İnce kesit

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
22 Aralık 2010 Çarşamba

Amerika’da 80li yıllarda Pepsi’nin yaptığı bir araştırma pek çok insanın artık Pepsi’yi Coca Cola’ya tercih ettiğini gösterince Coca Cola şirketi kendi lezzetinin beğenilmediğine inanıp The New Coke diye bir ürün geliştirmişti. Ve o ürün külliyen fiyasko olunca 3 ay içince klasik formül tekrar piyasaya sürülmüştü. Aslında insanlar alıştıkları Coke ile mutluydular. Pepsi’nin o araştırmada tercih edilmesinin sebebi deneklerin sadece bir yudum aldıktan sonra karşılaştırma yapmalarıydı. Bu deneyi yapılandıran pazarlamacılar ilk yudumda, daha şekerli olan sıvının daha cazip geleceğini biliyorlardı. Bütün bir kutuyu içip hızlı tercih yapmaları gerekseydi, yine normal hayattaki tercihlerini yapacaklardı. Denekler şekerli sıvının daha güzel olduğuna dair sistematik bir önyargıya yenilmişlerdi.

Malcolm Gladwell’in Blink adlı kitapta bahsettiği bir tez var. İnsanlar bir konuda evvelce hiç düşünmemiş ve veri toplamamış olarak ilk 2 dakika içinde daha sağlıklı kararlar alabilirler.  Buna ‘ince kesit almak’ demiş.  Ince kesit dar açıdan bakarak sonuca ulaşmaktır denebilir kısaca. Örneğin bir evlilik danışmanı karşısındaki çiftin konuşmalarından , ilk 2 dakika içinde onların 15 yıl sonra hala evli olup olmayacağını %95 isabetle kestirebilirken  aynı danışman aynı çiftleri bir kaç saat dinledikten sonra bu konudaki doğru tahmini %90a iniyor, veriler kafasındaki netliği bozuyor.

Örneğin ev seçerken 2 evden  hangisini istediğini insan aslında bilir. Her türlü bilgiyi edindikten sonra ise kafası karışır. Çünkü mutlu olacağına bilinç altının onay verdiği ev kağıt üzerinde çok da ideal görünmemektedir. Belki de bilinç altımız düşünmeden değil de hızlı düşünerek ve gizemli bir analiz yaparak zaten grafiklerin ve verilerin destekleyeceği kararı bize daha hızlı aldırıyor. Bir karar alırken her açıdan incelemek gerekmiyor. Bazen incecik bir deneyim kesiti bile doğruyu buldurmaya yeter. O anda tesadüf gibi algılanan doğru karar aslında derinine incelendiğinde mantığını içinde barındırıyor.

İnce kesit almak profesyonellerin sıkça yaptığı bir şey. Örneğin savaş pilotu, hareket anında önceden öğrendiği bir çok tekniği ve taktiği bir kenara bırakıp sadece o ana odaklanır. Veya bir borsacı analiz yapmaya veri toplamaya çalışmadan bilinç altının gösterdiği doğrulara yönelir. Mutlak düşünme sistemlerinden daha hızlı ve isabetli kararları alır.  Bir sanat simsarı, bir eserin sahte olup olmadığına ilk görüşüne dayanarak karar verebilir.

Bazı profesyoneller ise ince kesit alamayarak önceden beyinlerine işlenmiş streotiplemeler yüzünden karşılarındaki meseleyi basit algılayamıyorlar. Örneğin, Dolmabahçe’de öğrencilere müdahalede bulunan kuvvetler, öğrencilerin savunmasızlığını algılayamıyorlar.  Kolektif düşünce tek bir kişinin düşüncesinden daha yanlış ve bazen de trajik sonuçlar doğurabiliyor. 1989 Çin’deki Tiananmen Meydanı Olayları da öğrenci ve işçi gruplarının bastırılması için şiddete baş vurulmasının unutulmaz  bir örneğidir.

Gladwell’in kitabında, eksper olmadığımız sıradan konularda da ince kesit alarak daha rasyonel davrandığımız iddia ediliyor. Bir şeye daha fazla kafa yormak daha iyi karar almak anlamına gelmiyor.

Kısacası, ‘acele işe şeytan karışır’ atasözünün tam tersini iddia ediyor ‘Blink’. Bazen ilk iki saniyede aldığınız karar, en doğru karardır. Beyniniz stereo tiplemeleri devreye soktuğu zaman detaylar ortadaki meselenin algılanmasını değiştirebilir. Etraftaki fazla bilgilendirme kendi kara kutumuzdaki gizemli değerlendirmenin yerini almaya çalışıyor.  Anlık kararlarınız  şaşkınlık verecek kadar iyi olabilir…