Ölü doğan bebek

Alber NASİ Köşe Yazısı
24 Aralık 2008 Çarşamba

Üst üste yıllarca büyüyen dünya ekonomisi patlayan gayrimenkul, hammadde ve enerji balonlarıyla derin ve ne zaman biteceği belli olmayan bir resesyona girdi.

Global ekonomi daha önce hiç olmadığı kadar gündelik hayatımıza girdi ve hepimizi etkiledi. Siyasi gelişmeler ekonomik gelişmelerin arkasında ve çoğu zaman gündem dışı kaldı.

2008 bitti. Kimi kazandı, çoğunluk kaybetti. 2009 ne getirecek? Ekonomik olarak hiç bir şey en azından ilk altı ayda daha iyi olmayacak. İkinci yarıda ise teknolojik gelişmelere ve pazarlama tekniklerine bağlı olarak ufak tefek kıpırdanmalara yaşanabilir.

Paranın dünyadan aseton gibi buharlaşmasının tek olumlu yanı hiç şüphesiz savaşın ve terörün azalacak olması. Terörist grupların düşük bütçeli ve genellikle başarısızlıkla sonuçlanacak girişimlerine şahit olacağız. Konvansiyonel savaş ise nerdeyse tüm ülkeler için imkânsız. Böyle bir savaşa Çin dışında kimsenin gücü yetmez.

Ancak kriz hiç şüphesiz birçok ülkede ayaklanmalara toplumsal hareketlere sebep olabilir. Bir örneği Yunanistan’da yaşanan ayaklanmalar değişik sebeplerle birçok ülkede yaşanabilir. Eğitimsiz bir sınıfın ayaklanması hiçbir zaman bir ülkede sorun yaratmaz. Eğitimsizler genelde güruh olmanın ötesine geçemezler.  Ancak gelecek sene dünyada sıkıntı yaşayacak kesim eğitimsizlerden ziyade kalifiye iş gücü. Belli bir standarda alışmış ve belli alışkanlıkları olan işsiz kalmış kalifiye iş gücü sınıfı oluşacak. Bu herhangi bir ülkeye veya rejime bağlı kalmaksızın olacak.

Eğitimli işgücünün işsiz kalması birçok ülkede grevlere, ayaklanmalara, ayrımcılığa sebep olacak. Bu durumda birçok ülkede gerek ekonomik gerek siyasi sistem sorgulanacak. Birçok ülkede de sistem değişmese de yöneticiler değişecek.

Tabii bu durumdan etkilemeyecek ülke parmakla sayılacak kadar az. Teknoloji satarak yaşayan İsrail örneğin daha az etkilenecek. Ekonomik olarak bankaları resmen sarsılan Avrupa’da ülkeler etkilense bile sosyal devlet anlayışıyla bu krizden insanların en az etkilenmelerini sağlayacaklar. Tabii bunu paranın yettiği yere kadar yapacaklar.

Ancak gelişimini petrole bağlayan körfez ülkeleri ve İran bir kez daha düşünecek. Terör ve petrol dışında pek bir şey üretmeyen ve ihraç etmeyen İran’ın petrole dayalı gelirlerinin düşmesi ister istemez ülkede huzursuzluk yaratacak. Bakalım molla rejimi halkı nasıl kontrol altında tutacak?

Dünyanın tamamında ise krizin bir yerinde yöneticiler önemli olanın insan olduğunu, bireyleri kurtarmanın dev ve çürümüş banka ve kurumları kurtarmaktan daha önemli olduğunu anladıkları zaman gerek ekonomik gerek siyasi kriz sona erecek. 

***

Bu sene Hanuka Bayramı’nın başlangıcı en kısa günün ve en uzun gecenin yaşandığı ekinoks gününe denk düştü. Ekinoks karanlıktan aydınlığa çıkışın başlangıcıdır aynı zamanda.

Hanuka’da yaktığımız mumların aydınlığa çıkan yolumuzu aydınlatması dileğiyle...

İyi seneler...