Web´den Seçmeler

• Irkçılık, hedefini farklı gruplar arasından belirleyebilir ve kimi durumlarda spesifik bir ırkçılık kendine özgü bir isim taşıyabilir. Örneğin, anti-semitizm, yani Yahudi olan her şeye kategorik olarak karşı olmak, Yahudilik hakkında hurafeler uydurmak, ırkçılıktır. Türkiye’de de anti-semitizmin daniskası olagelmiştir, hâlâ da vardır. o Ohannes Kılıçdağı - Agos

İzak BARON Diğer
23 Ocak 2019 Çarşamba
  • Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • Ester Yaeş, nasıl bir Museviydi bilinmez ama MOSSAD bu konuda oldukça başarılıdır.

 

İstanbul’da “Kabadayılık” sanatında nam-ı yürümüş olan, insanın rüyasına girdiğinde bile korkutucu bir görünüme sahip “Arap Hüsnü” isimli kabadayı o dönem Galata’da kaçak  içki satıyormuş. Öylesine korkulan kabadayıymış ki jandarmalar bile müdahale ederken çekinerek, rica minnet istiyorlarmış illegal işler yapmamasını. O dönem oralarda ticaret yapma gayretinde olan Ester Yaeş isimli bir Osmanlı Musevisi bu durumdan bir kâr elde edebileceğini düşünerek çalışmalara başlamış. Üç tane sıradan sokak kabadayısı ile anlaşmış. Belli bir ücret mukabilinde Arap Hüsnü’nün içki sattığı semtlerden biri olan Tophane’de Arap Hüsnü’nün de bulunduğu bir mekânda bu üç sıradan kabadayı ile yalandan bir kavgaya girişmiş. Ve tabii üçünü de birer vuruşta yere sermiş Yaeş ve basmış narayı mekânda. Arap Hüsnü çok beğenmiş, çok tutmuş Yaeş’i ve yanına almış. Cumhuriyet kurulduğunda Arap Hüsnü sınır dışı edilmiş ve tüm kaçak içki piyasası Ester Yaeş’e kalmış. Akıllıca bir yöntem, başarılı bir operasyon bence. Ester Yaeş, nasıl bir Museviydi bilinmez ama MOSSAD bu konuda oldukça başarılıdır. CIA’den rica ederek zaten elde edebileceği bilgileri ajan Pollard vasıtasıyla CIA’den çalmalarını öyle bir reklam eder ki tüm istihbarat dünyası bu olayı şaşkınlıkla izler. Ve Ester Yaeş’in o gün meyhanede “Ulan, bana yanlış yapanın pekmezini akıtırım böyle” diye attığı naranın bir benzerini o dünyadakilerin çok iyi duyabileceği şekilde atar, yayar, gösterir ve hatta izlettirir.

 

Bu yöntem istihbarat dünyasında uygulanan bir teknik, adı olan hatta öğretilen bir metot değildir. Hatta kimse böyle bir şey düşünmediği için böyle bir şeye de hiç ihtiyaç olmamıştır. MOSSAD’ın bu eyleminden sonra bu metot kitaplara “Method of Concession” diye geçmiştir. Tam Türkçe karşılığı bulunamasa bile psikolojide “ödünleme” savunma mekanizmalarından birine çok benzer. Ve şuan istihbarat okullarında ders olarak gösterilmeye başlanmıştır.

 

Ester Yaeş ve MOSSAD… Uygulanan teknik aynı. İzlenen yol aynı. Olayın servis edilmesi aynı. Ve ne tesadüftür ki; “oluştukları / var oldukları kültür“ de aynı.

 

Serkan Yıldız (Hasan Mesut Önder Röportajı)

http://www.ocakmedya.com/roportaj/2019/01/17/hasan-mesut-onder-roportaji-mossad-bu-hedefe-giderken-cignedigi-karincalar-umurunda-olmaz/

 

 

  • Marx veya Freud gibi ateistler kadar, açıkça din değiştirmiş olan birçok Yahudi de nüfusa dahil kabul edildiği ölçüde antisemitizmin hedefi haline gelebilir.

