İstanbul’da 4. Uluslararası Ladino Günü kutlandı

Türk Yahudi kültürünün bir parçası olan Judeo-Espanyol lisanının kaybolmaması için İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Ladino Günü’nün dördüncüsü (Dia Enternasional del Ladino/Judeo-Espanyol), 4 Mart Cumartesi akşamı ve 5 Mart Pazar günü Ulus Musevi Lisesinde kutlandı.

Dora NİYEGO Toplum
8 Mart 2017 Çarşamba

Hahambaşı Rav İsak Haleva, Rav Yeuda Adoni, yurt dışından gelen konuklar ve cemaat üyelerinin katıldığı etkinlikte, katılımcılar çok hoş zaman geçirmelerinin yanı sıra bu lisanın yaşatılması gerekliliğini bir kez daha vurguladılar.

4 Mart Cumartesi akşamı günün şarkısı ile başlayan faaliyet, Silvyo Ovadya ve Karen Şarhon’un ikişer dakikalık açılış konuşmaları ile devam etti. Ardından, İsrail’den gelen Prof. Susanna Weich-Shahak, Tangos Sefaradis başlıklı bir sunum gerçekleştirdi ve kökenleri Sefaradların yaşadığı ülkelere dayanan Sefarad tangolarından bazı örnekleri dinleyicilere dinleterek bilgi de verdi. Daha sonra Los Paşaros Sefaradis Grubu çeşitli sefarad tangolardan oluşan keyifli bir konser sundular.

5 Mart Pazar öğle saatlerinde başlayan faaliyet, Centropa Araştırma Merkezinin yaptığı ikinci Judeo-Espanyol film olan‘La İstoria de la Libreria Molho en Salonik’ filminin gösterimi ile başladı. Tarihi Molho kütüphanesini tanıtan film, ayrıca bir zamanlar dünyanın en büyük Sefarad cemaatine sahip olan Selanik’i de anlatıyor. Anna Eskenazi, Süzet Herman ve Karen Şarhon’un hazırladıkları ‘Djoha Avlo i Espajo’ sunumunda, ilk konuşan Anna Eskenazi ‘Djoha’nın anekdotlarında saklı olan felsefesini açıkladı. Ardından, Süzet Herman ‘Djoha’nın anekdotlarından birkaç örnek verdi. Karen Gerşon ise, Dhoha’nın birkaç anekdotunun yanı sıra bazı deyimlerini vererek anlamlarını açıkladı.

İsrail’den gelen Türk kökenli konuşmacı Can Evrensel, ‘Algı ve Judeo-Espanyol’ konulu sunumunu gerçekleştirdi. Can Evrensel konuşmasında özetle, ‘Basının veya bazılarının Judeo-Espanyol hakkında söyledikleri “Bu lisan öldü” gibi sözlere inanmayın, bunlar gerçek değil sadece algıdır. Bu algıyı değiştirmek bizim elimizde. Judeo-Espanyol öğrenmemiz gereken geniş bir kültürdür, bizler bu kültürü yaşatmalıyız” dedi.

İspanya’dan Ladino Günü için gelen, Malaga’daki  ‘La Kaza Muestra’nın başkanı Yurri Sasson, ‘Museo Sefaradi del Retorno’ (Sefaradların Dönüşü Projesi) hakkında bilgi verdi ve eskiyi canlandırmak hakkındaki projelerinden de bahsetti.

Avlaremos adı altında internette kurulan bir sitenin iki üyesi Henri Çiprut ve Ceni Palti, grubun amacının, her gün rastladığımız antisemit olaylar hakkında makaleler yazarak, halkı bilgilendirmek olduğunu söylediler.

Konuşmacı Forti Barokas, İstanbul Yahudilerinin yaşadıkları eski yerleşim bölgeleri, ‘Hasköy, Balat, Kuzguncuk, Haydarpaşa ve Kuledebi’nde Yahudi yaşantılarını’ nükteli bir lisanla anlattı. Bu bölgelerde yaşayan Yahudilerin yaşantılarını, Karen Gerşon ile yaptıkları diyaloglarla görsel ve işitsel yansıtarak, dinleyicileri kahkahalara boğdular.

Silvyo Ovadya, Sefaradların mezarlarının üzerindeki Judeo-Espanyol yazılarından örnekler verdi ve “Mezarlıklar Judeo-Espanyol’un yansıtıldığı yerlerdir.Yakın zamanda ölenlerin mezarları üzerindeki Judeo-Espanyol yazılar, bu lisanın ölmediğini gösterir” diyerek bu düşüncesini vurguladı. Ayrıca, bu konu hakkında bir kitap hazırlanmasını önerdi.

Bremen Üniversitesi profesörlerinden, Judeo-Espanyol lisanını mükemmel bir şekilde konuşan Carolina Spiegel, doktora tezinin konusu ‘Türkiye’de Judeo-Espanyol’ hakkında konuştu.

Konuşmacı Soli Avigdor, Edirne’de geçirdiği eski yaşantısı hakkında konuştu. Türkçe bilmeyen Sefarad kadınların, esnafla yaptıkları Türkçe konuşmalarını nükteli bir lisanla anlattı.

Rav Yeuda Adoni, Ketuba’da yazılı olan maddelerin Türkçe açıklamasını yaptı.

Esti Saul, 97 yaşındaki moda ikonu İris Apfel’i anlattı. Apfel’in ‘Bu yılın en sıra dışı giyinen ikonası’ olarak seçildiğini söyledi ve güzel giyimli olmayıp, giydiği şeylerden zevk alan insanları’ savunduğunu söyledi.

Hahambaşı Rav İsak Haleva, yıllar önce Judeo-Espanyol lisanının ölmek üzere olduğunu düşündüğünü, bu lisanın canlanmaya başlamasından büyük memnunluk duyduğunu söyledi. Rav Haleva, konuşmasını, Kuledibi’nde geçen yaşantısından bazı anekdotlarla süsledi.

Son konuşmacı Dora Niyego, Yahudilerle ilgili birkaç anekdot anlatarak, bu güzel günün kahkahalarla son bulmasını sağladı.