Erkek Dostluğu Üzerine

‘YEŞİL REHBER’ ilk kez biyografik dramayı deneyen Peter Farrelly’nin başarılı bir yol filmi

Viktor APALAÇİ Sanat
12 Aralık 2018 Çarşamba

Konusunu gerçek hayattan alan film, New York’ta başlayıp, ABD’nin güney eyaletlerinde devam edip New York’ta noktalanan keyifli bir yol filmi. Irkçılık karşıtı bu film Hollywood’un alışılmış klişelerine teslim olmamakla övgüyü hak ediyor. Farklı uçlardaki, değişik sosyal sınıfa mensup iki erkek, ortak noktaları olmamasına rağmen, uzun bir yolculukta birbirlerini anlamak, hatta eğitmek fırsatını buluyorlar. Bu iki rolde Viggo Mortensen ile Mahershala Ali karşılıklı döktürüyorlar. En İyi Erkek Oyuncu Oscar adayları arasına gireceklerini tahmin ettiğim bu ikilinin performanslarını izlemek için, ‘Yeşil Rehber’ izlenmeyi hak ediyor.

Kardeşi Bobby ile birlikte yönettiği komedi filmleriyle tanınan Peter Farrelly, tek başına çevirdiği ilk film olan ‘Yeşil Rehber/ Green Book’la övgüyü hak ediyor.

Film, konusunu gerçek hayattan alan, 1960’ların ilk yıllarında New York’ta başlayıp, ABD’nin güney eyaletlerinde devam edip New York’ta noktalanan keyifli bir yol filmi.Filme adını veren ‘Green Book’, o dönemde Afro-Amerikalıların girebileceği otel- lokanta gibi mekânların listesini veren bir kılavuz. Irkçılık karşıtı film Hollywood’un alışılmış klişelerine teslim olmamakla övgüyü hak ediyor.

Farklı uçlardaki, değişik sosyal sınıfa mensup iki insan, ortak noktaları olmamasına rağmen, uzun bir yolculukta birbirlerini anlamak hatta eğitmek fırsatını buluyorlar. Bol olaylı, iki ay süren meşakkatli bir yolculuk sırasında, bu iki zıt karakterdeki insan arasında derin bir dostluk oluşuyor.

Elindeki zengin malzemeli senaryonun hakkını veren düzgün ve sürükleyici sinema diliyle, Peter Farrelly, iki erkek karakterinin yaşadığı dönüşümleri ustalıkla gözler önüne seriyor. İtalyan kökenli, iki çocuk babası, bar fedaisi Tony Lip (Viggo Mortensen) çeşitli üçkâğıtçılıklarla ailesini geçindirirken, çalıştığı barın kapanmasıyla iş aramaya koyulur.

Ünlü Afro- Amerikalı konser piyanisti Jamaika kökenli Don Shirley (Mahershala Ali), ırkçılığın hüküm sürdüğü ABD’nin güney eyaletlerine çıkacağı konser turu için, hem şoförlüğünü hem de korumalığını üstlenecek birini aramaktadır.

İşe talip olan Tony, kendisine doktor lakabı verilen, üniversite mezunu, ince ruhlu, rafine zevkleri olan bu garip siyahi piyanisti önceleri yadırgar.

Günler süren yolculuk sürecinde, bu iki erkeğin kendileriyle yüzleşeceğine, hayattaki eksikleri üzerinden birbirlerine kol kanat gerip, aralarında bir dostluğun oluşmasına tanık oluruz. Müzik ve mizah ile beslenen, ırkçılığa dair insanın içini ısıtan mesajlar veren ‘Yeşil Rehber’, önyargıların kırılmasına odaklanan etkileyici bir film.

1950’li ve 60’lı yılların ABD’sindeki ırkçı ayrımcılık dönemini anlatan filmleri izlerken aklıma ilk gelen film (bizde maalesef vizyon şansı bulmayan), Jeff Nichols’un yazıp yönettiği ‘Loving’dir (2016).

Konusunu gerçek hayattan alan, 1958’de Virginia’da yaşayan beyaz Richard ile siyahi Mildred Loving’in evlenmelerinden sonra yaşadıkları drama odaklanan ‘Loving’, bağnaz kuralların değişmesinin önünü açan bir direnişin öyküsüydü.

IRKÇILIK KARŞITI SEVİYELİ FİLM

Evinde çalışmaya gelen siyahi işçilerin limonata içtikleri bardakları çöpe atacak kadar ırkçı bir yapıya sahip, yakın çevresinin Tony Lip diye çağırdığı Frank Anthony Vallelonga, ekmeğini kazanmak için mücadele etmeye alışmış bir sokak çocuğudur.

Fildişi kulesinde yaşayan, pamuklar içinde büyütülen, naif Don Shirley’in Tony’den öğreneceği çok şey vardır. Turne sırasında kaldıkları otelin hamamında polisin beyaz bir gençle bastığı (eşcinsel olduğunu öğrendiğimiz) Shirley’i kurtaran yine iş bilir Tony oluyor.

Don Shirley’in konser turnesi olarak, siyahi düşmanlığıyla tanınan güney vilayetleri seçmesi bir nevi meydan okumadır. Ancak turne sırasında dolaştığı bölgedeki zenci düşmanlığını, bağnazlığı yaşaması kendisine acı bir deneyim katacaktır.

1960’larda köhneleşmiş geleneklerin esiri olan, kendilerini üstün ırk olarak gören beyazların, aşağılamakta sınır tanımadıkları zencilere, aynı haklardan istifade edemeyeceklerini söylemek için formülleri de var:Don Shirley’in eşsiz müziğini sergileyeceği salonun yanındaki lokantaya kabul edilemeyeceğini, şef garson geçmişten örnekler vererek şu gerekçeyle söylüyor; “Aynı işlemi NBA şampiyonu zenci basketçiler için de yapmıştık.”

ABD tarihinin yüz karası olan zenci düşmanlığı yıllarında sadece müzisyenlerle sporculara sempatiyle bakılırdı. Amerikan müziğinin unutulmaz isimleri Louis Amstrong, Nat King Cole, Ella Fitzgerald ve Billy Holliday kendilerini beyazlara sanat güçleriyle kabul ettirmişlerdi.

Ancak ‘Yeşil Rehber’i izlerken Nat King Cole’un 1957’de bir kulüpte dövülmüş olduğunu öğreniyoruz.

Biri beyaz diğeri zenci iki askerin dostluğunun ırkçılar tarafından engellendiğini anlatan, Dee Rees’in ırmak filmi ‘Savaştan Sonra/Mudbound’ı geçen yıl izlemiştik.

Yine ırkçılık karşıtı, Stephen Hopkins’in ‘Rüzgârın Oğlu/Race’i (2016), 1936 Olimpiyat şampiyonu efsanevi atlet Jesse Owens’in hayatına odaklanan bir filmdi. 

 

ERKEK DOSTLUĞU TEMALI FİLMLER

Erkek dostluğu temalı filmler arasında akla ilk gelen Barry Levinson’a En İyi Yönetmen Oscar’ını getiren ‘Yağmur Adam/Rain Man’dir (1988). En İyi Film dâhil dört Oscar Ödüllü filmin unutulmaz ikilisi Dustin Hoffman- Tom Cruise idi.

Stanley Kramer’in iki Oscar’lı başyapıtı, Sidney Poitier ile Tony Curtis’in karşılıklı döktürdükleri ‘Kader Bağlayınca/ The Defiant Ones’ (1958) ile Jerry Schatsberg’in Cannes’da Altın Palmiye kazanan, Al Pacino ile Gene Hackman’ın oynadığı ‘Korkuluk/Scarecrow’ (1973) erkek dostluğu üzerine filmlerdi.

Şoför ve patronu temalı filmlerin en ünlüsü Bruce Beresford’un ‘Bayan Daisy’nin Şoförü/Driving Miss Daisy’dir. 1989’un En İyi Film Oscar’ını kazanan filmde güneyli yaşlı kadını canlandıran Jessica Tandy En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ına sahip olmuştu. Zenci şoförü Morgan Freeman canlandırıyordu.

Zenci düşmanı iken, patronu siyahi piyanist Don Shirley ile ölüme kadar sürecek  bir dostluk kuran Frank Anthony Vallelonga’nın oğlu Nick, ‘Yeşil Rehber’e hem senarist olarak katkı veriyor hem filmde Angie adlı bir karakteri oynuyor.

Nick Vallelonga’nın 1972’de ‘Baba’ ile başlayan 50 filmlik bir aktörlük kariyeri var.

Filmde babasını canlandıran Danimarka asıllı Amerikalı aktör Viggo Mortensen (60) ile ‘Moonlight’ın Oscar’lı aktörü Mahershala Ali, ‘Yeşil Rehber’de karşılıklı döktürüyorlar.

Bu film için 20 kilo alan Mortensen, kaba saba, vicdan sahibi, az tahsilli ama dürüst Tony Lip rolünde kariyerinin en başarılı kompozisyonuyla yılın favori Oscar adayları arasına girdi. Aktör, ‘Eastern Promises’ (2007) ve ‘Captain Fantastic’deki (2017) Oscar adaylığını bu kez ödüle çevirebilir.

Filmin iki kahramanı dostluklarını 50 yıl sürdürmüşler. Tesadüfen ikisi de aynı yıl 2013’te ölmüşler.

‘Yeşil Rehber’ ile kardeşinden ilk kez ayrı çalışan Peter Farrelly ilk kez denediği biyografik drama dalında başarılı bir mizansene imzasını atmış. Belden aşağı mizah anlayışlarıyla ve tuvalet mizahinin sinemadaki temsilcileri olarak tanınan Peter ve Bobby Farrelly kardeşleri sempatik komedi filmleriyle tanıyoruz.

Woody Harrelson’lu ‘Kingpin’ ile 1996’da başlattıkları kariyerlerini, fetiş aktörleri Jim Carrey’li ‘Salak ve Avanak/Dumb and Dumber’ (2014) ve ‘Me, Myself and Irene’ (2000) ile sürdürdüler. En iyi filmleri ise ‘Ah Mary, Vah Mary/There’s Something About Mary’dir.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün