Romantik komedi

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
13 Şubat 2013 Çarşamba

Sex and the City’i hepiniz bilirsiniz. Altı sezon süren bir süre, Amerika’yı sallamıştı. Yazar Carrie, masum arkadaşı Charlotte, hayatı sınırsızca yaşayan Samantha ve mantık yolundan asla ayrılmayan Miranda...

Bu dizinin esiniyle iki yıl önce ‘Romantik Komedi’ filminin ilkini çektiklerinde hikâye tanıdık gelse de adaptasyonun ve oyuncuların elbette yapımcı ve yönetmenin de başarısıyla hepimiz bayılmıştık ve filmin ikincisinin muhakkak çekilmesi gerektiğini düşünmüştük.

Çekildi de...

Çok başarılı bir film olmuş. Eğlenceli, modern, günün bütün trendlerini yakalamış. Oyuncular son derece başarılı, karakterlere müthiş bir biçimde can vermişler. Hepsinin bir yapbozun parçaları gibi senaryodaki yeri son derece sağlam...

Dekor, kostüm, mekân seçimi de çok güzel olmuş. Güzel insanlar oynuyor bu filmde.

Sinem Kobal, Cemal Hünal, Engin Altan Düzyatan, Sedef Avcı, Burcu Kara...Hepsinin kendine has bir tarzı ve tavrı var ki filmin konusuna ve havasına bire bir uymuş.

Oyunculukları da çok başarılı... Sinem Kobal, inanılmaz bir performans sergiliyor.

Filmi mutlaka görün. Türk sinemasının da romantik bir komediyi ne kadar keyifli bir şekilde çekebildiğini görerek emeği geçenlerle gurur duyacaksınız. 

Özellikle her konuda toplumun nabzını bu kadar başarılı tutan ve filmin başarısını ikiye katlayan yönetmen Erol Özlevi’ yi de tebrik etmek lazım.

Ben film eleştirmeni değilim. Ama iyi bir izleyici olduğumu düşünüyorum. Bazı yeni bakış açılarına ve denenmemişi denemeye ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Genç oyunculara gelecek vaat eden kişilere, yepyeni isimlere ihtiyacımız var.

***

Filmin galası 11 Şubat Pazartesi akşamı, Kanyon’da yapıldı.

Davetiyeler elimize geçer geçmez âdet gereği LCV yaptık. Akşam kokteylde Türk sinema ve tiyatrosunun tanıdık simalarını bir arada görmek oldukça keyifliydi.

Bu tür davetlerin güzel yanı şudur: Sahnede ya da beyazperdede gördüğünüz yüzlerle yan yana gelmek bir kelebeğin kanadına dokunmak gibidir. Pırıltısı parmaklarınıza temas eder.

Bu sebeple galaları çok severim. Sanatçılarla tanışma, onları tebrik etmek için iyi bir fırsattır.

Gala için Kanyon sinemalarında akşam seansları yapılmadı. Sinema salonlarının girişinde, gayet kibar görevli hanımlar ellerinde listelerle gelenleri karşılıyorlardı. LCV’lere bakarak davetlilere yardımcı oluyorlardı.

Bu kadar başarılı bir projenin nasıl bu kadar başarısız bir galası olabilir diye düşündüm. İşten biraz önce çıkmış, çamurlu ayakkabılarıyla kırmızı halıda iz bırakarak başkasının yerine bu galaya son dakikada yetişen ve karnını doyurmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan tipler de vardı davette.

Neden böyleyiz, diye düşündüm.

Neden bir başarının başlangıcında, bizden yaşça büyük, önemli kişilerin özenerek pırı pırıl geldiği, adab-ı muaşerete uyduğu, uzun elbiselerin kravatların, göze çarptığı bu tür gecelerde neden ortama uygun gelinmez? Neden tıraşsız, günün bütün yoğunluğu ve kokusu üstlere sinmiş bir biçimde kalabalık arasında gelen dolu tepsileri anında silip süpürmek için dolaşılır?

Kimseyi yadırgamıyorum. Günün yorgunluğu hepimizi perişan ediyor. Akşam olunca dağılıyoruz. Ama hiç olmazsa bir davete böyle katılmamamız gerektiğini bilecek kadar gelişmeye çalışıyoruz.

Bir hanımefendi, ilk on dakika içinde küçük hamburgerleri taşıyan garson kızın kâbusu haline gelmeyi başardı. Görevli kız, güler yüzlü bir biçimde elindeki servis tepsisiyle mutfaktan ilk adımını atar atmaz tepsisine iki elini uzatarak dört adet hamburger alıyor, bunları kâğıt peçetelere sararak çantasına yerleştiriyordu. Bu işi tam dört kez yaptı. Bir daveti var ve bir tabak ikramı garantilemeye çalışıyor diye düşündüm. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Sonra sıra yemeğe geldi. Bu sefer tabağındakileri iki lokmada yutmaya ve daha fazlasını yemeye çalıştığını gördüm. Lokmalarına şarapla yardım ediyordu. Şarap şarap olalı böyle eziyet görmemişti.

Neyse ki filmin başlamak üzere olduğu haberi geldi de bu taze fotoğraflar, anında silindi. 

***

Bir yanda şahane bir film, bir yanda film olmaya layık bir gece… Bir tarafta çekilmiş, perdelere yansıyan, tatlı ve şahane bir Romantik Komedi, diğer yanda ironik bir komedi.

Ne diyelim?

Nerede nasıl davranacağını bilen gençler yetiştirmemiz için bu örnekler var olduğu müddetçe daha çok anlatmak, daha çok yazmak lazım.