İsrail – New York caz hattının öncüsünden Avishai Cohen ve ‘Aurora’

"Aurora, Avishai Cohen'in inkar edilemez bir şekilde en modern ve en karşı konulmaz bayrak taşıyıcısı olduğu ve yıllardır cazın bütün geleceklerinin merkezinde bulunuyor gözüken Blue Note etiketinin bir sinerji ürünüdür."

EMI 2009

Dani ALTARAS
12 Mayıs 2010 Çarşamba

New York cazda dünyanın merkezi sayılır. Son yıllarda birçok İsrailli cazcı, beraberlerinde getirdikleri Orta-Doğulu ritmik ve melodik duyarlılıklarla burada adlarını duyurmaya başladı. Tel-Aviv ile Greenwich Village arasında bir caz hattı oluşturan bu müzisyenlerin önde gelenleri basçı Avishai Cohen, kadın klarnetçi Anat Cohen, trompetçi Avishai Cohen, Fas-Yemenli bir aileden Givatayimli basçı Omer Avital, 1982’li Netanyalı piyanist Omer Klein, 1983’lü gitarcı Gilad Hekselman, 1981’li Petah Tikva’lı sakasfoncu Daniel Zamir ve kadın piyanist Shimrit Shoshan.

Herhangi bir basım hatası olmadığını vurgulamak açısından Avishai Cohen adında iki İsrailli caz müzisyeni olduğunu belirtelim. İşin daha da ilginç tarafı, isimleri aynı olmasına rağmen aralarında herhangi bir akrabalık bağı olmaması. Akraba olanlar Anat Cohen ve trompetçi Avishai Cohen. Saksafoncu abileri Yuval ile birlikte üç kardeşler.

İsrail’in, uluslararası düzeyde ünlenmiş ilk caz müzisyeni basçı Avishai Cohen 1970’te ülkenin kuzeyinde Kabri adlı bir kibutzda müzik seven bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Müziğe çocukken piyano ile başladı ama Joe Zawinul ve Wayne Shorter’ın grubu Weather Report’un efsane basçısı Jaco Pastorius’u keşfedince basgitara geçti. Askerliğini tamamladıktan sonra şansını Amerika’da denemeye karar verdi ve bunun için en çetin arenayı, New York’u seçti. Zorluklarla geçen yılların ardından Chick Coraea’nın dikkatini çekti ve The Chick Core New Trio’ya katıldı. Bu toplulukla birlikte dünyanın en iyi sahnelerinde çaldı ve muazzam bir tecrübe edindi.

Corea ile dört albümde ve sayısız konserde çaldıktan; Bobby McFerrin, Roy Hargrove, Herbie Hancock, Paquito D’Rivera gibi ünlülere eşlik ettikten sonra 2003’te piyanist Sam Barsh ve davulcu Mark Guiliana’yla kendi grubunu kurdu. Zaman zaman İsrailli udcu Amos Hoffman’ın da katılmasıyla Orta-Doğu ve Doğu Avrupa tınılarının da yer aldığı birbirinden güzel albümler çıkardı (At Home (2005), Continuo (2006), piyanoda İsrailli Shai Maestro ile Gently Disturbed (2008)). Bunların en iyi örneklerini 2007’de Blue Note caz kulubünde verdiği konserde çaldı ve aynı konseri, As… Is… Live at the Blue Note adıyla yayınladı. Albümdeki Smash, Remembering ve caz standardı Caravan yorumu sadece cazseverlere değil, rockseverlere de hitap eden harika parçalar.

İsrail’e döndükten sonra piyanoda Shai Maestro, gitarda Eyal Heler, vokalde Karen Malka, vurmalılarda İtamar Doari ve davulda Mark Guiliana ile yeni bir grup kurdu. 2008’de, her yıl Eilat’ta düzenlenen Red Sea Jazz Festival’in (bu yılki 23-26 Agustos’ta) sanat direktörlüğüne getirildi. 2009’da Shai, İtamar, Karen ve udda Amos Hoffman, trompette Staphane Belmondo ve flütte Leonel Belmondo ile birlikte Aurora adlı albümü çıkardı.

Aurora, bir anlamda Avishai’ın geçmişte yaptığı müziklerden bir ayrılığın sinyalini veriyor. Arap, Endülüs ve çağdaş müzikal anlayışlarının kesiştiği albümde Avishai, eskiden yaptığı bir iki deneme hariç, ilk defa şarkı söylüyor. İki ladino parçanın yanı sıra İspanyolca, İbranice ve İngilizce şarkılar seslendiriyor.

Albüm, ladino Morenika ile başlıyor ve Avishai’ın Sting, Tom Waits, Bob Dylan karışımı buğulu ve yer yer hırıltılı sesi hakkında dinleyiciye ilk ipucunu veriyor.  Bir kuş için yazılmış İbranice El Hatzipor, sadece piyano ile yavaş tempoda başlayıp sonradan diğer enstrümanların katılımıyla hızlanan enfes bir parça. Leolam bir ud, piyano, darbuka, bas sentezi. İngilizce Winter Song, pencereden dışarı bakarken aşkını ve duygularını sorgulayan bir genç kızı anlatıyor. Avishai’ın basını konuşturduğu It’s Been So Long belki de bir önceki parçadaki kıza erkek arkadaşının cevabını iletiyor. Parçanın sonlarınaa doğru Karen’in nice caz divasına taş çıkartan sesine ve söyleyişine dikkat!

Albümün en güzel şarkılarından İbranice Alon Basela Avishai’ı anlatıyor, çünkü Alon Basela bütün zorluklara meydan okuyan ve pes etmeyen, kayalar üzerinde yetişen meşe ağacı demek. İngilizce Still ve Shir Preda Avishai’ın yeni keşfettiği sesinin bütün renklerini, ilkinde kontrabas, ikincide piyano eşliğnde sergiliyor. Albümün adını taşıyan Aurora, bir araya gelmelerine ender rastlanan enstrümanlarların birlikte çaldıkları bir başka nadir parça. İspanyolca Alfonsina Y El Mar, cunta dönemi boyunca “sessizlerin sesi” olarak tanınan ve geçen Ekim’de yaşama veda eden ünlü Arjantinli şarkıcı Mercedes Sosa’nın dünyaya tanıttığı harika bir şarkı.

Ve albümün belki de en güzel parçası; geri planda Avishai’ın kontrabasta yayıyla çıkardığı sabit nota üzerine Amos Hoffman’ın ud taksimiyle başlıyor ve Avishai’ın, çocukken annesinden dinlediği ve şimdi buğulu sesiyle söylediği hüzünlü bir sefarad şarkısı Noches Noches ile devam ediyor. Şarkı o kadar hüzünlü ki, en koyu Yeşilay’cının bile kendini bir küçük rakı açmaktan alıkoyması mümkün değil. Ama parça tam yarısında bütün enstrümanların ve Karen Malka’nın devreye girmesiyle aniden neşeli bir bir havaya dönüşüyor. Hele sonlarına doğru piyanonun öne çıkmasıyla bir de batılı bir sound yakalıyor ki, artık yerinde durulmaz da, tadından yenmez de bir hal alıyor.

Noches Noches’in son notaları çalarken dinleyici de, New York kadar olmasa da, caz festivallerine ve birçok konsere evsahipliği yapan ve nice ünlü cazcıyı konuk etmiş şehrimizde Avishai Cohen’i canlı olarak izleyebileceği bir geceyi hayal ediyor.

Yeni çıkanlar:

To The One: John McLaughlin and the 4th Dimension

Earthglow: David Benoit

One Night in Montreal: Al Di Meola

Concert in Capbreton: Philip Catherine

Home by Aaron Goldberg

Pathways by Dave Holland

Late Works bu John Zorn and Fred Frith

Push by Jacky Terrasson

Baal: The Book of Angels 15 by Ben Goldberg