Amansız olma, akıllı ol

Rudi DİRİMAN Köşe Yazısı
1 Nisan 2009 Çarşamba

İspanya-Türkiye maçından önce TV’de görmeye başladığımız, “amansız ol” sloganlı reklâm veren marka ile birlikte Milli Takımımızın da bir çeşit tanıtımı yapılmaya başlandı. Ay-yıldızlı forma adına bir imaj çizen “amansız ol”  reklâmı, Milli Takımız için,  algılamamdan farklı bir imaj çiziyor. Bu reklâm herkes için bir milli takım algısı oluşuyor; bu algı da herkes için aynı değil...

TV’lerde sıkça gösterilen, Fatih Terim’in AMANSIZ OL sloganı ile yayınlanan reklâmını seyrettikten sonra, artık bazı konuların resmi söylemlerimiz olduğunu kabul edelim. Demek istediğim siz Türk Milli takım teknik direktörünü ve futbolcularını bu tarz bir reklâm da oynatırsanız, 2005 yılında İsviçre maçından sonra gelişen olayları resmi bir ağızdan kabul etmiş olursunuz. Bugün artık Türkiye’nin durduğu nokta bu mudur? Amansız olmak mı?

Fazla uzağa gitmeyelim, Euro 2008’den sonra Türkiye maçında neydi taktiğimiz, kendimizi nasıl kabul ettirmiştik diğer takımlara? 2004 yılında Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Yunanistan Milli Takımı şampiyon olduğu zaman takımın nasıl bir defansif yapı ile oynadığını, duran topların onlar için ne kadar önemli olduğunu şampiyonayı takip eden herkes biliyordu. İspanya’nın 2008’de Avrupa Şampiyonu olduğu zaman orta sahanın onlar için ne kadar önemli olduğunu, bütün takımın paslaşarak en sonunda defansın arkasına atılan toplar ile sonuca ulaşmaya çalıştıklarını maçları seyredenler tarafından ezberlenmişti. Bunlar hem Yunanistan’nın hem de İspanya’nın karşılaşmaları kazanmak için uyguladıkları taktiklerdi. Peki bizim taktiğimiz neydi? Amansız olmak mı?

Milli Takımın teknik direktörünün ve futbolcularının oynadığı reklâmda  “amansız, kanının son damlasına kadar savaşır” derseniz. Daha sonra bu reklâmı seyreden çocuklara “Futbol en sonunda bir oyundur,  bir savaş değildir”’i anlatamazsınız. “Bu oyunda kazanmak kadar, kaybetmek de bir sonuçtur” diyemezsiniz. Çünkü siz “Amansız” olmalısınız.

Bu reklâm, sonuçta bir markanın reklâmıdır. Bu firmanın markasını konumlandırması da kendi inisiyatifindedir. Bu markayı eleştirmek, şüphesiz spor sayfalarının konusu değildir.

Fakat bu reklâmda temsil edilen alt marka, Türk Milli Takımı’dır. Ve Türk Milli Takımının futbolcularının ve teknik direktörünün halka bir mesaj verdikleri bu reklâmda gerçekleştirdikleri iletişime ve topluma verdikleri mesajı daha dikkatli seçmeleri gerektiğini düşünüyorum.

Çünkü kendinizi feda ederek, kanınızın son damlasına kadar savaşarak oynadığımız futbol belirli bir şablonu, tekniği ve taktiği olan takımlar karşısında geçerlilik kazanmaz. Biz kendimizle veya medya ile kavga ederek, kaos yaratarak bu çatışmadan gücünü bulan bir takımdan artık fazlası olmak zorundayız. Milli takımımız bu şekilde oynadığı karşılaşmaları kazansa bile bu tarzın istikrarlı olması beklenemez. Bu yüzden biz önce akıllı olalım. Akıllı oynayalım.