Şalom’cu dostuma…

13 yıl gazetemizin yayın yönetmenliği görevini yerine getiren Tilda Levi mayıs ayı sonunda hem kendi yaşantısının hem de Şalom Gazetesi’nin tarihi sürecinde önemli bir dönemi noktalıyor. “Ayrıntı” köşesindeki yazılarını sürdürecek olması Tilda’nın yazılarının müptelaları için iyi bir haber. Düzenlenen mütevazı törende yaptığım konuşmayı okurlar ile paylaşıyorum.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
26 Mayıs 2010 Çarşamba

Geçen yıl yayın koordinatörlüğü görevimden ayrıldıktan sonra düzenlenen mütevazı törende en hoşlandığım armağan bana sunulan ve pek çok anı, fotoğraf ve tüm çalışma arkadaşlarımın kaleme aldıkları yazıları içeren albümdü. Onu tanıdıklarıma gururla gösterdim, birer tane de çocuklarıma verdim.

Sen de eninde sonunda bazı şeylerin değiştiğinin, görevi “gençlere” devretmenin zamanının geldiğinin bilincinde, aynı hazzı yaşamayı istedin ki aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra ayrılmayı uygun gördün. Kararını saygı ve anlayışla karşılıyorum.

Doğal olarak bu yazıyı kaleme almadan senin benim hakkımda yazdıklarına bir daha göz attım. Duyarlılığınla, “ayrıntı”lardaki yeteneğinle boy ölçüşemem, zaten 11 yıla yakın bir süreçte birlikte ahenk içinde sürdürdüğümüz ortak çalışmayı o denli içten aktardın ki nerede ise ekleyecek bir şey bulamıyorum.

Sen yanılmıyorsam yirmi beş, ben on yedi yıllık bir ŞALOM’cuyum ve hep öyle kalmaya devam edeceğiz. Son zamanlarda, artık yazıları baskıya girmeden okuyamadığım için, gazete elime geçtiğinde ilk okuyacağım köşe yazısı hep seninki olacak ve pek çok okur için de  ‘en çok ve sevilerek okunan yazar’ olmayı sürdüreceksin.

Yazımın başında “mütevazi” kelimesini kullandım, sanıyorum bir insanın ömründe önemli bir dönemi oluşturan çalışma arkadaşlığımız boyunca ortak paydamız ikimizin de alçakgönüllü bir yapıya sahip olmamız, aşırılıklardan kaçınmamız, daha öne geçme gibi bir kaygı taşımamamız ve paylaşımcı yapımızdı. Bu niteliklerin de “Yakup-Tilda” dönemi ŞALOM’una yansıması doğaldı.

 Erkekler olgunlaştıkça çarpıcı renklere daha eğilimli oluyorlar galiba. Ama kırmızıyı, yeşili sevmediğin için gazetede,  çoğu zaman göz alıcı renkleri kullanmaktan kaçındım, kimi zaman ise sen göz yumdun ve bir kez hariç -farklı bir konuydu ve haklıydın- hiç tartıştığımızı da anımsamıyorum.

Bir gazetenin yayın yönetmenliği görevi -şimdi yayın koordinatörlüğü-  pek çok niteliklere sahip olmayı gerektiriyor. Sen bu niteliklere fazlasıyla sahiptin... Her zaman herkes ile iyi ilişkiler içinde bulundun, üst düzey yöneticilerden gelen uyarıları ve okurların eleştirilerini hep olgunlukla karşıladın, kimseyi kırmadın, ŞALOM AİLESİ içinde hep toparlayıcı oldun, herkesin sorunları ile tek tek ilgilendin. Pazartesi, salı günleri hem eğlendik, hem güldük, bazen de oldukça stresli günlerimiz oldu.

 Gazetenin mutfağında ve idari görevlerde yer alanlar iyi bir ekipti, iyi bir ‘takım’… Bu aile gazete dışında, cemaatin bazı etkinliklerinde başrolü oynadı ama hiçbir paye istemedi. Ancak Şalom’u bir aile yapan senin takdir ettiğim insani yönün ve değerlerindir. Gazeteye bir aile sıcaklığı ve sevgisini kazandıran da bu özelliğin oldu.

Bir azınlık gazetesinin sorumluluğunu taşımak oldukça özveri isteyen bir görev… Her zaman hedefte olduğumuzu biliyor, ama bunu açıkça dile getirmiyorduk. En ağır tehdit ve hakaretlerin yağdığı dönemlerde ben haftada üç gün belli saatlerde gazeteye uğrarken sen hep pencerenin yanındaki koltuğundaydın.

Davranışlarının bizden sonra gelecek kuşağa örnek olmasını diliyorum. Birlikte gerçekleştirdiğimiz işbirliği hep yaşantımın en güzel anıları olarak kalacak. Bu işbirliğinin senin de ifade ettiğin gibi samimi bir dostluğa, gerçek bir arkadaşlığa dönüşmüş olması benim için en büyük kazanç.

Silvyo Ovadya ile başlayıp İvo Molinas ile noktaladığın, uzunca bir süresini birlikte geçirdiğimiz bir yolculuğu sonlandırıyor olsan bile yaşantında daha pek çok verimli çalışmalara imza atacağını biliyor, sana ailenle birlikte mutluluklar diliyorum.