Acaba Ecevit haklı mıydı?

Alber NASİ Köşe Yazısı
4 Haziran 2012 Pazartesi

Y

unanistan’ın bugün düştüğü durumu görünce ister istemez bu düşünce insanın kafasına takılıyor.

Hatırlanırsa 1977 yılında Yunanistan ile beraber Türkiye de, o zamanki ismiyle AET’ye başvurabilirdi. Türkiye başvuruda bulunsaydı Ortak Pazar’a alınır mıydı alınmaz mıydı bilinmez.

Devrin Başbakanı Bülent Ecevit ‘’Onlar ortak, biz pazar’’ diyerek başvuruda bulunmayı reddetmişti.

Sürecin sonrasında rahmetli Bülent Ecevit herkes tarafından eleştirilmiş ve seneler boyunca Ortak Pazar’a girmemekle Türkiye’nin büyük fırsatlar kaçırdığı yazılmıştı, çizilmişti. O gün itibariyle bu iddialara katılmamak mümkün değildi. Ancak günümüze gelindiğinde Yunanistan’ın düştüğü duruma bakılınca Ecevit’in pek de haksız olmadığı ortaya çıktı.

Sene başından beri en çok konuşulan iki konu İran’ın nükleer projesi ve Yunanistan’ın ekonomik durumu. Aslında her iki konu da bugün ortaya çıkmış konular değil. Sorunların bugüne kadar sürükleneceği bilindiği halde nedense çözmek veya çözememek için bugün beklenmiş gibi...

Avrupa Birliği projesi hayata geçirilirken özellikle tek para birimine geçirilirken Avrupa Birliği’nin gerçekten bir birlik ve tek bir ülke gibi davranması tasarlanmıştı. Amaç ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini en kısa sürede gidermek, kendi normlarını oturtmak, kendi normlarındaki ürünleri ve hizmetleri rekabetçi bir şekilde dünyaya satabilmekti.

Oysa gerçekte olan birliğin gelişmiş ülkelerinin, birliğe üye olan zayıf ülkelere kalkındırmak bahanesiyle mal ve hizmet satması oldu. Bu ülkeleri gerçek anlamda kalkındırmaktan ziyade borçlandırarak kendi ürünlerini satmaya yöneldiler. Avrupa kendi normlarını da dayatınca nüfusu da az olan bu ülkeler rekabet edememeleri sebebiyle de imalattan vazgeçmek zorunda kaldı.

Kaldı ki zayıf ülkelerdeki çalışan, üreten iş gücüne o ülkede iş gücü yaratmak yerine gelişmiş ekonomilere transfer etmek tercih edildi ve kolaylarına geldi. Bu insanlar vergilerini doğdukları ülkeye değil para kazandıkları ülkeye ödediler.

Bugünkü durumdan en kârlı çıkanlar kim? Almanya, Fransa, Hollanda ve ekonomik sorunlarına rağmen İtalya. Nedeni de basit. AB içindeki sorunlar sebebiyle Euro değer kaybediyor. Üreten ve bolca ihracat yapan bu ülkeler kendiliğinden ucuzlayan işçilik maliyetleri sayesinde çok daha rekabetçi hale geliyorlar. Hatta Euro kurunun dolar karşısında daha fazla gerilemesi Türkiye’nin ve Çin’in ihracatını son derece olumsuz etkiler.

Bir an için Yunanistan, Portekiz ve birkaç sorunlu ülkenin AB’ye girdiğini ancak Euro’ya katılmadığını varsayalım. Acaba Euro bu kadar zayıf olur muydu? Avrupa, bu kadar rekabetçi olur muydu? Veya bu ülkelerin Euro’dan çıkarıldığını kabul edelim. Euro bu kadar zayıf kalır mı? Yoksa Japonya, İsviçre gibi parayı değersizleştirmenin yollarını mı ararlardı?

Yunanistan’ın Euro’dan çıkması tartışılsa bile Avrupa Birliği eninde sonunda Yunanistan’ın müflis de olsa bir ortak olduğunun farkına varacak mı acaba? Yoksa mevcut durumu sürdürmeye mi çalışacak?