Ürpertici gizemin çekiciliği

Galeri Khas Daron Mouradian’ı ağırlıyor

Sanat
11 Nisan 2018 Çarşamba

Esen Saba


İstanbul’da gizemli bir oyuna dahil olmak ister misiniz? Renkli, her şeyi alt-üst edici, büyülü, eğlenceli, olağanüstü, hayal kurduran, çekici, ilginç ve tekinsiz bir oyun bu. Bu oyunun 2012 yılından beri bir anlık da olsa parçası olduk Galeri 77 ve Contemporary İstanbul sayesinde. Şimdi ‘Açıkça Gizli Oyun’a Galeri KHAS sayesinde tamamen dâhil oluyoruz. Daron Mouradian’ın, farklı yıllarda yaptığı yağlı boya tablolar, 15 Mart’ta izleyici ile buluştu.

Tüm eserlerini Ermeni kültüründen esinlenerek yaratan, Doğu ve Batı uygarlıklarını birleştirerek geçmişin anılarını tablolarına yansıtan Daron Mouradian, 1 Temmuz’a dek her gün 24 eseriyle bizi  dünyasına davet ediyor. Birçok karma sergide yer alan ‘Açıkça Gizli Oyun’, sanatçının Türkiye’deki ilk kişisel sergisi olma özelliğini de taşıyor. Serginin küratörlüğünü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman üstlenmiş.

Mouradian’ın eserleri, alıştığımız hiçbir yağlı boya tabloya benzemiyor. Her köşesinde ayrı bir dünya buluyorsunuz. Göğüs göğse savaşan bir orduya bakarken bir anda oyuncak atlara bindiklerini veya iki  kocaman balığın üstünde birbirleriyle savaştıklarını görebiliyorsunuz… Ya da balık bir şapka takmış kadının horoz üzerinde seyahat ettiğini, Aziz George’un mızrakla bir ejderhayı öldürdüğünü, hava kuvvetleri komutanının etrafa kâğıttan uçaklar saçtığını… Tabloların her noktasında bir detay bulmak mümkün. Bu büyünün, gizemli dünyanın içerisinde hayallerimize dalarak yorumlamaya başlıyoruz her şeyi. Gerçek bir dünya hâkimken içeriye sızan soyut dünya arasında kalıyoruz. Şişman kadınlar, çıplak kadınlar, uçan çıplak kadınlar; şişman erkekler, bıyıklı erkekler; devasa balıklar, oyuncak atlar, araba olarak kullanılan horozlar, süs olarak kullanılan hayvanlar; garip, abartılı kıyafetler ve neredeyse her tablonun olmazsa olmazı elmalar, seyirciyi gizemli, heyecanlı ve tekinsiz bir oyuna çağırıyor. Serginin küratörü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman bu oyun için “Bir oyun oynuyor Mouradian. Baştan sona kurmaca. Oyun olduğunu biliyoruz. Gene de hem oynuyor hem inanıyoruz. Açık, gizli, gizemleri yanları da var” diyor.

Bembeyaz bir galeriye giriyorsunuz ve rengarenk bir dünyayla karşılaşıyorsunuz. Ne kadar eğlenceli bir sergi diye düşünebilirsiniz ilk başta, çok da haklı olursunuz. Akılalmaz detaylar, renkler, figürler karşısında şaşkınlık içerisinde kalıyorsunuz. Önce hepsine hızlıca bakmak istiyorsunuz büyük bir hayranlık içerisinde ve sonra durup bu tanıdığınız dünyayı aslında tanımadığınızı fark ediyorsunuz. Bu sefer tek tek bakmaya ve dakikalarca bir tablonun önünde beklemeye başlıyorsunuz. Çok eğlenirken biraz sonra ürperme hissinin bilincinize hâkim olduğunu fark ediyorsunuz. Bülent Kahraman bu duygular için “Ürkmek çoğu zaman hayran olmayı da getirir; Hegel’in efendi-köle diyalektiğidir bu. İzleyicide kısa sürede oluşuyor bu hayranlık duygusu ve kalıcılaşıyor.” diyor.

