Rüyada Yahudi görmek

Estreya Seval VALİ Köşe Yazısı
16 Aralık 2009 Çarşamba

Hoşgörüyü konu alan ikinci yazım hazırdı ama “Rüyada Yahudi Görmek” gibi bir başlık yakalamışken, kaçırmak yazık olurdu. ‘Rüyada Yahudi görmenin anlamı ne ola ki?’ diye soracaksınız doğal olarak. Ben de merak ettim tabii.

Efendim, bütün yazımı ve sonbaharın bir kısmını Raşi’nin Kızları kitabını çevirmekle geçirdiğim için, evimi hâlâ kışa hazırlamakla meşgulüm. Saklanacak, verilecek ve atılacak eşyaları gözden geçirirken, Genel Yayın Yönetmeni tarafından 26 Kasım 2009 tarihli köşe yazısında “cemaat gazetesi değil, cohabitation gazetesi” (ne demekse?) diye tanımlanan bir gazetenin ücretsiz eki olan, Rüya Yorumları adında bir kitapçık buldum. Elim kâğıtlara ayırdığım çöp torbasına uzanırken, tuhaf bir içgüdü ile sayfalarını şöyle bir karıştırdım ve...

Rüya yorumundan birazcık anlayanlar, rüyada at görmenin murat -yeşil de öyle-, mavinin uzak yoldan gelecek kısmet, kırmızının tez, dışkının para anlamına geldiğini bilir. İyi de, rüyada Yahudi görmek...?

Hayal gücümüzü çalıştıralım dilerseniz. Malûm, havalar soğudu. Yorganınıza sarılmış mışıl mışıl uyuyorsunuz ki, gecenin bir vakti üstünüz açılıyor ve bir bakıyorsunuz, karşınızda güzeller güzeli Bar Rafaeli. “Aman Tanrım, bir Yahudi!” Ne var bunda canım? Hiçbir şey yapamıyorsanız bile (kafanızı hemen kötüye çalıştırmayın, sohbet etmekten söz ediyorum), gözleriniz bayram eder. İyi de ben çıkmaza girdim. Buradan bir yere varamam. Geri saralım ve baştan alalım. Bir kere, rüyanızda çıkan kişinin Yahudi olduğunu nasıl anlarsınız?

...Bir bakıyorsunuz ki karşınızda, yakasına sarı Davut Yıldızı takmış yaşlıca bir kadın. Ya da daha iyisi, ellili yıllarda, ismi bile insanı dehşete düşüren Akbaba dergisinde yayımlanan Yahudi tefeci tiplemesine rahmet okutacak, kamburu çıkmış, kocaman karga burunlu, yine karga gibi siyah çullara bürünmüş, parmakları kurumuş ağaç dallarını andıran, aç gözlerle bakan kısacık boylu sıska bir adam! Siz kaçıyorsunuz, o kovalıyor. “Bırak, seninle konuşmak istemiyorum!” diye bağırıyorsunuz ama o, ha bire bir şeyler söylüyor. Amacını tahmin ediyorsunuz. Size para verecek. Borç batağına saplanacaksınız. Kredi kartları zaten canınıza okumuş. Bankaların kredi kartı ve genel olarak tüm işlemleri konusundaki tutumunun tefecilikten farklı olmadığını düşünemeyecek kadar telâşlısınız. Adamın nefesini ensenizde, elini omzunuzda hissediyorsunuz ki... Sıçrayarak uyanıyorsunuz. Ter içinde, başucu lambasını yakıyorsunuz ve su bardağına uzanıyorsunuz ama o da ne? Barbra Streisand’ın yüzü, suyun içinden size gülümsüyor ve konuşmak -belki de şarkı söylemek- üzere ağzını açıyor. “Kâbus bu, bir türlü uyanamıyorum” diyorsunuz ve sabah olur olmaz, bilge bir kişiye gidiyorsunuz.

“Ben bir rüya gördüm” diye giriyorsunuz söze. “Gündüz niyetiyle, hayırlısı” diye cevap veriyor bilge kişi, gözlüklerini takıyor ve hemen elinin altında duran mor kapaklı (bu arada mor renk üstünlük, asalet ve itibarı simgeler) Rüya Yorumları kitapçığına uzanıyor. Siz anlatırken bilge kişi sayfaları çeviriyor, aradığı yeri buluyor ve yüzü sararıyor. Şaşırmıyorsunuz tabii. Rüyada Yahudi görmek hayra alamet olabilir mi hiç?

Bilge kişi gözlüklerini çıkarıyor ve ciddi bir sesle konuşmaya başlıyor. “Rüyanda Yahudi gördün demek... Kitabım aynen şöyle diyor: ‘Rüyada Yahudi ile konuşurken görmesi, dini görevlerini yerine getirmediğine, dinden çıkacağına yorumlanır.’” (Cümledeki düşüklük bana ait değil, kitapta yazılanı kelimesi kelimesine naklediyorum. Ha, bu arada, yayımcısı Xxx Kültür Yayınları Ltd. Ş.) Ve siz “şırak!” diye düşüp bayılıyorsunuz.

Oysa rüyanızda sizi kaynar su dolu bir kazana atmış, pişirip afiyetle yemek için sabırsızlanan bir yamyam görseydiniz daha iyiydi çünkü yine aynı kitaba göre, rüyada yamyam görmek, doğru ve iyi niyetli insanlarla tanışacağınıza yorumlanırmış. (Cümle düşüklüğünün vebali, kültür kitabına aittir efendim.)

Sözcük sayımı yapıp yerim kaldı mı, yoksa yazıyı burada bitirmeli miyim diye bakabilirim ama benim kelimelerim tükendi. Sadece pes diyebiliyorum. Pes!

Hoşgörü mü dediniz? Hani yazının en başında sözünü ettiğim hoşgörü konulu yazım. Kusura bakmayın, pek hoşgörü gösterecek durumda değilim. O yazı, kısmet olursa ilerideki Dar Açı’ya kaldı. Görüşmek üzere.