MPİ-2014

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
11 Aralık 2013 Çarşamba

Kasım ayı ‘pastırma yazı’dır, denir. Gerçekten de bu sene güneşli havalardan nasibimizi aldık. Dolayısı ile yazlık giysiler de uzun süre dolaptaki yerlerini korudu. Serinleyen hava yerini soğuk havaya bırakınca, yazlıkları kaldırmaya başladım. Şimdi eldiven zamanı…

Ardından istenmeyen sürpriz kendini gösterdi. Otuz küsur yıldır aynı apartmanda oturuyorum. Abartısız her sene, yılın en soğuk gününde, ya borulardan biri patlar, ya da kazan arızalanır. Ve kaloriferler yanmaz. O arada ne yöneticinin, ne de kapı görevlisinin telefonu yanıt verir. Sadece daire kapılarını aralayıp, ‘Ahmet Efendii’ diye bağıran komşuların sesi duyulur. Derken sessizlik. Evin içi iyice soğumaya başladı. Renk uyumunu çoktan unuttum. Yün ceketimin üstüne annemin halasının tığ işi ‘lizöz’ünü giydim. Bu gülkurusu ve gri karışımı, tiftik yününden yapılmış ‘lizöz’ tene değdiğinde biraz batar, ama müthiş ısıtır. Ailenin bütün kadınlarında vardır. O zamanlar moda mıydı yoksa her kadında bulunması gereken bir eşya mıydı, bilmiyorum.

Soğukta uzun süre durulmuyor. Ya hareket halinde olacaksınız, ya da dışarı çıkacaksınız. Tercihim her zaman dışarı çıkmaktan yanadır. Sokak kapısının önünde tesisatçı sohbette. Sonra bana dönüyor ve şöyle diyor; ‘Yenge sen söyle bari. Onca yıldır tanışırız. Başkası işi yapıyor, bozulunca da beni çağırıyorlar.’ İçimden ‘Sanki bedavaya çalışıyorsun’ demek geldi. Ama tabii, ‘Haklısın da hava soğuk çoluk çocuk sefil oldu. Bir an evvel halletmeye bak,’ dedim. Açık sistem, kapalı sistem… Anlamadığım bir sürü hikâye dinledim. Ki bu hikâyelere hiç gerek yoktu, nasılsa ay sonunda yöneticiden gelen aidatın masraf hanesinden çok çabuk kavrayacaktım.

Arıza bitti ama biz de bittik. Bir süre soğukta kalınca ev kolay ısınmıyor. Nitekim cuma akşamı yemeğe gelecek olan aile yakınlarıma kalın giyinmelerini tembihledim.

Birlikte olalım derken kimseyi hasta etmek istemem. Bu hafta kar bekleniyor, umarım bir sürpriz daha yaşamayız.

***

Bugünlerde sokağa çıktığınızda en çok hangi bağırışları duyuyorsunuz? Tabii ki Milli Piyango… Bayilerin yanı sıra, neredeyse her köşe başında seyyar biletçiler hem satıyor, hem bağırıyor: ‘yılbaşı biletleri, yılbaşı biletleri’. Kimi biletçiler yol üstünde portatif bir tezgâh kurmuş, aynı zamanda müzik yayını yapıyor. Akşam hava karardıktan sonra bazı tezgâhlarda rengârenk minik ampuller yanıyor. İlk kez kredi kartı ile bilet satan bir seyyara rastladım. Belki daha önce vardı da ben görmedim.

Milli Piyango (MPİ-2014) yılbaşı özel çekilişi büyük ikramiyesi 50 milyon lira. Piyango idaresi, ‘faizi bile zengin edecek’ diyerek aylık getirisini hesaplamış.

Hayal kurmanın sınırı yok; ama aramızdan birine çıkarsa elbette yapacak bir hayır buluruz.