Olması gerektiği gibi bir kulüp başkanı

Rıfat KARAKÖY Köşe Yazısı
4 Haziran 2014 Çarşamba

Bu yazıyı yazmamdan (02.06.2014, 21.30) yaklaşık iki saat önce Beşiktaş Başkanı Sayın Fikret Orman’ın konuşmalarına şahit oldum. Kendisinin televizyona çıkacağından haberim yoktu. Yazımı da on gün sonra başlayacak olan Brezilya’daki Dünya Kupası’na ayırmaya karar vermiştim. Ancak spontane şekilde izleme şansı bulduğum Fikret Orman’ın konuşmaları yazının konusunu tamamen değiştirmemi sağladı.

Yayını açtığım zaman konu Vodafone Arena idi. Özgür Buzbaş ve Ercan Taner, Fikret Orman’ı sıkıştıracak sorular soruyordu. Stadın açılışının gecikeceğini duyurdu Başkan. Ardından da nedenlerini açıkladı mantıklı bir şekilde. Stadı kendi finansmanları ile kimseye muhtaç olmadan ve tekrar aynı yerde yaptıklarını da vurguladı. Ardından yedi ay gibi kısa bir sürede stadın yarısının kabasının ortaya çıktığını bir inşaat mühendisi edasıyla sabırla anlattı. Bu Fikret Orman’ın Vodafone Arena ile yatıp kalktığının bir göstergesiydi bana göre. Son olarak stadın düşündüklerinden geç açılacağının üzerinde durdu ve Vodafone Arena’yı yapımı devlet yardımı ile süren muadilleri ile kıyasladı. Orman, Türk Telekom Arena’nın devlet tarafından yapılmasına rağmen dört senede bitirildiğini, Bursa ve Konya’da yapılan statların da yine devlet tarafından yapılmasına rağmen uzun zamandır inşaat halinde olduklarını anımsattı. “Biz imkansızı başarıyoruz, Boğaz’ın ortasına mükemmel bir stat yapıyoruz,” diyerek kendilerine yapılan eleştirileri anlamakta güçlük çektiğini söyleyerek bu konudaki sözlerini noktaladı.

Ardından konu Yıldırım Demirören’e geldi. Yıldırım Demirören’in Beşiktaş Kulübü’ndeki başkanlık görevinden ayrılırken “içeride kalan paramı kulübe hibe ediyorum” lafının gerçeği yansıtmadığını öğrendim bu konu konuşulurken. Demirören parasının bir kısmını içeride bırakmaya başka bir kısmını da sponsorluk anlaşması yaparak Beşiktaş’tan almaya karar vermiş. Fikret Orman bu konudaki görüşünü şöyle belirtti: “Bana kalsa ben Yıldırım Bey’i mahkemeye veririm, ancak mahkemeler çok uzun sürüyor ve sonuç da alamıyoruz. Bu sebeple konuyu Beşiktaş’ın menfaatleri doğrultusunda bu şekilde çözmeye karar verdik.”

Son olarak konu Beşiktaş’ın bünyesindeki futbolculara ve Beşiktaş’ın transfer politikasına geldi. Fikret Başkan sık sık “Beşiktaş’ı araç olarak değil amaç olarak gören isimlerle çalışacağız,” dedi. Bu doğrultuda Cenk Tosun’u transfer ettiklerini açıkladı. Gökhan Töre ve Almeida dahil kimseye para konusunda taviz vermeyeceklerinin altını çizdi.

Şahsım adına son yıllarda konuşmalarını en mantıklı bulduğum başkan oldu Fikret Orman. Stadı verdikleri zamanda bitiremeyeceklerini canlı yayına çıkıp söyleyecek kadar cesaretli, Galatasaray’dan Dany’i transfer etmelerinin büyük bir hata olduğu özeleştirisini yapacak kadar alçakgönüllü, Beşiktaş’ın parasının çok değerli olduğunu anlatırken o hissi en azından bana verecek kadar tutumlu bir başkan profili gördüm. Benim düşünceme göre Süleyman Seba Başkan’dan sonra Beşiktaş’a ‘kalıcı’ bir şeyler vermeye gelmiş gibi gözüken ilk başkan.

Dünya Kupası yazımı konuşmaları ile beni ikna eden Fikret Orman’a ‘feda’ ediyorum.