BEHUKOTAY: “ZAMAN KISA İŞ İSE ÇOK FAZLADIR”

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
18 Mayıs 2011 Çarşamba

“İm behukotay telehu, veet mitsvıtay tişmeru vaasitem otam. – Eğer hükümlerimce giderseniz, mitsvalarımı gözetir ve onları yerine getirirseniz.” (Vayikra 26/3)

Hükümlerimce gitme ve mitsvaları gözetme ile başlayan bu peraşa aslında ağdalı bir ifade sergilemektedir. Raşi hükümlerimce gitme emrinin aslında bütün gücü ile Tora öğrenmek ve çalışmak olduğunu bizlere öğretmektedir.

Genç bir adam Hafets Hayim’e gelerek uzun yıllardır yaptığı Tora öğreniminde yeterince başarılı olamadığını söyler. Haftes Hayim de cevaben şunları ekler. Tora öğrenmenin bir mitsva olduğu açıktır ancak “lamdan” veya “gaon” olmak bir mitsva değildir. Asıl mitsva bütün gücü ile Tora öğrenebilmektir. Elbette bir “lamdan” olmak ve etrafında başarılı öğrenciler görebilmek bir mutluluktur. Fakat ne yazık ki birçok genç adam Talmud anlamaktan veya onu çalışmaktan çok çabuk sıkılmakta ve yeşivaları terk etmektedirler. Çünkü onlar çok fazla ümitsizliğe kapılmaktadırlar. Fakat onların eline geçecek küçük bir başarı, bir ilerleme onların daha bir şevkle derslerine sarılabileceklerini göstermektedir. Burada onların anlamaları gereken herkesin her zaman en üst derecede Tora öğrenebilme şanslarının olmadığıdır. Önemli olan hangi derecede olursa olsun Tora okuyabilmek ve bilgilerine bilgi ekleyebilmektir. Ancak kapıldıkları bu ümitsizlik bazen öyle boyutlarda olmaktadır ki Tora öğrenen gençler ne yazık ki bir anda ilaç bağımlısı bile olabilmektedirler.

Hâlbuki bilinmesi gereken büyük Tora bilginlerinin de son derece zor şartlarda Tora öğrenimini gerçekleştirdikleridir. Rabi Akiva’nın yaşamına bakacak olursak ileride en büyük bilginlerden biri olacak Rabinin aslında son derece zor şartlarda okuma yazma öğrendiğini ve adım adım ilerlediğini görürüz. O Rabi Akiva ki ancak kırk yaşında okuna yazma öğrenmiştir. O Rabi Akiva ki o olmadan Talmud’un önemli bir bölümünün kayıp olduğu bir gerçektir.

Rabi Akiva kırk yaşındadır ve hala okuma yazma ve Tora öğrenmekle sorunları vardır. Bir türlü bu konuda ilerleyememektedir. Sıkıntı içinde suya bakarken suyun içindeki kayaların su tarafından emekle şekillendirildiklerini görür. Hemen düşüncesi değişir. Eğer bu kadar sert kayalar su gibi bir yumuşak ajan ile şekillendiriliyorsa neden benim aklım da bir şekle girmesin der ve hemen Tora öğrenimine geri döner.

Önce kendi oğlu ile başlangıç sınıfına gider ve orada alfabeyi sökmeye başlar. O kadar sağlam bir şekilde niyet eder ve çalışır ki kısa zamanda Tora’nın beş kitabını da çok güzel öğrenir. Daha sonra Rabi Eliezer ve Rabi Yeoşua’ya gider ve Mişna’yı nasıl anlayacağını öğretmelerini ister. Bilgeler ona bir alaha öğrettiklerinde yeniden oturur ve defalarca kontrol eder. Zaman zaman da hangi harfin neden ve nasıl o yerde olduğunu öğrenmeye çalışır. Sonunda Rabi Akiva çok büyük bir Talmud bilgini olur.

Rabi Şimon ben Elazar Rabi Akiva tarafından öğretilen bir meseli aktarır: taş yontucu bir adam büyük bir dağın tepesindeki bir kayayı oymakta ve oyduğu parçaları Yarden nehrine atmaktadır. Bunu görenler ona “ne yapıyorsun” diye sorarlar. O da dağı sökmekte olduğunu ve parçalarını da nehre attığını söyler. Görenler bunun çok çok anlamsız olduğunu ve hiç bir zaman bir dağı yerinden dezmonte etmenin olanak dışı olduğunu belirtseler de o onları duymaz ve işini yapmaya devam eder. Avot de Ribi Natan 7’de Rabi Akiva şöyle der: Tora da bir dağa benzer ve onu yontmakla hiç bir zaman bitiremezsin. Ancak bu da Tora öğretimine ara vermeyi gerektirmez. İnsan parça parça öğrenimini sürdürmeli ve hedeflerini her zaman yükseltmelidir.

Tora öğrenimi sırasında zorluk çekenlere de bu örnek verilmelidir. Elbette bütün Tora’nın öğrenilmesi mümkün değildir. Ancak önemli olan parça parça öğrenilenleri fazlalaştırmak ve katlamaktır. Pirke Avot şöyle der: Zaman kısa iş çok fazladır... Bütün işi sen bitiremezsin ancak bu da seni iş yapmaktan alıkoymamalıdır.