Ne haftaydı ama!

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
6 Mayıs 2015 Çarşamba

İstanbul'dan 'Majesteleri' geldi, geçti... Geçtiğimiz yıllarda kadınlar tenisinin en başarılı isimlerini ağırlayan İstanbul, bu yıl tenis tarihinin gelmiş geçmiş en büyük sporcularından Roger Federer'i toprak kortlarında konuk etti. ATP İstanbul Açık Tenis Turnuvası'na ilgi yoğundu, özellikle Federer'in maçlarının olduğu günlere bilet bulabilmek mümkün değildi. Şampiyonlar Ligi ve Euroleague sayesinde Avrupa'da oynayan en iyi futbolcu ve basketbolcuları yakından görmeye alışmış sporsever bünyelere, Roger Federer gibi tenisin yaşayan efsanesini çıplak gözle izleyebilmek ilaç gibi geldi... Federer, her ne kadar karşısında kendi ayarında rakipler bulamasa da, korttaki endamıyla izleyicilerin gözlerindeki pası silip attı...

Roger Federer'in İstanbul'da geçirdiği hafta, Türk sporu açısından çok önemli bir organizasyonun daha gerçekleştiği hafta olarak da kayıtlardaki yerini aldı... 51. kez düzenlenen ve son yıllarda daha çok ilgi çeken Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, Antalya'da başlayıp, İstanbul'da noktalandı. Tıpkı Federer gibi, bisiklet sporunun yaşayan efsanelerinden Mark Cavendish turda pedal çeviren isimler arasındaydı. Türkiye'nin tarihi ve turistik mekânlarının ev sahipliğinde yapılan Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, görünen o ki; ilerleyen yıllarda daha da büyük bir ivme kazanacak ve bir 'Tour de France' kadar olmasa bile ülke dışında adından söz ettirecek...

Ve basketbol... O da Federer ve Cavendish ile aynı hafta İstanbul'daydı... Ama o aslında geçtiğimiz sezonun başından bu yana İstanbul'da... Zeljko Obradovic... Bir diğer yaşayan efsane... Yaklaşık iki hafta önce Fenerbahçe Ülker'i tarihinde ilk kez Euroleague'de Final-Four'a taşıyan Obradovic, böylelikle parlak çalıştırıcılık kariyerine yeni bir başarı halkası daha ekledi. On üç kez yer aldığı dörtlü finallerin sekizini kazanan Sırp basketbol koçu, önümüzdeki hafta Madrid'de yapılacak Final-Four'da aynı başarıyı Fenerbahçe Ülker ile elde etmek amacında olacak. Ve eğer Obradovic bunu yapabilirse; sadece kulüp tarihindeki yerini almayacak, Euroleague'in en başarılı ekibi Real Madrid'i geçerek dokuz şampiyonluğu kendi özgeçmişine yazdıracak...

Böylesine alanlarında en başarılı isimlerin yer aldığı ne kadar çok organizasyona ev sahipliği yapabilir, kalburüstü sporcu veya antrenörleri ne kadar sık Türkiye'ye getirebilirsek; o derece ufkumuz genişler kanaatindeyim. Liderliğin neredeyse her hafta el değiştirdiği, Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışından hiç kopmadığı bir futbol ortamından bile keyif almayı beceremiyorsak, bu bizim diğer sporlara olan özlemimizden, kaliteli sporculara olan hasretimizden ileri geliyor sanırım...