ŞEMOT - Zor Görev

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
18 Aralık 2013 Çarşamba

Şemot peraşasında zihinleri oldukça meşgul eden bir diyalog vardır. Bu diyalog Tanrı ile Moşe arasında geçmiştir. Tanrı Moşe’yi Tanrı’nın elçisi sıfatıyla görevlendirmek istemiş ve Moşe başlangıçta bu görevi kabul etmek istememiştir. Daha sonra diyalog gerçekleşmiş, Tanrı Moşe’nin öne sürdüğü itirazları tatlı sert bir üslupla ama sabırla geri çevirmiştir. Aşağıda örneklerini vereceğimiz diyalog son itiraza kadar hep bu şekilde sürmüştür.

Şemot 3/11’de “ben kimim ki Paro’ya gideyim ve Bene Yisrael’i Mısır’dan çıkarayım.” Bu cümle diyalogun başlangıcıdır. Moşe önce Bene Yisrael’in ona inanmayacağını söyler, sonra Tanrı’nın ismi konusunda bir tartışma geçer. Ardından kendisinin konuşma özürlü olduğunu söyler ve bütün bunlara yanıt daha doğrusu iddiaları çürüten yanıt sabırla Tanrı tarafından verilir. Ancak itirazları kalmayan Moşe’nin son çıkışı Tanrı’yı öfkelendirir. Bu çıkıştan dolayı Moşe Kehuna yani Kohen Gadol olma özelliğini ağabeyine kaptırır. Başka çaresi kalmayan Moşe bu görevi kabul etmek zorunda kalır. Şimdi bu çıkışın ne olduğuna bakalım:

“Efendim ne olur lütfen göndereceğini gönder.” (Şemot 4/13) Raşi’nin verdiği bilgi ışığında Moşe burada kendisinin Midyan’da bulunduğu süre boyunca Bene Yisrael’e Tanrı’nın mesajlarını ileten Aaron’u kastetmektedir. İşte bu sırada olanlar olur. Peraşamız bakın nasıl devam eder: “Aşem’in öfkesi Moşe’ye alevlendi ve dedi: Kardeşin Levi Aaron değil mi? Onun çok iyi konuştuğunu biliyorum. Zaten seni karşılamaya çıkıyor. Seni görecek ve kalbi sevinecek.” (Şemot 4/14)

Bu çıkış sonrasında Moşe’nin itirazları kesilir. Moşe Mısır’a zorlu ama kendisini asıl kişiliği ile dünyaya tanıtacak yolculuğa doğru yola çıkar. Burada anlaşılması zor olan Moşe’nin itirazlarının nedeni ve son itirazın neden Tanrı’nın bu kadar sabırla yanıt verirken birden tavrının değişmesine neden olduğudur. Moşe’nin en son yaptığı zaten peygamber olan Aaron’u ortaya sürmektir. Diğer itirazlarının sebebi ise kendisini bu kadar önemli bir görev için yeterli bulmamasından kaynaklanmaktadır. Onun için bu göreve layık olmadığını düşünür ve başkasının görevlendirilmesini talep eder. Ancak Midraş Moşe’nin bu son itirazının Moşe’nin hayatı boyunca işlediği ve bu dünyadan ayrılmasına neden olan on yanlıştan biri olduğunu öğretir. Haftanın peraşası broşüründe okuduğum bir öykü Moşe’nin son itirazının neden Tanrı’nın öfkesine neden olduğunu anlamamıza yardımcı olur.

Alt düzeyde ve hatalı yönetim, düşük kazanç ve bozuk moraller nedeniyle büyük bir şirketin ortakları uzun yıllar boyunca kendilerine sadakatle hizmet etmiş olan genel müdürlerinin işine son verirler. Yeni genel müdür eskisinden engin tecrübesi ve saygın yeri sebebiyle bir şeyler öğrenmek ister. Ondan başlangıç için tavsiyeler ister. Eski genel müdür söyleyecek fazla bir şeyi olmadığını ancak ona bir şey vermek istediğini ifade eder ve halefine iki kapalı zarf verir. Bir zarfın önünde No 1, diğerinde ise No 2 yazısı vardır. Eski müdür genç olana şunları söyler: “İlk büyük krizi yaşadığın zaman 1 numaralı zarfı aç. Aradan bir süre geçip de işler düzelmezse o zaman 2 numaralı zarfı açarsın.”

Kısa iyi bir dönem sonunda işler bozulmaya başlar. Şirket ortakları toplantı üstüne toplantı yaparlar. Yeni genel müdürün de koltuğu sallanmaktadır. Aldığı tedbirler işe yaramayınca kendisini odaya kilitler ve ilk zarfı açar. Zarfta bir tavsiye vardır: “Selefini suçla.” Müdür bu tavsiyeye uyar. Kısa bir düzelme yaşanır ama işler yine kötüye gitmeye başlayınca bu sefer ikinci zarf açılır. Zarfta yazanlar yeni genel müdürün de işin sonuna geldiğinin işaretidir. “İki zarf hazırla.”

Rabi Mordehay Kametensky Behor Şor adlı kaynağın ışığında şunları öğretir. Moşe kendi eksikliklerini öne sürerek görevi kabul etmediği zamanlarda Tanrı anlayışlıdır ve sabırlı cevaplar verir. Amaç Moşe’nin bu göreve uygun olduğunun anlatılmasıdır. Ancak iş “normalde göndereceğin kişiyi gönder” olunca olay gerekçe göstermeden sorumluluktan kaçmaya ve topu başkasına atmaya döner. İşte burada Tanrı Moşe’ye karşı öfkelenir.

Zor görevlerle karşılaştığımızda kendi yeteneklerimizin bu göreve yetip yetmediğini düşünmemiz tartışmamız oldukça doğaldır.  Ancak sorumluluğu bir başkasına yöneltmeye gittiğimizde iş sorumluluktan kaçma noktasına gelir. Tanrı bizden bir şey yapmamızı istediği zaman o iş için bizden daha uygun biri yoktur. Bundan emin olabiliriz. Yapılması gereken o görevi kabul ederek en iyi şekilde yerine getirebilmektir.