 

Antisemitizmin Avrupa’daki serencamını bu bağlamda ele alarak tartışmayı biraz daha geliştirmek istiyorum. Genelde Yahudi karşıtlığı, zamandan bağımsız, tek biçimli ve tarih dışı bir olgu olarak ele alınır. Oysa Yahudi figürünün Avrupa’daki sorunlaştırılma biçimleri, bugün bulunduğu konuma farklı evrelerden geçerek ulaşan çok biçimli bir nitelik arz eder. Tarihsel açıdan, Yahudi topluluğuyla ilgili ilk düşmanlaştırma biçiminin dini bir karakter taşıdığını söylemek mümkün. Reconquista sürecindeki dini takibattan Rusya’daki pogrom uygulamalarına kadar uzanan bir çizgi üzerinde, geleneksel Yahudi nefretinin açığa çıkmış tarihsel biçimlerini bu çerçeve içine yerleştiriyoruz. Buna karşın, Yahudi karşıtlığının modern bir biçimi olarak antisemitizm, din dışı olması yoluyla ayırt edilir. Elbette, burada da hedef alınan grup belli bir inanca referansla aynı küme içine yerleştirilir. Fakat kovuşturulan veya düşmanlaştırılan şey dini pratikler değil, bir bütün olarak bu inanç topluluğunu oluşturan nüfustur. Dolayısıyla Marx veya Freud gibi ateistler kadar, açıkça din değiştirmiş olan birçok Yahudi de nüfusa dahil kabul edildiği ölçüde antisemitizmin hedefi haline gelebilir.

 

Yahudi düşmanlığının bu biçimi, Avrupa’nın dini bir birim değil, ulus devletlerden oluşan bir toplam olarak tahayyül edildiği dönemlerde ziyadesiyle işlevsel olmuştur. Bir dini topluluğun oluşturduğu nüfusa aidiyet ile tanımlandığında Yahudi figürü, uluslaşma sürecinin dönüştürülemez ve özümsenemez bir unsuru olarak ortadan kaldırılması gereken bir hedef haline getirilir. Antisemitizmin ırkçılık için bir kök paradigma oluşturması ve Holokost’un insanlığa karşı işlenen suçlar açısından temel bir model olmasının anlamını burada yakalayabiliyoruz. Başka bir deyişle, Yahudi düşmanlığının geçirdiği evrim, siyasal bir ideal olarak Avrupa’nın yaşadığı dönüşümlerle yakından ilgilidir. Yahudi nüfusu Avrupa dışında bir ulus devlet olarak bir araya toplama üzerine kurulu Siyonist idealin, modern çağın “Judenfrage” olarak adlandırdığı Yahudi sorununun çözümü için uygun bir çerçeve olarak görülmesinin nedenini de bu oluşturur.

 

Yahudi karşıtlığıyla ilgili üçüncü evre, zaten başka bir topluluğun, yani Filistinlilerin yerleşik bulunduğu topraklarda, Yahudi topluluğunun bir ulus-devlet olarak örgütlenmesiyle ilgili sorunlar demetiyle bir arada ortaya çıkıyor. Kimilerinin “yeni antisemitizm” veya “kolektif antisemitizm” olarak da adlandırdığı bu evrede asıl tartışmayı, İsrail’in bir devlet olarak varlığına ve politikalarına yönelmiş muhalefet ile Yahudi düşmanlığı arasındaki ilişkiyi belirlemek oluşturuyor. Kimse İsrail’in devlet politikalarını veya Siyonizmi eleştirmenin açıkça ve doğrudan antisemitik olduğunu ileri sürmüyor, ancak bunun birçok dolaylı yoldan sonuçta antisemitizm ile aynı kapıya çıktığını savunuluyor. Bu “örtük ve dolaylı” ilişkilerin açığa çıkarılması için geliştirilen yorum çerçevelerinde, yukarıda “ayrımcılıktan ayrıcalık üretmek” adını verdiğim zihniyetin gölgesinin düştüğünü sık sık görebilirsiniz. Antisemitizm eleştirisi, İsrail’e meşru ve gerekli itirazları değersizleştirmek ve onu dokunulmazlık zırhına büründürmek adına yapıldığında, ırkçılık ve ayrımcılık karşıtlığı olarak değerine ilişkin tartışmalara da davetiye çıkarılmış oluyor.

 

Ahmet Murat Aytaç 

https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/01/16/bir-kiyaslama-islamofobi-ve-antisemitizm/

 

 

  • Ermeniler ve Yahudilere aynı anda ‘vuran’ bir örnek de, “Ermeni’de irfan, Yahudi’de pehlivan bulunmaz.”

