Yahudi olmak üzerine

Alber NASİ Köşe Yazısı
21 Nisan 2011 Perşembe

Libya ve Suriye’de durum bir netlik kazanmazken Mısır ile İran arasında diplomatik temas başladı. Gündemdeki birçok haberin yanında önemsiz gibi görünse de Ortadoğu’da dengelerin değişeceğinin önemli bir göstergesi.  Bu haber İsrail açısından “endişe verici” olarak algılanmış da olabilir.

Elbette Mübarek sonrası gelen yönetimin Mübarek’in dış politikalarını olduğu gibi kabul etmesi beklenmemeliydi. Ancak bu arada Mübarek yönetimindeki Mısır’ın, İran ile diplomatik ilişki içinde olmadığını anlamak oldukça zor.

İlk bakışta Mısır’ın ABD ve İsrail’den uzaklaştığı hatta İsrail’e düşmanlık besleyeceği endişesi olsa da, izole edilmiş bir İran’ın dünyaya ve kendine hayrı olmadığı göz önüne alındığında durumun o kadar da endişe verici olmadığı anlaşılır.

İran politikalarına, özellikle nükleer faaliyetlerine tamamen karşı olmakla beraber, İran’ın bu derece dışlanması ve izole edilmesi bu ülkeyi daha da agresifleştirmekten başka bir işe yaramamakta. Ne yapılırsa yapılsın İran’a askeri bir müdahale yapılmadıkça bu ülkedeki rejimi değiştirmek pek mümkün görünmemekte.

Bu aralar pek gündem konusu olmasa da, İran’ın nükleer programı tüm hızıyla devam ediyor. Dedikodu ve komplo teorilerinin aksine, ne ABD’nin ne de İsrail’in İran’a saldırması gündemde, ne de olası. Bu ülkeyi bir şekilde ikna etmek ve olası savaştan korunmak için üçüncü ülkelerin iknasına ihtiyaç olduğu muhakkak.

Mısır’ın İran’la işbirliği yaparak İsrail’e saldırması ise uzak bir ihtimal olarak görünüyor.

Bölgedeki tüm ülkeler benzer bir rejim değişikliğine gitmeden ortak bir politika oluşturmaları zaten gündeme bile gelemez.

***

Bu arada Ortadoğu’da olmamakla beraber, benzer devrimleri Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan’da da yaşamak mümkün olacaktır. Kazakistan’da Nazarbayev yüzde 95 (!) oy alarak tekrar devlet başkanı seçildi. Hiçbir demokraside hiçbir seçim, hiçbir referandum yüzde 90’ın üzerinde oy ile kazanılmaz, kazanılamaz. 

Kazakistan gibi krize 2008’den önce girmiş, gelir dağılımının son derece dengesiz olduğu bir ülkede bir devlet başkanından bu kadar da memnun olunamaz... İki sene ile beş sene arasında bu ülkede de değişim kaçınılmaz.

***

Son beş haftada Türkiye haricinde üç ülkede bulundum. Fransa, Çin ve Rusya...

Çok farklı kültürlerin, globalleşen dünya ile beraber çok benzer bakış açılarına ve benzer davranış ve reflekslere yaklaştığını gördüm. Pazartesi günü Rusya’da katıldığımız fuar sırasında yaşadığım bir olayı aktarmak istiyorum.

Oldukça düzgün giyinmiş bir bey bizim standımızı ziyaret ediyordu.  Genellikle müşterilerle direkt ilgilenmemekle beraber bu ziyaretçiyle ilgilenme ihtiyacı hissettim. Adam benimle Rusça konuşmaya başladı. Ben ise son derece kısıtlı Rusçamla, Rusça bilmediğimi ancak İngilizce olarak yardımcı olabileceğimi söylediğimde; “Ama nasıl olur sen Rus Yahudilerine benziyorsun” deyiverdi.

"Ben Rus değil, Türküm" dediğimde ise bazen Türklerle Yahudilerin benzeştiğini söyledi.

Ben ise "Ben bir Türk Yahudisiyim"  dedimse de adamı kısmen de olsa haklı çıkarmış oldum.

Dünyanın neresinde olursak olalım, görüşümüz, dine bakışımız ne olursa olsun Yahudi olduğumuz gerçeği bir şekilde hatırlatılıyor.

Hag Pesah Sameah.