Bensiyon Pinto’nun anıları

Avram VENTURA Köşe Yazısı
24 Eylül 2008 Çarşamba

Bensiyon Pinto’yu öncelikle bu yazma girişimi ve içtenlikle dile getirdiği anı kitabı Anlatmasam Olmazdı yapıtı için kutlamak istiyorum.

Türk Yahudi toplumu içinde anı yazma geleneğinin olmaması nedeniyle kimi bilgileri tanıklıklardan, kimilerini çok sınırlı da olsa yazılmış yaşam öykülerinden okuyabiliyoruz. Doğal olarak geçen zaman içinde bu bilgilerin eksik, yanlış ya da değişmiş olarak gelmesi engellenemiyor. Özellikle toplumu yöneten, önemli olayların içinde yer almış insanların anıları içinde, konulara yaklaşımları, topluma yansımamış ya da yanlış aktarılmış bilgilerin birinci elden tanıklığı, tarihe düşülmüş en önemli belgelerdir. Üzülerek belirtmek gerekir ki, birkaç yüzyıllık Türk Yahudi toplumunun önde gelen isimleri, anılarını aktarma konusunda ilgisiz kalmışlardır. Kimi zaman bu kişilerden kalmış bir mektup ya da bir belgedeki bilgiler, bir dönemin aydınlanmasına nasıl ışık tutuyorsa, o dönemde etkin olmuş bir insanın söyleyecekleri geleceğin araştırmacıları için mutlaka yararlı olacaktır.

Bensiyon Pinto’nun anılarındaki kimi iletiler iki ayrı kesime sesleniyor: Türk Yahudileri ve Geniş Toplum.

Çok uzun bir dönem cemaat yönetiminde yer almış, gerek Türk toplumunun her kesimi, gerekse dünya liderleriyle ilişkide bulunmuş bir insanın, yaptıkları kadar söyledikleri de önemlidir. Bu nedenle yönetimde yer alan ya da ilerde yer alacak olan gençlerin bu bilgi ve deneyimlerden yararlanmaları, hem bireysel gelişimleri hem de toplumla ilişkileri yönünden onlara ışık tutacaktır. Bu toplumun bir üyesi olan her Yahudi için de bu anılar, kendi yaşamından, geleneklerinden, tarihinden bir kesittir. Bu anıları okurken Pinto’nun yaşadığı çocukluk, geliştirdiği düşünce, geniş toplum bireylerinden karşılaştığı davranış ve tepkilerin, yakın yaşlardaki birçoğumuz için büyük farklılıklar göstermediğini düşünüyorum.

Geniş Toplum açısından ele alacak olursak...

Bensiyon Pinto’nun bu kesime olan iletisi oldukça açık ve vurgulu: İnancımız farklı olsa da, biz bu topraklarda doğduk, buranın gelenekleriyle büyüdük, kaynaklarıyla beslendik, sevinç ve kaygılarımızı bütün toplumun bireyleriyle paylaştık. Dünyanın neresinde olursak olalım, biz her zaman Türk’üz! Aynı inançtaki başka ülkelerin insanları, onların düşünce ve eylemleriyle bizi özdeşleştirmeyin!

Pinto, anılarındaki bu iletilerin yanında, bir Yahudi ailesinin yaşam tarzı kadar, geleneklerine nasıl bağlı olduğunu, onların geniş toplumla ilişkilerini, kendini odak noktasına yerleştirerek anlatıyor.

Kitabı bitirdiğimde şunları düşündüm:

Bu anılar içtenliği, dile getirdiği konuları ve iletileriyle gerçekten önemli. Daha ilk tümcemde de belirttiğim gibi bir ilk’e imza atmasıyla kutlanmağa değer; ama keşke bireysel hesaplaşmalarını ve anlatırken düştüğü yineleme hatalarını biraz daha süzgeçten geçirseydi!

Sanıyorum ki, sevgili Onursal Başkan’ımızın daha yapacak ve söyleyecekleri bitmedi.