This time for Africa

Rıfat KARAKÖY Köşe Yazısı
23 Haziran 2010 Çarşamba

Dünya Kupası her kıtadan takımı bünyesinde bulunduran tek organizasyondur. Bu bağlamda, futbol sporu adına konuşmak gerekirse, dört senede bir düzenlenen dünya kupası futbolun en büyük organizasyonudur diye düşünüyorum. Her kültürden insan bir ay boyunca hem bir hedef uğruna yarışıyor, hem de kültürel farklılıklarını ortaya koyuyor. Aslında dünya kupasını güzel yapan şey bence bu kültürel farklılıklardan başka bir şey değil.

Her kupanın başka bir ülkede düzenlenmesi de olaya farklı bir renk katıyor. Hangimiz Güney Afrika bu organizasyonu düzenlemeden önce Güney Afrika’nın çalgısı ‘Vuvuzelayı’ biliyorduk? Hangimiz Afrika’da bu kadar güzel statlar olduğunu düşünüyorduk? Her turnuva aslında yeni bir kültürü yakından tanımamızı sağlıyor dersek hiç de yanlış olmaz.

Afrika denildiği zaman çoğu kişinin aklına genelde, gıda bulmakta zorlanan, çok zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren insanlar topluluğu geliyor. Sokağa çıkıp insanların eline bir harita verip Afrika kıtasını göster deseniz, eminim çoğu, Afrika kıtasının yerini bile gösteremez. Bu kadar az tanınmış, lobisi bu kadar az olan bir kıtanın ülkelerinden olan Güney Afrika’nın böylesine büyük bir organizasyonu almasının çok büyük bir başarı olduğunu da belirtmek lazım.

Dünyaca ünlü şarkıcı Shakira, bu organizasyonun şarkısını yaptı. Şarkının adı “Waka Waka.” Ancak benim dikkatimi şarkıda geçen şu sözler çekti “This time for Africa.” İngilizce’de “Bu sefer Afrika için” anlamına geliyor sözler.

Ekonomik ve kültürel olarak baktığımız zaman gerçekten de “Bu sefer Afrika için” sözü güzel bir slogan olarak göze hitap ediyor. Hem dünyanın her yerinden turistlerin Afrika’ya geldiğini hem de bu organizasyonun dünyanın her yerinden izlendiğini göz önüne alırsak, Afrika gerçekten kolay kolay yapamayacağı bir reklam yapıp kasasını biraz olsun dolduracak.

Ancak bir de işin sportif boyutu var. Bir kere baktığımız zaman, turnuvaya katılan 32 takımdan sadece altı tanesi Afrika kıtasından turnuvaya katılmış. Avrupa’dan on iki takım, Amerika’dan yedi takım turnuvada mücadele ediyor. Bir orantısızlık söz konusu. Bana göre ev sahibi olan bir kıtanın bu organizasyonda daha çok takımla mücadele etmesi gerekirdi. Bu tabi ki Afrika’nın yanlışı değil. Dünya Futbol Birliği, FIFA bu olaya biraz daha adil yaklaşmalı diye düşünüyorum.

Sportif olarak bakmaya devam ettiğimiz zaman gözüme çarpan bir gerçek daha var. Bundan önceki üç dünya kupasını düşündüğümüzde 1998 yılında Fransa’da düzenlenen dünya kupasını ev sahibi Fransa müzesine götürdü. 2002 yılında Japonya ve Güney Kore’nin ortaklaşa düzenlediği kupayı ev sahibi Güney Kore dördüncü bitirdi. 2006 yılında Almanya’da düzenlenen kupayı ev sahibi Almanya üçüncü sırada bitirdi. Şimdiki organizasyona baktığımız zaman ise ev sahibi Güney Afrika’nın gruplardan çıkmasının mucizelere kaldığını görüyoruz. İkinci maçlar sonunda bir puan toplayabilen Güney Afrika gruptan çıkamaz ise, dünya kupaları tarihinde ilk defa ikinci tura çıkamayan ev sahibi takım apoletini giyecek.

Güney Afrika’yı geçip diğer Afrika takımlarına baktığımız zaman da durum pek farklı değil. Turnuva başladığı tarihten beri altı Afrika temsilcisi, sadece bir galibiyet alabildi. Grup maçları tamamlandıktan sonra ikinci turda hiç Afrika takımı görmezsek bu hiç de şaşırtıcı olmayacak. Şimdi her yerde karşımıza çıkan ekonomik boyutu ve dünya kupasının güzelliği dediğim kültürel boyutu bir köşeye bırakıp olaya sportif olarak bakıp cevap verin: sizce de “Bu sefer Afrika için mi?”