 

İlk yapılması gerekenlerden biri sanırım, ırkçılığın sadece derisinin rengi farklı olanlara karşı bir düşünce ve takınılan bir tavır olmadığını anlamaktır. Irkçılık, hedefini farklı gruplar arasından belirleyebilir ve kimi durumlarda spesifik bir ırkçılık kendine özgü bir isim taşıyabilir. Örneğin, anti-semitizm, yani Yahudi olan her şeye kategorik olarak karşı olmak, Yahudilik hakkında hurafeler uydurmak, ırkçılıktır. Türkiye’de de anti-semitizmin daniskası olagelmiştir, hâlâ da vardır. Benzer şekilde, Hıristiyanofobi de ırkçılıktır ve Türkiye’de yaygındır. Bir belgesel çekimi için Kayseri’ye bir burca asılan ‘Bizans’ bayrağında haç var diye, ahalinin kaleyi muhasaraya ve fethe kalktığını daha unutmadık. Burası, televizyonda gösterilen filmlerde insanların boynundaki haçın buzlandığı bir ülke, ötesi var mı? Hıristiyanlar ve Yahudilerin nüfusu binde birin altına düşmüşken “Özgürlük var”, “Her vatandaşımız eşittir” açıklamaları yapmak kolay. Peki var mı bu grupları yaşatmak, kimlik ve kültürlerini korumak, sayılarını artırmak için bir planınız, pozitif ayrımcılık programınız? (Bunu okuyan devlet yetkilisi olursa eminim gülmekten katılır, “Bizim derdimiz ne, herifçioğlu ne soruyor” diye.)

Irkçı sözlerin ‘gâvur’lu versiyonları bayağı fazla. “Gâvurdan vefa zehirden şifa beklenmez”, “Gâvura iyilik yaramaz”, “Gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını sallar”, “Domuzdan post, gâvurdan dost olmaz”… Buradaki ‘gâvur’, ecnebileri de kapsar ama daha ziyade, Ermeniler de dahil yerli Hıristiyanlar için kullanılır. Ermeniler ve Yahudilere aynı anda ‘vuran’ bir örnek de, “Ermeni’de irfan, Yahudi’de pehlivan bulunmaz.”

 

Çingeneler için ise başlıbaşına “çingenelik yapmak” diye, olumsuz manada kullanılan bir söz var. Açgözlülük, tamahkârlık, yırtıklık, yaygara yapanlar için kullanılıyor. “Çingene’ye beylik vermişler, önce babasını asmış” da hemen akla gelen başka bir örnek.

 

Örnekler çoğaltılabilir ama sanırım yeterince anlaşılmıştır. Bu deyimleri üreten bir yapının ırkçı olmaması mümkün değildir. Üstelik, görüldüğü gibi, bir değil birçok gruba karşı ırkçı deyimler mevcut. Kürtlere dair olanlara hiç değinmedim bile. Tekrar etmek gerekirse, bunlar istisnasız herkesin ırkçı olduğu anlamına gelmez ama ırkçılığın var olduğu anlamına gelir. Fakat, ırkçılığıyla ‘övünen’ nispeten küçük bir kesim dışında, ırkçılar ırkçı olduklarını kabul etmezler. Yani, ırkçılar genellikle ‘kendini bilmez’ olur. Siz bildirmekten çekinmeyin.

 

Ohannes Kılıçdağı

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/21848/turkiyede-irkcilik-yoktur

 

 

  • Irkçılık ve nefret söylemi hangi ırktan, hangi inançtan olursa olsun dehşet verici bir düşünce.

 

Bu haberi okuyunca koyu bir Katolik olan ve Cesur Yürek filmi ile hafızalara kazınan Amerikalı aktör MelGibsonCharlie Sheen, Paris Hilton, JustinBieber ve siyahi olan ünlü basketbolcu ShaquilleO’Neal’ın Asyalılara karşı yaptığı ırkçılıklar geldi aklıma.

 

Gibson, Yahudilere yönelik “İsa katilleri” şeklinde hakaretlerinin yanısıra Amerika’daki siyahilere karşı da nefret dolu ırkçı söylemlerde bulunmuş ve bu sebepten büyük bir hayran kitlesini çoktan kaybetmişti.

Bizde de durum farklı değil.

