Türkiye’de doğal afetler

Alber NASİ Köşe Yazısı
6 Ağustos 2008 Çarşamba

Yaz gelince en büyük afet olarak orman yangınları akla gelir. Bu afet türü, deprem, sel, fırtına, göktaşı çarpması gibi afetler gibi doğal olmaktan çok insan kaynaklıdır.  (Dünya’nın şu anki haline bakınca insanlığın kendisi bile afet o ayrı mesele... )

Orman yangınları seneler boyunca ülkemizde sanki doğal bir sonuç olarak gösterilmiş ve nerdeyse hoşgörüyle karşılanmıştır. Yangını çıkaranlar nerdeyse hiçbir zaman bulunmamış genellikle de unutulmuştur.

Kaliforniya’daki orman yangınlarının nerdeyse tek sebebi çalı sürtmesi iken (kuru ve rüzgarlı havalarda çalıların birbirine sürtünmesi çakmak etkisi yapar ve yangın çıkartır) Türkiye’de bu ihtimal özellikle nem oranın yüksek olduğu güney bölgelerinde nerdeyse hiç denecek kadar azdır. Son senelerde de bu sebepten çıkan bir yangın Türkiye’de duyulmamıştır.

Antalya’da son yangında sorumlular bulunsa bile (çevredeki lokantalar sorumlu tutuluyor) gereken cezayı asla almayacaklardır.Gereken normlarda işletilmeyen tesisler, sorumsuz ziyaretçiler birer potansiyel tehlikedir. Elbette lokanta suçluysa oraya ruhsat veren yetkili ne kadar suçsuz sayılabilir?  Buna benzer bir trajedi  daha birkaç sene önce yemyeşil ormanlara sahip Burgaz adasında  yaşanmıştı ve güzelim adada nerdeyse ağaç kalmamıştı. Sorumlular bulundu mu? Mümkün değil...

Oysa ormanlar hem ülkenin hem de dünyanın geleceği ve zenginliğidir. Geçtiğimiz sene Kaliforniya’ya yaptığım ziyaret sırasında orman güvenliği konusunda Amerikalıların ne kadar hassas olduğunu anladım. Her şeyin özel şirketler tarafından yürütüldüğü ABD’de bile devlet orman  içindeki  işletmeleri  şirketleri  derece sıkı şekilde denetliyor.

Gezdiğim Yosemite Milli Parkı yangına karşı son derece titizlikle ve dikkatle korunuyordu. İnsan girişleri  ve insanların ziyaret edecekleri alanların kısıtlı olması sağlanıyor.Gereken noktalarda kameralarla kontrol sağlanıyor. 

3081 m2 alan üzerine kurulu orman alanında doğal yangınlara kontrollü bir şekilde izin veriliyor. Sonuç mu?

Pırıl pırıl,  insanların hafta sonlarını ve tatillerini  geçirdiği düğünlerini yaptığı gezdiği temiz hava aldığı ve 3000 (  üçbin )  yaşında ağaçlarla dolu bir orman alanı. Girişler parayla olduğu için ciddi bir gelir merkezi aynı zamanda.

Orman yangınları ‘’afet’’ değil olsa olsa katliam olarak değerlendirilmelidir. Katledilen sadece ağaçlar değil, temiz havaya muhtaç gelecek nesillerdir. Çevreyle ilgili kaygıların her geçen gün arttığı su kaynaklarının azaldığı bir dünyada bu durumu başka bir şekilde açıklamak mümkün değildir.