2010 felaketleri...

Yüz binlerce yıllardır devam eden yer hareketlerine bir yenisi İzlanda’dan eklendi.  Patlayan yanardağ bu sefer tüm dünyayı hemen etkiledi. Globalleşen dünyada ekonomik aktivitelerin tüm dünyayı hemen etkilemesi gibi söz konusu yanardağ patlaması da önce tüm Avrupa’yı sonra da tüm dünyayı etkiledi.

Alber NASİ Köşe Yazısı
21 Nisan 2010 Çarşamba

Geçen seneden beri 2010 senesinin afetlerle ve salgın hastalıklarla geçeceği söylentileri yayılmıştı. Söylentilerin çıkış noktasında 2012’de Maya takviminin bitmiş olmasının etkisi son derece büyük. Bu noktada ilaç firmaları boş durmayıp basit mutasyona uğramış bir gribi son derece salgın ve tehlikeli bir hastalık gibi lanse ederek son derece büyük bir kâr elde etmeyi başardılar. 

Bilinen anlamıyla dünyanın sonunun geldiği veya geleceği zaten 2008’de yaşanmaya başlanan ve etkileri halen devam eden ekonomik krizle zaten anlaşıldı.

Yüz binlerce yıllardır devam eden yer hareketlerine bir yenisi İzlanda’dan eklendi.  Patlayan yanardağ bu sefer tüm dünyayı hemen etkiledi. Globalleşen dünyada ekonomik aktivitelerin tüm dünyayı hemen etkilemesi gibi söz konusu yanardağ patlaması da önce tüm Avrupa’yı sonra da tüm dünyayı etkiledi.

Dünyanın çeşitli yerlerinde havayolu seferleri yapılamazken yüz binlerce kişi evlerinden uzaktaki şehirlerde mahsur kaldı. Yolculuğa hiç başlamadan yola çıkamayanlar kendilerini şanslı saydı.

Doğal afetler özellikle deprem ve yer hareketleri olağandan çok daha fazla sayıda, peşpeşe ve son derece yıkıcı şekilde gelirken bu faciaların altında işaretler arayanlar veya suçlayacak birilerini arayanlar peşi sıra gelir (Umut ederim birileri en azından İzlanda’daki yanardağ patlamasından Yahudileri sorumlu tutmazlar).

İranlı din adamları tüm bu felakete sebep olan sorumluları teşhis etmeyi hemen başardılar: ‘Örtünmeyen kadınlar’ Kadınların giyimlerine dikkat etmemesi erkekleri yoldan çıkartıyormuş ve zelzelelere sebep oluyormuş.

Dünya üzerinde insan yaşamazken bu doğa hareketleri neden oluyormuş acaba? Veya kadınların tamamının kapalı olduğu İran’da neden bu kadar sık deprem oluyor acaba? Herhalde orda da söylemek istemedikleri başka bir yoldan sapma var ki böyle bir tespitte bulunmuşlar.

Aslında bu ufak örnek bile İran gibi bir ülkenin elinde nükleer silah olmaması gerekliliğini açıklıyor. Son derece batıl, herhangi bir ilmi dayanağı olmayan (dini bile sayılamayacak) hurafelerle yönetilen bir ülkenin değil nükleer silah taş atan sapana bile sahip olması yeterince tehlikelidir.

Kendi yargıları ve kendi doğrularıyla olayları yorumlayan ve nerdeyse yargısız infaz yapan ve sürekli tehditler savuran bir ülkenin nükleer silah bulundurması ne kadar kabul edilebilir ki?

Günümüz teknolojisinde nükleer silahın hangi bölgede olduğunun da bir önemi yoktur. Bir ülke başka bir ülkeyi hedef aldığı zaman balistik füzelerle hedefi vurabilir. Kuzey Kore’nin elindeki füze İran elindeki muhtemel füze kadar tehlikelidir. Önemli olan nükleer silahın kimin elinde olduğudur.

Senelerce dünya Rusya ve ABD’nin nükleer tehdidi altında yaşadı. Ancak Soğuk Savaş döneminde dahi bu kadar tedirginlik hissedilmedi.