“Keşke Hitler tüm Yahudileri öldürseymiş” şeklinde cümleler kuran Yıldız Tilbe, bir konserinde seyircilere sinirlenen ve “Neden moron gibi bakıyorsunuz? Dağdan mı indiniz? Diyarbakır’dan mı geldiniz?” diyen Demet Akalın, bir magazin programında “Diyarbakırlılar kokuyor” diyen Ebru Şallı’ya ve Müge Anlı, İsmail Türüt, ve Leman Sam, Okan Bayülgen’e ne demeli?

Irkçılık ve nefret söylemi hangi ırktan, hangi inançtan olursa olsun dehşet verici bir düşünce. Ve aslında bu gibi tepkilerin Amerikalı bilim insanı James Watson’a yapıldığı gibi daha görünür olarak yapılması lazım diye düşünenlerdenim.

 

Osman Ergun

http://diyarbakiryenigun.com/irkcilik-ve-nefret-soylemi-13813h.html

 

 

  • Ben-Gourion, 1948’de İsrail’in Bağımsızlık Bildirgesi’nde, ister Yahudi ister Arap “tüm yurttaşların sosyal ve siyasî haklarda tam eşitliği”ne kefil olmuştu.

 

Kitabımda Netanyahu’yu tekrar Siyonist tarihin uzun süresi içindeki yerine koyuyorum. İsrail Devleti’nin çoğunluğu İşçi Partili olan kurucu babalarının “büyük anlatı”sının yerine, ekonomik, politik ve sosyal bakımdan sert sağla bağları olan revizyonist Siyonizmin bir başka “büyük anlatı”sının geçirilmesinde onun nasıl araç olduğunu gösteriyorum. Netanyahu bu anlam saptırmasını on üç yıl iktidarda kalması sayesinde yapabildi (1996’dan 1999’a kadar üç yıl başbakanlık, sonra da 2009’dan itibaren on yıldır); şimdiye kadar David Ben-Gourion’da olan uzun ömürlülük rekorunu egale etti bile. Bu yüzden Netanyahu’yu, “kurucu” olan Ben-Gourion’un karşısında, “tekrar kurucu” diye niteliyorum. Ben-Gourion, 1948’de İsrail’in Bağımsızlık Bildirgesi’nde, ister Yahudi ister Arap “tüm yurttaşların sosyal ve siyasî haklarda tam eşitliği”ne kefil olmuştu. Netanyahu ise, 70 yıl sonra, anayasal değerde bir “temel yasa”yı oylatarak, İsrail topraklarında kendi kaderini tayin hakkını sadece Yahudi halkıyla sınırlıyor; şimdiye kadar resmî olan Arapça kullanımını (İsrail nüfusunun %20’sinin konuştuğu) kaldırıyor ve “demokrasi”nin adını bir defa bile anmıyor. Ayrıca, ABD’deki Cumhuriyetçi Parti taraftarı milyarderler tarafından çok desteklenen Netanyahu, endişe ve kutuplaşma yaratıcı popülist bir “iletişim”e yaptığı vurguyla, İsrail siyasî yaşamında benzeri görülmemiş bir “Amerikanlaşma”ya geniş ölçüde katkıda bulundu.

 

Jean-Pierre Filiu

https://medyascope.tv/2019/01/11/jean-pierre-filiunun-son-kitabi-israilde-yagma-netanyahu-ve-siyonist-dusun-sonu/

 

 

  • İsrail’de, “Suriye bu savaştan daha da güçlenerek çıkarsa yarın bu kez Golan’la ilgili taleplerini büyütebilir” korkusu hakim

 

