Lamartin Caddesi

 

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
18 Ocak 2012 Çarşamba

Tutuculuktan mı, sadakatten mi, yoksa güven duygusundan mıdır tam bilemeyeceğim ama ailecek hep aynı doktora gideriz. Sadece çekirdek aile değil; annem, dayımlar, teyzemler de bu kapsama alanına giriyor. Bunun nadir de olsa bazen yan etkileri oluyor.

Ara sıra sohbet ettiğim rahmetli Dr. Duenyas bir gün, ‘zaman gelecek sağ bacak için ayrı, sol bacak için ayrı uzmana gidilecek’ demişti. O gün için pek anlam verememiştim. Meğer ileriyi çabuk görebilmiş.

Yıllar geçtikçe tıp ilerledi; yöntemler de beraberinde. Sırt ve göğüs dinleyerek teşhis koyabilen aile hekimleri önce röntgen, sonra emar, ardından tomografilerle gözden kaçabilecek ayrıntıları yakalamaya çalışıyorlar. Söz konusu tetkikler tabii ki bir şans. Ancak tutarları o denli yüksek ki, insanlar özel sağlık sigortaları olmasına rağmen, birkaç kurumu  karşılaştırıp işe öyle girişiyorlar. Rekabet iyi hoş da, fiyatlar dört misline kadar çıkıyorsa, devreye fısıltı gazeteleri giriyor. Yoksa, bir sonraki senenin primi size yükleniyor.

***

Çekirdek aileden üç kişi aynı diş doktoruna baktırırız. Diğerimiz yaşıtı bir arkadaşına giderek genç nesli destekler. Geçen gün dişçi randevuma giderken, aklıma yıllar boyu tedavimi yapan rahmetli Salvator Zekeriya geldi. Muayenehanesi Taksim Lamartin Caddesi’ndeydi. Koltuğa oturduğumda fonda hep klasik müzik olurdu. Duvarlarda ise çeşitli tablolar. Gözümü ayıramadığım karakalem resim Don Kişot’la Sancho Panza’ya aitti. Kırk yıl öncesinden bahsediyorum. O güne dek gittiğim hiçbir doktorda böylesine çağdaş bir sanat anlayışına rastlamamıştım. Genelde sıkça rastlamam; koca duvarın ortasında varak çerçeveli bir manzara resmiydi...

Dişçi Zekeriya atik hareketlerle odaya girer, ‘bakalım bugün ne yapıyoruz?’ diye ağzımı açar, şarkı söylemeye başlardı. Ardından ‘gırgır’ makineyle her tarafı derler, sersemlemiş halde koltuktan inerdim. Kızamazdım; öylesine bir karizması vardı.

***

Neyse ki, günümüzde aletler de çağ atladı. Şimdiki dişçim karnım ağrımadan gittiğim tek doktor. O da sanatçı ruhlu. Hasta odasında duvara asılı enstalasyon, tedavi boyunca hayal gücümü çalıştırıyor. Ara verdiğimiz zaman şehirdeki sanat olaylarını konuşuyoruz. Sonra tedavi devam ediyor.

Evet sanıyorum doktorlarıma en çok onlara güvendiğim için gidiyorum.

Sağlıklı günlere...