Tüm kurumlarımıza açık teklif

Silivri’de proje dolu bir yıl

Mois GABAY Köşe Yazısı
5 Ekim 2011 Çarşamba

Çabucak geçen bir yaz mevsiminin ardından kurumlarımız yeni dönem hazırlıklarını sürdürürken, hedef kitlesi toplumumuz gençlerinin eğitimi ve birlikteliği olan ‘Liderlik Grubu’ geçtiğimiz hafta Silivri Klassis Hotel’de bir hafta sonu faaliyeti düzenledi. Cemaatimizin farklı kurumlarında faaliyet gösteren gençlerimizin davet edildiği bu etkinlikte bir yandan yeni sezon için fikirler üretilirken diğer yandan da gençlerimizin moral dolu bir başlangıç yapması sağlandı.

Bu faaliyete anlam katan en önemli iki etkinlik ise cumartesi akşamı Karmiel Dans Grubu’nun sunduğu mini gösteri ve pazar sabahı Cemaat Başkanı Sami Herman’ın gençlerle bir araya gelmesiydi. Bunun yanında cumartesi akşamı yemek sonrası faaliyetinde ise gençlerin aslında nasıl etkinliklerden hoşlandığı ne tür projelerde yer almak istedikleri anlamaya çalışıldı. Farklı kurumlardan oluşan 5’er kişilik toplam 12 grubun kendilerine birer de isim vererek yaptığı proje çalışması sonucu çoğumuzun aklına gelmeyen ancak gençlerin ortak düşüncesi olan projeleri anlama fırsatı oldu. Sizlerle bu projelerden birkaçını paylaşıp aynı zamanda bu projelerde yer almayı düşünebilecek tüm kurumlarımıza buradan bir davette bulunmak istiyorum. Paylaşılan projeler arasında ortak nokta gençlerin farkındalıklarını arttırmak, Yahudi bilincinin içselleştirilmesi için eğitimin şart olduğu düşüncesi ve bunun her türlü bakış açısı ile irdelenip öğrenilmesiydi. Eğitimin sıradanlaştırılmadan birinci sırada ele alınması gençlerimiz için sadece sosyal faaliyetlerin değil eğitimin de ne kadar önemli olduğunu gösteriyordu.  Bir diğer düşünce ise birlikte olunma adına gençlerin beraber seyahat etme isteği olarak kendini belli ediyordu. Yurtdışı turlar ile diğer cemaatleri tanımaya yönelik gezi faaliyetlerinin gençleri kaynaştıracağı konusunda herkes hemfikirdi. Buna ilginç bir örnek genç evliler grubundan arkadaşımızın ‘Ölü Deniz’de dalış gezisi’ projesiydi. Dikkat çeken bir diğer proje ise son dönemlerde moda olan ‘Fashion Night Out’ fikrine paralel olarak cemaatimizdeki tasarımcıların eserlerini sergileyeceği ve tüm kurumlarımızın bir akşam açık olacağı ‘Jewish Night Out’ projesiydi.

Bu faaliyette farklı bakış açısından birçok arkadaşı bulmuşken 2012 yılının, Varlık Vergisi, soykırım dönemi yaşanan Struma ve diğer gemi faciaları, 20 Kura İhtiyatları gibi cemaatimizi yakından ilgilendiren sıkıntıların 60. yılı olması nedeni ile ben de bu konuya uygun bir proje teklifinde bulundum. Proje çerçevesinde şubat ayı içerisinde bir pazar günü sabahleyin önce Struma’yı anmak üzere gençlerimiz Şile’ye gidip oradan denize çiçekler bırakacaklar, öğleden sonra ise Ulus Oditoryumu’nda düzenlenecek yakın tarihimize bir bakış seminer etkinliği ile cemaatimiz gençliğinin merak ettiği bu konularda bilgilenmesi sağlanacak. Bu proje de salonda bulunan katılımcılar tarafından olumlu karşılandı. Kim bilir belki projeyi bir adım ileriye götürüp şu an Amerika’da yaşayan Struma’nın tek kurtulanı David Stoliar’ı ve onu kurtaran Balıkçı Siyam İsmail’i de davet edip bu günü bir anma gününe dönüştürebiliriz. Böyle bir günde bu konuyu tekrardan gündeme getiren yazar Zülfü Livaneli ve Rıfat Bali’nin de aramızda olması bu faaliyeti daha da anlamlı kılar.

Hafta sonu etkinliği Pazar öğlen yapılan kaşer mangal ve farklı gruplardan gençlerin bir arada bundan sonra yapılacak faaliyetleri tartıştıkları toplantıları ile devam etti. Pazar kahvaltısı esnasında da yapılan sohbette Karmiel gibi geniş toplumumuza da hitap eden bir grubun ayda bir sefer olmak üzere profesyonel anlamda Galata’da bir performans gösterisi sunması fikrini Liderlik Grubu olarak paylaştık… Bu hafta sonu sayesinde Yetişkin Gençler, Tujs, Genç Evliler, Jewish Travelling grubu ve Karmiel’deki birçok birbirini tanımayan genç tanışıp ortak değerlerimizi paylaşma imkânı buldular. Gerek eğlence bölümü gerek öğrenim bölümü açısından dengeli hazırlanmış bu etkinlik dönüş yolunda gitar eşliğinde söylenen şarkılar ile son buldu.  

Bu hafta sonundan en son aklımda kalan ise Silivri yolunda arkadaşımın bana aktardığı ailesinin Suriye’den İstanbul’a oradan da İsrail’e uzanan nefes kesen hikâyesiydi. Hayatın hızlı akışında bayramlarımız da olmasa belki bu uyanışa hiç kulak vermeyip birbirimizden neredeyse habersiz yaşayacağız.  Hayatımıza bir ara verip muhasebe dönemine girdiğimiz ve geleceğimizi yeniden şekillendirdiğimiz bu günlerde biz de kendimiz için bir karar verelim. Azalan bir cemaat olarak birbirimizle dayanışmamızı arttırmak, hissiyatımızı arttırıp birlikte olmak için şimdi tam vaktidir.

“Ben kendim için uğraşı vermezsem, kim benim için uğraşır” (Pirke Avot 1/14)