Mükemmel bir estetiğin hâkim olduğu eserlerde, ilk an bakışının etkisinin yanı sıra içerik daha büyük bir etki yaratmakta. Çok fazla sembolizmin kullanıldığı tablolarda, insan ve hayvan sembolleri olmazsa olmaz. Mouradian’ın her eserinde bu iki sembolü görmekteyiz. Biri yoksa diğeri mutlaka var. Alışılmışın dışına çıkılması, büyüleyen ve düşündüren bir başka özellik. Olması gerekendense, ‘öte’ kavramının oluşmuş olduğunu görüyoruz ve hayal dünyamız aralanmaya başlıyor. Sıradan olanın dışına çıkmış olan sanatçı, tamamen olmayanı yansıtmıyor. Olağan şeylerin ön planda olduğu kompozisyonlarda kullandığı semboller, onu sürrealizme yakınlaştırmakta. 

Mouradian’ın pozitif grotesk yaklaşımını benimsediğini dile getiren Kahraman, bunu kuşkusuz canavarlaştırılmış yapıların oluşturduğunu belirtir. “Netice olarak Mouradian resimlerindeki bu grotesk figürlerle bize, kurulu ve verili olana, yerleşik olana müdahale etmektedir. Bu bir sıra bozumudur ve elbette bütün boyutlarıyla pozitif bir olgudur.”

Oldukça renkli bir ressam olduğunu, ironiyi sevdiğini, doğa ögeleri, olağanüstülüğe ve makineleşmeye büyük önem verdiğini eserleri aracılığıyla anlayabiliyoruz. Eserlerinde İncil ve mitoloji büyük bir rol oynuyor. Bundan ötürü elma ve balık öğelerini sık sık kullandığını düşünebiliriz. Eski dönemlerde evlerimizde olan müzik kutusunu kurduğumuz gibi kurulan insan figürlerinin olduğu tablolarında çiçek de olmazsa olmazlar arasında. Ejderha gibi mitolojik figürler aynı şekilde karşımıza çıkmakta. Komik kıyafetler, aksesuarlar gibi, modern ve olağan dışı makinelere yer veriliyor olması da kaçınılmaz.

Her eserinin dikkat çektiği tartışılmaz bir gerçek olsa da, ‘Air Force Marshal / Hava Kuvvetleri Kumandanı’,  daha önemli ve ironi dolu bir eser oldu benim için. Her yapıtında olduğu gibi aynı tiplemeyle burada da karşılaşıyoruz. Oldukça kilolu ve iri bir adam, uzun bıyıklarıyla bir odanın ortasında, demir takma bacağı ve aşırıya kaçan kıyafetiyle karşımıza çıkıyor. İki elinde de mızrak tutan figürün, büyük bir hızla ellerini oynattığını uçan uçaklardan ve pelerininden anlıyoruz. Hava kuvvetleri komutanı olan bu adam,  kâğıttan uçakları havada savururken bazıları yere düşmüştür. Olmazsa olmazı elmalar da yerde yerdedir.

“Mouradian’ın resimlerindeki insan, hayvan, makine hatta çok küçük parçalar halinde görünen peyzajlar bizi etkiler çünkü bunlar büyük bir ‘nesnellikle’ çizilmiş olsalar da tıpkı Margritte’in, Delvaux’nun, kısmen Dali’nin resimlerindeki ‘gerçekliği’ bize çağrıştırır.” Sergiyi gezerken resimlerin size hem bu kadar yakın hem de ‘bir yönden’ bu kadar uzak olması, belki de sizi en çok etkileyecek özelliği. ‘Emperor/İmparator ’ adlı eseriyle Şark ve Garp’ı tek tuvale taşıyor. Özellikle bu eserde hissettiğim çekişme, biraz da doğu-batı medeniyetlerinin ‘kader ortaklığı’nı yansıtıyor.  İmparatorlar/liderler/yöneticiler altında ezilen medeniyetler…

Peki, bu oyuna siz de dâhil olmak ister misiniz? Sergi, 1 Temmuz’a kadar Kadir Has Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Galeri KHAS’ta (Cibali), her gün 09.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.