İsrail, İran’ın askeri konuşlanmasına ve Golan tepeleri civarında yeni bir Hizbullah yapılanmasına izin vermeyeceğini söyleyerek Suriye’yi vuruyor. Bu gerekçeyle saldırılarına uluslararası alanda meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. Ancak Suriye krizinin başından beri İsrail’in izlediği siyaset “Suriye’nin dişlerinin sökülmesi”ne yönelik oldu. Başlangıçta Suriye ordusunun Golan’a yaklaşmasını önleyecek atışlarla El Kaide ve IŞİD’le bağlantılı olanlar dahil silahlı gruplara korunaklı bir alan oluşturdu. Golan civarında fiili bir tampon oluşmuştu. Rusya’nın devreye girmesi ve Suriye ordusunun tekrar toparlanmasına paralel olarak İsrail bu kez İran ve Hizbullah’ı hedefe koyarak Suriye’yi bizzat bombalamaya başladı. Bu saldırganlıkla almak istediği sonuç birden fazla: Kuşkusuz İran ve Hizbullah’ın varlığı İsrail’in tehdit algısını şekillendiriyor. Evvela Hizbullah ve Suriye savaşının doğurduğu Hizbullahvari örgütlerin İsrail’i tehdit edecek bir ivmeyle güçlenmesini istemiyor. İkincisi bu bahaneyle Suriye’nin askeri stratejik kapasitesini çökertmeyi ya da güçsüz hale getirmeyi amaçlıyor. Golan’daki işgal nedeniyle Suriye teknik olarak İsrail ile hâlâ savaşta olan bir ülke. Üçüncüsü Golan’da statünün değişmesine gidecek olası bütün yolları şimdiden tıkıyor. Yani İsrail’de, “Suriye bu savaştan daha da güçlenerek çıkarsa yarın bu kez Golan’la ilgili taleplerini büyütebilir” korkusu hakim. İsrail saldırganlığın dozunu artırarak Golan’daki işgali bitirmeye dönük hiçbir olasılığa şans tanımayacağını gösteriyor. Dördüncüsü İsrail uluslararası toplumda Suriye’ye saldırma konusunda kendisini dokunulmaz hale getiriyor.

 

Fehim Taştekin

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/01/21/israil-suriyeye-neden-saldirdi/

 

  • Netanyahu bu saldırılarla “İran tehlikesi düşüncesini” diri tutmak istiyor

 

Bölge genelinde İran karşıtı cephe İran etkisinin kırılması için Suriye’nin İran’dan uzaklaşmasını elzem görüyor. Ancak bu cephenin Suriye’ye saldıracak gücü yok. Bu ikisi (yani İran karşıtı cephenin çabaları ve hem bununla bağlantılı hem de bağımsız olarak İsrail’in İran kuşkusu) bu saldırıların temel sebebi. Bu saldırıların ABD’nin politikaları ile uyumlu olmasının yanısıra iç politikada Netanyahu’nun işine yaradığını da gözardı etmemek lazım. Netanyahu bu saldırılarla “İran tehlikesi düşüncesini” diri tutmak istiyor. Bu saldırılar uzun bir zamandır sürüyor. Artık rutin olarak görülmeye başlandı.

 

Musa Özuğurlu

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/01/21/israil-suriyeye-neden-saldirdi/

  • Netten okumalar

 

  • Siyonizm karşıtı Yahudiler - Tarkan Tufan

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2019/01/20/dunya-forum-siyonizm-karsiti-yahudiler/

 

  • Tuna Nehri'nde Yahudi aramasına son verin çağrısı: Musevi yasalarına aykırı

https://tr.euronews.com/2019/01/18/tuna-nehri-nde-yahudi-aramasina-son-verin-cagrisi-musevi-yasalarina-aykiri

 

  • J.R.R. Tolkien’in Yahudi Olup Olmadığını Merak Eden Nazilere Yazdığı Mektup

https://kayiprihtim.com/dosya/tolkien-yahudi-naziler-mektup/

 

  • 10 yıl challenge – Şafak Ayhan

https://marksist.org/icerik/Yazar/11309/10-yil-challenge

 

  • Azınlık Cemaatlerinin Tüzel Kişilik Probleminde Yeni Dönem – Betsy Penso

http://www.avlaremoz.com/2019/01/19/azinlik-cemaatlerinin-tuzel-kisilik-probleminde-yeni-donem-betsy-penso/

 

  • Rosa Luxemburg: Kimileri hayran, kimileri düşman

https://www.dw.com/tr/rosa-luxemburg-kimileri-hayran-kimileri-d%C3%BC%C5%9Fman/a-47082148

 

  • 1950lerde Mısır’dan Kaçan Aile, Brooklyn’deki Pastanelerinde O Dünyanın Tatlarını Sunuyor

http://www.avlaremoz.com/2019/01/17/1950lerde-misirdan-kacan-aile-brooklyndeki-pastanelerinde-o-dunyanin-tatlarini-sunuyor/

 

  • EL AL VE GÜVENLİK – Şeref Sezgin

http://www.airkule.com/yazar/EL-AL-VE-GUVENLIK/1308

 

