“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”

Bu hafta Türkiye tarihinde gerçekten bir ilki sayfamıza taşıyoruz. Uzun bir araştırmanın sonunda ortaya çıkan ‘Türkiye Tarihinde Yahudi Sporcular Sergisi’ 27 Kasım - 30 Aralık tarihleri arasında 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesinde ziyaretçilerini bekliyor. Serginin ismi de çok anlamlı: ‘Sağlam Kafa Sağlam Vücutta Bulunur.’  4 Aralık’ta 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesinde resmi açılışı yapılacak sergiyi, küratörü Metin Delevi’den dinliyoruz...

Vedat LEVENT Spor
30 Kasım 2016 Çarşamba

Türkiye Yahudi Toplumu’nun spora ilgisini sergileştirme fikri nereden aklınıza geldi? Sizi ne motive etti?

Hatırlayacaksınız, geçen yıl Maccabiat Oyunları Berlin’de yapılmıştı. Berlin-Yahudi ilişkisi özel ilgi alanıma girdiği için bir süre 1936 Olimpiyatları ve Maccabiatlar üzerine kısa bir araştırma yapmıştım. Bu yılın başında, yaklaşan Rio Olimpiyatları nedeniyle bir Amerikan gazetesinde olimpiyatlar ve Yahudiler temalı bir yazı okumuştum. Konuyu biraz daha derinleştirince Yahudilerin Olimpiyat tarihinde Nobel Ödüllerine yakın bir oranda madalya aldığını öğrendim. Biraz da imrenerek, toplumumuzun bu başarılardan, ülkemiz seviyesinde bile olsa, nasiplerini alabildiler mi diye aranırken ilginç bilgiler buldum: İstanbul Makabi Basketbol Takımının 1928 - 1933 yılları arasında şampiyonluğu kimseye kaptırmadığını, 1940 - 1943 yılları arasında Beşiktaş Basketbol Takımının dağılan Bar Kohba Kulübü oyuncularından oluştuğunu, 1944 -1946 sezonlarında, Fenerbahçe basketbol takımının oyuncularının  yüzde 90’ının Yahudi sporculardan oluştuğunu öğrendim. İlk motivasyonum bu bilgiler oldu. Mademki bu seviyede sporcularımız vardı, mutlaka bu tarihlerden önce ve sonra da olması gerekirdi. Bu az bilinen bilgileri toplumla paylaşmanın en doğru yolunun bir sergi olacağını düşündüm ve 500. Yıl Türk Musevileri Müzemizin onay ve desteğini aldıktan sonra çalışmaya başladım. İlk önce amacımız sergiyi belli bir tarihe, mesela 60’lı yıllara kadar getirmekti. Ancak aldığımız geri dönüşler sayesinde kapsama süresini günümüze kadar getirmeye karar verdik.

Sergiyi hazırlarken hangi kaynakları kullandınız?

İlk aşamada, İsrail’deki Maccabi Museum ile temasa geçtim. Bir - iki yazışmadan sonra arşivlerini açtılar. 20. asrın başından 30’lu yıllara kadar ülkemiz Yahudi sporcuları ile ilgili ilginç belgeler var ellerinde. Peşinden belli başlı spor kulüplerine çalışmamızı ilettik. Maalesef yalnızca Kurtuluşspor ve Beyoğluspor’dan olumlu cevap alabildik. Bundan sonraki adımda, çok sayıda e-posta grubu üzerinden çağrılar yaptık. Ve inanılmaz sayıda geri dönüşler aldık. Tabi olarak Müze, Yıldırımspor Kulübü ve Türk Maccabiat Komisyonu arşivlerinden de faydalandık. İlave etmek gerekir ki çok sayıda spor yayınından da yararlandık.

Bu sergiye kaç kişinin hikâyesini taşıdınız?

Sergi 110 pano ve yirmi kadar objeden oluşuyor. Bu panoların yaklaşık yarısı kişilere özgü, diğer yarısı ise kulüp, Maccabiat, Yıldırımspor gibi genel görsellerden oluşuyor. Ancak genel görseller içinde eminim çok kişi kendini veya yakınlarını görecektir. Objeler ise kişilere özgü panoların devamı niteliğinde, kimi sporcuların forması, kimi sporcuların ise kazandığı madalya ve kupaları içeriyor. Diğer bir deyişle hikâyelerin devamı görünümünde.


TOPLUMSAL  KATKI

Toplumumuzun bu arşiv çalışmasına ilgisini nasıldı? Katkı yapmak isteyen çok kişi oldu mu?

Bu sergiye ilgi gerçekten çok büyük oldu. Temmuz ayında kişilerle temasa geçip kişisel bilgileri toplamaya başladık. Panoları baskıya gönderdiğimiz 15 Kasım gününün son dakikasına kadar bilgi gönderenler oldu. Bu yoğun ilgiyi görünce aramızda, “Demek ki toplumumuzda her ailede mutlaka 1 - 2 sporcu var” yorumunu yapmaya başladık. Ancak sergi alanımızın boyutları bize pano sayısı için bir kısıtlama getirdi. Diğer taraftan bildiğimiz, duyduğumuz ancak ulaşamadığımız veya sehven atlamış olduğumuz ve bu nedenlerle sergide yer veremediğimiz çok sayıda kişi olduğunun farkındayız. Bu sebeple bu sergiyi müzemizde canlı ve mümkün oldukça güncel tutmayı planlamaktayız.

