VAETHANAN – Şabat Nahamu Tanrı’ya yakın olmayı hissetmek

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
2 Ağustos 2017 Çarşamba

“Ki mi goy gadol aşer lo E.loim kerovim elav. B’Ad... E.loenu behol korenu elav – Tanrı’mız her çağırdığımızda bize yakın olur. Tanrı’nın kendine böylesine yakın olduğu başka bir ulus var mı?” (Devarim (4/7)

Birçok insan Tanrı’yı çağırabileceği zaman konusunda yanılgıya düşer. Birçoğuna göre Tanrı’yı ancak çok zor şartlar altında yardıma çağırmak mümkündür. Basit problemlerden dolayı O’nu yardıma çağırmak doğru olmaz.  Bu ciddi bir yanlıştır. Bizler her durumda Tanrı’nın yardımını isteyebiliriz ve istemeliyiz de...

Hazon İş Talmud’dan Rabi Huna ile ilgili bir öykü anlatır. Rabi Huna’nın sahip olduğu dörtyüz varillik şarap stoğu bozulur. Beraberindekiler ona vicdan muhasebesini yapmasını ve bunun nedenini araştırmasını önerirler. Rabi Huna da cevaben şöyle der: “Yanlış bir şey yaptığımdan mı kuşkulanıyorsunuz?”

Bilgeler de buna cevap verirler: Tanrı hiçbir şeyi nedensiz yapmaz. Sen falanca çiftçinin ürünle ilgili hakkını vermediğinden dolayı başına bu gelmiş olabilir. Rabi Huna buna karşı çıkar ve o çiftçinin kendisinden çaldığını söyler. Bilgeler buna Talmud Berahot 5/B’de yer alan cümle ile karşılık verirler. “Hırsızdan çalmak da hırsızlıktır.”

Düşünelim. Günümüzde de böyle şeyler olmaktadır. Odamızın sıcaklığını, nem derecesinin uygunluğunu test etmek, incelemek, uygunluğunu denetlemek aklımıza gelir de etik davranışlarımızın muhasebesini yapmak ancak çok az kişinin hatırındadır. Tanrı dünyada her şeyi organize ederken etik, ahlaki ve bazı konularda bizlere seçim özgürlüğü tanımıştır. Bunun sonucunda da meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz sonuçlara katlanmamızı istemiştir. İşte Rabi Huna’ya da olan budur ve Tanrı sebepsiz yere bir sonuçtan etkilenmemizi istemez.

Bir kişi Tanrı’dan gelen her şeyin geçerli bir nedenden meydana gelebildiğini nasıl kabul edebilir? İçinde bu inancı yeşertmeyi nasıl başarabilir? Hazon İş bu sorusuna kendisi cevap verir. Her adımda Tanrı’nın yardımını isteyerek bunu başarması mümkündür. Her adımının başında söyleyeceği “beezrat Aşem – Tanrı’nın yardımıyla” sözü içerdiği kelimelerden çok daha fazla bir anlam içerir ki bu gerçek bir Tefila’dır.

Olur, da bazen bu Tefila kabul görmeyebilir. Tanrı beklediğimiz yardımı bize vermeyebilir. Bu durumda Musar yani etik otoriteleri şöyle demektedir. Bunun vebalini yapılan Tefila’nın kifayetsizliğine bağlamak yersizdir. Kişi kendi kendine şunu söylemelidir: “Ben düşündüğüm şeyi yaptım. Bunu yaparken de Tanrı’nın yardımını istedim. Eminim ki, Tanrı benim Tefila’mı duydu. Tanrı benim için neyin iyi olduğunu bilir ve zamanı gelince bunu bana mutlaka verecektir.”

Dr. Twerski Tanrı’nın bizlerin O’nu her çağırışımıza yakın olduğunu öğretir. Tora’nın tamamı da Berahot 63/A’da yer alan cümleye bağlıdır. “Her adımında Tanrı’yı bil.” Midraş Lekah Tov Devarim’e göre eğer her attığımız adımda bunu hissedebilirsek gerçekten Tora’yı takip etmeye başlamış oluruz.