Yaşamadık ama oradayız ve anıyoruz...

“Biz Soykırımı yaşamayanların, durmadan konuşmalarını ne kadar zavallı buluyorum” diyor Yahudi şair H. Leiveck. Elie Wiesel ise; “Kendisini analiz eden çözüme meraklı kuşak için daha acil bir konu yoktur. Fakat buna korkuyla ve titreyerek yaklaşmak gerekir. Ve daha önemlisi tevazuyla” diyor. (Bugünün Yahudisi)

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
30 Nisan 2008 Çarşamba

Holokost bu yıl da farklı etkinlilerle anılıyor; ilki Neve Şalom Sinagogu’nda Yad Vaşem Holokost Müzesi Yönetim Kurulu Üyesi Linda Olmert’in moderatörlüğünde ‘Nightwords- Gece Sözleri’ adlı bir sunum gerçekleştirildi.

Yine Neve Şalom Sinagogu’nda, ‘Varşova Gettosu Direnişi’ anısına düzenlenecek törende, Şoa’da yitirilen altı milyon Yahudi anısına altı mum yakılacak ve 3. ‘KaraKare Film Günleri’nde üç gün süreyle Holokost’un sistematiği üzerine yoğunlaşan dokuz farklı film izleyici ile buluşacak.

1 Mayıs günü, dünyanın birçok ülkesinden binlerce kişi, Polonya’da 2. Dünya Savaşı’nda Yahudi kurbanların Auschwitz’den Birkenau’ya yaptığı ‘ölüm yürüyüşü’ adına üç kilometrelik yolu yürüyecekler. ‘March Of The Living’e Türkiye’den de 45 kişi katılıyor. Bu eğitici nitelikteki geziye katılanların 13’ünün lise öğrencisi olması özellikle önem taşıyor. Şalom’dan da iki kişi yürüyüşe katılacak ve izlenimlerini aktaracaklar.

Polonya’ya ilk grup gezisi 2003 yılında gazetemiz tarafından düzenlendi ve Auschwitz/Birkenau Ölüm Kampı’ndaki Judeo Espanyol dilindeki kitabenin açılış töreni manşete ‘Şalom Auschwitz’de’ şeklinde yansıdı. Kitabenin açılışı Türkiye Sefaradlarını temsilen bu yıl aramızdan ayrılan Elie Perahya ve ünlü Fransız Nazi Avcısı Av.Serge Klarsfeld tarafından gerçekleştirildi.

Sonraki yıllar, bazı cemaat üyelerinin özverili çalışmaları ile ‘Yaşam Yürüyüşü’  düzenli bir organizasyona dönüştü. Dileğim her yıl daha çok sayıda gencin bu geziye katılması. Çünkü yaşanan vahşetin gençler tarafından kavranması, bu yönde bir duyarlılığın oluşturulması ‘March of The Living’in başlıca amaçlarından biri… “Auschwitz’i görmek lazım”.

 Gazetemiz bu yıl da Marsel Russo’nun editörlüğünü üstlendikleri üçüncü ‘Holokost’ ekini yayımladı. Holokost eki hem gazete ile birlikte, hem de her anma etkinliği öncesinde katılımcılara dağıtıyor.

2005 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Holokost’u anma kararı alması üzerine 27 Ocak tarihi uluslararası bir boyut kazandı. Dünyanın birçok ülkesinde hükümet temsilcilerinin katılımları ile anma törenleri düzenlenirken ülkemizde konuya ilişkin herhangi bir resmi girişim olmadı. Türk Yahudi cemaatinin düzenlediği etkinlikte ise katılım çok düşük düzeyde gerçekleşti. Yazımı kaleme aldığım sırada anma törenine ve Karakare Film Günleri’ne ilginin yoğun olacağı inancını taşıyorum.

Holokost ekinde yer alan David Ojalvo’nun ‘Holokost yorguluğu: nedir ve nasıl aşılır’ başlıklı yazısında, üzerinde oldukça düşünülmesi gereken bir soruna değiniliyor. Yazarın deyimi ile; “Holokost yorgunluğu yakın geleceğimiz için hafife alınmaması gereken bir önem taşıyor.”

Holokost eğitimi konusunda bir yandan gerçekleştirilen etkinlikler ile ülke düzeyinde daha geniş bir kesimin duyarlılığını arttırmaya çalışırken, diğer yandan da cemaatimizde ‘Holokost yorgunluğu’nun aşılabilmesi adına çalışmaların tek bir çatı altında sürdürülmesini öneriyorum.

Her türlü antisemit yayın en üst düzeyde prim yapıp kitapevlerinin vitrin ve raflarını süslerken, diğer bir önerim de doğru yönde bilinçlendiren kitapların okura bir seçenek oluşturması yönünde çaba gösterilmesidir.

Ancak üç yıl önce Gözlem Yayıncılık tarafından yayınlanan Goran Larsson’un ‘Siyon Liderlerin Protokollerinin Arkasındaki Gerçek’ adlı kitap 2,50 YTL gibi çok düşük bir fiyata satılmasına, dağıtımın profesyonel bir kuruluşa verilmesine ve geniş reklâm kampanyasına karşın istenen sonucun alınamamış olması düşündürücüdür…

Yine de her türlü zorluğa rağmen antisemit yayınlara ve Holokost inkârcılığına karşı mücadeleye devam diyorum…