek dış politikasını neredeyse İran düşmanlığı üzerine kuran Netanyahu, Trump desteğinde Arap ya da İslam dünyasından ülkeleri de yanına çekmenin keyfini sürüyor. Başlattığı savaşla da Biden yönetimine, “Bizi desteklemekten başka yolunuz yok, ya bizden yanasınız ya bize düşmansınız” mesajı yolluyor.

Göreve geldiğinden bu yana dış politikada demokrasi çağrıları yapan Biden yönetimi, bugün Netanyahu’ya verdiği destek nedeniyle kendisini inkar noktasında. Netanyahu, Obama yönetimi döneminde Filistin’e en kanlı saldırıları gerçekleştirdi. Bu saldırılar karşısında Obama, İsrail’i durdurmak için neredeyse ağzını bile açamadı. Şimdi de Biden yönetimi ilkelerinden vazgeçer ve Netanyahu’ya teslim olursa dünyadaki prestijini tamamen kaybeder, göreve geldiği günden bu yana kendisine hedef olarak koyduğu “Demokrasi Konferansı” bir masaldan öteye gidemez.

İsrail’in Filistinlilere saldırıları karşısında kendisini İslamcı ya da Müslüman dünyanın isimleri arasında sayanlar da kendi ülkelerinin tribünlerine oynuyorlar. İsraille ilişkilerini kesmek, askıya almak gibi ciddi devlet yaptırımları yerine sokaklarda bayrak yakan yandaşlarına izin vererek desteklerini gösteriyorlar.

Umut mu?

Şeyh Cerrah protestocuları ve onlara destek veren barıştan, demokrasiden, insanlıktan yana Yahudiler’le onlara uluslararası alanda destek verenler umut.

İsrail’de hala iki devletli çözümü savunan birilerini duymak umut.

O nedenle son söz, İşçi Partisi Lideri Merav Michaeli’nin olsun:

“İsrail Netanyahu değil. Kesinlikle değil. İsraillilerin çoğunluğu eşitlik, cinsiyet eşitliği, gay hakları, Arap yurttaşlarla eşitlik,  sosyal devlet, çoğulculuk, din özgürlüğü gibi kavramlarla ilgileniyor. 20 yıl sonra bugün gayrimeşrulaştırılsa da, başarılamaz gibi görünse de  hala bir grup 2 devletli çözüm önerisini destekliyor. Kışkırtıcılığın bir sonucu olan İshak Rabin suikastinden beri kaybettiğimiz güveni yeniden kazanmalıyız.” 

Armağan Kargılı

https://artigercek.com/yazarlar/armagan-kargili/filistin-israil-savasi-mi-netanyahu-nun-koltuk-savasi-mi

 

  • “Türkiye’nin Kudüs’te yükselen şiddete verdiği tepki gayet beklenen bir şeydi ve bir kez daha Türkiye-İsrail ilişkilerinin İsrail-Filistin ihtilafındaki gelişmelerden ziyadesiyle etkilendiğini ortaya koydu.”

Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nde Türkiye uzmanı olan kıdemli araştırmacı Galia Lindenstrauss’a göre Ankara’nın son aylarda İsrail’le arasını düzeltme çabaları, üst düzey istihbarat yetkilileri arasında yapılan görüşmeler ve hatta Yukarı Karabağ savaşında Azerbaycan lehine gayri resmi işbirliğine rağmen Türkiye’nin sert tepkisi şaşırtıcı olmadı.

Lindenstrauss şöyle konuştu: “Türkiye’nin Kudüs’te yükselen şiddete verdiği tepki gayet beklenen bir şeydi ve bir kez daha Türkiye-İsrail ilişkilerinin İsrail-Filistin ihtilafındaki gelişmelerden ziyadesiyle etkilendiğini ortaya koydu. (…) İsrailli yetkililer Kudüs’teki mevcut gerilimde Hamas’ın artan etkisinden endişeli, dolayısıyla Türkiye’nin Hamas’la ilişkilerine ve son çatışmalarda yer alan İsrail vatandaşı Filistinliler üzerindeki artan etkisine kuşkuyla bakmaya devam edecektir.”

İsrail’in Ankara’yla herhangi bir yumuşama için başlıca talebi, Hamas’a desteğin kesilmesi ve Türkiye’de bulunan Hamas mensuplarının gönderilmesi. Benzer şekilde Mısır da Türkiye’yle normalleşme ve diplomatik ilişkilerin tam anlamıyla yeniden tesisi için İstanbul’dan Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El Sisi’ye karşı muhalif eylemler örgütleyen Müslüman Kardeşler mensuplarına desteğin kesilmesini talep ediyor. Ufak bazı adımlar atan Ankara, Müslüman Kardeşler’e bağlı kanalların hasmane yayınlarını yumuşatmasını istemiş, ayrıca Hamas’la bağlantılı bazı kişilerin sınır dışı edildiği iddia edilmişti. Ancak görünen o ki bu adımlar şu ana dek Mısır’ı da İsrail’i de tatmin etmiş değil. Geçen hafta Kahire’de yapılan ilk resmi Türkiye-Mısır görüşmelerinden de somut bir sonuç çıkmadı.

...

İsrail’in Türkiye’ye yönelttiği başka suçlamalar da var. Buna göre Türkiye Harem-i Şerif’te huzursuzluk çıkarma peşinde ve bu maksatla bölgeye ajan provokatörler göndererek Filistinlileri ajite etmeye çalışıyor, ayrıca Hamas’a yardımlar gönderiyor.

Amberin Zaman

https://www.al-monitor.com/tr/originals/2021/05/temple-mount-violence-bares-fragility-turkeys-attempts-fix-relations-israel#ixzz6uwGFTyxo

 

  • Erdoğan İsrail’e etki etme şansını epey zaman önce kaybettiği gibi eski Arap dostları da ondan Filistin diskuru dinlemek için can atmıyor

Eskiden diplomatik çevrelerden gelen eleştiriler, Erdoğan yönetiminin, Mısır başta olmak üzere Arap ülkeleriyle ilişkiler iyiyken dahi Filistin davası savunuculuğunu rahatsızlık verecek şekilde yürüttüğü şeklindeydi. İsrail ve Filistin’le makul ilişkileri olan bir Türkiye’nin Filistin meselesine çözüm bulmada daha olumlu katkı sağlayabileceği hep vurgulanırdı. Erdoğan İsrail’e etki etme şansını epey zaman önce kaybettiği gibi eski Arap dostları da ondan Filistin diskuru dinlemek için can atmıyor. Nüfuz kapasitesinin Filistinli örgütler üzerinde beklenen etkiyi ürettiği de söylenemez.

Fehim Taştekin

https://www.al-monitor.com/tr/originals/2021/05/can-erdogan-seize-israeli-palestinian-crisis-make-diplomatic-gains#ixzz6uwHIEATI

 

  • 1948 bölgesinde ‘vatandaş’ sayılmış, parti kurmuş, Knesett’e temsilci göndermiş Arapları halledilmiş nüfus saydıkları için onların adı konulmamış bir İntifada’ya katılması beklenen bir gelişme değildi

Askeri boyutuna geçmeden önce İsrail’in kendinden çok ‘emin’ olduğu kentlerdeki isyan haline parantez açalım. Kudüs’teki gösteriler Müslüman-Hıristiyan, dindar-seküler-milliyetçi fark etmeksizin İsrail’in diğer kentlerinden binlerce Filistinliyi içine çekti. Lod, Ramle ve Akka gibi Yahudi-Arap karışık kentlerde olağanüstü sahneler yaşandı. 1948 bölgesinde ‘vatandaş’ sayılmış, parti kurmuş, Knesett’e temsilci göndermiş Arapları halledilmiş nüfus saydıkları için onların adı konulmamış bir İntifada’ya katılması beklenen bir gelişme değildi. Bunun İsrail iç siyaseti açısından sarsıcı bir sonuç olduğunu Başbakan Benyamin Netanyahu’nun durum kontrol altında diyebilmek için apar topar Lod’a gitmesinden anlıyoruz. İsrail medyasına göre Lod’da Salı gecesi olaylar kontrolden çıktı, üç sinagog, çok sayıda işyeri ve araç ateşe verildi. Bir Arap radikal Yahudilerce öldürüldü, Müslümanlara ait mezarlık yakıldı. Kamu Güvenliği Bakanı Amir Ohana sivillerin polise yardım için silah taşıdığını belirtip ateş eden Yahudilere sahip çıktı. Dün de pek çok yerde yerleşimciler karşı saldırıya geçti.

Fehim Taştekin

https://www.gazeteduvar.com.tr/filistinde-oyunun-kurallari-degisiyor-makale-1522176

 

  • Kusura bakmayın. Popülist olamayacayım. Çünkü antisemit değilim. İsrailli veya Yahudi düşmanı değilim. Elbette Filistinli ya da arap düşmanı da değilim. Ancak net bir şekilde Hamas’ın varlık nedeninin çatışmadan beslendiğini ve Hamas liderliğinin servetine servet katma eğilimini de düşünmek lazım.

Elbette Müslüman kardeşlerimin maruz kaldığı acılara üzgünüm. Ancak Yahudi kardeşlerim için de üzgünüm. Üstelik sürecin bu noktaya varmasını Hamas’a da sormak gerekmiyor mu? Soralım bakalım bir gecede İsrail’deki sivil yerleşim yerlerine attığı 200 roketi günde 1000 roketi nereden buldu? Halkına harcamak yerine yaklaşık 3,5 milyar dolar bedeli olan bu roketlere mi para harcadı? Para harcamadı ise kimin hediyesi? Hamas’ın varlık nedeni çatışma ile daha mı değerli?

Popülizm yapılacak diye bir gecede 200 bir günde 1000 roket saldırısına maruz kalan İsraillilerin de insan olduklarını unutmak ne kadar adil?

Kusura bakmayın. Popülist olamayacayım. Çünkü antisemit değilim. İsrailli veya Yahudi düşmanı değilim. Elbette Filistinli ya da arap düşmanı da değilim.

Ancak net bir şekilde Hamas’ın varlık nedeninin çatışmadan beslendiğini ve Hamas liderliğinin servetine servet katma eğilimini de düşünmek lazım.

Bu mesele mazlumun yanında olma meselesi kadar sığ değildir. Nasıl ki, sosyalist bir söylem karşısında faşistler birleşip saldırır, bugün de antisemit kitle anında saldırıda.

Kabul edilir değil.

Sadece bir gecede dediğime bakmayın. Her 24 saatte 1000 roket atılıyor İsrail’e. “Zavallı” Hamas tarafından ve Hamas’ın sadece 3 günlük silah harcamasının bedeli 3,5 milyar dolar. Bunun maliyeti nasıl karşılanıyor? Bunu kim açıklamak ister? Antisemitler mi? Müslüman Kardeşler Terör Örgütü mü? Öteki’ni her zaman Yahudi sananlar mı? Futbol takımı gibi taraf tutan anti-hümanistler mi?

Bana kimse bu maliyetin hesabını açıklayamaz. Hamas, Filistinlilerin başındaki en büyük kötülüktür. Hamas İsrail Devleti ile Filistin’de yaşayan insanlar arasındaki provokatördür. Bu silahlar, bu harcamalar Hamas liderliğinin sefa işinde yaşaması ve bölgede sözde kendisine ihtiyaç duyulmaya devam edilmesi demektir. Üstelik 1948’den beridir çözümün çatışma olmadığını bile bile dün FKÖ bugün Hamas aynı kartı oynamaktadırlar.

Bugün Filistin halkına sorun, istedikleri “İsrail’le savaş mı? Yoksa barış mı?” diye. Tanıdığım tonla Filistinli ve aynı zamanda İsrailli tek bir cevap veriyorlar.

“Çatışma istemiyoruz!”

Ancak gelin de bu talebi bir yılda ateşkesi 17 kes bozan, Suriye savaşında çekilen fotoğrafları bugün Filistin’de yaşanmış gibi servis eden, bir gecede İsrail’e Gazze'den 200, 24 saatte ise 1000'den fazla roket atan Hamas’a ve bunları görmezden gelenlere anlatın...

Ferhat Atik

https://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j229/a37586-az-otede-bomba-yagarken-bayram-kutlamak-ne-zor

 

  • İsrailliler arasında Filistin milliyetçiliğinin yenilgiye uğratıldığına ve dolayısıyla çatışmaya siyasi bir çözümün artık gerekli olmadığına dair hakim fikir birliği paçavra oldu

Hamas, iddiasını ortaya koymak için yüksek bir bedel ödemeye razı oldu. İsrail’in Gazze’deki Hamas komutanlarına yönelik cezalandırıcı hava saldırıları yıkıcı oldu. (…) Ancak Hamas, bu dönemin asimetrik savaşlarında, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birinde iki milyon sivilin arasına gizlenmiş bir milis kuvvetinin yenilgiye fiili olarak bağışıklığı olduğunu biliyor. Hamas ayrıca savaşın bölgedeki yankılanmasının Mısır gibi komşuları ve Hamas’ın patronu Katar’ı ateşkese aracılık etmeye zorlayacağını da biliyor.

Gazze’nin enkazından, Hamas, savaş alanında değil, halkının zihninde zafer iddia edecek. Bu noktada Hamas, temel hedeflerine ulaşmış olacak. Filistin Yönetimi itibarını tamamen yitirecek ve Hamas Kudüs’teki İslam’ın kutsal türbelerinin nihai koruyucusu olarak prestijini artıracak.

Kesin olan bir şey varsa, o da İsrail’in zafer iddia edemeyeceği… Zaten kırılgan olan Yahudiler’le Arapların birada yaşamaları temelden sarsıldı. İsrailliler arasında Filistin milliyetçiliğinin yenilgiye uğratıldığına ve dolayısıyla çatışmaya siyasi bir çözümün artık gerekli olmadığına dair hakim fikir birliği paçavra oldu. Şiddet tırmanırken, her iki taraf için de görkemli savaşlar ve zaferler döneminin sona erdiği anlaşıldı.”

Shlomo Ben-Ami

https://fikirturu.com/siyaset/israilin-yanilgisinin-sonu/

 

  • Öyle çok katmanı olan garip bir iş ki bu emlak meseleleri; Batı Kudüs’te Filistinlilere ait olan yerlerin ederine ve karşılığına hiç girmemek gerekiyor. Zira Yahudilerin, Arap ülkelerinden uğradığı büyük sürgünün karşılığının bir şekilde bu denklemde yerini bulduğu varsayılıyor

Şeyh Cerrah’ta yaşanan dava öyle basit bir özel mülk davası değil. İsrail-Filistin davasının özüne temas eden bir durum var burada. Filistinliler, bazen mahkeme kararıyla bazen emrivakiyle hırsızlığın meşrulaştırıldığı kanaatindeler. İsrail ise burayı 1967’de aldığını söylüyor. Ya da Kudüs’ün tamamını demek daha doğru olabilir. Dolayısı ile İsrail için Kudüs, doğu-batı diye bölünmüş değil. Amerika ise Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün ‘işgal’ altında olduğunu söyleye gelmiş olsa da Trump’ın büyükelçiliği buraya taşıma kararını açıkladığından beridir pozisyonlarının ne olduğu karışık. Şeyh Cerrah mahallesinin sakinleri ise fena bir açmazın içinde sıkışmış gibiler.

Kapanın adı da hak arayışını, Nakba gününden mi, yoksa 6 gün savaşından mı başlatmak gerektiğine göre değişiyor. Arada kalan dönemde Ürdün buranın hakimi iken iddia o ki Şeyh Cerrah’taki ev sakinlerine tapu vermemiş. İsrailliler de veremeyeceğini, çünkü 1948 öncesi burada oturan Yahudilerin mülklerinin gasp edildiğini ileri sürüyorlar. Yahudiler, Osmanlılardan, 19uncu yüzyılın son çeyreğinden itibaren burada toprak almaya başladıklarını anlatıyor. Türkiye de bu davaların çoğunda Osmanlı arşivlerinden belgeleri rahatlıkla sunmuşken, buradaki açmazın çözümlenmesinde anlaşılan bir temassızlık var.

Filistinliler, mülk edinme haklarının dahi olmadığı garip bir dünyada yaşadıkları hissinde. Gasp edilen bir mülkü işgal ettiklerine inanmıyorlar. Buraların kendi mülkleri olduğunu söylüyorlar. Davaya mevzu aile, oturdukları evin 150 yıldır kendilerine ait olduğunu belirtiyor. Öyle çok katmanı olan garip bir iş ki bu emlak meseleleri; Batı Kudüs’te Filistinlilere ait olan yerlerin ederine ve karşılığına hiç girmemek gerekiyor. Zira Yahudilerin, Arap ülkelerinden uğradığı büyük sürgünün karşılığının bir şekilde bu denklemde yerini bulduğu varsayılıyor.

İsrailli Yahudi gruplar için de Şeyh Cerrah meselesi önemli. 1980lerden beri bu işin arkasında koşan iki Yahudi kuruluşu yorulmuş; Amerika’da aşırı sağ kanada yakın ve zengin bir kuruluşa bu işi devretmiş. Adı, Nahalat Shimon International. Filistinlilere akan paralar ne yazık ki böylesi stratejik gelişmelerin arkasında kayboluveriyor. Mahkeme, konuyu, özel mülk davası olarak ve 1967’den itibaren gelişen hukuki denklemde görüyor; Filistinliler de diyor ki İsrail devleti bu işin arkasında ve Kudüs’ü Filistinlilerden arındırmaya çalışıyor. Yahudi yerleşimcilerin sistematik olarak genişlemesinin önemli bir adımı olarak görüyorlar bu davayı.

Filistinlilerin gözünden baktığınızda Şeyh Cerrah, İsrail’in, Filistinlilere uyguladığı etnik temizliğin can bulmuş hali. İki devletli çözümün masal olduğunun göstergesi. Avrupa’da soykırıma uğrayıp İsrail’i kuran Yahudi ırkının, insan yerine dahi koymaya lütfetmediği Filistinlilere uyguladığı kıyımın bugün için can bulmuş adı. Anlayacağınız bu iş, bu kadar hassas.

Tülin Daloğlu

http://www.krttv.com.tr/seyh-cerrah-iki-devletli-cozumun-masal-oldugunu-mu-gosteriyor-makale,47.html

 

Bu Haftanın “Takılanlar”ı – Diğer

  • Türkiye’de herhangi bir “sorun” “İsrail’in işi” olarak görüldüğü zaman Türkiyeli Yahudiler geçmişte yaşadıkları “acı tecrübelerden” dolayı tedirgin olurlar. Çünkü böyle zamanlarda açıkça ve rahatlıkla antisemitizm yapılır ve birçoğumuz birbirinden farklı türden musibetin arkasında İsrail’i aramanın bir antisemit anlayışın ürünü olduğunu da bilmeyiz

Türkiye’de herhangi bir “sorun” “İsrail’in işi” olarak görüldüğü zaman Türkiyeli Yahudiler geçmişte yaşadıkları “acı tecrübelerden” dolayı tedirgin olurlar. Çünkü böyle zamanlarda açıkça ve rahatlıkla antisemitizm yapılır ve birçoğumuz birbirinden farklı türden musibetin arkasında İsrail’i aramanın bir antisemit anlayışın ürünü olduğunu da bilmeyiz. Sahi İsrail ile Türkiyeli Yahudilerin ne alakası vardır? İsrail nerededir? Orada kimler yaşar? Yakın mıdır Türkiye’ye?

İsrail, Türkiye’de hakkında bilgiye değil ağır önyargılara dayalı kanaatlerin rahatça ve yaygın bir şekilde açıklanabildiği bir ülkedir. Türkiye medyasında olduğu gibi Türkiye Yahudi basınında da “İsrail’in ne olduğu”, “neden tüm kötülüklerin anası olarak değerlendirildiği” konusunda “önyargısız” bir bakışla yapılan gözlemlere dayalı soğukkanlı değerlendirmelere ve bilgilere pek rastlayamıyoruz.

Yahudi mirasının güçlü ama uzun zamandır unutulmuş olduğu Çanakkale’nin bir köyünde doğdum büyüdüm. Düşünüyorum da çocukluğumdan itibaren ABD’nin eyaletlerini, hatta Latin Amerika’yı dolayısıyla Hristiyan dünyayı biraz olsun tanıdık. Pembe diziler sağ olsun! Paskalya yumurtası tokuşturmayı biliyorduk ama Hamursuz ekmeğini bilmiyorduk! Hem de Türkiye Yahudi nüfusunun bir zamanlar en yoğun yaşadığı şehirde! Çanakkale’de!

