Pera Müzesindeki Çağdaş Minyatür Sergisi ezber bozuyor

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, pandemi sürecindeki ikinci sergisini ziyarete açtı.

TUNA SAYLAĞ Sanat
9 Eylül 2020 Çarşamba

Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür’ başlıklı renkli sergide yer alan eserlerin farklı zaman ve kültürel mozaikten beslenen çağdaş formları, evrensel-yerel birçok soruna atıfta bulunurken Türkiye, İran, Pakistan, Hindistan, Suudi Arabistan ve Azerbaycan gibi ülkelerden katılan 14 sanatçı yaratıcılıklarıyla göz dolduruyor.

 

Başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere İran'dan Hindistan'a kadar geniş bir coğrafyada hüküm süren minyatür, çok ince işlenmiş, küçük boyutlu, kendine has boyama tekniği ve anlatım dili olan geleneksel bir resim sanatı. Günümüzde ise bağımsız bir sanat dalı olarak varlığını sürdüren minyatürün 40’ı aşkın güncel örneğini bu sergide görme fırsatı sunuyor Pera Müzesi.

Günümüz sanat dünyasında adını duyuran Hamra Abbas, Rashad Alakbarov, Halil Altındere, Dana Awartani, Fereydoun Ave, CANAN, Noor Ali Chagani, Cansu Çakar, Hayv Kahraman, Imran Qureshi, Nilima Sheikh, Shahpour Pouyan, Shahzia Sikander ve Saira Wasim sergiye katkıda bulunan sanatçılar.

Sergiyi küratörleri Azra Tüzünoğlu ve Gülce Özkara eşliğinde gezdik. Açılışa katılan sanatçılar, CANAN, Halil Altındere ve Cansu Çakar da eserlerinin yaratılış sürecini çeşitli anektodlar eşliğinde bizzat anlattılar.

ÇAĞA AYAK UYDURAMAYAN MİNYATÜRÜN KÜLLERİNDEN DOĞUŞU

Azra Tüzünoğlu, “Minyatür, sadece Osmanlı İmparatorluğunda değil, İran ve Hint imparatorluklarında da bir saray sanatıydı. 18. yüzyıla gelindiğinde ekonominin zayıflaması, matbaanın keşfi ve imparatorların ilgisinin Batı sanatına kayması ile birlikte minyatür, saraydan ve hatta kitaplardan çıkarak yeni bir arayışa girer. Nakkaşlar yeni konulara yönelir ve yeni denemeler (murakkalar, duvar resimleri, tek sayfalık minyatürler vs.) yapar ama minyatür, 18. yüzyılda bu değişimlerden geçmiş olsa da yaşadığı coğrafyalarda yoluna devam edemez ve yok olur.  Ancak zamanlamodernitenin içinden yeniden doğarak farklı bir biçime bürünen minyatür, klasik tanımından uzaklaşmış, yaşayan, günümüze ait bir sanat formuna dönüşmüştür” dedi.

MİNYATÜRE YENİ BİR BAKIŞ

Sergi küratörlerine göre minyatür, Doğu-Batı, modern-modern öncesi gibi karşıtlıkların ötesini ve sanatlar arasındaki alışverişi düşünmek için tarihsel-kültürel bir envanter sunuyor. Bu bağlamda yeni bir bakış açısı ortaya koyan sergi, heykelden videoya, tekstilden yerleştirmeye uzanan formlarıyla sömürgecilik, oryantalizm, ekonomik eşitsizlik, toplumsal cinsiyet, kimlik politikaları, ayrımcılık, toplumsal şiddet, zorunlu göç, temsiliyet gibi konuları ele alıyor. 

Sergi ayrıca, güncel minyatüre toplumsal bir olgu ve direniş aracı olarak yaklaşarak izleyiciye; sanata, topluma ilişkin sorulara yanıt veren yapıtların ve farklı yaşam-düşünüş biçimlerinin mümkün olduğunu gösteriyor.

CANAN’IN ANLATIMINDAN ‘ASLAN İLE CEYLAN’

Hem kavramsal hem de görsel olarak modernleşme süreci eleştirisi yapan eserler üreten CANAN, bu sergi için  ‘Aslan ve Ceylan’ (Güzel ve Çirkin-2020) ve ‘Ademler ve Havvalar’ başlıklı, geçmiş ve bugünü birleştiren heykellerin yanı sıra ‘Falname’ (2020) başlıklı bir çizim serisi üretti. Ayrıca ‘1 Mayıs’ çalışması da sergide görülebilir.

