Draw Something

Köşe Yazısı
25 Temmuz 2012 Çarşamba

Bugünlerde iPad kullanıcıları arasında bir salgın var; salgının adı Draw Something. Türkçesi “bir şey çiz”, yani eski çiziktirme oyununun modern iPad aplikasyon versiyonu. Oyunu açtığınızda ilk iş olarak ya facebook arkadaşlarınız arasından ya da rastgele o anda dünyanın her tarafında oyunu oynayan kullanıcılar arasından birilerini seçiyorsunuz. Size üç zorlukta kelime veriliyor, siz bu kelimelerden birisini ekranınıza çiziyorsunuz ve oyun arkadaşınıza yolluyorsunuz. Karşınızdaki kişi çiziminizden kelimeyi tahmin ederse, kelimenin zorluk neticesine göre para kazanıyorsunuz; bir altın, iki altın ya da üç altın… Altınlar birikince yeni renkler veya kelimeleri bulmanıza yardımcı olan bombalar satın alabiliyorsunuz. Anlayacağınız çizimleri bildikçe daha çok altın kazanıyorsunuz, kazandıkça yeni renkler alıp daha güzel resimler çizebiliyorsunuz ve harflerin bir kısmını atan bombalar da yine daha çok altın kazanmanıza yardımcı oluyor.

Resim çizmeyi çocukluğumdan beri severim, beni rahatlatır. Draw Something’e de eğlencesine rahatlamak için başladım önceleri… Ancak oyun bir süre sonra arkadaşlarımın karakter analizini yapmama kadar vardı. Birkaç tip oyuncu var; örneğin bunlardan biri mükemmelciler. “Kusursuz iyinin düşmanıdır” derler. Çiziktirme oyununu kusursuz resim yarışmasına çevirenlerin, iş ve özel hayatlarında da mükemmelin peşinde koştuğunu tahmin edebiliyorum. Ancak oyun formatında çok keyifli bir yarışmacı tipi olmuyorlar çünkü bir resmi çizmeleri çok uzun sürüyor ve ekranın öbür ucundaki oyuncuyu bekleme süresi sıkabiliyor. Belki resmin detayları çok güzel oluyor ama amaç kelimeyi anlatmak ve karşı tarafın anlamasını sağlamak ise, bunu pratik ve hızlı bir biçimde de sağlamak mümkün.

***

Bir de benim gibi galibiyet serisine kafasını takanlar var; oyunculardan birisi resmi anlamayınca puanlarınız sıfırlanıyor ve seriye baştan başlamak zorunda kalıyorsunuz. Ne önemi var demeyin, karşınızda çocukken ‘Kızma Birader’ oynarken kaybettiğinde ağlayan biri var ya da kart oyunları oynarken bazen işin eğlenceli kısmını unutan… O yaşlarda kutu oyunlarındaki hırsımı akademik hayatıma adapte edebilseydim çok daha iyi bir öğrenci olurdum sanırım. Yaş geçtikçe oyun oynarken hırs oranını oldukça azaltıp, işin eğlencesine kendimi vermeye başladım. Draw Something’de olduğu gibi. Ancak benim de çizimi anlamayıp galibiyet serisini kırdığım oldu. Şakayla karışık azarlandığım da… Bu arada not düşeyim; benim oyundaki resimlerim bence oldukça güzel.

Bir başka oyuncu profili ise, sanal da olsa kolay yoldan zengin olma peşinde koşan tembel ve uyanık oyuncular. Bu oyuncular kelimeleri çizmek yerine yazmayı tercih ediyor ki, karşısındaki oyuncu da hemen kelimeyi yazsın ve ikisi de altınları kazanabilsinler. Ancak bu bir çizim oyunu olduğundan bu tip oyuncuyla oynamanın benim için hiçbir zevki yok, hemen ‘delete’ tuşunu tıklayıp paragöz arkadaşlarımı yolluyorum. Darılmaca yok, oyun da olsa, bir yerde sınırı çiz-mek lazım…