Bizim ülkemizde tarih derslerinde Holokost da öğretilmez. Hele ki benim gibi taşradaki küçük kentlerde büyüyen çocuklar “Orta Asya’dan gelen Türkler” dışında ülkede tarih boyunca kimlerin yaşadığını ya geç öğrendi ya da hiç bilemedi!

Günümüz Türkiye’sinde konu Yahudiler ve İsrail’e gelince hala öğrenecek çok fazla bilgi yoktur “ortalıkta”! En azından ilkokulda 6 milyon Yahudinin sırf kimliklerinden dolayı öldürülmüş olduklarını öğrenseydik, bugün “İsrail’de kimler yaşar”ı bilir, İsrail’in kuruluş nedenlerini anlamaya çalışırdık! Ve hatta kendi coğrafyamızdaki diğer kimlikleri ve yaşanan acıları da felaketleri de öğrenirdik! İsrail-Filistin çatışmaları konusunda da eleştirilerimizin birçoğunu ya da bir kısmını belki yine yapardık ama bu bilgiler sayesinde bağlamı bilerek daha soğukkanlı ve hakkaniyetli bir şekilde yapardık.

Filistin sorunu, İsrail’i kelimenin her iki anlamıyla “tanımamıza” yani hem kabul etmemize hem de öğrenmemize engel oluyor. Ama Filistin sorunu İsrail’i tanımamıza engel olmamalı, bu sorunu görmezden gelmeksizin İsrail’i ve İsraillileri [İsrailli Yahudiler ve İsrail vatandaşı Araplar] tanımalıyız diye düşünüyorum. Tam da bu nedenle o malum coğrafyada bir süre yaşamış Umut’la konuşmak istedim. Umut, İsrail’e öğrenci olarak araştırma yapmak için giden “Müslüman eşittir Türk”lerdendir.

Kabul edilmelidir ki ülkemizde İsrail konusunda, çok azımız olumlu yargılara, büyük çoğunluğumuz da olumsuz önyargılara sahip. İlerleyen sayfalarda aktardığım röportajımda İsrail’e “öğrenmeye açık olarak” giden bir gencin, Umut’un İsrail’ini anlatacağım. Aşağıda da göreceğiniz gibi Umut, İsrail’e önyargısız bir şekilde giden ve bu anlamda çok ender bulunabilecek biri. Dolayısıyla, görüşmecim bu anlamda çok ilginç biri. Kendi deyişiyle “boş sayfa” gibi gitmiş oraya. Boş sayfanın İsrail deneyimiyle nasıl dolduğunu Umut’un röportajında göreceğiz. O nedenle bu röportajda İsrail’e övgü ya da yergi değil, daha çok İsrail hakkında gözlemle edinilmiş tespitler göreceksiniz.

İyi hatırlıyorum, Türkiyeli bir Yahudi arkadaşım bana “Süheyla, biliyorsun değil mi ülkemizde İsrail konusu mayınlı alan!” demişti. Bunu duyunca TRT’deki Amerikan yapımı filmlerdeki cesur Amerikan askerlerinin mayınların nerelerde olabileceğini tahmin edip mayınlara basmadan da ilerleyebildiğini hatırladım. Metaforda hata olmaz, ben de yaptığım röportajda “günümüz şartlarını” da göz önünde bulundurarak bunu denedim.

Dr. Süheyla Yıldız

https://www.norzartonk.org/umut-farkli-kimliklerden-insanlarla-tanisarak-onyargilarinizi-azaltirsiniz/

 

Takılan tweetler

  • TV100@tv100

@profbagci : İsrail bütün o dönemlerde PKK ile ilgili istihbaratı Türkiye’ye veriyordu. İsrail 1997’li yıllarda Türkiye’nin bölgedeki ekonomik, siyasi, askerî açıdan en önemli komşularındandı. Türkiye’nin askerî açıdan gereksinimlerini sağlayan da İsrail’di. #GünBiterken

https://twitter.com/tv100/status/1392594539081252867

  • Koray Pehlivanoğlu@korayphlvglu

Filistin Sorunu Üzerine Kısa notlar:

Bakın dün Hamas İsrail'in Tel Aviv kentine 130 adet roket saldırısı yaptı.Roketlerin çoğunu İsrail hava savunma sistemi (Demir Kubbe) yakaladı.

Ama bir iki füze savunma sistemini deldi ve 8 yaralı var. (Bu haberi yandaş medyamız yazmıyor)

https://sozcu.com.tr/2021/dunya/gerilim-tirmaniyor-hamas-tel-avive-130-roket-firlatti-6426064/

Bu füzelerin hiç biri hedef gözetmiyor. Kör atış denilen bir yöntemle sadece insan öldürmek amaçlı olarak İsrail kentlerine atılıyor.

Bu atılan roketlerin çoğu Filistindeki sığınaklarda el yapımı olarak üretiliyor. Bu sığınakları İsrail bombalarsa propaganda yapabilelim diye üzerinde insanların yaşadığı apartmanların bodrumlarına kuruyorlar. Bunlar küçük silah fabrikaları.

Daha komplike silahlarsa Suriye ve Lübnan ve kısmen Mısır'dan kaçak olarak sokulan İran ve Suriye Ordusu ait silahlar. İsrail'in Filistin ablukasının temeli, bu silahların ve silah üretmek için gereken hammaddenin girişini engellemeye yönelik.

Bunların bir kısmının İnsani yardım konvoylarına gizlenerek sokulduğu da biliniyor. Böyle yakalanan silahlar oldu.

...

https://twitter.com/korayphlvglu/status/1392368200919158785

  • O.Faruk Loğoğlu@OFarukLogoglu

Türkiye, Filistin'e yardımcı olmak istiyorsa İsrail'le ilişkilerini düzeltmelidir. Kınamakla, gösterilerle yetinmek bir işe yaramaz.  Bölge ülkesi olarak ve tarihi nedenlerle Türkiye'nin dostluğunun değeri İsrail için başkadır.

https://twitter.com/OFarukLogoglu/status/1392386016850464769

  • Prof. Dr. Gazi Çağlar@GaziCaglar

Tam da bu: Hamas sorunun çözümünü zorlaştıran, antisemit, islamcı, kontrol ettiği bölgelerde halkın yaşamını tehlikeye atan, siviller dahil tüm Yahudilere yaşam hakkı tanımak istemeyen bir yapıdır. Soldan kim roketleri selamlıyorsa kullanışlı aptaldır.

https://twitter.com/GaziCaglar/status/1392453099286155264

  • Merve Taşçı@mervetascib

Anlamsiz aciklamalar. Hamas, PKK taktiklerini kullaniyor. Sivillerin arasindan fuze atiyor. Israil hukumeti de buna karsilik olarak sivil-orgut ayrimi gozetmeden saldiriyor.

Turkiye kamuoyu mevcut olaylara "kafir-mümin" perspektifinden baktigi ve solun antisemitizmini ve populist soylemlerini dogrudan dogruya benimsedigi icin yasanan mevcut durumu anlamakta zorluk cekiyor.

Hamas, bir ozgurluk direniscisi degildir. Israil'deki sivilleri dogrudan dogruya hedef alan bir orguttur. Israil'de bunun karsiliginda cok insanin olmemesi Israil'in HSS'sinin guclu olmasindan kaynaklidir.

Turkiye'nin de ABD'nin son aciklamalarindan farksiz aciklamalar yapmamasi gerekir. Filistinlileri korumak istiyorsan dahi Israil ile iyi iliskiler kurmakla yukumlusun. Butun bunlari gectim, torunumuzun torununa yetecek dogalgaz hakkimizi almamiz icin Israil ile muttefiklik sart.

Bunu bozacak tum hamasi soylemleri bir kenara birakmak gerekiyor. Ancak bu sekilde, hem kendimizi guclendirebilir hem de Filistinlilere gerekli insani yardimi yapabiliriz. Aksi halde hem yardim imkansiz hem de Israil'siz guclu Turkiye mumkun.

Ote yandan, Hamas ile Filistin halki arasinda ayrim yapmak, Israil ile Israil hukumeti arasindaki farki belirtmek gerekiyor.

Son olarak mevzunun Turk Yahudileri ile alakasi yok. Bunu hepimiz biliyoruz. Ancak nasil ki Israil'de mevcut durumdan keyif alan asiri sagci gruplar varsa, bizde de Israil'de yasayan musevi ile Turk musevisi arasindaki farki gormeyecek asiri sagci gruplar var.

Hatta insanlarin sinagog onunde bir donem Israil'i protesto icin toplanmasi da bunun ornegidir. Devlet, antisemitizmi hortlatmamali. Sectigi her kelimeyi hassasiyet ile secmeli. Cunku asiri sagin ne sakasi olur ne de anlayisi. Sifir acik birakmak gerekir.

https://twitter.com/mervetascib/status/1392399891675111425

  • Remzi Çetin@remzzicetin

"İsrail-Filistin" değil;

"İsrail-Hamas" Çatışması olacak.

"İsrail Batı Şeria'yı İşgâl Etti" doğru, ancak;

"1988'de Ürdün, Batı Şeria Üzerindeki Hakkını, FKÖ'ye Devretti" olacak.

Türk medyasının her zaman, İsrail-Filistin sorununda üslûp, tanımlama ve bilgisizlik sorunu vardır.

https://twitter.com/remzzicetin/status/1394200147073056769

  • Haliç Postası@HalicPostasi

#Şalom gazetesinin internet sayfası siber saldırıya uğramış.

1947 yılından beri kesintisiz olarak Türkiye'nin kültür tarihine muazzam katkılar yapan, daima dostluğun, kardeşliğin sesi ve savunucusu olan bu güzel gazeteye yönelik saldırıyı şiddetle kınıyor, üzüntümü iletiyorum.

Birtakım olayları bahane ederek Şalom gazetesinin internet sayfasına siber saldırı yapanlar ve saldırıya gizli/açık 'oh olsun' diyenler, bu gazetenin Türkiye'nin kültür tarihine verdiği katkıların milyonda birini vermişler mi acaba? Bu gazeteyi bir kere alıp okumuşlar mı acaba?

Gazetecilik eğitim almış olmam dolayısıyla diğer pek çok gazete gibi Şalom gazetesini de üniversite yıllarımdan beri okurum. Ama daha öncesinde, Yahudi ve Rumlarla birlikte çalışan büyüklerim dolayısıyla bu gazetenin çok eski sayılarından bazılarını edinip okumuşluğum vardır.

Yani epeyce eski zamandan beri okuduğum bu gazeteye ilgim öyle 'zamane yönelimi' değil! Şalom'u yıllar öncesinden bu yana takip ederim. Öğrencilik yıllarımda doğrudan bayiden satın alırdım. O zamanlar Şalom bazı gazete bayilerinde satılırdı. Ben Şişhane'deki bayiden alırdım.

Şişhane'deki gazete bayii bugün de halen yerinde duruyor ama Şalom artık bayilerde yok. Remzi'den alıyorum. Bulunduğum yerde, yani Balat civarında hiçbir yerde yoktu Şalom. O nedenle haftada bir Şişhane'ye çıkar gazeteyi bayiden alırdım. Ama alamadığım zamanlar da olurdu elbette.

Pişmanlığım şu ki, ne büyüklerimin getirdiği eski tarihli Şalom sayılarını, ne de öğrencilik dönemimde alıp okuduklarımı arşivlemedim (ah kafam:) Ta ki mesleğe profesyonel adım attığım yıllara kadar. Ondan sonra hem farklı koleksiyonlardan hem de eldekilerden kayıtlar yaptım.

İşte bu uzun zamana yayılan Şalom okurluğum sayesinde rahatlıkla söyleyebilirim ki, özellikle kültür tarihine dair başka hiçbir yerde bulamadığım pek çok bilgiyi ben ilk olarak Şalom'da okudum, öğrendim. O nedenle bu gazete değerlidir, herkesin de okuması gereken bir yayındır.

https://twitter.com/HalicPostasi/status/1393185033318436871

  • Haliç Postası@HalicPostasi

Bugün internet sayfasına siber saldırı yapılan @SALOMgazetesi

 1947 yılında, tam da Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığı günlerde yayın hayatına başlamıştı. Sonraki yıllarda da kuruluş yıldönümünü hep bu en büyük bayram ile birlikte kutlamayı hiç ihmal etmedi.

2021 yılı itibariyle 74 yaşında olan bu gazete, Türk basın tarihinin en köklü yayınlarından biri olarak devam ediyor.

@SALOMgazetesi  1948'de, 1. yaşını doldurduğunda, başta kurucusu Avram Leyon olmak üzere, katkı ve emek verenler #Ladino sayfalarında tanıtılmıştı. Kimler yok ki..

@SALOMgazetesi  bugünlere büyük emeklerle geldi. Pek çok güçlükle karşılaştı ama hep bu ülkenin kültür tarihine katkı veren, kardeşlik ve dostluk içeren yayınlar yaptı. 1949’da 2. yaşını, 1950’de 3. yaşını doldururken, Türk basınında artık kendini kabul ettirmiş bir yayındı.

 

Ağa Takılanlar Öneriyor : İsrail-Filistin çatışması

  • İsrail-Filistin: İsrail kamuoyu Kudüs ve Gazze'de yaşananlar hakkında ne düşünüyor? – Burak Abatay

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57082419

  • İsrail-Filistin meselesinde Hamas düğümü. Türkiye'nin rolü ve yeri – Nevşin Mengü

https://www.youtube.com/watch?v=-Zdk-SoaXxc

  • Türkiye, Kudüs'e asker gönderebilir mi? – Hakan Çelik

https://www.youtube.com/watch?v=vIEhWIvQc_Y

  • "Gazze", "Batı Şeria" ve "İsrail" Topraklarını İnceleyelim Mi? (Haritalı Anlatım) – Remzi Çetin

https://www.youtube.com/watch?v=L2LV8xTKti4

  • İsrail-Hamas Çatışmasının 'Tek Kazananı' Kim?? – Remzi Çetin

https://www.youtube.com/watch?v=tJ3wdQzDRXo

  • İsrail’in eylemleri ve sözcüklerin yetersiz kalması – Sedat Ergin

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/israilin-eylemleri-ve-sozcuklerin-yetersiz-kalmasi-41809884

  • Dünya Barış Merkezi – Güneri Cıvaoğlu

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/guneri-civaoglu/dunya-baris-merkezi-6503780

  • İsrail neden şimdi saldırdı? Türkiye ile normalleşme nasıl etkilenir? | İpek Yezdani & Mensur Akgün

https://www.youtube.com/watch?v=U1kUEpkDMaU

  • Filistin-İsrail: Kudüs Yine Merkezde – Ömer Önhon

https://apm.org.tr/2021/05/13/filistin-israil-kudus-yine-merkezde/

  • İsrail-Filistin çatışması ve Türkiye: “Kudüs siyasal İslamcılar arasında rekabet alanı olduğu için, Ankara’nın uluslararası girişimleri iç politikadan ayrı tutulamaz” – Aydın Sezer ile söyleşi – Işın Eliçin

https://medyascope.tv/2021/05/12/israil-filistin-catismasi-ve-turkiye-kudus-siyasal-islamcilar-arasinda-rekabet-alani-oldugu-icin-ankaranin-uluslararasi-girisimleri-ic-politikadan-ayri-tutulamaz-aydin-sezer-ile-soylesi/

  • Aydın Selcen ile Gündem Dışı (117): Filistin – İsrail dosyasının ortak vatan konusunda düşündürdükleri

https://medyascope.tv/2021/05/12/aydin-selcen-ile-gundem-disi-117-filistin-israil-dosyasinin-ortak-vatan-konusunda-dusundurdukleri/

  • "Türkiye'nin “İsrail'e ders verin“ çağrısı karşılık bulmuyor" - Barçın Yinanç ve M. Kaan Kurtuluş

https://t24.com.tr/haber/canli-dunyanin-gozu-gazze-ve-kudus-te-turkiye-nin-cabalari-sonuc-verecek-mi,952187

  • Kudüs – Yılmaz Özdil

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/kudus-2-6428225/

  • İsrail vatandaşı Filistinliler kimler?

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57105110

  • İsrail-Filistin çatışması: “ABD’nin desteği sürdüğü müddetçe İsrail’in politikalarında radikal bir değişim beklemek gerçekçi değil” – Dr. Selin Nasi ile söyleşi

https://medyascope.tv/2021/05/14/israil-filistin-catismasi-abdnin-destegi-surdugu-muddetce-israilin-politikalarinda-radikal-bir-degisim-beklemek-gercekci-degil-dr-selin-nasi-ile-soylesi/

  • Demir Kubbe: İsrail'in hava savunma sistemi nasıl çalışıyor, Filistinli gruplar sistemi nasıl aşıyor?

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57065623

  • Filistin’de Yaşananların Perde Arkası - E. Büyükelçi Namık Tan & Doç. Dr. Gökhan Çınkara

https://www.youtube.com/watch?v=stKMeyG-dhY

  • İbrahim Anlaşmaları zorda - Ayşe Özek Karasu

https://www.haberturk.com/yazarlar/ayse-ozek-karasu/3072061-ibrahim-anlasmalari-zorda

  • Her rokete karşı 40 bin dolar – Hakan Çelik

https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/her-rokete-karsi-40-bin-dolar-2329704

  • İsrail-Filistin çatışmaları gölgesinde Türkiye-İsrail ilişkileri: Gökhan Çınkara – “Diplomatik ilişkiler dondu - Fazıl Alp Akiş

https://medyascope.tv/2021/05/16/israil-filistin-catismalari-golgesinde-turkiye-israil-iliskileri-gokhan-cinkara-diplomatik-iliskiler-dondu/

  • İlk günaha dönüş ve 48’in isyanı – Fehim Taştekin

https://www.gazeteduvar.com.tr/ilk-gunaha-donus-ve-48in-isyani-makale-1522497

  • SMA'lı Bebek İçin Yardım Paylaşımı Yapan Can Bonomo, Gelen Irkçı Yoruma Tokat Gibi Bir Cevap Verdi

https://onedio.com/haber/sma-li-bebek-icin-yardim-paylasimi-yapan-can-bonomo-gelen-irkci-yoruma-tokat-gibi-bir-cevap-verdi-982351

 

Ağa Takılanlar Öneriyor: İsrail-Filistin çatışması Sosyal Medya Çarpıtmaları

Sosyal medyada bazı fotoğraf ve videoların birkaç gündür Filistin ve Mescid-i Aksa'da yaşanan şiddetle ilgili olduğu iddiasıyla yayıldı. Çatışma ve kriz anlarında farklı durum ve olaylarla ilişkilendirilen fotoğraflar güncelmiş gibi paylaşılabiliyor.

Görsellerin çoğu maalesef geçmişte yaşanan başka şiddet olaylarıyla ilişkili.

  • Sarılan iki kardeşin görüntüsünün Mescid-i Aksa’dan olduğu iddiası

 

https://teyit.org/analiz-goruntulerin-mescid-i-aksadan-oldugu-iddiasi

  • Fotoğrafın Kudüs saldırılarından sonra çekildiği iddiası –

https://teyit.org/analiz-fotografin-kudus-saldirilarindan-sonra-cekildigi-iddiasi

  • Fotoğrafların Kudüs'e yapılan saldırıdan sonra çekildiği iddiası

https://teyit.org/analiz-cocuk-fotograflarinin-kuduse-yapilan-saldiridan-sonra-cekildigi-iddiasi

  • Fotoğrafın Kudüs’deki olaylarda ölen Filistinli çocukları gösterdiği iddiası

https://teyit.org/analiz-fotografin-kudusdeki-olaylarda-olen-filistinli-cocuklari-gosterdigi-iddiasi

  • Fotoğrafın İsrail tarafından Mescid-i Aksa'ya yapılan baskın sonrası çekildiği iddiası
 

https://teyit.org/analiz-fotografin-israil-tarafindan-mescid-i-aksaya-yapilan-baskin-sonrasi-cekildigi-iddiasi

 

Ağa Takılanlar Öneriyor - Diğer

  • ABD'deki Yahudi gençleri arasında Ortodoksluğu tercih edenler artıyor - Mücahit Oktay  

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abddeki-yahudi-gencleri-arasinda-ortodokslugu-tercih-edenler-artiyor/2237998

  • Bir gazeteciden çok fazlası Türk basınında bir müessese: Sami Kohen - Sedat Ergin

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sedat-ergin/bir-gazeteciden-cok-fazlasi-turk-basininda-bir-muessese-sami-kohen-41811040

  • Çanakkaleli Frida'dan hayat dersleri! - İSAK NİNO DEBEHAR

https://www.muhalif.com.tr/makale/canakkaleli-fridadan-hayat-dersleri-355

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün