LEH LEHA: Bir beraha (kutsama) olabilmek

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
2 Kasım 2011 Çarşamba

Peraşanın başında Tanrı’nın Avraam’a baba evini terk etmesini ve Kendisi’nin göstereceği bir diyara gitmesini söylediğini Avraam’ın da bu emre hemen itaat ettiğini görmekteyiz. Buna benzer şekilde Tanrı Avraam’ı dokuz sıvandan daha geçirmiş ve atamız her seferinde de başarılı olmuştur. Avraam’ın baba evini terk etmesi ve Tanrı’nın ona verdiği berahanın kaynağını daha iyi algılayabilmek için öncelikle peraşamızın başında yer alan pasukların anlamını ve satır aralarında gizli olan anlamları okumaya çalışalım.

“Toprağından, doğduğun yerden ve baba evinden kendin için sana göstereceğim diyara git” (Avraam! Senin değil ancak Ben’im uygun gördüğüm yere gideceksin) “Seni büyük bir millet yapacağım” (Tabii ki sen de büyük bir millet olmana hizmet edecek temel prensipleri ve belirli bir yaşam tarzını benimseyeceksin) “ve kutsal kılacağım ve ismini büyüteceğim” (bu nedenle Ben’in berahama ve başkalarının seni önemli biri olarak tanımasına uygun ve layık olacak şekilde davranacaksın) “ve seni kutsayanları kutsayacak, sana lanet edenleri lanetleyeceğim. Ve dünyanın tüm aileleri senin sayende kutsal kılınacaklar.” (Diğer insanların senin gibi olmaya özenecekleri şekilde örnek bir yaşam sürmelisin.) “Ve Avram Tanrı’nın kendisine konuştuğu şekilde gitti” (Avram Tanrı’nın kendisinden istediği her koşulu kabul etti.)

Avraam olgun bir yaşta yetmiş beş yaşında kendi isteklerini değil sadece Tanrı’nın emrini yerine getirmek için toprağını ve baba evini terk etmektedir.

Tanrı Avraam’ı on testten geçirmiştir. Her şeyi, insanın hareketlerini, düşüncelerini, kalbinin en derinindeki sırları bile bilen Tanrı neden böyle bir seri teste ihtiyaç duymuştur?

Her şeyin sahibi ve yaratıcısı olan Tanrı’nın hiçbir şeye ihtiyaç duymadığı açıktır. Ne dualarımıza, ne korbanlara, ve mitsvalarımıza. O zaman burada ciddi bir çelişki gündeme gelmektedir. Bu çelişkiyi açıklamak için Tanrı’nın verdiği bir başka emri Mişkan emrinin veriliş şekline bakacağız.

 “Veasu li mikdaş veşahanti betoham – bana bir mabet yapacaklar ve Ben içlerinde barınacağım.” (Şemot 25/8)

Burada Tanrı emrinde bir anlaşılmazlık vardır. O’nun için bir Mişkan yapılacaksa, Tanrı orada barınacaksa “betoham – içlerinde” değil “betoho – içinde” demesi gerekliydi.  Gerçek şu ki Tanrı’nın barınmak için bir eve ihtiyacı yoktur. Bu yapı sayesinde Tanrı ile Bene Yisrael arasında bir anlaşma sağlanacaktır. Mişkan’a ihtiyacı olan Bene Yisrael’dir.

Mısır çıkışında Tanrı’nın amacı son derece yüksek bir ruhani seviyesi olan Bene Yisrael’in hiçbir fiziksel aracı kullanmadan O’na inanmaları ve ibadet etmeleriydi. Sina Dağı’ndaki tecrübede de atalarımız bunu yaşamışlar sadece “ses” duymuşlardır. Ancak altın buzağı günahından sonra bulundukları yüksek seviyenin çok altına düşen Bene Yisrael için artık fiziksel bir aracı gereklilik olmuştur.

Günümüzde de fiziksel bir dünyada yaşayan bizler, Tanrı’ya yaklaşabilmek ve mitsvaları uygulayabilmek için fiziksel bir takım aracılara ihtiyaç duymaktayız. Duygu ve düşüncelerimizi fiziksel objelerle çok daha rahat ifade edebilmekteyiz. Bu yüzden de doğal olarak Tanrı’ya ibadet etmek ve yaklaşmak için bazı kilometre taşlarını kullanmak zorundayız ki Mişkan, Talit, Tefilin, mezuza, sefertora bu kilometre taşlarına birer örnektir. Mişkan’da Tanrı bizlerin arasında barınmıştır. Çünkü bizler O’na yakınlaşmak için Mişkan’daki objeleri kullanmışızdır.

İnsan olarak düştüğümüz hatalardan en büyüklerinden bir tanesi Tanrı’nın bizim yaptığımız mitsvalara ihtiyacı olmadığını bilerek mitsva yapmaktan kaçınma yoluna gitmemizdir. Nasıl olsa Tanrı benim kalbimi ve içimi biliyor. O’nun da hiçbir şeye ihtiyacı yok. O halde ben neden mitsva yapayım. Neden kendimi bu konuda zorlayayım gibi son derece yanlış bir düşünce sistemi birçoğumuzun içinde bulunur. Bu düşünce zamanla Tanrı adına hiçbir şey yapmamamız için bir dayanak teşkil eder. Hâlbuki Mişna Pirke Avot 1/17’de “velo amidraş aikar ella amaase – esas olan felsefe değil uygulamadır” demekte ve bir şeyler yapmamız için bize yol göstermektedir.

Bir yabancı ülkeye giriş için pasaport gerekir. Pasaport almak için de bazı formaliteleri ve belgeleri hazırlamak şarttır. Pasaport memurları yüzümüzü ve içimizin saflığına bakarak bize pasaport vermez. Veya ülke girişinde duran memur “kalbim çok temiz” diye bizi ülkeye buyur etmez. İşte mitsvalar da Tanrı katında bulunan kilitli kapıları açmak için birer anahtardır.

Hangi dinden veya ulustan olursa olsun Tanrı’nın ismini yüceltmek hepimizin görevidir. Bu görev de düşünce, istek veya niyetlerle değil uygulamayla hayat bulur. Tüm zorluklara rağmen Tanrı’ya bağlılıklarından ödün vermeyen, bunu hareketleri ile kanıtlayan ve insanların örnek olarak gördüğü kişi haline gelen insan Birkat Aşem mitsvasını da yerine getirmiş olur. İşte Avraam’ın geçirdiği sınavlara neden tabi tutulduğunun yanıtı da burada bulunmaktadır.

Avraam her başarılı deneme sonunda kendine olan güvenini arttırmıştır. İnsanların gözünde güvenilir ve örnek bir kişi olmuştur. Tanrı’ya olan güveni katlanarak artmış ve her deneme onun için başaracağı başka bir adım halini almıştır. Tanrı Avraam’ı seçmemiştir. Avraam yetenekleri, inancı ve her şeyden önemlisi yaptıklarıyla seçilmeye layık olduğunu kanıtlamıştır. Her zorluk Avraam’ı ruhani olarak daha yukarılara taşımış, Tanrı’ya olan bağlılık ve güvenini yükseltmiştir. Bu da Tanrı’nın isminin insanlık içinde yücelmesine vesile olmuştur.

Tanrı gerçekten Avraam’ı bir beraha haline getirmiştir. Haye Sara peraşasında Avraam 140 yaşında iken Tora’nın kullandığı cümle dikkat çekicidir.

“Ve Avraam zaken ba bayamim – O günlerde Avraam ihtiyarlamıştı.

Vad... berah et Avraam bakol –  Tanrı Avraam’ı her şeyiyle kutsal kılmıştı.”