1998 yılında minyatürle tanışıp etkilenen sanatçı, “Sanatı ayırmıyorum ve ulaşılmaz olduğuna inanmıyorum. Sanat günlük hayatımızın bir parçasıdır. Minyatürlerde de insanların günlük hayatlarına ait resimler vardır. Bireysel ve kültürel olarak minyatür beni yansıtıyor. Kendi kimliğimdeki renkliliği görüyorum. Sanat yapıtını bazen düşünmeden sezgisel olarak algılarız bazen de düşünsel veya duygusal olarak... Sanatın gücü de buradan gelir. Yapıtlarımın estetik olmasına çok dikkat ediyorum. Çünkü o estetik algı günlük hayatımın, katarsisin bir parçası. 

Biz sanat sayesinde korkularımızla yüzleşiriz. Mesela cinler korkutur. Ancak çizgi filmde de kullanılır, bir minyatürde de. Birinde sevimli hayalet, diğerinde sadık yoldaş olur. Dallarında insan ve hayvan başları bulunan vakvak ağacı da Ortadoğu’da bir korku motifidir. Cesaret, korkunun üzerine gitmektir. İmgenin insanı iyileştirici gücüne inanıyorum”dedi

SHAHZİA SİKANDER VE İLHAM VEREN YOLCULUĞU

Shahzia Sikander, Pakistan sanatında minyatürün çağdaş yorumunu yapan en ünlü sanatçılarında biri. Kendisi üniversitede minyatür eğitimi almaya karar verince ailesi ve çevresi çok yadırgıyor. Çünkü minyatürün yaratıcılığını geriye çekecek bir dal olduğunu düşünüyorlar. Sanatçı klasik minyatürün formunu ve içeriğini güncelleyerek, onun kurallarını bozarak bu sanata ikili bir kırılma yaşatıyor. Bu anlamda Shahzia’nın yaptıkları çok önemli. Pakistan’da yaşayarak üreten meslektaşlarının aksine kendisi çok erken yaşta taşındığı ABD’de çalışıyor. Üretme sürecinde binlerce minyatür çizimi yapıyor.  Ve sonrasında bunları çeşitli montajlamalarla üst üste getirip çok katmanlı hikâyeler anlatmayı seviyor. Sergideki üç kanallı video yerleştirmesi ‘Parallax’ (2013) aslında Sharjah Bienali için üretilmiş, oraya özgü bir iş. Sharjah’a (BAE) gitmek için bir araba yolculuğuna çıkıyor. Seyahatinde etrafında gördüğü deniz, çöl, ışıklar onda adeta bir serap etkisi yaratıyor ve bu çalışmayı yapmasında güç verdiğini ifade ediyor. Eser, bir taraftan Hürmüz Boğazının jeopolitik önemine vurgu yaparken bir taraftan da bütün o güç ilişkilerini görünür hale getirmeye çalışıyor. Bu eser için altı şiir bestelenip üst üste okunuyor.

DANA AWARTANİ KAYBOLAN KÜLTÜR BİRİKİMİNE DİKKAT ÇEKİYOR

Dana Awartani’nin yerleştirme ve videosu, serginin dikkat çekici işleri arasında yer alıyor. Eserlerinde yolculuk imgeleri, edebiyat, tarih, müzik, şiir, beklenmedik karakterler gibi ilham parçalarını görmek mümkün. Çekimleri Cidde’nin eski bir mahallesinde, bir zamanlar büyükbabası ile ninesinin yaşadığı evde gerçekleştirilen video için sanatçı, evin zeminini İslam sanatındaki geometrik karoları anımsatan formlarda kumla kaplıyor. Bu zahmetli işlem tamamlandığında ise kültürel mirasın yıkımına sembolik bir referansla, yerleri süpürüyor.  

HALİL ALTINDERE’NİN FARKLI ÇAĞLARI BULUŞTURAN İŞLERİ

Halil Altındere’nin farklı teknikler ve eleştirel bir bakış açısıyla yaptığı işler oldukça ilgi çekici. Eserlerinde günümüze ait birçok yorum ve dron, cep telefonu, planör, toma gibi formlar bulunuyor. Yani hem tarzlar arasında bir kayma hem zamanlar arasında ileri-geri giden kaymalar oluyor.  ‘Tesla to the Moon’ (2019) isimli çalışması, 16. yüzyılda Tophane sırtlarındaki Osmanlı rasathanesinden, o dönemin bilim adamlarının 21. yüzyıla bir bakışı... ‘Sultanın Drone'lu Cülus Töreni’ (2018) adlı eserinde saray ressamı Kapıdağlı Konstantin’in 1789’da yaptığı tabloya atıfta bulunan sanatçı, ‘Kanuni Sultan Süleyman’ın Cuma Namazı’na Gidişi’ (2020) isimli gravüründe ise 16. yüzyılda Zacharias Wehmetarafından çizilen panoramayı referans alarak, klasik minyatür üslubu ile günümüz figürlerini birleştiriyor.

Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür’, sanatseverler için çok renkli, estetik boyutu yüksek ve çağdaş bir sergi vaat ediyor. 17 Ocak 2021’e kadar ilginize açık!

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün