Karanlıktan yıldızlara

2020 ABD Başkanlık seçimi, dünyada ters giden birçok şeye tokat gibi bir cevap oldu.

Dünya
11 Kasım 2020 Çarşamba

Selin Milano Barlas

Üslubun önemini, vicdanlı olmanın büyüsünü, bilime inancın gücünü kanıtladı…

İnsanları korkutmanın ve bastırmanın en güzel cevabıydı bu. Hep karanlık, hep karanlık, al sana aydınlık işte!

Che’nin dediği gibi “devrim sonsuzluğun güneşidir; nasıl olsa doğar.”

4 yaşında bir kız çocuğu annesi olarak Harris’i izlerken parçası olduğum ülkenin tercihi ve yıktığı duvarlara şahit olmak yazarken bile gözlerimi dolduruyor. Benim kızım, dünyadaki birçok kız çocuğu gibi her göreve gelebilir… Örnekleri artık var ve tabular yıkıldı. Beyaz Saray’da dünyanın en önemli ikinci mevkiinde bir kadın var!

Ve çocuklarımız bunu görerek büyüyecek…

Dört buçuk milyon oy fazla alan Demokratlar önceki iktidarın ayrımcı, yıkıcı ve kavgacı tavrına son diyecek!

O kadar çok şey var ki…

Heyecanımdan nereden başlayacağımı bilemedim.

Yeni bir geri sayıma sıra geldi.

En iyisi oradan başlayalım.

10 hafta daha ayarsız tweetler, işten atılan kabine mensupları ve aile şirketini andıran bir Beyaz Saray var…

Sonra beyaz ve temiz bir sayfa…

Yani en azından yeniden yazılmaya çalışılacak bir sayfa… Trump’ın bozduğu anlaşmaları, kırdığı güveni ve yitirdiği inandırıcılığı kazanmak elbet kolay olmayacak.

Neticede Amerika’yı bekleyen COVID krizinin yanı sıra, sistematik ırkçılıkla mücadele, uluslararası münasebetlerde harap olmuş enkazlar varken, tabiat ve iklim son derece ciddi tehdit altındayken, Biden sihirli bir değnek ile gelip hemen her şeyi tamir edebilecek mi? Edecek elbet fakat ortalığı toparlamak hemen olmayacak orası kesin!

Trump 20 Ocak’ta göreve veda ederken, 46. başkan Joseph Biden ve ilkler ile dolu bir Beyaz Saray bizi bekliyor olacak…

İlkler hakikaten önemli çünkü devrim niteliği taşıyor.

 

Beyaz Saray’da ilkler

Bu seçim galibiyetinde çoğulcu bir etnik mozaik ve rengârenk hikayelerle dolu hayatlar sadece Amerika’yı değil dünyada herkesin kendini bir parçası hissedebileceği bir resim çiziyor.

Joe Biden, Kennedy’den sonraki ikinci Katolik ve İrlanda asıllı başkan. Amerikan tarihinde ilk defa İtalyan asıllı bir First Lady var. (Dr. Jill Biden’ın dedesi Giacoppo soyadını pratik olma sebebi ile Jacobs olarak değiştirmiş.)

Başkan Yardımcısı Kamala Harris hem bir kadın olarak devrim yapıyor hem de Hintli ve Jamaikalı ebeveynlerinden dolayı göçmenlerin Amerikan rüyasının ta kendisi… Harris’in eşi, Second Gentleman Douglas Emhoff ise Yahudi. Bu demek oluyor ki Emhoff, Beyaz Saray’daki ilk ‘Second Gentleman’ ve ilk Yahudi eş.

 

COVID’le mücadele

Böyle bir Beyaz Saray’dan ve Biden gibi bir başkandan çok ümitliyim.

Biden’ın daha göreve gelmeden COVID ile mücadele için 12 kişilik bir ekip kurması işin ciddiyetini kavradığını ve önemsediğini gösteriyor. Önemli doktorlardan ve bilim insanlarından oluşan bu ekip Biden göreve geldiği gün iş başı yapacak!

10 milyon vaka ile Amerika tehlikeli ve kontrolsüz bir yayılmayla karşı karşıya. Dünya nüfusunun yüzde dördünü oluşturan Birleşik Devletler, COVID ölümlerinin yüzde yirmisinden sorumlu…

Biden dış politikada Trump’ın açtığı yaraları sarmaya çalışacak. Paris Anlaşmasına geri dönüş, Dünya Sağlık Örgütü ile yeniden kurulacak ilişkiler, Rusya ile 2016 seçim skandalı hesaplaşması, gündemdeki ilk üç başlık gibi görünüyor. Amerika’nın global arenadan çekilmesi ve II. Dünya Savaşı sonrası üstlendiği dünyanın patronu kimliğini reddetmesi Trump’ın bıraktığı miras olarak aklımızda kalacak… Bu süreçte nükleer silah üretimine devam etmiş olan İran ve Kuzey Kore ile münasebetler nasıl tanzim edilecek? Netanyahu ve Trump yakınlığı ardından İsrail ile yeni idarenin arası nasıl olacak?

45. ve 46. başkanların gündemi şüphesiz farklı. Küçük iş sahiplerine ekonomik destek, temiz enerji, göçmen hakları, kazançta eşitlik gibi bir gündemi olan Biden’ın, Trump ile ortak vurguladığı yegâne şey yerli üretimi arttırmak ve yerli üreticiye teşvik vermek.

Seçim sonuçlarından sonra muvazzaf Başkan Trump yenilgiyi kabul etmeyeceğini söyledikten sonra golf oynamak için inzivaya çekildi. Gerginlik tırmandıran tweet’lerden sonra Savunma Bakanı Mark Esper’i işten attığı duyuruldu.

Kötü bir Brezilya dizisini andıran bu kaosun sona ermesine az kaldı sanırım…

Dünyanın bir yerinde (uzak bile olsa) birleştirici, akıldan yana, eşitlikçi ve daha halkçı bir idare görmek insana umut veriyor. Sevgi hep kaybetmez ya…

Romantik olmak için değil ama sembolizmi anlatmak için Harris’in yaptığı konuşmada giydiği beyaz takımdan bahsetmem şart. Beyaz elbiseler 200 yıldır kadın haklarını simgeleyen protestolarda kullanıldı ve halen kullanılıyor. 2017’de Trump’ın Kongre’ye seslenişinde Demokrat kadınlar beyaz takımlarıyla, Cumhuriyetçileri kadın hakları ve eşitliği konusundaki politikalarını protesto etmişlerdi.

Harris beyaz kıyafeti ve kocaman tebessümü ile bir kadın olarak gücünün ve sorumluluğunun farkında olduğunu belirtti. Ona bu yolu açan tüm kadınlara “Omuzlarında beni buraya taşıyanlar” diye hitap etti.

Geçmişe teşekkür ederken yeni nesil bir iktidara merhaba diyen bir Amerika bana dedemin Amerika’sını hatırlattı.

Camdan dışarı bakıyorum…

Gece gece kızımı, ailemi, dedemi, ülkemi, seçimi, ümidi ve ümitsizliği düşünürken aklıma geleni söylemeden edemedim…

Martin Luther King’in “Belki bazen yıldızları görmek için zifirî karanlığın etrafımızı sarması gerekir” dediğini hatırladım.

Nereden nereye?

Karanlıktan yıldızlara…


Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün