Gıda Enflasyonu ve Tarımın Finansmanına Dair Denemeler – 2

Bu fasulye 7,5 Lira demişti Ata Demirer Eyvah Eyvah filminde. Gıda fiyatlarındaki artış da karşı komşu Ayşe Teyze ile emekli öğretmen esnaf Salih Amca’ya yıllardır eyvah eyvah dedirtiyor. Hatta çocukluğumuzda bir dönem televizyonda mercimek türevi yemekler meşhurdu, et fiyatları arttığı için protein ihtiyacımıza alternatif olarak.

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi
31 Mayıs 2017 Çarşamba

 

Geçtiğimiz hafta yazımızın ilk bölümünde sürdürülebilir tarım için gıda, besin değer zincirinin önemine değinmiştik. Katma değerli ve verimli üretim her alanda olduğu gibi tarım, hayvancılık ve balıkçılık için de geçerli.

 Traktörünü ölçek ekonomisine bakmadan yenileyen çiftçimiz kadar toprağın cinsine ve kalitesine bakmadan dikim yapan, Çukurova’da moda oldu diye eriği söküp zeytini diken bahçe sahipleri, üreticiler haliyle gıda enflasyonu üzerinde belli bir etki yaratıyor. Traktörün modeli ve ekilen ürünün, dikilen ağacın cinsi bir moda ve trend algısı ile değil uydulardan takip edilen hava durumuna, ekilen alanlara, toprağın verimine, lisanslı depoculuğun imkanlarına, vadeli piyasalarda ürünün fiyatına, talebine kısacası uçtan uca bir üretim planlamasına göre yapılmalı. Tarım danışmanlarının bu noktada önemi çok büyük ama rolleri konusunda tarımla uğraşanlar ile konuştuğumda çoğu zaman yeterli desteği alamadıklarını söylüyorlar. Destek denince tarıma, hayvancılığa yönelik devlet hibe ve teşvikleri var. Ancak KOSGEB, KGF, URGE ihracat teşvikleri gibi aynı konu burada da karşımıza çıkıyor. Teşviki alan her üretici, çiftçi bunu iyi ve doğru değerlendirecek, doğru üretimi yapsa bile kazandığı parayı iyi yönetecek diye bir kural yok. Özetle, finansal okuryazarlık ve KOBİ koçluğu burada da üzerinde çalışılması gereken bir başlık. Hazır finanstan girmişken VİOP ve vadeli piyasaların önemine değinmek lazım. Nakde sıkışan çiftçinin TMO makbuz senedi gibi aslında elinde bir imkân yaratabilecek futures kontratlar ile TOBB nezdindeki hububat borsalarını, fındık borsasını ve benzerlerini birbirine bağlamak lazım. Gıda enflasyonunda etken olan (kredi) faiz maliyetini para piyasalarından çok sermaye piyasalarında giderebildikçe tarım işletmelerimiz sürdürülebilir olacaktır. Buradan hareketle tarım kredi kooperatiflerinin ve üretici birliklerinin Eximbank gibi teşvikli (TCMB) reeskont kredi limiti imkanına kavuşturulması, bunlar arasında TCMB veya BİST altında bir fon pazarı oluşturulması, VİOP’un derinliği açısından da bir ufuk yaratabilecektir. Tabii bunların bu piyasada halka arzı veya GYO veya sertifikaları gibi ek fon bulma imkânları da yapısal reform ve değişimler arasında değerlendirilebilecek konu başlıkları.

Maliyet unsuru önemli konular

Gıda fiyatlarında maliyet unsuru önemli diğer konular ise mazot, yağ, gübre, ilaç, tohum. Haliyle ithalat vergisi ve döviz kuru maliyeti ve riski burada karşımıza çıkıyor. Satılan malın maliyeti hesabını yeterince bilmeyince çoğu zaman üretici (çiftçi) maliyetler nedeni ile üretimden kaçınıyor veya mahsulü toplama maliyeti nedeni ile tarlada bırakmayı tercih ediyor. Milli tohum projesi maliyet dışındaki konularda da önemli bir kazanım ama daha fazlası lazım. Milli traktör, havacılıkta olduğu gibi teşvikli mazot, 4. Sanayi Devriminin getirdiği robotik teknolojilerinin tarıma adapte edilmesi, Tarsim’in mobil sigorta uygulamaları ile yaygınlaştırılması ve hatta zorunlu trafik sigortası gibi sübvansiyonlu tarım kredilerinin dışında da zorunlu tutulması gibi konuların masaya yatırılması lazım. Tabii bu konuların önemini en az dikilecek ürün, toprağın cinsi kadar anlatacak tarım danışmanlarının varlığı önemli.

Bir başka konu ise tarım arazilerinin kullanıl(a)maması. Sanayideki kapasite kullanım oranı gibi tarımsal arazilerin kullanım oranının ölçümlenebilmesi önemli bir kazanım. Örneğin, Pozantı- Konya arasında ekilmemiş tonla boş arazi de gıdada arzı dolayısı ile fiyatları etkiliyor. Daha önce açıklanan ekilmeyen arazilerin devlet tarafından işletilmesi ve kârın arsa sahibi ile paylaşılması önemli bir adımdı. Arsa deyince finansman boyutundan tarımsal krediler karşılığında verilen ipoteklerin de yakın takip edilmesi sürdürülebilir tarım açısından önemli. Tabii, inşaat sektörünün sunduğu rant fırsatlarının tarıma tercih edilmesi de bir etken. Üniversitemizin Çatalca kampüsüne giderken sağlı sollu arazilerin gümrüğün taşınması nedeni ile tır, kamyon parkına, kuzu çevirmecilere dönüştüğünü izliyorum. Sanayileşmek, gelişmek lazım tabii ki, burada bir sorun yok. Ancak beton, demir, göl manzarası karın doyurmuyor. Bahçesinde börülceyi taze taze topladığım Nurcan bacı şimdilik direniyor.

Bunların dışında kabzımal ve aracı maliyetleri de haliyle enflasyonda önemli bir etki yaratıyor. Dağıtım ağırlıklı kamyonlarca yapıldığından taşıma maliyetleri gıda fiyatlarını yakından etkiliyor. Marketlerde artık manav raflarında satış fiyatının yanında üretim maliyetleri de verilmeye başlandı. Ancak semt pazarları ile bazı ürünlerde iki katına varan farkları açıklamak pek kolay değil.

Balıkçılığa ise yerimiz nedeni ile pek giremedik ama ‘sarı kanat’ı lüfer sanıp yiyen yeni bir nesil var artık. Üç tarafı denizlerle kaplı, nehir ve göllerle ödüllendirilmiş bir bölgede kaçak ve yanlış avlanmanın faturasını Y kuşağı çoktan ödemeye başladı. Mesela bizim çocukluğumuzda izmarit çıkardı, şimdiki çocukların aklına izmarit deyince balık geliyor mudur?

Enflasyon

Gelelim sadede yani enflasyona. (Bu) Kuru fasulyenin kilosu 15 TL’yi geçince Eylül 2017’ye kadar nohut ve kuru fasulyede gümrük vergileri sıfırlandı. Ette Angus ve karkas et ithalatı, Et ve Balık Kurumu gibi geçici çözümler enflasyona dolaylı ve az çözüm sunuyor. TUIK 2003 yılı TÜFE bazına göre taze meyve ve sebzede artış yüzde 411, işlenmemiş gıdada yüzde 399, işlenmiş gıdada yüzde 312. Geçen hafta 85. kuruluş yıldönümünü kutlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankamızın üniversite tanıtım günlerine öğrencilerim ile beraber ziyarette bulunduk. Yukarıda kısıtlı bir alanda değinebildiğimiz limitli başlıklar dikkate alındığında, toplantıda da kendilerine sorduğum üzere, enflasyon hedeflemesi ile görev tanımı gereği gıdayı da dikkate alan TCMB’ye haddinden fazla bir misyon yüklenmemiş mi? Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi TCMB koordinasyonunda toplanıyor ve güzel kararlar alıyor ancak parasal politikalar ile maliye ve üretim politikaları arasındaki eşgüdümü daha üst ve yetkisi geniş bir komitenin ele alması gerekiyor. Belki de Ekonomi, Enerji ve Ulaştırma Bakanlıklarından bağımsız RTÜK, EPDK, BDDK, SPK gibi bir Tarım veya Gıda Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ihtiyaç var. Tarımsal finansman, sigorta, maliyet ve fiyat, borsa, vadeli işlemler, enflasyon gibi konularda ilgili kurumlarla koordineli olarak yetkisi dahilinde hızla aksiyon alabilen, gerektiğinde müdahalede bulunabilen bir kurum yılların sorununa kalıcı bir çözüm olabilir mi? TCMB’nin sonuçta takip ve koordinasyon dışında bu iki yazımızdaki konulara görev tanımında yer almadığından çok fazla etkisi ve katkısı bulunmuyor. Bu sene yine enflasyon üzerinde yüzde 25’e yakın etkisi nedeni ile gıda fiyatları ‘Komite’ tarafından yakından takip ediliyor. Eğer enflasyonda yazın gıda kaynaklı beklendiği gibi bir gerileme olmaz ise haliyle çok arzulanan faizlerin düşürülmesi konusu da kolay olmayacaktır. Artan mevduat faizlerini henüz aynı derecede kredi faizlerine yansıtmayan bankacılık sektörünün yılsonu karlılığı ve BİST portföy yatırımları açısından gıda enflasyonu bu sene ön planda önemli. Jamie Oliver’ı yemek yaparken seyretmek güzel ama “Bu kazan kaça kaynıyor?” sorusu komşu Ayşe Teyze’nin Jamie’ye ilk sorusu olacak, “Kişniş mi, sarımsak mı yemeğe daha iyi lezzet verir?” sorusundan önce…