En eski veriler hangi tarih dönemine erişiyor? Ne tür dokümanlar sergiliyorsunuz?

Türkiye topraklarında Yahudi toplumunun resmi spor tarihi 1895 yılında, ‘Israelitischer Turnverein- Konstantinopel – İstanbul Yahudi Jimnastik Kulübü’nün kurulmasıyla başlar. Bu kulüp aynı zamanda tüm dünyada ilk Yahudi spor kulübü olma özelliğini de taşımakta. Bu kulüp İstanbul Teutonia Spor Kulübünde oynayan ve Yahudi karşıtı tutumla karşılaşan gençler tarafından kurulmuş. Bu da 1895 yılından önce de Türkiye’de takım sporları yapan dindaşlarımızın bulunduğu anlamına gelmektedir. Ancak biz 1895 yılını başlangıç olarak kabul edip konuyu günümüze kadar taşımaya gayret ettik. Yani 120 yıllık bir süreç söz konusu. Bunu da 40’ar yıllık dilimler olarak, ‘Başlangıçta’, ‘Eskilerden’ ve ‘Yakın Tarihimiz’ olarak ayırdık. Bunlara ilaveten gurur kaynağımız Yıldırımspor’a ve Maccabiat’çılarımıza da özel bir bölüm ayırdık. Aslında Maccabiatları da ‘İlk Maccabiatlar’ ve ‘Modern Maccabiatlar’ olarak ikiye ayırdık. Özellikle Eskilerden ve Yakın Tarihimiz bölümlerinde, kişilere ait spor yaşamlarını, ya kendi ya da yakınlarının kalemlerinden aktarmalarına özen gösterdik ve spor yaşamlarını görsellerle tamamladık. Görsel panolar haricinde kişilerin giydiği formalar, kazandıkları madalya, kupa, sertifika gibi objelerle bu hikâyeleri tamamlamaya çalıştık. Objeler konusunda vurgulamak istediğimiz bir konu daha var: Gönül isterdi ki, sergiye dâhil olan bütün sporcularımızın kazandığı tüm madalya ve kupaları sergileyebilelim. Ancak ya objelere erişememe ya da yer darlığı nedeniyle bu isteğimizi gerçekleştiremedik. Bu nedenle bazı sporcularımızın kazandığı çok sayıda ödül arasından seçim yapmak durumunda kaldık. Bu objelerin bir kısmı Müzemize hediye edildi. Dolayısıyla sergi sonrası da görme imkânı olacaktır.

Elinizdeki arşivi ve yaşanmış hikâyeleri ileride kitaplaştırmayı düşünür müsünüz?

Tabi ki idealimiz bunun gerçekleşmesi. Hem de sergi için erişemediğimiz, sehven unuttuğumuz kişileri de ilave ederek. Ancak idealimiz diyorum çünkü kitap basma konusu maliyeti yüksek bir çalışma oluyor. Müzemizin kısıtlı bütçesine bu yükü ilave etmek kolay olmayacak. Ancak bir kaynak bulabildiğimiz takdirde bunu gerçekleştirebileceğiz.

 

SPORCU ÖNYARGILARI

Yahudilerin özellikle takım sporlarında çok etkin olmadığı Yahudiler tarafından da kabul edilen genel bir önyargıdır. Bu önyargıyı çürütecek hikâyeler var mı?

Açıkçası sergi hazırlığı öncesinde bizler de bu önyargıya sahiptik. Ancak bilgilere eriştikçe bunun önyargı olduğunu ve gerçek olmadığını teşhis ettik. Görüldü ki, toplumumuz sporcuları çok değişik kulüp ve takımda yer almıştır. Bu konuda daha detaya girmek yerine sergimizi ziyaret edip bizzat bunları görmenizi tavsiye edeceğiz.

Türkiye Yahudileri olarak genelde hangi spor branşlarında yoğunlaşmışız?

Herhangi bir yoğunlaşma söz konusu değil. Hem bireysel hem de takım oyunlarında yer almışız. Sporcularımızı, futbol, basketbol, voleybol gibi klasik takım sporlarında olduğu gibi boks, güreş, judo benzeri sert sporlarda; tenis, yüzme gibi klasik bireysel sporlarda da görebiliyoruz. Ironman, su balesi gibi modern sporlarda da temsilcilerimiz bulunmakta. Atçılık, eskrim gibi ummadığımız sporlarda bile dindaşlarımızı gördük. Daha önce söylediğimiz gibi sergiyi gezip gözlerinizle keşfetmekte yarar var.

Son olarak, sergi tarihleri konusunda bilgi alabilir miyiz?

Sergimiz, 27 Kasım Pazar günü Avrupa Kültürü Yahudi Günü’nde 500. Yıl Vakfı Yahudi Müzesinde ziyarete açılacak. 4 Aralık Pazar günü ise resmi açılışı gerçekleştireceğiz. Sergi, 30 Aralık tarihine kadar, müzenin açık olduğu gün ve saatlerde ziyaret edilebilecek. Ayrıca talepler olduğu takdirde bu sergiyi değişik mekânlarda tekrar açmayı planlamaktayız.