  • Adalet Bakanı'na Kızılay Metrosu'ndaki pano için soru önergesi

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/21926/adalet-bakani-na-kizilay-metrosu-ndaki-pano-icin-soru-onergesi

 

  • Popülizmin "can alıcı" yönü – Sezin Öney

http://platform24.org/yazarlar/3550/populizmin-can-alici-yonu

 

  • Takılan tweetler

 

SarıyerBldVeteriner‏ @Vet_Sariyer 15 Oca

Daha fazla

Ulus Özel Musevi Okulları öğrencileri, Safiye Kaya Sokak Hayvanları Geçici Bakım Evi'nde misafir ettiğimiz dostlarımızı ziyaret ettiler.

 

https://twitter.com/Vet_Sariyer/status/1085132517508874245

 

Stolpersteine‏ @_Stolpersteine_ 16 Oca

Daha fazla

Ein Stein. Ein Name. Ein Mensch. #Stolpersteine #Demnig

Almanca dilinden Microsoft tarafından çevrildi

Bir taş. Bir isim. Bir insan. #Stolpersteine #Demnig

 

https://twitter.com/_Stolpersteine_/status/1085584916216041472

eSefarad‏ @eSefarad 14 Oca

Daha fazla

Der Dokumentarfilm "Kaminos de leche i miel" wird am Freitag, den 01. Februar https://esefarad.com/?p=87328 

Almanca dilinden Microsoft tarafından çevrildi

"Kaminos de leche ı Miel" belgeseli, 1 Şubat Cuma günü piyasaya çıkacak https://esefarad.com/?p=87328 

 

https://twitter.com/eSefarad/status/1084916553102098433

 

WJC‏Onaylanmış hesap @WorldJewishCong 18 Oca

Daha fazla

Thank you, President of the Republic of Croatia Mrs. Kolinda Grabar- Kitarović, for joining the #WeRemember campaign for International Holocaust Remembrance Day. For the 2nd year in a row, President Grabar-Kitarović has taken a stand against antisemitism, racism, & xenophobia.

İngilizce dilinden Microsoft tarafından çevrildi

Hırvatistan Cumhuriyeti Başkanı Bayan Kolinda Grabar-Kitarović, uluslararası Holokost anmak için kampanyaya katıldığınız için teşekkür ederiz #WeRemember. İkinci yıl boyunca Başkan Grabar-Kitarović antisemitizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığa karşı bir stand aldı.

 

 

https://twitter.com/WorldJewishCong/status/1086348651788668928

 

 

(((rivokkk)))‏ @Rivokhay 17 Oca

Daha fazla

@Kocabasoglu adlı kullanıcıya yanıt olarak

Antisemitizm hangi kanalı bulursa ordan yürür. Burası çok tatlı geldi. Amerika’daki womens march rezaleti en güzel örnek. Millet yeni uyanmaya başladı “a ah galiba bunlar antisemit ve LGBT karşıtı ” diye. Ayıla bayıla desteklenilen Cortez de aynı kalem.

https://twitter.com/Rivokhay/status/1085803824504295424

 

Aris Nalcı‏Onaylanmış hesap @arisnalci 19 Oca

Daha fazla

Yahudi savunma sanatı Kravmaga'da çocuklara ilk derste bileklerine bir plastik bileklik takılıyor: "I am not a victim" (ben kurban değilim)... daha 4 yaşında bunu vererek üstesinden gelebiliyorlar travmanın...

https://twitter.com/arisnalci/status/1086626866201612288

 

Shalom Bulgaria‏ @ShalomBulgaria 22 sa.22 saat önce

Daha fazla

Friends, our beautiful #Sofia Synagogue was vandalized yesterday on Shabbat. This comes as a shock to the #Bulgarian Jewish community and we are working close with the relevant authorities to guarantee the safety of our members as a top priority.

İngilizce dilinden Microsoft tarafından çevrildi

Arkadaşlar, güzel #Sofia Sinagogu dün Shabbat 'da tahrip oldu. Bu, #Bulgarian Yahudi topluluğuna şok olarak gelir ve üyelerimizin güvenliğini en üst öncelik olarak garanti etmek için ilgili makamlarla yakın çalışıyoruz.

 

https://twitter.com/ShalomBulgaria/status/1086914164327661568

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün