Cumhuriyet’in 85. yılı kutlu olsun

Alber NASİ Köşe Yazısı
30 Ekim 2008 Perşembe

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan kaos, Avrupa’daki problemleri çözemezken durumdan yararlanan Büyük Lider Atatürk dört sene süren savaşların ardından Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.

Hiç şüphesiz tarihin en büyük liderlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk, savaş ve ülke yönetmenin ötesinde uluslararası konjonktürü çok iyi takip edebilen ve gelecek hakkında çok doğru karar verebilen bir fütüristti.

Atatürk sonraki 10 – 15 sene boyunca yurtdışı konjoktürün olumsuzluğunu da kullanarak son derece büyük atılımlar yapmış ve modern Türkiye’nin sağlam temeller üzerinde yükselmesi sağlamıştı. II Dünya Savaşı’nın ayak seslerini, seneler önce duymuş ve önlemlerini çok önceden almıştı.

Aynı süreçte Avrupa ve   dünya kendi çekişmesini, hesaplaşmasını tamamlayamamış, 2. Dünya Savaşı’nın çıkması engellenememişti. Yine aynı süreçte şu günlerde bir benzeri yaşanan, dünyayı saran 1929 yılındaki ekonomik kriz yaşanmıştı. Ekonomik krizin derinleşmesi, I. Dünya Savaşı sonrasında son derece ağır bir barış anlaşması imzalayan Almanya’nın faşist ve totaliter bir iktidarla yönetilmesine ve sonuçta dünyayı 6 sene saran II Dünya  Savaşı’na  sebep olmuştu.

Cumhuriyetimizin 85. yılı kutlanırken dünyada yaşanan bu ekonomik krizin  bir savaşla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını şimdiden tahmin etmek pek mümkün değil. Ancak çok ciddi ekonomik çekişmelerin yaşanması ve gümrük duvarlarının bir süre için bile olsa tekrar konulması, globalizasyonun gereği olan ticaretin serbestleşmesi sürecinin sekteye uğraması kaçınılmaz gibi görünüyor.

Özellikle Batı’da devletlerin de artık büyük şirketlere ve bankalara direk artık olabilmesi bu şirketlerin uluslararası politikalarını etkileyecek ve global sistemin ayrışmasına sebep olacaktır.

Ekonomik gelişmeler, siyasetin ikinci plana düşmesine sebep olmuş olsa da, halen dünya siyasetle ve  siyasetçiler tarafından yönetilmektedir.

Ortadoğu’daki terör artık gündemde yer bile almamaktadır.  Konuyla ilgili ajanslara düşen son haber, 23 Ekim’de 13 ABD askerinin ölümüyle sonuçlanan saldırı. Gündelik olarak yapılan bu saldırılar, artık alınan önlemlerden midir, yoksa teröristlerin gereken etkiyi göstermediğini anlamasından mıdır, bilinmez, seyrekleşmiş ve/veya önemini kaybetmiştir.

ABD Başkanlık seçimleri hiç şüphesiz değişen ekonomik düzene yeni bir yön vermesi açısından önemli olduğu gibi dünya siyasetini de etkileyecektir.  Daha yumuşak söylemler hiç şüphesiz olası sürtüşmeleri azaltacak ve dünyanın daha tahammül edilir bir yer olmasını sağlayacaktır.

Bu arada barış için iktidara gelen Kadima Partisi lider değiştirdikten sonra  yeni lideri Tzipi Livni   yeni hükümeti kuramayarak ülkede erken genel seçime gidilmesine  sebep olmuştur. Kadima ve Livni’nin en büyük rakibi hiç şüphesiz Netanyahu liderliğindeki Likud’tur.  Kadima seçimleri kazanmaya ve iktidara daha yakın görünse de ABD seçimleri, İsrail seçmeninin oylarını belirlemede etkin olacaktır.

***

2009 son derece zor bir yıl olacaktır. Atatürk gibi ileri görüşlü ve krizleri fırstalara dönüştüren liderler tarafından yönetilen ülkeler, krizi en az zararla kapatacak ve ülkelerini güçlü kılacaklardır.