Mısır- İsrail ilişkilerinin bugünü, gelecek için umut olabilir mi?

Mısır - İsrail ilişkilerinin binlerce yıllık tarihi, menkıbeleri ile bir dinin ortaya çıkışına ışık tutmuştur. İki ülke arasındaki kadim ilişkiler, 20. yüzyılda, uzun zaman Eski Ahit’i hiç aratmamış, iki ülke 1979 yılına kadar birbirleri ile hep mücadele içinde olmuştu. Ancak 21. yüzyılda, ikili ilişkilerin geldiği kavşak, Ortadoğu’da ve Doğu Akdeniz’de, bölge barışı için belki bir dönüm noktası olabilir.

Dünya
17 Ekim 2018 Çarşamba

Prof.Dr. Sema Kalaycoğlu

Savaşın maliyetine karşılık barışın nimeti 

Camp David bir barışın temel taşı ve güvencesidir. Ama normalleşen ilişkilerin değil. Yine de bu anlaşma ile Mısır’ın zımnen İsrail Devletini tanımış olması ve Ürdün gibi İsrail ile ilişkileri somut anlaşmalara bağlaması, 1979 yılı sonrasının çalkantılarında, gözden kaçmış olsa bile, Mısır-İsrail ikili ilişkileri için bir başlangıç oldu.

Mısır - İsrail ekonomik ilişkileri 1980 sonrasında resmileşen bir format kazandı. Ancak iki ülke arasındaki Mayıs 1980’deki ilk ticaret anlaşmasının, hemen bir etki yarattığını söylemek mümkün değil. İlişkilerin ivme kazanmasında, 1990’lı yıllarda, Avrupa Birliği Akdeniz Ortaklığı (Barcelona Süreci) ile kat edilen yol kadar, Mısır ve İsrail’in ortak güvenlik sorunlarına ortak çözümler arama girişimlerinin katkıda bulunduğunu kabul etmek gerekir.

1990’lı yıllarda, Mısır, Ürdün gibi İsrail ile ortak ekonomik projelere imza attı. Özellikle Ortak Nitelikli Sanayi Bölgelerin (QIZ) üretim ve ikili ticaret ilişkilerinde oynadığı rol önemli hale geldi. 

Yapıcı ilişkiler için gaz pedalına basmak

Freni tutmayan Ortadoğu’da, gazı, ateşin üzerine dökmek yerine, paylaşımın emrine vermek, 2000’li yılların başında Mısır-İsrail ilişkilerine damga vurdu. 2005 yılında TPAO ile tüm lisans anlaşmalarını iptal eden Mısır, El Ariş’ten Aşdod Limanına doğal gaz sevkiyatı yapmaya ve enerji güvenliği sıkıntısı çeken komşusu ile ticareti geliştirmeye başladı.

Doğal gaz, iki komşu arasında kurulan bir çıkar köprüsü oldu. Sonra El Ariş tesislerini, akıllarına estiğince kundaklayan Sina teröristlerini birlikte etkisizleştirmek, bir başka ortak hedef haline geldi. Kurulan köprülerden ise, turistler yürüdü, yürüdü. İsrail Mısır’a, Mısır İsrail’e aktı. Yahudiler, kovuldukları kadim topraklara dönmenin heyecanını yaşadı, Koptik mahallesinde bulunan dünyanın en eski sinagogunu (Beit Ezra) ziyaret, adeta bir hac vecibesi oldu. Ama Sharm el Sheik ile Hurgada da, deniz ve güneşi de onlar için cazipti. Mısır halkı ise, İsrail’in ünlü tıp merkezlerine tedavi maksatlı ziyaretlere ve Ölü Deniz’in gizemini keşfe başladı. Lüks düşkünü Mısırlı kadınlar için İsrail’in pırlanta atölye ve fabrikaları ilgi odağı oldu.

2011’deki ani frenin etkisi

Arap Baharı ve ideolojik yansımasının ilişkilerdeki gölgesini hemen gördü iki ülke. Gaz aktarımı aksadı ve durdu. Turizm ise tamamen kesildi. Ta ki 2013 yılındaki değişime kadar. 2013’te, 1979 anlaşmasına bağlılık yemini eden El Sisi’nin siyasi manevrası yanı sıra, Mısır ekonomisinin acil çözüm bekleyen ihtiyaçları, iki ülkeyi üç yönden gelen ivme ile yine ortak zeminde buluşturdu:

a. Sina’da teröristler ile mücadele yetkisi, yarımadanın sahipliğini resmen üstlenen Mısır’a verildi.

b. Kendisi için, genel olarak Filistin, özel olarak Gazze’yi hem ekonomik, hem de siyasi-toplumsal istikrarsızlık menşei ilan eden Mısır, İsrail için de sorun olan sınır kapılarını yine İsrail ile birlikte denetlemeye, hatta açılmış gizli tünelleri lağım suyu ile doldurmaya başladı.

c. Mısır artan nufusu ve iddialı kalkınma projeleri için net enerji ithalatçısı haline geldiği için iki temel adım attı. Bunlardan en önemlisi, doğal gaz aramaları için deniz komşuları olan Güney Kıbrıs, Filistin ve Lübnan ile açık, İsrail ile kağıt üzerinde görünmeyen Münhasır Ekonomik Alan Anlaşmaları(EEZ) imzalayarak, hemen gaz arama faaliyetlerine başladı. Zohr’da çok zengin bir yatak buldu da. Bu arada acil ihtiyacını gidermek için, 2011 sonrasında duraksayan İsrail-Mısır gaz ticaretini, bu defa ithalatçı olarak başlattı. Ama önemli bir adım daha attı. 

Mısır-İsrail gaz ortaklığı

Geçtiğimiz eylül ayında, İsrail’deki Tamar ve Leviathan gaz kuyularını işleten Delek ve Noble Enerji şirketleri ile Mısır Doğu Gaz Şirketi (EEGC: Egyptian East Gas Corporation), Mısır’a uzanan boru hattının işletme yetkisini alarak, Mısır’a 15 milyar dolarlık gaz ihracatının önünü açtı. EEGC ortak şirketin yüzde 39 hisse sahibi. Önümüzdeki on yıl içerisinde şirket, İsrail’in iki kuyusundan, Mısır’a 64 milyon metreküp gaz sevkiyatını taahhüt etmekte. Gazı 2019’dan itibaren salıverecekler.

Bu arada, Mısır – İsrail – Kıbrıs –Yunanistan ve İtalya Doğu Akdeniz ittifakı, Avrupa’ya Yunanistan ve İtalya üzerinden ortak gaz sevkederek, Avrupa’nın Rusya gazı bağımlılığını azaltma çabasında. Onun için de Mısır, hem Delek, hem de Noble Enerji’den, Zohr’dan gaz çıkarmak için destek alıyor.

 

Ortadoğu’da değişen bir eğilim için umut olur mu?

En kalabalık Arap ülkesi olan Mısır ile kadim düşmanlığı, kadim dostluğa çevirmede, Akdeniz Gaz projesi ve Mısır-İsrail yeni ekonomik ilişkileri etkili olur mu? Bana olabilir gibi geliyor. Yeter ki ortalığı karıştıran bölge dışı müdahaleler ve ideolojik yaklaşımlar işe ellerini sokmasın. Ortaklık ve yakınlaşma, Mısır ile önemli ilişkileri olan Rusya’nın da merceğinde. Ama Rusya, Doğu Akdeniz gaz faaliyetlerine Gazprom ile paydaş olmanın yollarını arıyor. Sanırım ve umarım böyle yapıcı yaklaşımlar gelecek için umut olur ve barışa geçit verir.  

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün