Bayram Haftasında Web´den seçmeler

• Kanımca tüm diğer konular konuşulmuş olsa da, liderlerin ana gündem maddesi gelişen İsrail-Çin ilişkileri olmuştur. İsrail ile Çin arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi, Çin’in Hayfa gibi önemli bir limanın işletmesini alması, Aşdod limanını inşa ediyor oluşu, deniz suyu arıtma tesisi için görüşmelerin sürüyor olması ABD’yi bir hayli rahatsız ediyor. İsrail’e Çinlilerin güvenilmez olduklarını ve güvenlik riski bulunan altyapı ve high-tech alanındaki yatırımlarını kabul etmemelerini, iptal etmelerini istemiş olmalı. Bu ziyaret bu konunun ABD için yüksek önceliğe sahip olduğunu gösteriyor. KAREL VALANSİ – www.t24.com.tr

İzak BARON Diğer
26 Mayıs 2020 Salı

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • ÖYLE GÖRÜNÜYOR Kİ UYARILAR BU AŞIRI MUHAFAZAKAR DİNDAR GRUPLARA PEK İŞLEMİYOR. BU DURUM ÖNCELİKLE POLİSİ, BELEDİYEYİ ZOR DURUMDA BIRAKIYOR. AMA AYNI ZAMANDA ŞEHİRDE GİDEREK NEREDEYSE HASİDİK YAHUDİLER SALGININ TEK SORUMLUSUYMUŞ GİBİ ÖNYARGILAR BÜYÜYOR—AÇIK AÇIK DİLLENDİRİLMESE DE

Evime yakın olduğu için sık sık içinden bisikletle geçtiğim bu Hasidik mahallelerinde bir süredir pandemi yokmuş gibi bir hava gözlemliyorum. Williamsburg’un bu güney kısımlarında hiç kimsede maske görmüyorum. Çocuklar sokaklarda toplu halde oynuyor, aileler maskesiz yürüyüşlere çıkıyor, kaldırımda normal zamanları andıran bir hareketlilik var.

Önceki gün gördüğüm maskesiz insanlar tesadüf mü diye tekrar gittim, bu sefer özellikle beklememe rağmen bir tek maskeli insan çıkmadı karşıma. Birkaç gündür haberlerde de Hadisiklerin tedbirlere meydan okuyan davranışları gündeme geliyor zaten.

Daha geçen ay iki bin beş yüz kişi cemaat lideri bir hahamın cenazesini yasaklara aldırış etmeden kaldırdı ve şehrin belediye başkanını çıldırttı. Önceki gün 60 kişilik bir yeshiva -din okulu- basıldı, zaten semtte bir süredir birçok yeshiva’nın gizlice faaliyette olduğu konuşuluyor. Polis ayrıca yine Williamsburg’da camları çöp torbalarıyla kapatılmış, kapısı kitli iki ayrı sinagogda toplanmış yüzlerce kişiyi buldu. Üstelik bütün veriler Hasidikler arasında corona ölümlerinin diğer etnik ve dini gruplara göre daha fazla olduğuna işaret ediyor.

Öyle görünüyor ki uyarılar bu aşırı muhafazakar dindar gruplara pek işlemiyor. Bu durum öncelikle polisi, belediyeyi zor durumda bırakıyor. Ama aynı zamanda şehirde giderek neredeyse Hasidik Yahudiler salgının tek sorumlusuymuş gibi önyargılar büyüyor—açık açık dillendirilmese de.

Kuşkusuz bir yanda dini özgürlükler, ibadet hakkı var, bir yandan da alıştığımız gündelik yaşamı donduran bir salgından geçiyor dünya. Türkiye’de de camiler tartışılıyor; Amerika’da da bu tartışma sadece Yahudiler üzerinden değil kiliseler üzerinden de tırmanıyor. Birçok rahip eyalet kararlarını hiçe sayarak kiliselerini açıyor, muhafazakar politikacılar din adamlarını destekleyerek tedbirlerin delinmesine neden oluyor. Bu dini baskı o kadar kuvvetli ki yakın zamanda Beyaz Saray ülkenin yeniden açılması konusunda ibadet yerlerine yönelik tavsiyelerde de bulunan Salgın Hastalıklar Dairesi raporunu kiliselere çok fazla kısıtlama getirdiği için rafa kaldırdı.

ORAY EĞİN

https://www.haberturk.com/yazarlar/oray-egin/2686700-kamu-sagligi-mi-ibadet-ozgurlugu-mu

 

  • MAHARETLİ MANEVRALARIYLA MAVİ BEYAZ İTTİFAKI’NA NİFAK TOHUMU EKEREK KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDE GANTZ’IN ELİNİ KOLUNU BAĞLAYAN NETANYAHU, İLERİ SÜRDÜĞÜ ŞARTLARLA, İSRAİL’İN YARGI SİSTEMİNİ KENDİ ETKİSİ ALTINA ALMAYA ODAKLANMIŞTI

Maharetli manevralarıyla Mavi Beyaz İttifakı’na nifak tohumu ekerek koalisyon görüşmelerinde Gantz’ın elini kolunu bağlayan Netanyahu, ileri sürdüğü şartlarla, İsrail’in yargı sistemini kendi etkisi altına almaya odaklanmıştı. Hakkında olumsuz bir kararın çıkma ihtimalini bertaraf etmeyi hedefleyen Netanyahu’nun sıradaki adımı, yargı sürecini kendi lehine çevirmek olacaktı. Bunun için, kendisini yargılayacak hakimleri kontrol altında tutmak amacıyla, ülkede hakimleri atayan Adli Atamalar Komitesi üzerinde ve davası sürerken başbakanlık görevine devam edemeyeceği yönünde karar verebilecek Yüksek Mahkeme üzerinde söz sahibi olması gerekiyordu. Yargı sisteminde köklü değişiklikler doğuracak bu girişim, siyasetin yargı üzerinde egemenliği anlamına geliyordu. Ancak Gantz bu duruma karşı çıkmış ve koalisyon müzakereleri tıkanmıştı. Bu tıkanıklığın aşılıp 20 Nisan’da koalisyonun kurulmasının, Gantz’ın partisindeki etkin isimlerden Zvi Hauzer ve Yoaz Hendel sayesinde gerçekleştiği ifade ediliyor.

Mavi Beyaz İttifakı’ndaki Telem Partisi’nden kopup Dereh Erez fraksiyonunu tesis eden Hazer ve Hendel, 26 Mart ayrılığında Gantz’ın yanında kalmışlardı. Adli Atamalar Komitesi hususunda Netanyahu ile Gantz arasındaki görüş ayrılığı yüzünden görüşmeler tıkanınca devreye giren bu iki genç politikacı, tarafları yeniden bir araya getirebilmiş ve tartışmalı kurumun Hauzer’in kontrolüne verilmesi hususunda anlaşmaya varılmasıyla kriz çözülmüştü. İşaret edilmelidir ki bu iki figür siyaset sahnesinde Netanyahu’nun kadim yol arkadaşları olmuştur. 1994’te siyasete Netanyahu’nun parti sözcüsü olarak giren Hauzer 2009-2013 yılları arasında görevde olan 32. hükümette onun özel kalem müdürü (koalisyon koordinatörü) vazifesini, Hendel ise iletişim başkanı ve sözcü vazifesini yürütmüştü. Seçimlerden sonra, koalisyon kurması için Birleşik Liste’nin dışarıdan destek vermesi durumunda Gantz’a destek vermeyeceklerini beyan eden ve böylece Gantz’ın yeterli sayıya ulaşmasını engelleyip onu Netanyahu ile masaya oturmaya mahkûm eden milletvekilleri de Hauzer ve Hendel’di. Yukarıda da bahsedilen Netanyahu etkisinin kaynağı da burası.

DOÇ. DR. ELDAR HASANOĞLU

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/israilde-netanyahu-gantz-koalisyonunun-arka-plani/1847680

 

  • TÜRKİYE İLE İSRAİL ARASINDAKİ ORTAK ÇIKARLARIN UZUN BR LİSTESİ VAR

Türkiye ve İsrail arasındaki mevcut ilişkiler, siyasi diyalog eksikilğinden ve

“Megafon Dplomasisi”nin fazlalığından muzdariptir. Ancak, durum böyle olmak

zorunda değil. Türkye ve İsrail, her konuda mutabakata varmak zorunda

değiller. Siyasi farklılıklar her zaman vardı ve hep de var olacak.

İlişkilerimizi normal br düzeye getirmek için her konuda fikir birliğine sahip

olmak durumunda değiliiz. Bu normal düzey, Surye’de de görülebileceği gibi,

benzer zorluklarla daha başarılı bir şekilde yüzleşebilmek açısından, hem

Türkiye hem de İsrail’e fayda sağlayabilir. Ve bunun görülebileceği tek örnek

Suriye de değil.

Covid-19 salgınını ele alalım. Türkiye, bu kriz döneminde İsrail’de ihtiyaç duyulan

Kişsiel Koruyucu Donanımların (KKD) çoğunu üreten güçlü sanayisiyle ön plana

çıkıyor. Öte yandan İsrail, bu krize bir takım önemli çözüm formülleri

sağlayabilen güçlü yüksek teknoloji sanayisiyle tanınıyor. Forbes dergisi

geçtiğmiz günlerde İsrail’n dünyanın en güvenli 10 devletinden biri olduğunu

belirtmişti.

Türkiye ile İsrail arasındaki ortak çıkarların uzun bir listesi var. Ayrıca,

Türkiye’nn Ürdün’e mal ihraç etmek için İsrail limanlarını kullanımı, ikili ticaret,

turizm, enerji, akademik işbirliği, yatırımlar ve diğer bazı konuları da içeriyor.

Kudüs’te birkaç gün önce yeni bir hükümet kuruldu. İki yıl önce Türkiye,

Filistin meselesiinde yaşadığımız anlaşmazlıklar nedenyle İsrail Büyükelçisi’ni

Kudüs’e geri göndermişti. Bu anlaşmazlıklar ortadan kalkmayacak. Ancak, iki

devletin normal düzeyde bir ilişkisi olması, bu makalede de altını çizmeye

çalıştığımız gibi, Türkiye ve İsrail’n ortak çıkarlarına daha iyi hizmet edecektir.

Top artık Türk tarafında.

ROEY GİLAD

https://www.halimiz.com/turkiye-ve-israilin-idlib-ve-covid-19-dahil-ortak-cikarlari/

 

  • POMPEO KUDÜS’TEKİ BASIN TOPLANTISINDA ADINI VERMEDEN ÇİN’DEN BAHSEDEREK "SİZ HARİKA BİR ORTAKSINIZ, BİLGİ PAYLAŞIYORSUNUZ. BİLGİ SAKLAYAN DİĞER ÜLKELER GİBİ DEĞİLSİNİZ. O ÜLKEDEN DE BAHSEDECEĞİZ" DEMESİ DE ANA GÜNDEMİN ÇİN OLDUĞUNU DOĞRULUYOR

İsrail davet ettiyse İran’ı konuşmak ister. İsrail’in varoluşsal tehdit olarak gördüğü İran’a yönelik silah ambargosu Ekim ayında sona erecek. Netanyahu bu konudaki endişesini ve İran’a yönelik maksimum baskı politikasından vazgeçilmemesi gerektiğini söylemiş olmalı. Bu konuda Trump yönetimiyle bir sıkıntı yaşamaması lazım çünkü daha yeni Amerikan dışişleri bakanlığı bir belge yayımlayarak ABD’nin İran tehdidi karşısında İsrail’in yanında yer aldığını vurguladı. Pompeo daha önceki demeçlerinde de ambargonun uzatılması veya BM’den yeni bir ambargonun çıkarılması isteğini belirtmişti. İsrail’in bu konudaki asıl korkusu Biden’in kazanması durumunda İran ile nükleer anlaşmaya geri dönülme olasılığı.

Son bir haftada İran-İsrail hattı bir hayli gergin. İsrail’in İran ile Suriye üzerinde sürdürdüğü savaş son zamanlarda siber alana da yayılmış durumda. Birbirlerinin sivil altyapısına yönelik siber saldırılar sürüyor. Bu konuda ABD’den destek istemiş olabilir. Belki de siber güvenlik kaygısı bu görüşmenin yüz yüze olmasının sebebidir. Öte yandan askeri güç yerine siber alana yönelmesi, İran’ın Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden tahminlerden daha çok etkilendiğini de düşündürüyor.

Eğer ABD ziyaret etmek istediyse ana gündemi Çin’dir. Tam kontrol edemedikleri, öngöremedikleri Çin’den dolayı bir korkunun varlığından bahsetsek yanlış olmaz sanırım. Her iki partinin de üzerinde anlaştığı bir tehdit bu. Hatta demokratlar Trump’ı Çin’e karşı yumuşak davranmakla suçluyor.

Çin aynı zamanda kullanışlı bir hedef. Trump Koronavirüs’e karşı başarısızlığını örtmek için Çin’i hedef alıyor. Seçimlere az kala, "Çin virüsü" diyerek halkın öfkesini kendinden uzaklaştırıyor. Seçimlerdeki rakibi Biden’in Ukrayna’dan sonra Çin bağlantıları olduğunu öne sürerek puan kazanmaya çalışıyor. ABD-Çin savaşı en son Dünya Sağlık Örgütü'ne kadar sıçradı.

Pompeo Kudüs’teki basın toplantısında adını vermeden Çin’den bahsederek "Siz harika bir ortaksınız, bilgi paylaşıyorsunuz. Bilgi saklayan diğer ülkeler gibi değilsiniz. O ülkeden de bahsedeceğiz" demesi de ana gündemin Çin olduğunu doğruluyor.

Bu durumun İsrail’i etkileyen önemli bir yönü var. Kanımca tüm diğer konular konuşulmuş olsa da, liderlerin ana gündem maddesi gelişen İsrail-Çin ilişkileri olmuştur. İsrail ile Çin arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi, Çin’in Hayfa gibi önemli bir limanın işletmesini alması, Aşdod limanını inşa ediyor oluşu, deniz suyu arıtma tesisi için görüşmelerin sürüyor olması ABD’yi bir hayli rahatsız ediyor. İsrail’e Çinlilerin güvenilmez olduklarını ve güvenlik riski bulunan altyapı ve high-tech alanındaki yatırımlarını kabul etmemelerini, iptal etmelerini istemiş olmalı. Bu ziyaret bu konunun ABD için yüksek önceliğe sahip olduğunu gösteriyor.

Çin İsrail’in en önemli ikinci ticaret ortağı. Netanyahu’nun kendisi Çin’in İsrail için çok önemli olduğunu söylemiş ve artan ticaret hacminden dolayı memnuniyetini belirtmişti. Ancak Çin bile İsrail için ABD’nin yerini alamaz. Bu nedenle tıpkı 2000’de ABD’nin tepkisi üzerine Phalcon erken uyarı sisteminin Çin’e satışını iptal ettiği gibi, şimdi de ilişkilerini ABD’nin kabul edeceği sınırlara indirebilir. Bir ültimatomun gelmesini beklemeyecektir.

Pompeo’nun ziyaretinin hemen ardından, henüz Şubat ayında göreve gelen Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei evinde doğal nedenlerden dolayı ölü bulundu. Büyükelçi 12 Mart’ta Jerusalem Post’a yazdığı yazıda Covid-19 konusunda ülkesinin sorumlu ve şeffaf davrandığını belirterek ABD’nin suçlamalarını reddetmiş, Çin-İsrail ilişkilerinin önemini vurgulamıştı.

İsrail’de ise sular hiç durulmuyor. Ülke ilhak vaatlerinin havada uçtuğu sert bir seçim sürecini tamamladı şimdi ilk defa görev başındaki bir başbakanın davasını takibe hazırlanıyor. 24 Mayıs "İsrail Devleti Binyamin Netanyahu’ya karşı" davası başlıyor. Kemerlerinizi bağlayın.

KAREL VALANSİ

https://t24.com.tr/yazarlar/karel-valansi/pompeo-nun-ziyareti,26726

 

  • YENİ HÜKÜMETİ KURAN BAŞBAKAN BENYAMİN NETANYAHU, BATI ŞERİA’NIN YÜZDE 30’UNUN İLHAKINA YÖNELİK TASARIYI TRUMP HÂLÂ İŞ BAŞINDAYKEN KABİNEYE SUNMAK İSTİYOR. BUNA SERT TEPKİ VERECEKLERİN BAŞINDA TÜRKİYE GELİYOR. YANİ İLİŞKİLERİ BU YAZ BİR SERT DÖNEMEÇ DAHA BEKLİYOR

Bu gelişmelere paralel olarak Türkiye-İsrail arasında sıcak rüzgârlar estirildi. İsrail Dışişleri’nin yönettiği devletin resmi Twitter hesabından @israil’den 7 Mayıs’ta “Türkiye ve İsrail 1990’lardaki gibi yeniden dost ve müttefik olacak mı?” sorusuna şu yanıt verildi: “Türkiye ile diplomatik ilişkilerimizle gurur duyuyoruz. Bağlarımızın gelecekte daha da güçlenmesini umuyoruz. Bütün Türk takipçilerimize sevgilerimizi gönderiyoruz.” 

Bu mesaj epey heyecan yarattı. Ardından 11 Mayıs’ta Mısır, Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Doğu Akdeniz ve Libya konusunda Türkiye’yi hedef alan bir açıklama yayımlarken İsrail buna eşlik etmedi. Bu tutuma da büyük anlamlar yüklendi. 

Ankara’nın niyeti, İsrail’i enerji savaşında yanına çekmek. Libya hamlesiyle oluşturulan dengenin sağlamlaşması açısından İsrail’le de benzer şekilde deniz yetki alanları anlaşmasının yapılması önemseniyor. Bunu isteyen çevreler İsrail’le belli sorunlara rağmen enerji alanında işbirliğinin ilerletilebileceğini düşünüyor.

Doğu Akdeniz’deki kıyıdaş ülkelerle ortak hareket eden İsrail ise bölge dışından BAE ve Fransa’nın katılımıyla büyüyen cepheleşmeye mesafe koyuyor. İsrail-Türkiye ilişkileri Filistin meselesinde restleşmeye, ticarette ortaklığa, enerjide ise pazarlığa açık çok dosyalı bir karaktere sahip. Ancak İsrail’in, enerji meselesinde Avrupa’ya gaz ulaştırma konusunda Türkiye rotasını önemsemesine rağmen ciddi belirsizlikler taşıyan Libya ile aynı safa geçmesi beklenmiyor. Türk tarafı ısrarla İsrail eğer Kıbrıs Cumhuriyeti yerine Türkiye ile anlaşma imzalasaydı 6 bin kilometre kare daha fazla alana sahip olacaktı argümanını kullanıyor.

Ancak Türkiye askeri yardıma muhtaç olan ve meşruiyeti tartışılan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti dışında kimseye tezini kabul ettiremiyor. Durum buyken İsrail’in enerjide ortak olduğu ülkelerle bozuşması beklenmiyor. Nitekim Türkiye’deki İsrail Büyükelçiliği, İsrail'in Türkiye ile deniz yetki anlaşması imzalama niyeti olduğuna dair haberleri yalanladı. 

Eski İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Alon Liel de Türk medyasına, Libya benzeri bir anlaşmayı iki nedenle olası görmediğini anlattı: Birincisi Libya, İsrail’i düşman görüyor. İkincisi, İsrail Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile siyasi müttefik. Liel, Türkiye-İsrail ilişkilerinin ikili bir sorunun ötesine geçip bölgesel bir gerilimin parçasına dönüştüğüne dikkat çekerken Kahire-Ankara hattındaki bozuşmanın İsrail-Türkiye arasındaki normalleşme sürecini de tıkadığını vurguluyor.

Elbette İsrail enerji nakil hattını ayrı bir masada konuşmaya hâlâ istekli. Aralıkta Türkiye’nin İsrail’e “Avrupa’ya doğalgaz transferi konusunda müzakereye hazırız” mesajı ilettiği, İsrail’in de “Müzakereye açığız” yanıtı verdiği iddiası basına sızmıştı. 

Ortam ısınmışken İsrail’in Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Roey Gilad, Halimiz.com’da yayımlanan yazısında, İran’ın Suriye’de yıkıcı davrandığı, İdlib’de 50’den fazla Türk askerinin ölümünde rol oynadığı ve İran varlığının Türkiye’nin çıkarlarına ters düştüğünü savunarak Ankara’yı her alanda ortaklığa davet etti. 

Epey zamandır muhalefetten de Doğu Akdeniz’deki çıkmazdan kurtulmak için öncelikle Mısır ve İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi gerektiğine dair çağrılar geliyor. Buna karşın iyimserliği kıran unsurlar var.

Yeni hükümeti kuran Başbakan Benyamin Netanyahu, Batı Şeria’nın yüzde 30’unun ilhakına yönelik tasarıyı Trump hâlâ iş başındayken kabineye sunmak istiyor. Buna sert tepki vereceklerin başında Türkiye geliyor. Yani ilişkileri bu yaz bir sert dönemeç daha bekliyor. Mavi Marmara davasında sanık olan Gabi Aşkenazi’nin Dışişleri Bakanı olması da yeni başlangıcın önünde bir diğer psikolojik fren.

FEHİM TAŞTEKİN

https://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2020/05/turkey-israel-egypt-libya-uae-ankara-moderate-diplomacy.html#ixzz6NMfkVKv9

 

  • “İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNİN ORTASINDA HER ZAMAN İKİ KONU VAR: FİLİSTİN KONUSU GENELDE OLUMSUZ YÖNDE, ABD İSE GENELDE OLUMLU YÖNDE ETKİLİYOR İKİLİ İLİŞKİLERİ. İLHAK TARTIŞMALARININ OLDUĞU BİR DÖNEMDE İKİLİ İLİŞKİLERDE YENİ BİR DÖNEM AÇILIYOR DEMEK ÇOK DOĞRU GELMİYOR BANA”

Valansi’ye göre, bir süredir Türkiye-İsrail ilişkilerinde yeniden bir normalleşme, ilişkilerin daha olumlu hale geleceğine dair bazı söylemler mevcut. İki ülkenin ortak çıkarlarının ve işbirliği yapabileceği pek çok alanın olduğuna işaret eden Valansi “İlişkilerin mevcut durumu bu gerçeği hiçbir zaman değiştirmedi. Sayın Roey Gilad da Halimiz’de yayınlanan yazısında bu gerçeği vurguladı. Ancak altını çizdiği bir nokta daha var. Yazısının sonunda ‘top artık Türkiye’de’ dedi. Bu sözden İsrail’in Türkiye’den güven tazeleyici adımlar beklediğini çıkarıyorum” diyor. 

İki ülkenin ilişkilerinin son 12 yılda çok yıprandığını hatırlatan Valansi “Türkiye, İsrail için her zaman önemli ve değerli bir ülkeydi. Ancak son 12 yılda ilişkiler çok yıprandı. Bunların tamir edilmesi, güvenin yeniden tesis edilmesi gerekir. İki ülke en kötü zamanlarında bile diplomatik ilişkilerini kesmedi, insani konularda birbirlerine yardım ettiler ve ticaret azalmadı. İki ülke ilişkilerinin ortasında her zaman iki konu var: Filistin konusu genelde olumsuz yönde, ABD ise genelde olumlu yönde etkiliyor ikili ilişkileri. İlhak tartışmalarının olduğu bir dönemde ikili ilişkilerde yeni bir dönem açılıyor demek çok doğru gelmiyor bana” diye anlatıyor. 

Geçen hafta, İsrail ile Türkiye'nin arasında bir deniz yetki anlaşması imzalayabileceği şeklinde haberler yer almış, “Bu tartışmalar, Doğu Akdeniz’de yeni bir işbirliğinin habercisi mi?” sorusu gündeme gelmişti. Ancak çıkan haberler üzerine İsrail Büyükelçiliği, Türkiye ile tartışıldığı şekilde bir deniz yetki anlaşması imzalama niyetlerini olmadığını belirtmişti. Valansi de bunun üzerine “Libya gibi İsrail’in de Türkiye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması yapacağı haberleri üzerine İsrail bunu resmi olarak reddetti. Bu açıklamadan sonra en azından kısa vadede böyle bir anlaşma bekleyemeyiz” diye ekliyor.

 

ELİF SUDAGEZER (Karel Valansi röportajı)

https://tr.sputniknews.com/columnists/202005251042114614-turkiye--israil-iliskileri-yeni-bir-doneme-girer-mi/

 

Netten okumalar

 

  • NAZİ, VARŞOVA GETTO DİRENİŞİ LİDERİ VE TARİHİN İNTİKAMI / MARTİN SMİTH

https://www.acikgazete.com/nazi-varsova-getto-direnisi-lideri-ve-tarihin-intikami-martin-smith/

 

  • İSRAİL’İN NAMAZ KILAN FİLİSTİNLİLERE KÖPEK SALDIRTTIĞI İDDİASI

 

https://teyit.org/israilin-namaz-kilan-filistinlilere-kopek-saldirttigi-iddiasi/

 

  • ALMANYA'DA YARGILANAN ESKİ NAZİ KAMPI GARDİYANI: ‘UNUTMAK İSTİYORUM’

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52763753#

 

  • KORONAVİRÜS GÖLGESİNDE FİLİSTİN SORUNU - NİHAT ALİ ÖZCAN

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/nihat-ali-ozcan/koronavirus-golgesinde-filistin-sorunu-6217616

 

Takılan tweetler

 

Işıl Acehan🕵🏼@IsilAcehan

ABD’ye Osmanlı döneminde göç eden Sefarad Yahudilerinin yerleştiği başlıca şehirlerden Seattle’da, İstanbullu Morris Tacher’in 1920’de açtığı “The Turkish Restaurant”. 

Bu fotoğraf 1950’lerden. Türk ve Amerikan bayrakları arasında duvarda Atatürk ve Celal Bayar var! @CBJ_GVA

 

https://twitter.com/IsilAcehan/status/1263817928954327041

 

Bahar Akpinar@baharakpinar

Fellow’u olduğum Defiant Requiem Vakfının son belgeselinin trailer’ını bırakıyorum.. Terezin toplama kampı/gettosunda tutuklu 15 Yahudi bestecinin eserlerini çalındığı Hours of Freedom konserinin, bu hikayenin belgeseli “HOURS OF FREEDOM TRAILER” on #Vimeo

https://vimeo.com/240038276

https://twitter.com/baharakpinar/status/1264271042459111425

 

bir vakitler Edirne...@birvakitler1

"Saraçlar"dan sağa, Tahmis Çarşısı'na, Rüstempaşa Hanı'na uzanıyoruz... Önümüzde, "Eski Edirne"nin türlü hâlleri...  Bizleri "Bakkalbaşı"yla buluşturacak Muaffıklarhane Sokağı'nın berisinde, afili bir iskarpin arzu edenlerin uğrayabileceği, Rafael Şalom'un Tahmis'teki dükkanı...

 

https://twitter.com/birvakitler1/status/1262336911848456193

 

asli aydintasbas@asliaydintasbas

Türkiye ve İsrail arasında sessiz ve derinden bir diplomasi başladı. Ankara’nın amacı, Doğu Akdeniz’deki Tr karşıtı cepheyi bölmek ve Kongre ile ilişkilerde destek. İsrail ise Hamas’la ilişkiler ve ticaret yüzünden Tr ile daha iyi ilişki istiyor.Bu “soğuk bir barış”. Yani iki taraf da sıcak bir ilişki değil, sadece karşılıklı hasmane tutumdan vazgeçmeyi ve söz düellosunu kesmeyi vaat ediyor.

Ancak bence bu ilişkinin gerçek sınavı Temmuz ayında yaşanacak. Temmuz’da İsrail Batı Şeria’nın bazı bölgelerini kendi topraklarına katacak. (“annexation”). Tr de tüm dünya gibi itiraz edecek. Tek soru, Ankara gür bir sesle mi yoksa adet yerini bulsun diye mi itiraz edecek? Tahmin etmek kolay değil.

 

https://twitter.com/asliaydintasbas/status/1264584280354758656

 

Gökhan Çınkara@gcinkara

@WashInstitute'de @DavidMakovsky  "Pompeo'nun Ziyareti İsrail ve Washington'daki İlhak Tartışmasını Değiştirdi mi?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

 

Yazıyı okuyamayanlar için özetini sunuyorum:

18 Mayıs 2020 tarihinde geçici hükümetin yerine İsrail'de Mavi ve Beyaz İttifakı ile Likud Partisi koalisyon hükümeti kuruldu, Benjamin Netanyahu Başbakan, Benny Gantz ise Savunma Bakanı (Alternatif Başbakan) olmuştur.

Yeni kurulan hükümetin ABD ile İsrail arasında anlaşmaya bağlanan Yüzyılın Barış Planı'nın (Batı Şeria ve Ürdün Vadisi'nin İsrail tarafından ilhakını içeren) nasıl uygulanacağı ise merakla beklenilmektedir.

İsrail’in Çin ile teknoloji alanında özel sektörde işbirliği yaptığı ayrıca Çin ile İsrail arasında yapı-inşaat sektöründe önemli işbirliği anlaşmalarının yapıldığı ve hükümetler arasında ticari işbirliğinin sürekliliğinin görüşüldüğü bilinmektedir.

Bu duruma ilaveten:

a-İran'ın uranyum zenginliğini arttırmaya çalışması, 

b-Suriye İç Savaşında aktif olarak sahada askeri grupları kontrol etmesi ve 

c-İsrail altyapısına siber saldırılar yapıyor olması İsrail'i rahatsız ediyor.

Bu bağlamda 9 Mayıs 2020 tarihinde İsrail'in İran'ın siber saldırılarına karşılık İran limanına siber saldırı düzenlediği ve bu sebeple tatbikat esnasında İran'ın kendi donanmasına ait gemiyi hedef almasına neden olduğu düşünülmektedir.

Böylece, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun İsrail'i 13 Mayıs 2020 tarihinde ziyaret etmesinin nedeni olarak İsrail-Filistin Barış planının uygulanması, Çin ile İsrail arasındaki ticari ilişkiler ve İran tehditi gösterilmektedir.

Devamı için: https://twitter.com/gcinkara/status/1263903521809879041

Korona Günlerinde Ağa Takılanlar

  • ÜLKELER VE ŞİRKETLER PANDEMİDEN KÂR ETME YARIŞINDA - NURİYE ORTAYLI

https://yetkinreport.com/2020/05/20/ulkeler-ve-sirketler-pandemiden-kar-etme-yarisinda/

 

  • EKONOMİK KRİZİN SOSYAL VE SİYASAL BOYUTLARI – SOLİ ÖZEL

https://www.youtube.com/watch?v=M-Svkz_vH1Y

 

  • CESUR YENİ DÜNYA: DEĞİŞEN İMPARATORLUK, YENİ VATANDAŞLIK - ÖZLEM ALTAN-OLCAY & EVREN BALTA

https://www.perspektif.online/tr/jeopolitik/cesur-yeni-dunya-degisen-imparatorluk-yeni-vatandaslik.html

 

  • KORONA SONRASI DÜNYA

https://www.perspektif.online/tr/odak/korona-sonrasi-dunya.html

 

  • KORONAVİRÜSE DAİR KOMPLO TEORİLERİ

https://www.dw.com/tr/koronavir%C3%BCse-dair-komplo-teorileri/a-53525023

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün